POLİTİKA
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Menemen Belediye Başkanı ile “zimmet ve irtikap” suçları ile tutuklanan Serdar Aksoy’un görevden uzaklaştırılmasıyla birlikte Menemen’de başlayan çalkantılı süreç 1 Aralık Belediye Başkan Vekili seçimleriyle devam etmiş ve son gerçekleştirilen Menemen Belediye Meclisi’nde tansiyon iyice yükselmişti.
Belediye Başkan Vekili seçimlerinde mecliste 18 üyesi olan Millet İttifakı’ndan ittifak adayı Deniz Karakurt için 15 oy çıkmış ve CHP ilk kez ‘3 fire’ vermişti.
Yaşanan ‘3 fire’ krizi, Menemen Belediyesi Mart ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda, Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan’a 65 milyon liralık borçlanma yetkisi verilmesi konusuyla bir kez daha kendini göstermişti.
Borçlanma konusunda mecliste yapılan tartışmaların ardından borçlanma yetkisi meclis üyelerinin oylarına sunulmuş ve yapılan açık oylamada önerge Millet İttifakı’nın 15 ret oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edilmişti.
Oylamada, CHP’li meclis üyeleri Hasan Ünal, Ali Aydın ve Rasim Yiğit Özge grup kararına uymayarak Aydın Pehlivan lehine oy kullanmışlardı.
Yaşanan olayların ardından CHP Menemen İlçe Başkanlığı üç ismin partiden kesin ihraçları için harekete geçmişti. Üç isim ile alakalı disiplin sürecinin başlatılması için dosyaları hazırlamış ve savunmaları istenmişti.
Öte yandan ortak bir yazılı savunma veren meclis üyeleri, dün yaptıklarını açıklama ile partilerinden istifa ettiklerini duyurdular.
İstifalarına ilişkin konuşan Menemen Belediyesi Meclis üyesi Hasan Ünal, bundan sonra izleyecekleri yol haritası hakkında bilgi verirken CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve Deniz Karakurt’a ilişkin flaş iddialar ortaya attı.
“BÖYLE BİR KİRLİ SİYASET OLMAZ”
CHP Menemen İlçe yönetimine ilişkin de ciddi iddialar oraya atan Ünal, “Menemen CHP’de iki tane ilçe başkanlığı var. Biri reel olan CHP İlçe Başkanlığı bir de Deniz Hanım’ın ofisi var. Deniz Hanım orada kendi ekibiyle kendi kararlarını alıyor, geliyor ilçede ‘Biz buna karar verdik, biz bunu yapacağız’ diyor. Bir dur. Orada bir ilçe başkanı var. Bu partinin bir geleneği, göreneği, tüzüğü ve kuralı var. Böyle bir siyaset, böyle bir politika olmaz” dedi ve İl Başkanlığı'nın Deniz Karakurt’un arasında olduğunu ifade ederek şunları söyledi; “Deniz Karakurt ve yanındaki üç arkadaşı CHP’li bir belediye başkanına karşı faaliyet raporlarında ‘ret’ oyu verdiler. Yani belediye başkanını düşürmek adına AKP ve MHP’lilerle birlikte hareket etti. Sokak konuşulan şu: Deniz Karakurt öncesinde gidip Deniz Yücel ile görüşmüş. Dedikodular bu yönde. Ateş olmayan yerden de duman çıkmazmış. Deniz Hanım demiş ki; “Faaliyet raporlarında Serdar Aksoy’a ret oyu vereceğiz. Ama hakkımızda disiplin süreci başlatılmasın. Deniz Yücel de zaten Serdar Aksoy’u sevmediği için kabul etmiş ve ‘Ben disipline sevk edilmemenizle alakalı size teminat veriyorum’ demiş. Faaliyet raporlarına ret oyu vermek parti suçu. Hadi faaliyet raporlarına ret oyu veriyorsun. Kendini ‘Biz kesinlikle yapılan faaliyetlerin doğruluğuna inanmıyorduk’ diye kendini savunabilirsin. Ama bunu yapması için de grup toplantısına katılıp grup karar defterine bunu şerh olarak düşmesi gerekiyor. Ama kendisi grup toplantısına gelmiyor. Mesela yine Temmuz ayı grup toplantısında encümen ve komisyon üyeleri ile ilgili kararlar alındı. Resmi olarak imzalar atıldı. Meclise geldik, biz grup olarak kendi adaylarımızı söylüyoruz, AKP kalkıyor Deniz Karakurt’u encümene, Nursel Katipoğlu’nu İmar Komisyonu’na işaret ediyor ve o arkadaşlarımız da bizim değil AKP ve MHP ile oy kullanıyorlar. Yani AKP ve MHP’nin oylarıyla seçiliyorlar. Tamam belediye başkanı ‘tu kakaydı’ O’na oy vermedin. Ama komisyona ve encümene neden grup kararına karşı gelip seçiliyorsun. Bununla alakalı açıklaman ne? Sadece bir koltuğu olsun diye... Böyle bir ego böyle bir kirli siyaset olmaz. Bu zihniyet CHP’ye zarar veriyor. Bu zihniyeti il başkanının ve ilçe başkanının görmesi lazım. Onlar göremiyorsa bu zihniyeti göremeyen il ve ilçe başkanıyla alakalı Genel Merkez’in gereğini yapması lazım. Bu kişiler disipline verilmediyse burada bir arıza var.”
