Çocuklarını görebilmek için dernekleştiler
İZMİR'in Torbalı İlçesi'nde, çocuklarını göremeyen dul babalar, 'Babasız Bırakılan Çocuklar, Çocuksuz Babalar Derneği' çatısı altında birleşti. Merkezi, Torbalı'ya 13 kilometre uzaklıktaki Türkmenköy'de olan Babasız Bırakılan Çocuklar, Çocuksuz Babalar Derneği'nin ilk başkanı ise İbrahim Aksoy oldu. Şimdilik sadece 7 üyesi bulunan derneğin kuruluş amacı ve çalışmaları hakkında bilgi veren Aksoy, kendilerini biraya getiren şeyin ortak noktalarının başlarından geçen boşanma ve ardından yaşanan süreçte ise çocuklarının ve kendilerinin maruz kaldığı haksızlıklar olduğunu söyledi.
Önceleri her mağdur babanın tek başına mücadele vermeye çalıştığına dikkati çeken Aksoy, "Haksızlıklarla mücadele ederken yollarımız kesişti. Başlangıçta manevi olarak birbirimize destek olmaya çalışıyorduk. Zaman içerisinde, dayanışma ile daha güçlü olduğumuzu gördük. Hukuki konularda birbirimize destek olmaya başladık. Çocuklarımıza ve bizlere karşı işlenen hak, hukuk ve insan hakları ihlallerine, daha sağlam ve dik durabilmek için mücadele etmeye başladık" dedi.
'NAFAKA MAĞDURU BABALAR VAR'
Çocukları için nafaka ödeyen mağdur babaların da olduğunu ifade eden Dernek Başkanı Aksoy, yasaların kadınlardan yana olduğundan dolayı bu konuda birçok babanın mağdur olduğunu belirtti. Aksoy, "Eğer bir nafakayı ödemezsek 3 aylık bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Herkesin maddi durumu buna el vermiyor. Bir arkadaşımız yeni evli ve bir çocuğu var. Ancak eski eşine bir ay nafaka ödeyemediği için hapis cezasıyla karşı karşıya. Boşanma, velayet ve nafaka davalarında maalesef eşit olarak yargılanmıyoruz" diye konuştu.
'BABAYIZ, ZİYARETÇİ DEĞİL'
Derneğin kurucu yönetim kurulu üyelerinden olan Barış Altunay da eşlerinden boşanmış babalar olarak, bizlere verilen ayda iki kez ziyaretçi olma statüsünün kendimiz ve çocuklarımıza karşı uygulanan zulüm olduğunu düşünüyoruz ve "Bizler babayız, ziyaretçi değiliz" dedi.
Medeni Kanun'un kendisini yenileyemediğini vurgulayan Altınay, "1950'de kabul edilen İnsan Hakları ve 1994'te Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi usulüne göre yürürlüğe girmiş ve anayasamızın 90. maddesi gereği iç hukuk kuralı haline gelmesine rağmen, özellikle Medeni Kanun bu sözleşmelere uygun hale getirilmemiştir. Uygulamada velayet anneye verilmektedir. Çocuklarımızı bir birey, bir insan olduğu unutulup, kendilerine ait hakları olduğu gözardı edilmektedir. Güncel hukuk düzeni içinde bir borçluya ait evcil hayvanlar hayvan hakları gereğince haczedilemiyorken yine bir borçluya ait ikamet ettiği konuttaki eşyalar haczedilemezken, bizler kendi öz evlatlarımızı, canlarımızı haczederek görmek zorunda bırakılıyoruz. Buna sebep olan velayet sahipleri sırf kadın oldukları için mahkeme kararlarını tanımadıkları halde bir yaptırıma maruz kalmıyorlar" dedi. (DHA)