Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’e konuşan Yılmaz, 101 günlük esaretin ardından Türkiye’ye döndüğünde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na IŞİD hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
Cihatçı grupların geniş bir coğrafyaya yayıldığına dikkat çeken Musul eski Başkonsolosu, CHP’li vekil Öztürk Yılmaz, “IŞİD’i Libya’da, Yemen’de, Mali’de ve daha birçok ülkede bitirmek gerekiyor” dedi…
Türkiye’nin, Irak’ın Musul kentinde bulunan Başkonsolosluğu 11 Haziran 2014 tarihinde IŞİD militanları tarafından basıldı. Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve konsoloslukta görevli 48 kişi bilinmeyen yerlerde tam 101 gün rehin tutuldu. Yürütülen temaslar sonucu teröristler Yılmaz ve beraberindeki Türk görevlileri serbest bıraktı. Öztürk Yılmaz, dönüşünden kısa süre sonra Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye büyükelçi olarak atandı. Seçimlerden önce istifa etti ve CHP’den Ardahan Milletvekili seçildi. Hem görev yaptığı Irak’ta, hem de teröristlerin elinde 101 gün rehin tutularak örgütü çok yakından tanıyan Öztürk Yılmaz, IŞİD’i Suriye ve Irak’tan atmak için kara operasyonunun gündemde olduğu şu günlerde “Bu örgütü bir de benden dinleyin” dedi ve SÖZCÜ’ye şunları anlattı:
ÜÇ AŞAMALI TAKTİK: Göründüğü kadarıyla üç aşamalı taktikleri var: Bulunduğu ülkelerde belli bir toprağın kontrolünü sağlamak, ikinci hedef bu alanı alabildiğine genişletmek ve burada halifelik ilan etmek, üçüncü hedef ise halifelikleri birleştirip tek merkezde toplamak. Dolayısıyla küresel bir halifelik tesis etmek istiyorlar. Bunu içerde rahat yapabilmek için dışarıda eylem yapıyorlar.
HER ŞEYE EL KOYUYORLAR: Bir yerde topraksal hakimiyet sağlayınca, oranın bütün kaynaklarına el koyuyorlar. Bankadaki paradan yoldaki araca, emlağa, kısaca aklınıza gelen her şey onların oluyor. Milyonlarca dolar ellerine geçiyor.
HEDEFLERİ TERÖR DEVLETİ: Cihatçı grupların diğerlerinden farkı, bir terör devleti yaratmak istiyorlar. İşin özü bir devlet mekanizması kuruyorlar. Atama yapıyorlar, mahkeme kuruyorlar, vergi topluyorlar, bir devlette ne varsa aynısını yapıyorlar. Tek farkları uluslararası ilişki kuramıyorlar.
ASKERİ HAREKATLA BİTMEZ: Bu çerçeveden olaya bakarsak IŞİD’i, radikal diğer unsurları örneğin Musul’da, Rakka’da bitirmekle bu işi bitiremezsiniz. Bunları Yemen’de, Afganistan’da, Libya’da, Pakistan’da, Nijerya’da, Mali’de, Somali’de ve daha çok sayıda ülkede de bitirmek lazım. Çünkü, radikalizm yayılmış küresel bir tehdittir. O yüzden bölgesel değil, küresel bir çözüm lazım. Bu, Suriye’ye bir kara harekatı yapılmakla bitirilecek bir şey değil. Toplumların radikalleşmesi önlenmeli. Bu kapsamda da Türkiye’nin de radikal grupları frenlemesi gerekiyor. Bir nokta, ülkemizde kırılma yaşanıyor, muhafazakarlığın ötesine geçiliyor. Ama muhafazakarlığın ötesine geçen fanatizmin etkisi altına girer. İşte IŞİD’de bunun için bir sonuç alıyor. Küresel bağlantılı olanlar bir noktada kaldığı sürece başka yerlerde eylem yapabiliyorlar. Örgütler rejimi çatlamış, kırılgan coğrafyaları seçiyor. Bunun için etkin, koordineli ve küresel mücadele gerekiyor. İşin özünde İslam dini kullanılıyor. Bu fanatizmle mücadele edilemezse ülkeler muhafazakar alanı kaybederler.
TÜRKİYE İÇİN DE GEÇERLİ: Demokratik toplum olarak ayakta kalabilmemiz, dünyada söz hakkımızın olabilmesi için bizim bu fanatizminden, radikalizmden kurtulmamız ve bunun için mücadele etmemiz gerekiyor. Dünyada bundan sonraki en büyük konu fanatizm ve radikalizmdir.