Ege Postası
Geri

Karakülçe,hem genel hem yerel iktidara açtı ağzını yumdu gözünü

​DSP İzmir İl Başkanı Selçuk Karakülçe, Radyo Ege Postası’nda ülke gündemi ve İzmir’e yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Karakülçe iktidarın İzmir politikasını eleştirdi, “ Yunanlıların nasıl bir megola ideali var. Hükümetin megalo İzmir ideali var. Ama heveslerini kursaklarında bırakırız Tabii AKP İzmir’i almak isteyecek.Alamadıkları tek yer. Yapılanları engelleyebilmek için var güçleriyle çalışıyorlar” dedi. CHP’li yerel yönetimi de hedef alan Karakülçe, “Halk yetkiyi size verdi. Daha çok çalışmalısınız. Bu yaptıklarınız yeterli değil” dedi.
Karakülçe,hem genel hem yerel iktidara açtı ağzını yumdu gözünü
Haberler / Yerel Politika
15 Aralık 2014 Pazartesi 14:31
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EGE POSTASI - DSP İzmir İl Başkanı Selçuk Karakülçe, Radyo Ege Postası’nda Mithat Umutoğulları’nın konuğu oldu. Karakülçe yerel seçim sürecinde yaşananlar ve genel seçim süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulunurken, CHP’yi ve iktidarı hedef aldı.

EVET BUNLAR DA ECEVİT’İN ÖĞRENCİLERİ’ DEDİRTEBİLİYOR MUYUZ'
DSP gerçekten bu ülkede çağdaşlığı arzulamış, özgürlükleri savunmuş bir parti. Dolayısıyla böyle bir partide il başkanı olma onurunu yaşamak bize zaten yeterince yetiyor. Ayrıca onu iyi temsil edebiliyor muyuz'  Ecevit’in toplumda bıraktığı izlenimleri yeterince yerine getirebiliyor muyu? Onunla beraber ürettiğimiz politikalar, halkta ‘Evet bunlar da Ecevit’in öğrencileri’ dedirtebiliyor muyu? Dedirtebiliyorsak ne mutlu bize. Bırakın bırakmayı, biz daha ne kadar yol alabileceğimizi hep yeniden kendimize soruyoruz. Siyaset gayemizde herhangi bir çıkar, beklenti yok. Geride bıraktığımız dönem zor ve sıkıntılıydı. DSP gerçekten toplumun arzuladığı siyaseti üretme adına çok ciddi çalışan bir parti. Türkiye’nin dört yanında çok çalışkan, donanımlı, özverili, siyaseti kendi emelleri için değil, memleketi için yapmaya çalışan kadrolarla dolu.

ANA HEDEFİMİZ İKTİDAR
DSP yerel seçimlerde ciddi bir çıkış yakaladı. Aslında çıkış demek yanlış olur. Eski günlerine dönüş demek daha doğru bir yaklaşım olur. 1985’te kurulan partimiz, sol adına iki dönem başbakanlık yapmış, Türkiye’de sola iktidar göstermiş, tek parti olma kıvancını ve onurunu hala taşıyor. Zaten siyasetteki ana hedefimiz de kesinlikle muhalefete talip olmak değil, yeniden çağdaş demokrasiyi, ahlakı, hukuğu, barışı, özgürlüğü yeniden bu ülkeye taşıyacak iktidar hedefindeyiz. Tabii ki İzmir’de yerel seçimlerde çok ciddi bir çıkış yaptık. Bunun halk nezdinde karşılığını bulduğunu düşünüyorum.  Elbette gönül birkaç belediyeyi kazanmayı isterdi. Dönemin başbakanının mevcut çıkışları, halkta yarattığı korku izlenimi, belki de haklı olarak, tarih bunu önümüzdeki dönem tekrar yargılayacak, sorgulayacak, halkta yarattığı endişe nedeniyle, bizim iktidarımızı, çok sevdiğimiz, gönlümüzde apayrı, Türkiye’nin ışığı olan İzmirliler herhalde önümüzdeki döneme ertelediler…

