ÖZLEM KARA/ EGEPOSTASI- 30 Ekim depreminin ardından depremzedelerin yüzde 30 emsal artışı talebi doğrultusunda İzmir Büyükşehir ve Bayraklı Belediye meclisleri emsal artışı kararı almıştı. Emsal artışı kararına ilişkin İzmir TMMOB, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi’ne zemin etütü çalışmasının yetersiz olması ve İzmir’in kentsel planlama süreçlerine ilişkin bilimsel çalışmaya konu edilmeden yapılan "emsal artışa" karşı İzmir Büyükşehir ve Bayraklı Belediyesine "yürütmeyi durdurma" davası açmıştı.
Bilirkişi raporunda söz konusu alanla ilgili bölgede yeni yapılacak binalara verilecek inşaat ruhsatlarında uygulanabileceği gözününe alındığında uygulanması halinde ilgililer açısından telafisi güç ve imkansız zararlara sebebiyet verebileceği gerekçesiyle mahkemeye taşınmıştı. Bilirkişi raporunun ardından mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
‘KAMU YARARINA AYKIRI’
Bilirkişi raporunda davacı TMMOB tarafından İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 11.11.2021 tarih, 05.1286 sayılı kararının; kentsel mekâna ilişkin getirilen inşaat artışının bir plan hükmü olmadığı, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğu, uygun görülen alanlarda mevcut müktesep hakların korunması ve ek inşaat haklarının tanınması aracılığıyla kentin dönüşümünün öngörüldüğü ancak geçmişte uygulanıp süreç içinde iptal edilen plan notlarının müktesep hak olarak görülerek bilimsel dayanaktan yoksun şekilde yoğunluk artışı yapılmasının gerek hukuki olarak gerekse kent planlama bilimi açısından mümkün olmadığı, plan notunun kapsamını aşacak şekilde yoğunluk artışı yapılmasının yürürlükte olan imar planlarının bütünlüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu iddia edilerek iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.
‘HUKUKA AYKIRILIK BULUNMUYOR’
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi’nin söz konusu bilirkişi raporuna göre savunmalarında da 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan deprem sonrası planlı ve sağlıklı kentsel mekana sahip olmasına karşın ruhsatlı mevcut yapı stoğunun yapılaşma haklarında, mevcut kitle ve gabarisinde herhangi bir kayıp olmadan yeniden yapılabilmesine yönelik plan ve uygulama çalışmalarında uyulacak usul ve esasların, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 01.03.2021 tarih, 05.196 sayılı kararı ile uygun bulunduğu, bu karar doğrultusunda; İlçe Belediyeleri tarafından yürürlükteki imar planlarında planlı ve sağlıklı kentsel mekana sahip alanların tespit edilerek "Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alan" sınırlarının belirlenmesine ilişkin çalışmaların yürütüldüğü, ancak depremin yıkıcı etkisi ile İlçe Belediyeleri tarafından belirlenen "Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alan" sınırlarının dışında kalan 7269 sayılı Kanun kapsamında ağır ve orta hasarlı olarak tespit edilen çok sayıda ruhsatlı yapı olduğu belirlendiğinin bildirilmesi üzerine tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
MAHKEME KARARI VERDİ
İzmir 2. İdare Mahkemesi'nce, verilen kararda ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin 6352 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasında "Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur." hükmü yer almaktadır.
Bu kapsamda ise Kat adedi veya bina yüksekliğini artıran imar planı değişiklikleri, yörenin yerleşim özellikleri, dokusu ve kimliği dikkate alınmak suretiyle, şehrin veya alanın yakın çevresinin silüeti, yapıların güneşe göre cephesi ve yönlenmesi özelliklerini olumsuz yönde etkilememesi esas alınarak yapılır. (5) İmar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde: a) Artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarıstandartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve davalı idare tarafından itiraz edilmiş olup, dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte bilirkişi raporundaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde davalı itirazı yerinde görülmeyerek rapor hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.
Bu durumda; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 11.11.2021 tarih ve 05.1286 sayılı kararı ile yapılan düzenlemenin; inşaat alanı artışı öngörmesine karşın artan nüfusun ihtiyacı olan teknik ve sosyal altyapı alanlarına yönelik bir düzenleme içermediği, bu yönüyle Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. Maddesinde belirtilen hükümlere aykırı olduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylı herhangi bir jeolojik-jeoteknik etüde dayalı olarak gerçekleştirilmediği, gerek analiz ve sentez gerekse de düzenlemenin sonuçları açısından yeterli araştırmaya ve öngörüye dayalı olarak gerçekleştirilmediği, bu yönleriyle de planlama tekniğine ve yasal mevzuata aykırı olduğu anlaşılmakla, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, hukuka aykırılığı açık olan dava konusu düzenlemenin yürürlükte kalması halinde bölgede yeni yapılacak binalara verilecek inşaat ruhsatlarında uygulanabileceği gözönüne alındığında uygulanması halinde ilgililer açısından telafisi güç ve imkansız zararlara sebebiyet verebileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren (7) gün içerisinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere, 19/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SÜREÇ DEVAM EDİYOR
Bayraklı sınırları içerisindeki emsal artışı davasına ilişkin bilirkişi raporunun çıktığı, çıkan ilk raporda teknik bir değerlendirmenin yer aldığı ve bu değerlendirme sonunun da TMMOB’un lehine olduğu aktarıldı. Ardından mahkemenin ek bir rapor talep etmeksizin, bilirkişinin, mahkemeye ek bir rapor ilettiği ve yer alan raporda üstün kamu yararı olduğu gerekçesi nedeniyle mahkemenin bu ikinci raporu dikkate almadığı aktarıldı.
Yerel mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı aldığı, ardından üst mahkemenin bu yürütmeyi durdurma kararını bozduğu belirtildi. Bilirkişi değerlendirilmesinin daha detaylı veri içerecek şekilde yapılmasını talep ettiği dile getirildi. En son gelinen süreçte ise bilirkişi raporunun mahkemeye sunulduğu, bu sunulan raporun da TMMOB lehinde olduğu belirtildi ve sürece ilişkin beklenildiği aktarıldı.