Erdoğan: Esed zulmüne başkaldıran Suriye halkının yanında durduk

Haberler / Dünya

18 Mayıs 2013 Cumartesi 03:09

PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da meşru taleplerini dile getiren halkların yanında durduk. Bu yüzden Esed rejiminin zulmüne başkaldıran Suriye halkının yanında durduk" dedi.

Başbakan Erdoğan, SETA tarafından Washington'da Mayflower Otel'de düzenlenen konferansta '21. Yüzyılda Küresel Düzen ve Adalet' başlıklı sunum yaptı. Türkiye’nin dış politikasının merkezinde adalet ve insan ilkesi olduğunu belirten Erdoğan, "Suriye’de 100 bine yakın insan hayatını kaybetti. Zalim bir diktatör Suriye’de kendi halkına karşı hemen hergün katliam üzerine katliam yapıyor. Ne yapacaktı? Fubol maçı seyreder gibi tribünde mi duracaktık, yani oradan bunu izleyerek bizler de tribünden alkış mı tutacaktı? Yanıbaşımızda 910 kilometre sınırı olan bir ülke olarak. Akrabalık bağları, komşuluk bağları, tarihi kültürel bağları olan bir ülke olarak buna sessiz mi kalacaktı? Bu tabii ki mümkün değildi. Milyonlarca insan evlerinden yurtlarından olmuş durumda. 300 bine yakın insan şu anda benim ülkemde sığınmacı. Açık kapı politikasıyla biz bu kardeşlerimizi ülkemizde ağırlıyoruz. 200 bine yakın insan çadırlarda ve 20, 25 bin civarında konteynır kentlerde. Diğerleri kira olarak değişik şehirlerimizde şu anda kiracı konumunda. Aynı şekilde Ürdün’de var, aynı şekilde Lübnan’da var. Aynı şekilde diğer ülkelere Irak’a vesaire şu anda sığınmış durumdalar. Tabii Suriye’nin içinde de iller arasında çok ciddi bir sirkülasyon var. Bu büyük zulüm karşısında uluslar arası toplumun ve kurulşların acziyeti insanlık adına utanç verici bir durumdur. Aslıda ben buna acziyet demiyorum. Duyarsızlık diyorum. Bazıları ne yazık ki diyor ki nemelazım. Birkaç ülkeyse bu işte hassasiyetini ortaya koyuyor. Ülkeler bölgesel güç hesapları yaparken Suriye’de insanlık ölüyor. Bu katliama dur diyemeyen bir küresel sistem adil ve insancıl olduğunu iddia edemez" diye konuştu.

"ACIYA KULAK VERMEK OLGUNLUK İŞİDİR"

Başbakan Erdoğan, gönlünde adalet duygusu olmayan bir insanın başkalarını acılarına ortak olmasının asla mümkün olmadığını belirterek, "Başkalarının yaşadığı haksızlığa ve acıya kulak vermek onlara gönlünüzü açmak bir cesaret ve olgunluk işidir. Başkalarının acılarında kendi huzurunu arayanlar insan değildir. Aynı şey siyaset için de, devletler için de uluslararası politikalar için de geçerlidir. İnsanlık 20. yüzyılda çok acı çekti. Savaşlar, işgaller, katliamlar, yıkımlar gördü. 21. yüzyılın da bir yıkım gözyaşı ve zulüm çağı olmasına izin vermemliyiz. Önümüzdeki yıl yani 2014, 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı olacak. Bir asır sonra 21.yüzyılı bir barış yüzyılı yapmak bizim elimizde. Bunun için adaleti temel bir ilke olarak inşa etmek zorundayız. Sayın Bush bana bir gün dedi ki, 21. yüzyılı barış yüzyılı olarak ilan edelim. Dedi mi biz hazırız, ama nasılı niçini bunlar çok önemli, bunu halledelim bu adımları atalım. Tabi arkadan Irak patladı. Tablo bu. Şimdi aynı şeyi hiç olmazsa 1. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümüne geliyoruz. Burada kendimizi test ederek acaba bu adımı nasıl atacağız bunu konuşalım" şeklinde konuştu.

"BM REFORME EDİLMELİDİR"

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik konseyinin ne yaptığını merak ettiğini kaydeden Erdoğan, "Ne zaman BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri bu konuda bir birliktelik sağlamak suretiyle adımını atabilecek. Atamaz. Niy? Sistem bozuk. BM Güvenlik Konseyi’nin sistem olarak kuruluşu bozuk. Belki kuruluşunda böyle bir gereklilik olduğu için bu şekilde olabilir. Ama şuanda bu sistemin reforme edilmesi gerekmektedir. Bir, iki ülkenin dudakları arasına insanlık mahkum edilemez. Nitekim şu anda bir ülkenin, iki ülkenin dudakları arasında insanlık mahkum edilmiş durumdadır. Bakın BM Genel Kurulu’nda 102 ülke burada farklı olumlu istikamette bir düşünce sergilerken 12 ülke karşısında duruyor ama öbür tarafta bakıyorsunuz ki daimi üyelerden iki tanesi olumsuz baktıkları için bir adım atılamıyor. Böyle bir sistem olabilir m? Böyle bir yaklaşım tarzı olabilir m? Azınlığın çoğunluğu tahakkümü olabilir m? Bunun adı demokrasi olabilir m? Bunun adı insan hak ve hürriyetleri olabilir m? Temel hak ve özgürlükler olabilir m? Mümkün değil! Onun için bu sistemin reforme edilmesi şarttır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"HERKES BANA HAKLISIN DİYOR AMA ELLER CESUR KALKMIYOR"

Bütün dünyanın BM'nin yapısını izlemekle yetindiğine dikkat çeken Erdoğan, "Bu sıkıntıları aşmadığımız sürece insanlığın barışını, insanlığın huzurunu yakalamamız çok güç. Adeta mümkün değil. Ve o gün olduğu gibi bugün de dünya sadece izlemekle yetiniyor. İşte bakın BM Güvenlik Konseyi’nin iki yıldır Suriye halkının acısını hafifletecek tek bir kararı olmamıştır. Mevcut yapısı ve veto sistemi nedeniyle bundan sonra da Suriye ya da başka bir trajediye dur demek mümkün görünmemektedir. Bu yüzden çeşitli vesilelerle ben bunu ifade ediyorum. Dünyanın değişik yerlerinde bunu gündeme getiriyorum. Getirmeye de devam edeceğim. Siyasi kanaatlerimi devam edebilme gücünü elimde tuttuğum sürece devam ettireceğim. Her gittiğim ülkede devam ettireceğim. Herkes haklısın diyorlar ama ne kadar haklısın dersen de bakıyorsunuz ki eller böyle kalkıyor. Böyle cesur kalkmıyor. Sıkıntı burada ve 5 tane daimi üye her şeyi belirlemeye yine devam ediyor. Şunun altını özellikle çiziyorum. BM adalet üreten bir sisteme sahip olmadıkça insanlığın barış ve huzuruna katkı sunamaz. BM’nin bir itibarı ve ciddiyeti olacaksa mutlaka yeniden yapılandırılması ve dünyanın sorunlarına çözüm üreten biri kurum haline getirilmesi gerekmektedir. Burada SETA gibi düşünce kuruluşlarına büyük görev düşmektedir" sözlerini sarf etti.