GEÇENLER TRANSFER DEĞİL
 Yerel seçimde partimize gelenlere  yönelik ‘transfer’ kelimesini hiçbir ortamda kabul etmedim. Transferler, bedel ödenerek geçiş anlamında terimdir. Bunu her zaman reddettik. Onun haricinde adaylarımızdan belki 5 ya da 6 tanesi CHP’den geçmeydi. Ama haklı olarak bu arkadaşlarımızın geçişi birilerinde panik yarattığı için o gün ve halihazırda bizim dilimize yerleştirmemekte kararlı olduğumuz, çünkü bu toplum motivasyon, seviye, enerji bekliyor. Siyasette dil ve seviye yetirince yerlerde. Biz o dönem de söyledik. Bu üslupta kimseye cevap vermeyeceğiz. Hala partimizde emek sarf eden bu arkadaşlarımız bizim zaten daha önceki çalışma arkadaşlarımız. Bir dönem haklı ya da haksız sebepten yol ayrımına gelinmiş. DSP’nin belki bize bu sözleri söyleyenlerin de ihtiyaç duyabileceği kimsenin aklına gelmiyor olabilir ama biz tarihi bir süreç yaşadık. Kimlerle neler görüştüğümüzü bir biz biliriz bir Allah bilir. Bunları konuşmamak üzere kapatacağız. Kapatmak zorundayız. Ülke çok sıkıntılı günler geçiriyor. Bu noktada çok acı bir gerçek var. Ülkede 12 yıllık bir AKP iktidarı var. AK Parti değil. Ak diye bir şey yok. Ak diye tek şey var o da ak güvercin. Ecevitle birlikte doğmuş, halen ülkenin üzerinde barış ve özgürlük için uçan bir kuş. Bunun yanında 12 yıldır iktidarı iktidardan edemeyen, müzmin bir muhalefet anlayışı var. 2015’e çeyrek bile kalmadı. Belki dakikalar kaldı. 2015’te ülkemiz çok önemli seçim sürecine giriyor. Aman bölünmeyelim anlayışıyla yeniden sandığa gidilirse, bu tembel muhalefet anlayışı, kitleleri kucaklayamayan, ulaşamayan, biz mütevazı olabiliriz ama şu gösterdiğimiz gayret büyük özveri istiyor.

HERKESE KAPIYI AÇMADIK
Eğer halk bu yetkileri bize verseydi biz bugün İzmir’in nasıl iktidar olacağının örneğini sergilerdik. Geride bıraktığımız dönem gerek belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanıyla iç çatışma içinde geçti. Bunu kimse yadsıyamaz. Yerel seçimlerdeki en büyük kaygı halkın beklentisi kaygısı değil m? Benim adamlarım belediye başkanı, meclis üyesi olabilir mi kavgası vardı. Bu süreçte biz de bir siyasi partiyiz. Bize gelenlerin her birine kapısını açmış bir parti değil DSP. Kendi kriterlerine uyan, burada en temel esas Atatürk’ün çağdaş laik demokratik Türkiye anlayışına uyan insanlardır. Bunun beraberinde Ecevit’in kimliği, halkçı duruşu vardır. Bu noktada bütün arkadaşlarımızla tereddütsüz kol kola girdik. Bundan zaten tereddüt edilecek nokta yok.