"TEKLİF GELİRSE CEVABIM ‘HAYIR’DIR”
İstifasının ardından izleyecekleri yol haritası hakkında bilgi veren Ünal, “Başka bir partiye geçmek gibi bir düşüncemiz asla yok. Biz fiziki olarak istifa ettik ama yüreğimizde CHP devam ediyor. Benim daha 80’li yıllarda Halk Evleri’nden başlayan bir siyasi sürecim var. Dolayısıyla ben hayata soldan bakan bir insanım. Benim başka bir partiyle işim olmaz. Bize kaç kişi AK Parti’ye geçip geçmeyeceğimizi sordu. Böyle bir şey yok, böyle planım da yok. Böyle bir teklif de yok. Olsa da benim cevabım ‘Hayır’dır. Bundan sonra bağımsız devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“ONUN CHP’DE GEÇİRDİĞİ ZAMAN BİZE LAF SÖYLEMEYE YETMEZ”
Ünal, 1 Aralık tarihinde gerçekleştirilen Menemen Belediye Başkan Vekili seçimlerinde CHP grubunun verdiği ve kamuoyunda ‘3 fire’ olarak adlandırılan 3 kişiden birinin kendisi olduğu iddialarına ise şu şekilde yanıt verdi; “Edpsizce ve hayasızca ortaya atılan bir şey. Sırf siyasette var olmak ve gündemde kalmak adına Deniz Hanım’ın son çırpınışları bunlar. Biraz daha çırpınmaya devam etsinler. Şöyle bir profil düşünün: 50 yaşına gelmiş, bugüne kadar siyasi parti üyeliği olmamış, siyasetin ‘S’si ile dahi uğraşmamış, avukatlık yapmış bir vatandaş belediye meclis üyesi olmak için partiye üye olur, 15 gün sonra belediye meclis üyesi oluyor. Ondan sonra kalkıyor işkembeden konuşuyor. Diyecek hiçbir şey yok. Onun siyasi birikimi, siyasi tecrübesi ve CHP’de geçirdiği zaman bize laf söylemeye yetmez.”
“KERVAN YÜRÜMEYE DEVAM EDER”
İstifanın ardından olumsuz olduğu kadar olumlu tepkiler aldıklarını da aktaran Ünal, “’Bu sürecin sorumlulukları da sizin gibi onurlu ve dik bir duruş sergileyebilirler’ şeklinde partililerimizden tepkiler geldi. Dediğim gibi hayatını sol siyasette geçirmiş ve uzun yıllardır CHP’nin içerisinde olan bir insan olarak daha dün CHP ile tanışmış insanlarla hiç işim olmaz. Kervan yürümeye devam eder. Duygusal tepki verenler de olmadı değil ama genel tepkiler olumlu. Çünkü biz CHP’liyiz. Adından ‘Halk’ var. Halka, işçiye, emekçiye ve esnafa rağmen siyaset yapamazsın. Bunlarla birlikte ve bunlar için siyaset yaparsın. Bu kişilerin hakkını ve hukukunu korumak için yaparsın. ‘Ben başkanlık koltuğunu kaybettim, 15 gün oturabildim. İçimde ukde olarak kaldı. Ben de en azından orada oturan kişinin ağzından burnundan getireceğim’ şeklinde siyaset yapıp da hem Menemen’e gelecek olan hizmete hem Menemen halkına hem de işçi ve emekçiye zarar veremezsin. Veremeyecek de” dedi.
“İŞÇİLERİN 22 MİLYON İKRAMİYE ALACAĞI VAR”
Pehlivan’a borçlanma konusunda yetki verilmesi hususunda neden ‘Evet’ oyu verdiklerini de açıklayan Ünal, halkın ve esnafın yararını gözettiklerinin altını çizdi ve “Bizim orada borçlanma yetkisine ‘Evet’ dememizin temelinde şu var: İşçilerin 22 milyon ikramiye alacağı, işten atılan işçilerin de 16 milyon tazminat alacağı var. Biz grup toplantısında da söyledik. ’65 milyonun tamamına evet demeyiz ama işçilerin alacağı rakam neyse buna evet diyelim’ dedik. Biz yarın öbür gün seçim olduğunda bu insanların kapısına gideceğiz” diye konuştu.
Sayfa başına git
