Gelecek Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile bugün genel merkezde bir araya geldi. Davutoğlu gündeme dair açıklama yaptıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Filistin'de yaşanan gelişmeleri ele alan Davutoğlu, Türkiye’nin Filistin ile ilgili ne yapması gerektiğine ilişkin 7 maddelik eylem planını açıkladı. Davutoğlu, Türkiye’de siyasi partiler içerisinde sadece AKP ve MHP'nin Filistin'e destek veren açıklama dahi yapmadıklarını belirtti.
Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile birlikte yarın saat 14.00’da Filistin Büyükelçiliği’ni ziyaret ederek destek vereceklerini de söyledi.
DAVUTOĞLU KONUŞURKEN ELEKTRİK KESİNTİSİ OLDU
Davutoğlu konuşmaya başladıktan yarım saat sonra parti binasında elektrikler kesildi. Çok kısa süre sonra jeneratör devreye girdi ancak bu arada salon tamamen karanlığa büründü, bazıları cep telefonunun fenerini açtı. Davutoğlu da bu duruma şaşırırken, partililer yaptıkları kontrol sonucunda sadece binada değil bölgede elektrik kesintisi olduğunu söyledi.
“BURADA MAĞDUR OLAN HALK FİLİSTİN HALKIDIR"
Davutoğlu özetle şunları söyledi:
"Filistin melesi bütün dünyanın ana gündem maddesi. Bilinçli bir şekilde uluslararası medyada ve Türkiye’de ‘İsrail’e yapılan saldırı… İsrail saldırı altında.... İsrail’deki gelişmeler’ diye yankılanıyor. Halbuki burada mağdur olan halk Filistin halkıdır. Değişik kapasite değişik faaliyet alanları ile ilgili uluslararası bütün konularına yoğunlaştığım gibi Filistin meselesine de hem akademik hayatta hem diplomatik hem siyasi hayatta çok köklü bir tecrübe sahibi oldum… 75 yıldır işgal altında olan 56 yıldır da mescidi aksanın her gün işgal edildiğini, Doğu Kudüs’ün Müslüman ve Hristiyan karakterinin tahrip edildiğini gören bir halktan bahsediyoruz. Bugün öyle bir atmosfer var ki Gazze’de bir terör örgütü var ve İsrail’e saldırıyor. Öyle bir tablo yok arkadaşlar. Gazze dediğiniz topraklar bizim en küçük toprağımız olan Yalova’nın yarısı kadar bir yer. Orada bulunan halkın yüzde 70’i babalarının topraklarından sürülmüş insanlar. Bir propaganda savaşını bir yandan görüyoruz. Tabii dün ve evvelki gün yayınlanan bazı görüntüler hepimizi rahatsız etti. Bizim inancımızda ve evrensel hukukumuzda kadınlara çocuklara dokunulmaz, ama tabloyu doğru okumamız lazım. Böyle bir olayın gelişimi bir sürpriz değil. Aylardır Mescid-i Aksa’da Türk kamuoyu ve hükümet ve hükümete yakın medya İsrail’le normalleşme içinde olduğu için bunlar tüm kamuoyuna yansıtılmadı. Uluslararası kamuoyunu izleyenler çok iyi bilirler ki aylardır Mescid-i Aksa’da neredeyse her gün İsrail polisinin her gün müdahalesi var. Kimi zaman çizmeleriyle giriyorlar, kimi zaman köpeklerini Mescid-i Aksa’nın içine sokuyorlar.
