Hanningan: Türkiye’nin AB üyeliğine itirazlar, cehaletten kaynaklanıyor
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Marice Ripert, Türkiye’nin AB uyum kapsamında mahkemelerde Türkçe dışında dillerin konuşulabilmesi, 3. ve 4. yargı paketlerinin kabul edilmesiyle önemli ilerlemeler kaydedildiğini söyledi....
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Marice Ripert, Türkiye’nin AB uyum kapsamında mahkemelerde Türkçe dışında dillerin konuşulabilmesi, 3. ve 4. yargı paketlerinin kabul edilmesiyle önemli ilerlemeler kaydedildiğini söyledi. Türkiye'nin ekonomik olarak ciddi bir ilerleme sağladığını ve dünyada önemli bir güç merkezi olduğunu ifade eden AB İşleri Komisyon Başkanı Dominic Hanningan ise Türkiye'nin şu anda bir çok eski ülkeden daha yüksek bir refah seviyesine sahip olduğuna işaret etti. Hanningan, Türkiye’nin AB üyeliğine bazı itirazlar olduğunu bunun da cehaletten kaynaklandığını belirtti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Avrupa Birliği (AB) tarafandan ortaklaşa düzenlenen, 'Parlamentolararası Değişim ve Diyalog Projesi' kapsamında 'Türkiye - AB İlişkileri: Geleceğe Yönelik Beklentiler' konulu sempozyum düzenleniyor. Van’daki 5 yıldızlı bir otelde düzenlenen ve 2 gün sürecek sempozyuma 80 katılımcı arasında TBMM ve AB ülkesi üyelerin parlamentolarından yaklaşık 20 milletvekilinin yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve gazeteciler katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Marice Ripert, 2013 yılının AB giriş sürecindeki önemli bir dönem olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin AB katılım sürecine bağlılığını son zamanlarda yürüttüğü projelerle tehdit ettiğini öne süren Ripert, Başbakan Erdoğan'ın katıldığı bir toplantıda 2013 yılının yeni bir güven kazanımı yılı olacağını söylediğini ve bu taahhüdün çok etkileyici bir ilerleme gösterdiğini hatırlattı. Ulusal insan hakları kurumunun tesis edildiğini, mahkemelerde Türkçe dışında dillerin kullanılması, 3. ve 4. yargı paketlerinin kabul edilmesinin Türkiye'ye önemli ilerlemeler sağladığını aktaran Ripert, "Türkiye'nin başlattığı cesur çözüm süreci, geri çekilmenin başlaması, Güneydoğu Bölgesi'ndeki eksik yatırımların ele alınması konularında AB, yardımcı olmaya hazırdır. Çok fazla hayata mal olmuş sorunu çözmeye en iyi fırsattır bu süreç. Siyasi reformlara bakıldığında Türkiye için çok büyük bir dönüşüm vardır. Temel insan haklarının olması yönünde atılması gereken adımlar vardır. AB olarak temel haklarla ilgili olarak bir izleme mekanizmasına önem veriyoruz. AB'nin genel katılımlı süreçlere desteği devam etmektedir." dedi.
"22. FASILLA YENİ BİR DÖNEM BAŞLAYACAK"
İrlanda'nın Ankara Büyükelçisi Kenneth Thompson ise Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin canlandırılması kararı aldıklarını açıkladı. Geçmiş dönemlerde ilişkilerin canlandırılması konusunda bir ivme eksikliğinin yaşandığını söyleyen Thompson, 22. fasıl başlıklarının 26 Haziran'da açılmasıyla AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde yeni dönem başlatmayı hedeflediklerini bildirdi.
Türkiye'nin bazı bölgeleri arasında farklılıkların olduğunu bu nedenle, 22. faslın Türkiye'deki bölgesel gelişmenin sağlanması açısından çok önemli olduğunun altını çizen Thompson, "Bu faslın gelişmeye destek olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin yürüttüğü barış sürecine destek oluyoruz. İrlanda'da biz bir barış sürecini başlatmak ve sonuca getirmede tecrübe yaşadık. Hiçbir zaman nihai sonuç söz konusu değildir, ancak silahlar konuşmuyorsa, siyasi güçler çalışmaları daha tatmin edici sürece getirmeyi başaracaktır. Bu konudaki deneyimlerimizi paylaşmaya hazırız. AB ekonomik sorunlar yaşayabilir. Ancak bunu hatırlamak önemli. AB ülkeleri hala dünya ihracatının yüzde 20'sini yapıyor. Türkiye aramızda bulunan gümrük birliği Türkiye'nin ekonomik anlamda kalkınmasına büyük katkı sundu. Bu konudaki birliğin yeterli oranda olmadığını düşünüyoruz ama ticari ilişkilerimizde önemli bir araç." diye konuştu.
