EGEPOSTASI – CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Büyük İzmir TV’de yayınlanan ’10. Köy’ programının konuğu oldu. Sındır, programda Birol Soylu’nun Türkiye ve İzmir gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın ‘koku’ sorunuyla ilgili açıklaması hakkında bir haber sitesine vermiş olduğu “Konunun ittifakla hiçbir alakası yok İttifak konuları arasında belediye yok zaten” şeklindeki sözlerini değerlendirdi. CHP kurultayının ertelenmesi, milletvekili adaylığı için istifa etmeyi düşünen partililerle ilgili de yorum yapan Sındır, ‘Milletvekili adaylarının belirlenmesi için ön seçim olmalı mı?’ sorusuna da yanıt verdi.
Sındır’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
AYTUN ÇIRAY’IN ‘İTTİFAK’ AÇIKLAMASI
“Aytun Çıray yerelde gördüğü bir meseleyi partisinin vekili olarak kendisine göre bir açıklama yapmıştır, saygı duyarım. Kendisini de severim. Ama bizim şu anda bu konu üzerinden ayrışarak tartışmalara girmemiz doğru değil. Bu ittifakı önümüzdeki genel seçimde Cumhurbaşkanlığı’nda da, meclisteki anayasa değişikliğini sağlayacak 400 milletvekili çoğunluğunu sağlayacak çaba içerisinde olmamız ve buna halel getirecek her türlü söz ve eylemden sakınmamız gerekiyor.
“MEVCUT YEREL YÖNETİMLERE SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Yerelde bir parti, başka bir partiyle parti bir başka partiyle kağıt üzerinde değil ama düşünsel olarak ittifak kurabilir. Yerel seçimde adayların hangi kadroyla yönetmeye talip oldukları, onların kapasiteleri, nitelikleri, yerele nasıl bir vizyon koyacakları önemlidir. Yerel seçim dinamikleri farklı bir ortamdır. Şimdiden ‘yerel seçimde bugünkü ittifaklar devam edecek mi’ konusunda girmek yanlış olur. Genel seçime kimi zaman zarar verecek bir noktaya taşınabilir. Mevcut yerel yönetimlere sahip çıkarak genel seçimlere güçlü şekilde gidebilmemiz lazım.
“BAZI MİLLETVEKİLLERİ İYİ KOKU ALIYOR HERHALDE”
Körfez meselsiyle ilgili Tunç Bey açıklama yaptı zaten. Derelerden 1 milyon 200 bin ton atık çıkartıldı. Bazı milletvekilleri iyi koku alıyor herhalde.
“İSTİFAYI DÜŞÜNEN ARKADAŞLARIMIZIN HEPSİ KIYMETLİ”
Biz kongre süreçlerini severiz. Kongre süreçleri bir heyecan getirir, partiye olan aidiyet duygusunu da pekiştirir. Ancak şu anda ülkenin bu kadar meselesi varken, vatandaşlar hayat pahalılığı, yoksulluk ve sefaletle işine giderken, parti içinde kişilerin tartışıldığı, kişiler üzerinden siyasetin inşa edilmeye çalışıldığı kavga ve gürültüler çok büyük darbe vurur. O nedenle şu anda parti tüzüğümüz gereği yapılan bir süreçtir. Tüzüğe aykırı bir durum yoktur. Ama istifa edecek olan il başkanları, ilçe başkanları, yöneticilerimiz varsa, yerlerine kimin geleceği zaman içinde konuşulur. İstifa etmeyi düşünen arkadaşlarımız da, onların yerine gelecek arkadaşlarımız da kıymetlidir ve partiyi ileriye götüreceklerdir. Biz sadece parti içi örgütlü yapımızı güçlü bir şekilde seçime götürecek kadroyu değil, ittifakta güçlü dayanışmayı sürdüreck bir ruhla bu süreci yürütmemiz lazım.
PARTİLİLERE MESAJ
Bütün partililerimize sesleniyorum. Heyecan sokakta. Esnafa, çiftçiye gidecekler ve bir mücadele verecekler. Heyecan, iktidar heyecanıdır. Parti içindeki meseleleri çözeriz. Seçimden sonra bir kurultay olacak gibi görünüyor. Ama seçime kadar heyecanımızı iktidar üzerine odaklayalım.
“ÖN SEÇİMİN OLMASINI İSTERİM”
Ben ön seçimin olmasını arzu ederim. Partimizi ayakta tutan ve partimizi iktidara daha da yakınlaştıran bir tercih süreci olduğunu düşünüyorum. Ön seçim, aday yoklaması değildir. Bir genel merkez yoklaması vardır. Genel Merkez ne adaya, ne de üyelere sorar. Adayı kendisi belirler. Aday yoklamasında ise genel merkez ‘Ben şu, şu kesimlerin oylamasıyla adayların kimler olabileceği konusunda fikir elde etmek istiyorum’ der. Sonuçları kendisi takdir eder. İster oradan çıkan sonuçları uygular, isterse uygulamaz. Ön seçim yargısal bir süreçtir. Sonuçlarının uygulanması zorunludur. Parti örgütlerinde bütün üyelerin tercihleriyle yapılan bir seçimdir. 2015’te ben bu şekilde milletvekili olma şansını elde ettim.
Ön seçim, parti içinde adayların performansını ve maddi manevi bütün güçlerini iyi bir sıradan aday olabilme konusunda içe dönük bir mücadeleye dönüşüyor. Ön seçimden çıkınca adayların manevi gücü olsa da bazen maddi gücünün kalmama noktasına gelebiliyor. Adayların onu dengeli bir şekilde götürmesi önemli.
Ön seçim isteğini genel merkeze karşı muhalefet örgütlenmesi olarak değerlendirmemek gerekir. Hepimizin hakkıdır. Sonuçta parti karar organlarımız, tüzüğümüzün ön gördüğü tercihlerden hangisini seçerse ona saygı duymak ve destek vermek hepimizin boynunun borcudur.
“İLERİDE BENİM DEĞİL, ÜLKENİN DURUMU DAHA ÖNEMLİ”
Benim ileride ne olacağım değil ülkenin ne duruma geleceği çok daha önemlidir. Bu noktada aklımla, fikrimle, birikimimle, ilişikleirmle partime katkı koyabilecek, bana layık görülecek ne görev varsa onu yapmaya hazır olan birisiyim. O görev parti neferi olarak hiçbir makam ve mevkiye sahip olmadan da yapılabilir, ona da hazırım. Siyasi bir istikbal çabam yok ama bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yürütme organları ve bakanlar milletvekili arasından belirlenemeyecek. Dolayısıyla kamu idaresinde, yürütme organında bir görev de layık görülürse onu da yapmaya hazırım. Kapasitemin yüzde 100’ünü de kullanabilecek durumda olmak isterim. Eksik bir görev yaparsam bu beni üzer.”