“TÜRKİYE’DE DAHİL BAZI ÜLKELER FİLİSTİN MESELESİNİ ANMAYARAK İLİŞKİ KURMAYA GAYRET ETTİ”
Dünyanın en büyük Gettosu Filistin’dir, Gazze’dir. Bu şekilde dünya ile ilişkisi kopmuş bir halkın ikinci büyük hayali arkalarında olduğunu düşündüğü İslam dünyasının ve Arapların, Filistin meselesine hiçbir atıf yapmadan Mescid-i Aksa ile ilgili hiçbir düzenleme talep etmeden İsrail ile ilişkilerini geliştirme çabası içine girmiş olmalarıdır. Son iki yıldır adım adım bazı Müslüman ülkeler Kudüs’ün başkent olmasını kabul etti. Bazıları doğrudan veya dolaylı temasa geçti. Türkiye de dahil bazı ülkeler Filistin meselesini anmayarak ilişki kurmaya gayret etti. Bu Filistin tarafından büyük bir sükut-u hayale yol açtı ve yalnız bırakıldıklarını düşünerek ‘kendi kaderimizi elimize almalıyız’ dürtüsü Filistin halkını harekete geçirdi. İki görüntü ile Türkiye’deki kamuoyunu manipüle edebiliyorsunuz. 23 Eylül 2023 Netanyahu BM Genel Kurulu’nda konuşuyor. Birisi İsrail’in 1948’de tanıdığı harita… Yeşile boyanmış bütün Filistin ve İsrail diyor oraya ve İslam dünyasından tek bir ses çıkmadı.
“KİM YAZDIYSA BU KONUŞMAYI SAYIN ERDOĞAN’A DERHAL GÖREVDEN ALINMALI”
Türkiye’de bütün siyasi kesimler sol ve sağ bütün kesimler ‘Filistin’in yanındayız’ diye açıklama yaptılar… iki parti açıklama yapmadı şu ana kadar birisi AK parti. Resmi bir açıklama yapmadı. Sayın Erdoğan’ın açıklaması ise eminim tarihe çok kötü bir kayıt olarak geçecek. İkincisi de MHP. Her konuda açıklama yapan tweet atan sayın Bahçeli’nin hâlâ bir açıklaması gelmedi. Aynı odada baş başa Filistin için ağladığımız sayın Erdoğan’ın bugünkü haline ben ağlıyorum. Ama aynı Erdoğan daha doğrusu AK Parti’nin kongresindeki açıklamasını dinlediğimde, yarabbi ne hale düşülmüş, kim yazdı bu konuşma metnini diye düşündüm. 20 yıldan sonra böyle bir konuşma metnini Türkiye Cumhurbaşkanı’na yaptırmaktan daha büyük bir rezalet olamaz. Filistin yanıyor, Mescid-i Aksa İsrail postalları altında çiğneniyor ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Filistin’e atıfta bulunmadan ‘İsrail’deki olaylar’ diyor. İsrail değil, Filistin orası. Nasıl böyle bir aymazlık olabilir. Kim yazdıysa bu konuşmayı sayın Erdoğan’a derhal görevden alınmalı.
FİLİSTİN’E İLİŞKİN 7 MADDELİK EYLEM PLANI
Davutoğlu, Filistin’e ilişkin 7 maddelik eylem planını şöyle sıraladı:
“Kayıtsız, şartsız Filistin’e destek verirdim. Mescid-i Aksa’ya dönük herhangi bir eylemin bütün İslam dünyasına ve insanlığa dönük olacağını ilan eder ve Mescid-i Aksa’ya dönük herhangi bir emrivaki karşısında Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini gözden geçireceğini ilan ederdim.
Diplomasi de atıl durarak bir noktaya gidemezsiniz. Madem bir krizle karşı karşıyayız bu krize gereğini yapma sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir. Kimse son dönemde yaygınlaşan Arap karşıtlığı üzerinden bu olaylara karışmayayım diyemez bu olaylar gelir bizi bulur. Türkiye derhal bir eylem planı çerçevesinde harekete geçmeli. Diplomatik teması başlatmalı.