CHP’NİN YERELDE İKTİDARI CHP’NİN MİRASI
Bugün İzmir’de CHP en son kavga edeceğim patilerden biridir. Ama maalesef ısrarla gündeme taşıyarak, bizi karşıda tutmak istediklerinden olsa gerek, ama bizim bundan bir korkumuz ya da endişemiz yok. Alnımız ak. Yani ak güvercin. Sadece Ahmet Piriştina’yı değil, Yılmaz Büyükerşen, bu partinin içinden yetişmiş büyük bir değerdir. Sadece Büyükerşen kelimesi bile toplumun bizi anlamasına yeter. Bugün CHP bu çoğunlukla İzmir’de iktidarsa, bunun da DSP mirasından olduğunu bilmek zorundadır. Çünkü özellikle Ahmet Piriştina’yla İzmir’in marka kent olması, tekrar eski günlerine dönmesi. Bugün hala Ahmet Piriştina gibi biri İzmir’de aranıp sorgulanıyorsa, onun İzmir’e getirdiği seviye tartışmasız, özlemle anılıyorsa, Ahmet Piriştina öz be öz DSP evladı, öz be öz bir demokratik solcu oluşu yatıyordur.



AK PARTİ’YE KONGRE GÖNDERMESİ
Buradan nasibini alacak sadece CHP değil. Milletvekili seçimleri yaklaşıyor. Bir parti düşünün ki hem ülkede iktidar hem de ülkede en fazla üyesi olduğunu iddia eden 425 bin oldukları konuşuluyor. 20 kişiyle kongre yapıyorsa, ülke demokrasinin getirildiği noktanın ayıbıdır. Demokrasiye ne kadar inandıklarının belgesidir. 20 kişiyle, 40 kişiyle siz ilçe kongrelerinizi yapıyorsanız, kusura bakmayın ben size direkt demokrasi değil diktatör derim. İkinci adayın çıkmasına izin vermiyorsanız, ben size diktatör derim.Yerel seçimler döneminde bize sadece CHP’den değil diğer partilerden de katılım oldu. Özelde daha çok CHP’li arkadaşlarımız sanki görünür gibi oldu. DSP siyasette bu yüzden var. Bizler bu yürekle, bu inançla siyasete devam ediyoruz. Bizler idealist insanlarız. İdealist insanların en büyük özelliği geleceği kurgulama, hayal etme ve o uğurda çalışma, geleceği şekillendirmedir.

DSP YOL GEÇEN HANI DEĞİL
Siyaset bir kurum. Bir mekanizma. Oyları bölmeyelimin karşılığı nedir. Oyları bölmeyin yerinizde oturun mudur. Bunun bile bir şekli şemali vardır. Bunu söylerken bile aranıza mesafeler koyuyorsanız, bundan biz değil sizler sorumlusunuz. Tabii ama küskünlük yaşanır, ama barış içinde olurlar. Bizim kimsenin bağında bahçesinde gözümüz yok. Biz şu anda İzmir’de yerel seçimlere en hızlı hazırlanan partilerden biriyiz.  Mevcut 40’a yakın aday adayı müracatı var. Bu kadar arkadaşımın arasından bu CHP’den geldi, şuradan buradan geldi, adayımız olsun… Bizim için onların taşıdığı kriterler, onların inandığı değerler. Biraz da DSP’ye yaklaşımın biraz daha saygılı olması beklentisi. DSP yol geçen hanı değil. Biz her gelene de kapımızı açmadık. Ciddi rakamlarla karşımıza gelip, yer, makam, belediye başkan adaylığı pazarlığı yapanlara biz kusura bakmayın diyerek elimizin tersiyle gönderdiğimiz bir çok insan var. Biz idealist insanlarız. Çocuklarımız için kaygılanıyoruz. Ülkemiz için kaygılanıyoruz. Yer altında benim evladım yüzme bilmezdi diyen, vefat etmiş işçinin annesinin kaygısını taşıyoruz.  Bir günde iki günde 300 işçinin yer altında ölmesi kaygısını taşıyoruz.

