Kılınç:Sigara denetiminde cezalar caydırıcı değil
İZMİR İl Tütün Kontrol Kurulu eski Başkanı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, kapalı mekanlarda sigara içmenin sağlık hakkı ihlali olduğunu söyledi.
Türkiye'deki ihlalin yüzde 30 civarında olduğunu, cezaların caydırıcı olmayıp denetimlerde sıkıntılar yaşandığını kaydeden Prof.Dr. Kılınç, 2014-2018 eylem planının hala yürürlüğe girmediğine dikkat çekti, “İşletmeler cezaları ödüyor, sponsor mu buluyorlar, bilmiyoruz. Kapatma cezalarının uygulanıp uygulanmadığı konusunda endişelerimiz var, gerçekten uygulanıyor mu, bilmiyoruz" dedi.
Kapalı mekanlarda sigara içilmesini engelleyen yasanın uygulanması konusunda projeleri, mücadeleleri ve başarılarıyla ödüle layık görülen ve örnek gösterilen İzmir İl Tütün Kontrol Kurulu eski Başkanı olan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uyarasıyla yeniden gündeme gelen ihlal ve denetimlerle ilgili DHA'nın sorularını yanıtladı. Kesilen cezaların artmasına karşın ihlallerin azalmadığını belirten Prof.Dr. Kılınç, 2014 yılının sonuna gelindiğini, buna karşın 2014-2018 eylem planının hala yürürlüğü girmediği ve içeriğinin tam olarak bilinmediğini söyledi. Bu mücadelede yer alan sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğinin de kesildiğini ifade eden Prof.Dr. Kılınç sözlerini şöyle sürdürdü:
"SİVİL TOPLUM KURULUŞLARLA İŞBİRLİĞİ YENİDEN BAŞLAMALI"
“Türkiye'de ihlal oranı yüzde 30'lar civarında. İzmir'de bu oranı yüzde 32 ve 80 ekiple denetim yapılıyor. 2013'te 106 bin 365 işletme denetlendi, 736'sına para cezası kesildi, 4 işletmeye de kapatma cezası verildi. 2014-2018 eylem planı hala yürürlüğe girmedi. Neredeyse 2014 bitiyor. Sadece Yeşilay ile işbirliği yapan Sağlık Bakanlığı rüştünü ispatlamış sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) işbirliğini yeniden başlatmalı. Türk Toraks Derneği, Sigara Sağlık Ulusal Komitesi, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği gibi STK'larla işbirliği 2012'den itibaren azaldı ve giderek yok seviyesine indi, kesildi. Tütün kontrolünde yeni mevzilerin kazanılması için işbirliğine gidilmeli. Bakanlık davet ederse eylem planı için katkı koymaya hazırız. Süreç doğru yönetilmediği zaman kazanılan mevziler kaybedilir. Daha iyiye gitmek için eskiden olduğu gibi STK'lar bu mücadelenin içinde olmalıdır."
AYNI YÖNTEMLE TEDAVİDE, DİRENÇ GELİŞTİ
Prof. Dr. Kılınç, denetimlerin, kesilen cezaların artmasına karşın ihlallerin azalmamasını, hep aynı antibiyotikle tedavi edilen mikroorganizmaların direnç kazanıp yeniden enfeksiyona yol açmalarına benzetti. Prof.Dr. Kılınç, restoran, kafe gibi işletmelerin açık bölümlerinde üstü açılır kapanır sistemler kurarak kapalı mekan tanımı dışına çıkmaya çalıştıklarını, bunların tartışmalara yol açtığını, mekanda 'sigara içilmez' afişinin bulunmamasının bile cezasının olduğunu belirtti. Prof.Dr. Kılınç, şunları söyledi:
“Biz yeniden bir bilgilendirme seferberliği yapmak istiyoruz. Cezalar caydırıcı olmadı, denetleme açısından sıkıntılar var. İşletmeler bir şekilde bu cezaları bütçelerine zarar vermeden karşılıyorlar. Sponsor mu buluyorlar bilmiyoruz. Bir takvim yılı içinde üç ihlalin cezası kapatma. Bu kapatmalar ruhsat veren kurumlar tarafından yapılmak zorunda, bildiriyoruz ama bunun uygulanıp uygulanmadığı konusunda endişelerimiz var. Gerçekten uygulanıyor mu, bilmiyoruz. Çok boyutlu bir süreç, yeni bir tedavi yöntemi bulmamız gerekiyor, denetimleri etkin hale getirmemiz gerekiyor. Denetimler sık, tam ekip olarak yapılmalı, kapatmalar uygulanmalı. Denetimlerde emniyetten destek almamız mümkün olmuyor, çünkü gündemleri çok yoğun, daha öncelikli alanlara bakıyorlar, bu denetimler tali sorun olarak kalıyor. Oysa kişilere ceza kesme yetkisi poliste, bu cezalar kesilemiyor. Denetimler çevre teknisyenleri, sağlık grup başkanlıkları üzerinden gidiyor. Yani ek görev. Oysa trafik polisleri gibi sadece denetleme ekipleri olmalı. Bu ihlaller yüzde 30'larda kalıyorsa, bunda ekiplerin çabası büyük. Aksini söylemek büyük haksızlık olur, amatör ruhla yapıyorlar, ne bir özlük hakkı ne de maddi katkısı var, sadece teşekkür alıyorlar."
SİGARA DUMANI, NÜKLELER BOMBA
Öte yandan sigara dumanın radyasyon yaydığına da dikkat çeken Prof.Dr. Kılınç, “İhlaller, sağlık ihlalidir, nükleer bomba atmaktan farklı değildir topluma. Düşük dozlu nükleer olarak düşünebiliriz. Sigara dumanı içinde radyasyon, yani polonyum 210 denilen radyoaktif bir madde var. Bu maddenin daha yoğunluklu ve profesyonel hale getirilmişi Rusya'da çok önemli siyasi suikastlerde kullanılıyor" dedi. (DHA)