“ARKADAŞLARIMIZ 1 EKİM GÜNÜ MECLİS’TE BİR EYLEM YAPACAKLARDI”
Ak Parti kongresini de tebrik ediyorum. TBMM açılışında bütün partileri Anayasa’ya katkıda bulunmaya ve temasa geçmeye davet eden sayın Erdoğan 4 partiye davetiye göndermedi AK Parti kongresi için. Ama neyi gösteriyor biliyor musunuz? Zihniyeti, mantığı gösteriyor… Geçen 3 aylık sürede daha hâlâ bize TBMM Genel Kurulu’nda bir yer gösterilmedi. 1 Ekim günü terör saldırısı olmamış olsaydı arkadaşlarımız bir eylem yapacaklardı orada. TBMM kimsenin babasının mülkü değil, o Genel Kurul salonu da kimsenin arsası değil.”
“UYUŞTURUCUNUN, BARONLARIN HAKİM OLDUĞU SEMTLERE GİRECEĞİZ”
İktidarın seslendirdiği anayasa değişikliği tartışmalarıyla ilgili olarak da Davutoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
“Anayasa konusunda tutumumuzu izah ettim. Asla milletin açlığını, sıkıntılarını, devletimizdeki çeteleşmeyi, tartışmasını örtmek üzere bir oyalama taktiği olarak Anayasa tartışmasının parçası olmayız. Gerçek ve samimi bir şekilde bir sivil Anayasa yapılacaksa bu yerel seçimlere bir malzeme olmak değil yerel seçimler sonrasında yapılmalı. Sayın Erdoğan’ın kongre konuşmasında LGBT’ye atıfla Anayasa çalışması neredeyse onunla ailenin korunması sınırlaması doğru değil. Ailenin korunması bizim asli meselemizdir ne teklif gelirse ailenin korunması için hepsine hazırız. Ama mesele sadece ailenin korunmasında LGBT meselesi yok. O var tabii önemli bir mesele çok ciddi şekilde ele alınması gereken mesele. Ama iktidarın yandaş kanallarının sabah programlarına baksınlar aileyi nasıl ifsat ediyorlar. Yoksullukla ailelerin nasıl dağıldığını, boşanmaların nasıl arttığına baksınlar. Uyuşturucu da aileleri tarumar ediyor. Türkiye’de şu an kokain piyasasının değeri 100 milyar dolar. Biz Gelecek Partisi olarak aileyi koruma konusunu en önemli hassasiyet olarak görürüz ve bu bağlamda uyuşturucu ile mücadeleyi bundan sonraki siyasetimizin ana odağı haline getireceğiz. Uyuşturucu konusunu bütün illerde mesele yapacağız. Uyuşturucunun, baronların hakim olduğu semtlere gireceğiz.
“ÖZELLİKLE ABD’NİN TEK TARAFLI FİLİSTİN’E YAPABİLECEĞİ HAREKET TÜRKİYE’DE IRAK SAVAŞI SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN TABLOYA BENZER”
Davutoğlu açıklamasının ardından gazetecilerin sorularına şu yanıtları verdi:
“Gazze ve Lübnan’da savaşın aynı anda patlak vermesi bölgesel aktörleri sürecin içine katar. Son dönemde İsrail’in Suriye üzerinde yaptığı hava harekatları da dahil olmak üzere meselenin Suriye’ye Lübnan ve İran’a yansıma ihtimali büyük risk oluşturur. Bunun için Türkiye’nin devreye girmesi gerektiğini söylüyorum. Amerika nezdinde de konuşulması lazım. Amerika tek taraflı olarak İsrail nezdinde yer aldığında bütün bir bölge halkları zaten Amerikan’ın bu konudaki yerleşik tutumu da belli olduğu için tepkilere sebebiyet veren sonuçlar doğurur. Bütün bunlar olacakken ‘Filistinliler de yerinde otursaydı’ açıklamaları da oldu. Arkadaşlar bir halkı gettoya mahkum edip sen harekete geçersen Mescid-i Aksa gibi kutsal mekanları da ihlal edip ‘İsrail’de şöyle yapar’ dediğiniz zaman çözümsüzlük savaşı orada başlar. Hiçbir halk köşeye sıkıştırılamaz. Bugün herkesin aklını başına toplaması lazım yeni tahriklerden kaçınması lazım özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin tek taraflı Filistin’e yapabileceği hareket Türkiye’de Irak Savaşı sonrasında ortaya çıkan tabloya benzer bundan herkes olumsuz bir şekilde etkilenir.”
