CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim İş) Genel Merkezi’ni ziyaret ederek Genel Başkan Kadem Özbay ile görüştü. Kılıçdaroğlu, ziyaretinin ardından X (Twitter) hesabından yaptığı açıklamada; “Bugün Eğitim-İş Sendikasını ziyaret ettim. Bir ülkenin öncelikli meselesi, kendi evlatlarıdır. Ancak Saray İktidarı geleceğimizi yok etmek için, elinden geleni ardına koymuyor; gözünü kırpmadan çocuklarımızı heba ediyor” ifadelerini kullandı.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şöyle:
“SİZDE AHLAK, VİCDAN NAMINA HİÇBİR ŞEY KALMADI MI: Millî Eğitim Bakanlığı 08 Eylül 2023’te bir genelge yayımlayarak, Ücretsiz Okul Yemeği Projesinin geçici süreyle durdurulduğunu ilan etti. Erdoğan’a sormak isterim, tasarruf edecek başka bir şey kalmadı mı? Kendi Sağlık Bakanın ‘Çocuklarımızın 3 ana ve en az 2 ara öğünle beslenmeleri gerekir’ diyor, hadi muhalefeti geçtik, kendi bakanını da mı dinlemiyorsun? TÜİK ‘7 milyon 662 bin 807 çocuğumuz dengeli beslenemiyor’ diyor, bunu da mı duymuyorsun? Sarayındaki şatafattan, beslemelerinden, 5’li çetelerinin ballı ihalelerinden tasarruf ettin de sıra evlatlarımızın boğazına mı geldi? Sizde ahlak, vicdan namına hiçbir şey kalmadı mı?
SUSAN HERKESE YAZIKLAR OLSUN: Birleşmiş Milletler ‘Türkiye’de yetersiz beslenme nedeniyle 1 milyon 251 bin 285 çocuğun bodurluk sorunu yaşadığını’ söylüyor. Böyle bir ekonomik krizde, elde bu veriler varken, evlatlarımızı neden açlığa mahkum ediyorsun? Üstelik muhalefetin, yoksul ailelerin feryadını duyarak, TBMM’de ‘1 öğün ücretsiz yemek’ önergesini reddediyorsun. Bu, tasarrufu çetelerden değil, evlatlarımızdan yapmak istediğinin kanıtıdır. Buna susan herkese yazıklar olsun.
NE SİZ YOKSULLUĞA MAHKUMSUNUZ NE DE EVLATLARINIZ AÇLIĞI HAK EDİYOR: Son 20 yılda Milli Eğitim Bakanlığı ‘milli’ olma vasfını tamamen yitirdi. Çağdaşlıktan ve bilimsellikten uzaklaşarak, sadece ideolojik kararlara imza atar hale geldi. Liyakatsizlik tümüyle kurumsallaştı. Oysa bakanlığın derdi ideolojik çatışma alanları yaratmak değil, 21. yüzyılda internete erişemeyen 3 milyonu aşkın evladımız olmalıydı. Atama bekleyen 100 bini aşkın öğretmen, 60 bini aşkın hizmet personeli olmalıydı. Bu ülkenin annelerine sesleniyorum: Ne siz yoksulluğa mahkumsunuz ne de evlatlarınız açlığı hak ediyor. Sarayın sizi yok saymasına, ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmasına izin vermeyin.”