Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu, Türkiye’nin 2014 yılı mart ayında yerel seçimlere gittiğini belirterek, bugüne kadar Türkiye’deki gidişatı değiştirecek olan çalışmaları geçmişte Milli Görüş'ün yaptığını söyledi.
Saadet Partisi Yozgat İl Teşkilatı'nı ziyaret eden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Karamollaoğlu, burada yaptığı açıklamada, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin dünya üzerindeki konumunun, değişerek daha etkili bir hale geldiğini vurgulayan Karamollağolu, bugüne kadar medyada milli görüşe uygulanan ve özellikle Saadet Partisi'ne uygulanan ambargolara rağmen teşkilatlarının çok ciddi bir çalışmanın içine girdiğini kaydetti.
Karamollaoğlu, "Biz zaten geçmişte de sürekli olarak medyadan çok kendi teşkilatlarımıza güvenerek çalışma yaptık. İnsanlarla birebir irtibata geçtik, muhatap olduk, hem ülkemizin dertlerini gördüğümüz kadarıyla aktardık hem de ülkemizin dertlerini illerde, ilçelerde yaşayan insanlar tarafından nasıl algılandığını, nasıl dile getirildiğini de dinledik, öğrendik. Böylece, daha ciddi politikalar oluşturma imkanlarına sahip olduk. Milli görüşün gelişi çeşitli vesilelerle kesilmeye çalışıldı." dedi.
"ADİL OLMAYAN KARARLAR ALINDI"
Milli görüşün önünün, çeşitli sebepleri gerekçe göstererek kesilmeye çalışıldığını söyleyen Karamollaoğlu, "İhtilaller oldu, doğrudan doğruya Anayasa tarafından adil olduğuna hiçbir zaman inanmadığımız kararlar alındı ve bir dönem bitti, biz yeni bir hüviyet altında yaklaşık son 11 yıldır çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ve inanıyoruz ki gerek ülkemizde gerekse bölgemizde Orta Doğu'da, gerekse dünyada meydana gelen hadiselerin, problemlerin çözümü ancak ve ancak Milli Görüş'ün prensiplerine bağlanarak, onlar icra edilerek çözülebilir. Bu işe elbette ilk başta inanacak olanlar bizim kendi teşkilat mensuplarımızdır. İnanmak demek öyle bir dava için fedakarlıkta bulunmak demektir. Yoksa ben inanıyorum, akşama kadar dua ediyorum, akşamda eve gidip yatıyorum, bu inanmak manasına gelmez. Yozgat’ta bir atalet meydana geldi, bunu da açıkça dile getirmek istiyorum. Ama biz bu ataleti sırtımızdan atacağız. Ayağa kalkacağız." diye konuştu.
Yerel seçimlere yaklaşık 7 ayın kaldığını ve bu 7 ay içinde Yozgat’ı en güçlü teşkilatlarından biri haline getireceklerini kaydeden Karamollaoğlu, şunları ifade etti: "Sokağa çıkıp dolaştığımız zaman bugünkü ekonomik gidişattan başkalarının yanında her şey iyi gidiyor, hiçbir problemimiz yok, alacağımızı alıyor, borcumuzu ödüyoruz diyenler başa baş kaldığınızı zaman yanında eğer hükümetten birisi yoksa 'Yahu sorma, biz bunu açıkça dile getiremiyoruz ama halimiz perişan' diyorlar. İşin gerçeği bu. Esnaf perişan, çiftçi perişan, besici perişan, memur perişan, işçi perişan. İşsizin halini zaten sormaya gerek yok. Neden perişa? Çünkü uygulanan ekonomik politikalar bu ülkede gelir dağılımında adaleti sağlamada makul değil. Siz bir memlekette hayatı rahatlatacak hizmet sektörüne büyük ölçüde yatırım yapabilirsin. Bu hayatı rahatlatır, borç alma imkanını artırabilirsiniz. Her gün bankalardan telefonlara mesaj geliyor. Diyor ki 10 bin liran hazır. Peki, bu 10 bin liranın bana maliyeti ne. Bu 10 bin lirayı alan bir sene sonra o borcu ödeyemeyince başka bir mesaj geliyor. Borcunu ödeyemiyorsan gel bize biz sana yardım edelim. O da ayrı bir istismarcı. Sonra öyle bir borcun altına giriyor ki evini satıyor, arabasını satıyor ama yine de borcunu ödeyemiyor. Bunlar yaşanıyor ama korkusundan ağzını açamıyor." şeklinde konuştu.
Orta Doğu'da meydana gelen bir takım hareketlerle Suriye, Mısır ve Libya’nın karıştığını ifade eden Karamollaoğlu, şunları söyledi: "Libya, daha önce karıştı ve NATO'nun müdahalesiyle param parça oldu, 160 küsur kabile her biri bir devlet olmak istiyor. Afganistan işgal edildi, hala kan gölü 10 yıldır. Ülkesini işgal edenlere karşı mücadele veriyor bazı Afganlar. Irak üçe bölündü, 1 buçuk milyondan fazla insan öldürüldü. Aslında Irak'ta meydana gelen tarihin en büyük cinayetlerinden birisidir. Neden biliyor musunu? Herhangi bir şekilde bir yerler bombalanıp insanlar öldürüldü ama Irak'ı ayağa kaldıracak, Irak'ı yeniden derleyip toparlayabilecek kabiliyette olan tahsilli, üniversite bitirmiş veya üniversitede hoca olan insanlar veya bir takım kabiliyeti olan insanlar özellikle belirli kasıtlarla öldürüldü. Orada işlenen cinayetleri hepimiz gördük. O esirlere yapılan korkunç işkenceler, camilerin içindeki korkunç manzaraların hepsini bizler yaşadık. Maalesef oraya giden askerlerin oraya girmesine biz destek verdik. Şimdi Suriye karıştı. G20'lerin toplantısı var, Moskava’da veya Rusya'da. Şimdi Suriye’ye ne olacak. Amerika hazırlanıyormuş ama askerlerimi oraya ayak bastırmam bastıkları zaman ölüm tehlikesi var. Ben giderim, havadan bombalarım böylece katliama destek veririm. Bu ne manaya geliyo? Katliam yetmiyor biraz daha katliam yaparım ben. Bu kadar adam öldürmekle olmuyor. Biraz daha adam öldürelim. Bizim hükümetimiz de karadan girelim, Esed'i ortadan kaldıralım, kalksın Esed ortadan, zaten zalim. Ama mesele o değil ki şu anda Suriye kan gölüne döndü. İki sene önce söylediğimiz yahu bu gidişat kötü, bu gidişat iç savaşa sebep olur, bu gidişat Suriye’de bir katliama sebep olur dedik. Maalesef üzülerek ifade ediyoruz, korktuğumuz başımıza geldi. Kimsenin tereddüdü olmasın, Suriye’den sonra sıra Türkiye’de. Allah bize yardım etsin, Cenab-ı Hakk bizi bu felaketlerden korusun. Ama tedbir almadıktan sonra bu dua ne kadar geçerli olur."
POLİTİKA
Sayfa başına git