“HER DİLİN KUTSAL OLDUĞUNA İNANIRIM, KÜRTÇE DE BUNLARDAN BİRİDİR”
Davutoğlu, anadilde eğitim sorusuna ilişkin ise, “Ben her dilin kutsal olduğuna ve Allah’ın o topluluğa verdiği bir nimet olduğuna inanırım. Kültürümüzün parçası olan bütün diller korunmalı. Kürtçe de bunlardan biridir. Dolayısıyla ana dilde eğitim konusunda tutumumuz açıktır” dedi.
“AK PARTİ İÇERİSİNDE TASVİYELER GERÇEKTEN VAR”
AKP kongresinde MKYK üyelerinde yapılan değişikliklerin “değişim mi tasfiye mi” olduğuna yönelik soru üstüne Davutoğlu şu yanıtı verdi:
“Yakından isim isim takip ettim. AK Parti’de bir kan değişimini ben de bekliyordum. 2009 ve 2012 kongrelerinde çok büyük katılımlar olmuştu AK Parti’ye çünkü seçimi kazandıktan sonra çok büyük bir dalga olur o harekete. Şu anda AK Parti içindeki Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu… Başka partinin Genel Başkanları gelmişti 2012 kongresine. Çünkü seçim kazanılmış ve büyük bir rüzgar almışsınız. Bakın AK Parti 28 Mayıs’ta bir seçim kazandı. Neredeyse AK Parti siyasetinin dışından tek bir isim AK Parti’ye gelmedi. Birilerine teklif ettiklerini biliyorum. Genelde insanlar nezaketle reddettiler. Biliyorlar ki seçim kerhen kazanıldı ve batmakta olan bir gemi var. Tasfiye meselesine gelince… Evet görülüyor. Ama bunun sebebini sayın Erdoğan’ın izah etmesinde fayda var. Seçimi kazandıktan 6 ay sonra benim devrilmem için organize edilen gruptan şu anda kimse neredeyse AK Parti’de aktif faaliyette kalamadı. Bunların içerinde Berat Albayrak vardı. 2020’de kendi kendini tasfiye etti. Bunun içerisinde Süleyman Soylu vardı, çetelerle girdiği ilişkiler ve girdiği yolsuzluk ağları ile psikolojik olarak zaten toplum nezdinde itibar kaydederek kenara itildi. Bunun içerisinde Binali Yıldırım vardı, seçim kazanmadan başbakan olmayı, bu zilleti kendisine yakıştıran ve bir parti darbesiyle başbakan olma yolunu seçen Binali Yıldırım şu anda partiden tasfiye edildi. Onun içerisinde Nurettin Canikli vardı ve diğerleri Mustafa Şentop vardı. Hepsi şu anda devre dışı. Niye biliyor musunuz? Samimiyet üzerine, hakkaniyet, adalet üzerine yürütülmeyen bir siyasetin aktörleri ayakta kalamaz…
"TASFİYE VAR, BEN GÖRÜYORUM MUTLAKA HUKUK SÜRECİNİN DE BAŞLATILMASI LAZIM"
Eğer tasfiye varsa gerçekten, ben tasfiyeyi görüyorum, o zaman bu tasfiyeye gerekçe teşkil eden dosyalarla ilgili de mutlaka hukuk sürecinin başlatılması lazım. Nurettin Canikli’nin FETÖ borsası ile ilgili iddialar var. Sayın Binalı Yıldırım ile ilgili son dönemde Varlık Fonu etrafında yapılan tartışmalar var. İngiltere’de bir kişinin hâlâ tutuklu olduğu konusunda iddialar var. Süleyman Soylu ile ilgili iddiaların ise önü arkası belli değil. Sayın Erdoğan şöyle bir yol benimsedi. Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı teşekkür edip gönderdi. AK Parti kendini temizleyecekse gerçek anlamda temizlemeli.”