SEÇİM BARAJI KALKMALI
DSP il yönetimi olarak gündemi kaçırmadan, gündemle çalışarak, ana tema belirleriz. 2013 ekim ayı seçim çalışmalarımızda ana temamız yüzde 10 seçim barajının kaldırılması. O dönem arkadaşlar indirilmesi diye bir şey konuşmayacağız dedik. Kaldırılmaktan kastımız sıfır baraj. İndirilmesi derseniz pazarlığa açıktır. Bugün bu ülkede halen biz bir takım hoşumuza gitmeyen şeyleri konuşuyorsak, bunun önündeki en büyük handikap yüzde 10’luk seçim barajıdır.Geride bıraktığımız dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 36 oyla meclisin yüzde 65’ini temsil etmiştir. DSP, BBP ve SP’nin yaptıkları bir girişim var. İnşallah önümüzdeki günlerde neticelenir. Yüzde 10 seçim barajı toplumun arzu ettiği seviyeye, yani yüzde sıfıra gelir. Bu ülkede kendisini temsil etmek isteyen, söz söylemek isteyen bir çok insan meclise girebilir.

 DERDİMİZ HALKIN DERDİNE ORTAK OLMAK
Bulunduğumuz herhangi bir yerde çıkar için bulunmayız. Bulunduğumuz yerde ki özellikle yeniden atandığımız ve seçimlerden sonraki dönemde, bizim söylediğimiz çok önemli bir vurgu vardı. Nerde bir sıkıntı var, nerede bir daralma var, nerede halkın bize ihtiyacı var, çözüm noktasında sürekli oralarda olmak zorundayız. Tabii bizim derdimiz ne İsaya ne Musaya yaranmak. Bizim derdimiz halkın derdine ortak olmak.  Bir siyasetçi halkın dertleriyle beslenmiyorsa bir kere kocaman bir soru işareti alması gerekiyor. Orada olup biteni anlamak durumundayız. Ülkemizde bir şeyler değişiyor. Bölgemize yansımaları var. Biz birçok sorunla mücadele etmek zorundayız. Çünkü biz bu ülkenin aydınlık geleceğine talibiz. Orada olup bitenler başka bir yerde olmuyor. Bizim ülkemizin insanları mağdur ediliyor, sabaha karşı evinden toparlanıyor.Nasiıl biz geçmişte Mustafa Balbay’ın CHP milletvekili olduğunu, Doğu Perinçek’in İP Genel Başkanı olduğunu bilmiyor muyduk. Oralarda da vardık. Oralarda da konuşma yaptık. Çünkü mağduriyet vardı. Bu ülkede şiddetle yükselen bir diktatörlük vardı. Hala var ve giderek şiddetini artırarak yükselmekte.

BASKI VE YILDIRMA VAR
Baskı ve yıldırma politikaları sadece İzmir için değil, tüm Türkiye’de bizim karşı karşıya olduğumuz bir sorun. Bu siyasi etizm açısından çok doğru bir tanımlama da olmamakla birlikte siyasi yetisizlik olarak açıklanabilecek bir konu. Biz biliyoruz 2007 yılında DSP, CHP beraber ittifak yaptılar. O dönemde partimize verilen milletvekili sayısı 13. 13 vekille grup bile kuramıyorsunuz. Bu birleşme kimin menfaatine ki oradaki 13 milletvekilinden 7’si CHP saflarında kaldı. DSP özellikle mecliste ikinci bir sol partinin olması gereken bir partidir. Evet biz CHP ile ittiafak yaparız ama ne zaman meclise girdik, beraber kol kola daha diri bir muhalefet yaparız. Bizim asıl hedefimiz iktidara yürümek. DSP her şeyden önce iktidara gelmiş bir partidir. AKP’ye paydaş olmak gibi bir ayıbı söyleyebilmek, söyleyen açısından
yüz karasıdır. Bunu söyleyenleri her zaman ispata çağırdık.



 AKP’DEN PARA ALMIŞ OLSAYDIK
Evet bizim bir sermayemiz var. Bülent Ecevit’ten öğrendiğimiz kararlı duruş, yürek sermayesi. Şu anda bile ekonomik sorunlarla mücadele ediyoruz. Onların dediği gibi AKP’den bu paraları almış olsaydık, ben buraya gelirken güzel bir arabayla gelirdim. Yanımda üç dört sekreterimle şunla bunla gelirdim. Biz kendi yağımızda kavruluyoruz. O büyük bir ayıptı. Hala bir özür beklediğimi de söyleyeyim. Unutmuş değilim. O özrü bir gün muhakkak dileyecekler. Orada anahtar bir cümle vardı. İnşallar DSP’ye bir gün onlar da ihtiyaç duymaz.