Uzun bir müzakere süreci yaşandığını ve bu sürecin düşüncelerin radikalleşmesine izin verilmemesi gerektiğini dile getiren Thompson, hükümetlerin, milletvekillerinin bu konudaki aşırıcı gruplara verilen teşviki engellemek gibi bir sorumluluklarının olduğunu söyledi.
AB'nin çok dikkatli bir şekilde sürecin sonuca vardırılmaması konusunda doğabilecek bedeli düşünmesinin yanında Türkiye'nin de AB'den ne beklediğini bilmesini bilmesi gerektiğini açıklayan Thompson, Başbakan Erdoğan'ın müzakerelerin ardından tam üyelik hedefini ortaya koyduğunu hatırlattı.
AB İşleri Komisyon Başkanı Dominic Hanningan ise İrlanda'nın Türkiye'yi çok önemli bir ortak olarak gördüğünü ve üyeliğin gerçekleşmesini istediklerini bildirdi. Türkiye'nin üyeliğinin gerçekleşmesi için mevzuatının AB'ye uyumlu hale gelmesi gerektiğini aktaran Hanningan, Türkiye'nin çok büyük ve fakir bir ülke olduğuna dair argümanların son dönemlerde yaşanan gelişmelerle cevabını bulduğunu kaydetti. Türkiye'nin ekonomik olarak ciddi bir ilerleme sağladığını ve dünyada önemli bir güç merkezi olduğunu ifade eden Hanningan, Türkiye'nin şu anda birçok eski ülkeden daha yüksek bir refah seviyesine sahip olduğuna işaret etti.
"TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE OLAN İTİRAZLAR, CEHALETTEN KAYNAKLANIYOR"
Türkiye’nin AB üyeliğine bazı itirazlar olduğunu bunun da cehaletten kaynaklandığını belirten Hanningan, “AB'de 23 resmi dil ve onlarca farklı din mensubu var. Ama bir araya gelerek farklılıklarımızdan bir birlik oluşturduk. Türkiye'nin AB üyeliğine olan itirazlar bir cehaletten kaynaklanıyor. Sokaklarda gezme imkanım oldu, kendimizi evimizde hissettik. AB'de olduğu gibi burada da insanlar günlük yaşamlarına devam ediyorlar. Türkiye'nin Suriye mültecilerine sunduğu insanı yardımlar takdire şayandır. Krize olan müdahalesi bir çok ortak değeri paylaştığımız konusunda aktörleri ikna etmiştir. Türkiye'deki Romanların sayısı Lüksemburg'un toplam nüfusundan fazladır. PKK ile yapılan görüşmelerde sağlanan ilerleme, Türkiye'nin başka ırklara olan saygısını da göstermektedir. AB üye devletlerinde yaşayan 10 milyon Türk var. Bunlar adil, çalışkan ve aile değerlerine önem veren insanlar olarak tanınıyorlar. Aslında bunlar Türkiye’nin elçileridir. Birbirimizden değişik şeyler öğrenebilirsek ve insanlarımız arasında karşılamayı başarırsak Türkiye'nin içinde bulunduğu AB'nin daha güçlü bir AB olacağına inandırırsak, çok önemli mesafe katetmiş olacağız."
AB Uyum Komisyonu Başkanı Mehmet Tekelioğlu da Türkiye'nin AB'nin temel olarak ortaya koduğu siyasi ve ekonomik kriterleri sağlamak için elinden geleni yaptığını ve yapmaya devam ettiğini açıkladı. Müzakerelerin başlamasından bu yana insan hakları, hukukun üstünlüğü ve konusunda alınan mesafelerin ortada olduğunu kaydeden Tekelioğlu, eksikliklerin giderilmesi içinde sağlam bir iradenin hakim olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin terör sorunu yaşadığını ve bu sorunu bitirme konusunda da sağlam bir iradenin ortaya koyulduğunu söyleyen Tekelioğlu, şunları kaydetti: "Bu sorunu da aşarsak insan hakları ve demokrasideki eksiklikleri gidermek çok daha kolay olacaktır. Türkiye'de yeni bir anayasa çalışmasının önemine vurgu yapmak istiyorum. Eşit vatandaşlık temelinde yapacağımız anayasa işimizi çok daha kolaylaştıracaktır. Türkiye, AB vizyonundan hiçbir sapma göstermeden yolunda ilerliyor. Türkiye ile AB arasında yapılan anlaşmaya göre müzakerelerin hedefi tam üyeliktir. Bazı fasılların tam üyeliğe gideceği nedeniyle bloke edilmesi doğru bir tutum değil. Eğer blokajlar kaldırılır müzakerelerin önü açılırsa, Türkiye'nin AB standartlarına kavuşma çalışmalarını daha motive bir şekilde yürütecektir."
Sempozyumda açılış konuşmalarının ardından iki gün sürecek oturumların ilki başladı.