"BANA BUGÜN FİLİSTİN TARAFINDAN GELEN BİLGİ 100 İSRAİLLİ, BAZILARI DA ÜST DÜZEY, GENERAL ASKER FİLİSTİNLİLERİN ELLERİNDE"
“Hamas’ın bir yıldır bu savaşa hazırlandığına dair açıklamalarının olduğu ve İsrail istihbaratının bu durumu nasıl fark etmediği, Filistin meselesinde İsrail lehine sonuçlar doğuracağı gerekçesiyle bilerek bu saldırıya göz yumulduğu iddiasının anımsatılması üzerine de Davutoğlu şöyle konuştu:
“Bu tür devletler doğarken aynı İbni Haldun gibi üç aşamalı bir süreç işler. İlk topluluklar büyük bir bağlılıkla ve iyi bir örgütlenme ile bir yapıyı kurarlar. İkinciler yavaş yavaş o yapı içerisinde bir yer edinirler üçüncü nesil konfora alışmaya başlar ve aşırı özgüven sebebiyle hatalar yapmaya başlar. Şu anda İsrail toplumu kendi içinde parçalanmış. Bu olay olmamış olsaydı Netanyahu ile ilgili bütün yolsuzluk iddiaları ve İsrail dahil parçalanmış bir topluluktan bahsediyoruz. Aşırı özgüven bu tür istihbarat zaaflarına yol açabilir. İsrail kendi itibarını bu kadar zedeleyecek bir operasyona asla göz yummazdı. Hiçbir devlet hele ki İsrail gibi, böyle bir zaafı ortaya koyacak ‘Ama şu kadar kâr ederim’… Sonraki kâr değil, şu anki zarar o kadar büyük ki İsrail’e… Bu operasyonda bana bugün Filistin tarafından gelen bilgi 100 İsrailli bazıları da üst düzey, general dedi ama bilemem kesin bilgilere sahip değilim asker ellerinde Allah aşkına İsrail gibi devlet ilerde menfaati ne olacak olursa olsun böyle bir itibar kaybına asla göz yummazdı. Bilseler de operasyon yapar engellerlerdi.”
“SİHA DİYEREK KÜÇÜK GÖREMEYİZ. TÜRK SİHA’SI OLDUĞU BELLİ Mİ TÜRKİYE’YE YAPILAN BİR SALDIRIDIR BU. LAMI CİMİ YOK"
Davutoğlu, Amerika’nın Türkiye’ye ait SİHA’yı düşürmesi için de, “Amerika’nın düşürdüğü SİHA meselesi büyük bir rezalettir. Üzerinde ay yıldız olan her nesne, her kişi, her bölge bu milletin onurunu temsil eder. SİHA diyerek küçük göremeyiz. Türk SiHA’sı olduğu belli mi Türkiye’ye yapılan bir saldırıdır bu. Lamı cimi yok” yorumunu yaptı.
“EMEKLİLERİMİZ, TÜRKİYE’NİN EN MAĞDUR KESİMİDİR ŞU ANDA. DURUMLAR İÇLER ACISI”
Davutoğlu, “Emeklilerimiz, Türkiye’nin en mağdur kesimidir şu anda. Durumlar içler acısı. Emeklilerin 5 bin TL’ye oturduğu ev 10 bin TL’ye çıkmış sen emeklilere 7 bin 500 TL veriyorsun. Bu emekliler bırakın torunlarına harçlık vermeyi kendi evlerine ekmek götüremez haldeler. Böyle bir durumda çalışanlara karşı büyük bir üç kağıt yapıldı. Aldatıldılar” dedi.