O KADRO İZMİR’İ YÖNETSE…
DSP’yi birilerinin kullanması kimsenin haddine değil. Aman ha. Ne biz ne başkaları DSP’yi o şekilde kullanamaz. Yerel seçimlerde partimize gelenlere yönelik öyle bir şüphemiz dahi yok. Biz herkese kapıyı açmadık. Yol geçen hanı konumuna getirmedik. Ama şöyle de denilebilir. Metal yorgunluğu dilimize son oturan terimlerden. Siyasette bir yere odaklanmak, orası için enerji harcamak. Tabii hepsi kazanma idealindeydi. Kazanacaklarını hep beraber düşünüyorduk. Alandaki yansımalarını gördükçe bu sonuç bizim için çok kabul edilebilir değil. Erdoğan İzmir’e geldiğinde insanlarla bire bir çatışma haline girmesi, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatması vicdanen kabul edilecek şeyler değil. İnsanlardaki kaygı baremini yükseltince, onların kazanma katsayıları düşütü. Bunun arkasından Hüseyin beyi de Semra Aksakal’ı da Hakkı beyi de Hakan beyi de biliyorum. Hakikaten çok emek verdiler. Bize gelmeden önceki hikayelerini dinlediğimiz zaman çok büyük önem verdiler. İddia ediyorum o kadro bugün İzmir’i yönetse İzmir bambaşka olurdu.

 HÜKÜMETİN MEGALO İZMİR İDEALİ VAR
“Yunanlıların nasıl bir megola ideali var. Hükümetin megalo İzmir ideali var. Ama heveslerini kursaklarında bırakırız. İzmir gerçekten Türkiye’nin aydınlık yüzüdür. Olmak zorundadır. Türkiye’nin İzmir’e ihtiyacı vardır. Hükümet olarak geliştirdikleri politikalar çerçevesinde baktığınızda İzmir’in önem katsayısı, baremi kat kat yükseliyor. Biz CHP belediyeciliğinin yetersiz kalmasını bu noktada eleştiriyoruz. Ülkenin sol bir iktidara ihtiyacı olduğu bir dönemde burada zamanınızı kavganızla, şahsi çıkar hırslarınızla geçiremezsiniz. Geçirmemelisiniz. Halk yetkiyi size verdi. Daha çok çalışmalısınız. Bu yaptıklarınız yeterli değil.  İzmir’de birçok şeyi değiştirmeniz lazım. Halen miting yaptığımız yerler Piriştina’nın yaptığı yerlerse yeni yerler katılmadıysa, yapacağız edeceğiz ile bu süreç uzuyorsa olmaz. İzmir’de kimse Metro olduğunu söylemesin. Yol üstünde giden tramvaylar var. Vay efendim Bizim kredibilitemiz şuymuş. Bunu vatandaş için kullanmayacaksan bugün borçlanmayacaksın da ne zaman borçlanacaksın. Kulağın kurudu. Bütün Türkiye diyor ki İzmir köy. İzmir köy olsun ama modern bir köy olsun. Bu kredileri kullanın. Dibine kadar satın. Vatandaşa hizmet üretin. İzmir’in yüzde 95 binası sıkıntılı. Kentsel dönüşümde bir çivi çakıldığını söyleyebilecek birisi var m? Fuarı alıp Gaziemir’e götürdünüz. Yaşayan kent nerede yaşayacak. Turizmde hep konuşmuyoruz muyuz. Beş yıldızlı otellerin sabah girip akşam çıkan misafirlerinden. İzmir fuarcılığın neresinden yararlanacak.
Tabii Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir’i almak isteyecek.Alamadıkları tek yer. Yapılanları engelleyebilmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Bu yadsınamaz. Buna rağmen adından söz ettiğimiz Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’i Eskişehir yapıyorsa siz hala bunları sorgulamaya açıyorsanız, sizin de oturup kendinizi sorgulamanız gerekiyor.

BASKI VAR ÖRGÜT FESİH OLUYOR
Türkiye'de genel iktidarın menfaatlerinden faydalanıyoruz değiliz Örgütlerimizle ilgili sıkıntılarımız var.Partilerin en büyük örgütleri gönüllüleridir. Biz İzmir'in 30 ilçesinde çok ciddi gönüllülere sahibiz. Tabi yerel baskı genel baskı biz çok yerde örgüt kurup bir hafta sonra örgütümüzün fesih olduğunu gördük... Başkanım çocuğum belediye de çalışıyor. Ya başkanım çocuğum milli eğitimde katip... böyle bir durum var.

SABOTAJLAR OLDU
Yerel seçimde giremediğimiz ilçelerde ya da aday gösteremediğimiz ilçelerde sabotajlarla karşı karşıya kaldık. Oradan yetkilendirdiğimiz arkadaşlar bir şekilde ama belediye meclislerine ama çocuklarına iş vaadiyle vazgeçtiler. Bu konuyla alakalı bir örnek vermek istiyorum seçim başvurusu yetkisini bir arkadaşımıza verdik. Listeler teslim edildi. Uzak bir ilçemiz sonra nasıl olduysa başkanım beni kabul etmediler işte maruzatın ne dendiğinde seçime giremiyormuşum dedi. Hemen başka bir dosya hazırladık. Seçim kuruluna gönderdik o arkadaşımız DSP olarak burada seçime girmeyeceğiz diye dilekçe vermiş. Maalesef seçime girilmeyen ilçelerin bazılarında böyle hazin hikayeler var.

ECEVİT’İN ŞAPKASIYLA İLGİLENİYORLAR
Ecevit çoktan tarihe mal oldu. Ecevit halka mal olmuş bir insan ama bazıları ona sadece ihtiyaç olan şapkası için sahip çıkıyor. Bizim Ecevit'i sahiplenmek ve onun bize bıraktığı mirası devam ettirebilmek gibi bir yükümlülüğümüz var. Bunu da en iyi şekilde yapmak istiyoruz. Onun hatırası adına birileri bir şey yapmak istiyorsa biz ona da karşı çıkmayız. Ama onlar Ecevit'i sadece bir şapkadan ibaret gördükleri için şapkasıyla ilgileniyorlar.

VEKİLLİK İSTİYORUM
Siyasetin belli bir ritüelleri var. Ayrıca siyaset yapan her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Ben bu niyetimi de ve hedefimi de hiçbir zaman gizlemedim. Bu konuda herkesi yüreklendirmemiz gerekiyor. Ne varsa ortaya koymamız gerekiyor. Beraber bu işe emek veren kritik dönemde kimsenin emeğini görmezden gelemem sadece ben aday olacağım diye bir şey yok. Benim hedefim de milletvekili adayı olmak hatta milletvekili olmak süreç nasıl işler neler şekillenir şuan erken ama partiyi bir adım öne götürecek herkese her arkadaşa da kapımız açık. Biz görev adamıyız. DSP'nin davası öksüz değildir. Bu ülkeye Demokratik Sol Parti gerekli eğer bu ülkede demokrasi yerine oturacaksa DSP sayesinde oturacak. Çağdaş laiklik ve demokrasi bilinciyle hareket ediyoruz.

ONLAR DSP'NİN YÜZAKI..
DSP 'nin İzmir'deki meclis üyeleri Güzelbahçe’den Enis Bozdağan, İlhan Pınar ve Osman Kaçmaz… Çok iyi arkadaşız üçüyle de hatta akraba gibi olduk. Yani Güzelbahçe'ye kök söktürüyorlar. Güzelbahçeyle ilgili muhalefet bazında ne görüyorsanız onlar üretiyorlar. Onlar DSP'nin yüzakı.. 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası