Meral Akşener, geçen günlerde ishal salgınına yakalanmış, hastalığın sebebinin de sulardan olabileceğini söylemişti. 'Su' açıklamasının ardından Mansur Yavaş'ın konuyla ilgilendiğini söyleyen Akşener, teşekkür etti.
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, Ankara’da içme suyunun kirli olduğunu iddia ederek, mevsimsel yaşanan hastalıkları bu kirliliğe bağlamış ve konu ile ilgili sosyal medya paylaşımlarında bulunmuştu. Gökçek'in başlattığı 'kirli su' tartışmasına ilişkin konuşan İyi Parti lideri, "25 yıldır Ankara'yı yöneten belediye başkanının mal bulmuş mağribi gibi kendi yönettiği dönemi hiç sorgulamadan Yavaş'ın belediye başkanlığı üzerine saldırması da bir yavuz-hırsız modeli" diyerek tepki gösterdi.
Akşener'in açıklamaları şöyle:
Erdoğana çağrım saraydan çıkıp emeklilerle empati yapması, tencere kaynatmakta olan kadının yeri koysun, siftah yapmadan kepenk kapatan esnafın yerine koysun.
Erdoğan halktan çok uzaklaştı. Üreten bir ekonomi yerine inşaatın ön planda olduğu bir ekonomiye geçildi. 2014te saray kavramı getirildi Türkiye'ye.
Şuanki krizin sebebi reel sektördür. Yavaş yavaş ve uzun sürecektir. Ekonomiye güven için demokrasi hukuk ve adalet şart.
İTTİFAK AÇIKLAMASI
"(Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun "Millet İttifakı'nın bozulacağını sanmıyorum" açıklaması) Kılıçdaroğlu ile görüşmem olmadı. Hangi bilgiler ışığında bunu söylüyor bilmiyorum ama Millet İttifakı'nın bozulup bozulmayacağına yönelik sorulara baktığınızda ağırlıklı olarak Cumhur İttifakı'nı destekleyen gazetecilerin fantezilerine uygun sorularla karşılaştığımızı görüyorum ben."
"(Enflasyon değerlendirmesi) Halkın enflasyonu ateş gibi yakıyor. Güven duygusu olmadığı için hane halkının parası varsa da tutuyor. Aslında ekonomi küçülüyor ve soğuyor. İşsizlik arttı. Yatırım yok. Reel sektörde sanayide üretim yok. Ara mal ithalatına bakınca tamamen dışa bağımlı bir sistem, krediyle çevrilen bir Türkiye ekonomisi var. Eğer 9.6 enflasyon doğru ise, Sayın Damat Bakanın dediği yüzde 5 büyüme olacak ise, yatırım yok, üretiminiz yok, topraklarımız verimli kullanılmıyor, dolayısıyla bütün bunlara bakınca bu olsa olsa metoduyla üç ayda bir açıklanan ekonomik raporların, programların işe yaramadığını görüyoruz. Ekonomi daraldı, soğuyor. TÜİK'in rakamları doğruya bundandır."
"İsraf acayip şekilde devam ediyor. 80 milyon TL'ye araba alınıyor Saray'a. Buna karşılık 50 milyon TL yok diye Katarlılara veriliyor!"
"İsrafın önüne geçmek, yolsuzluğun önüne geçmek, hukuk adalet ve demokrasiyi gerçekleştirmek, üretim ekonomisine geçmek, sanayi ve tarımdaki ara malların önüne geçmek, teknoloji yatırımı yapmak çıkış yoludur."
"1.5 milyar TL'ye bir yandaş iş adamının arsasını aldılar. Bu bakış açısıyla ülke düzelmez."
"Bu şekilde oluşturan kavramsal olarak saray kendine ait özel bir hayat tarzı, özel bir bürokrasi ve alışkanlıklar zinciri oluşturur. Seçmen veli nimet olmaktan çıktı. 31 Mart'a giderken seçmene veli nimet olmak istiyorsanız kulaklarını çekin demiştim çektiler. 6 Mayıs'ta o sivil darbe yapılmasaydı kulak çekmeye devam edilecekti. Vay efendim bizi nasıl seçmezler diyerek sivil darbe yapıldı. Ama seçmen öyle bir ders verdi ki o kulağı morarttı, koparttı."
"(Hamidiye su tartışması) Kimsenin etik ve ahlak üzerinden hiçbir şeye bakmadığını, zaten bilimsel bir bakış açısının tarihe karşı bulunmadığını biliyoruz. İmamoğlu belediyeyi almış olmasaydı bu tartışma yapılıyor olmazdı. İmamoğlu'nu vatandaş seçmedi m? Kendi kendinize gol atarak, küçük düşürerek tarihle ve Türkiye'de oluşmaya çalışan müşterekleri ortadan kaldırmaya yönelik o saygısız dili devam ettiriyorsunuz demektir.
Meral Akşener gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Erdoğan'la çekildikleri o fotoğrafla ilgili açıklama yaptı.
Akşener'in açıklaması şöyle:
Geçen yıl da bir resepsiyon vardı, o zaman çekilen fotoğrafta da ben baya gülüyordum, böyle yorum yapılmamıştı. Ne değişt? 31 Mart seçimleri oldu. Bu fotoğraftan pek çok anlam çıkarıldı ama özünde burada ev sahibi ve misafir arasındaki nezaket tokalaşması var. Nezaketi, zerafeti o kadar unuttuk ki bu fotoğraftan bile pek çok senaryo yazacak duruma geldik. O kadar düşmanlaştırıcı bir dil haklim olmaya başladı ki bu fotoğrafın olamayacağı gibi bir kanaat oluşmuş insanlarda. Biz 30 Ağustos zafer bayramının kutlamasına gittik. Erdoğan ev sahibi, ben de iyi Parti Genel Başkanıyım. Birbirimizle hiç el sıkışmadan gitseydik asıl ne konuşulacakt? Mesele bu."
Akşener, IMF ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
" Tam bir yavuz hırsız modeli bu. Sayın Durmuş Yılmaz genellikle yerli ve yabancı yatırımcıların fikrini sorduğu bir ekonomisttir. Bu tür yatırımcıların görüş aldığı bir ekonomisttir. Dolayısıyla IMF randevu istemiş. Gizli mizli değil. Ak Parti ve Sayın Erdoğan'ı, o iltihatları tanıyorsam kesinlikle IMF ile el altından bir görüşmeleri var demektir. Sayın Yılmaz Türkiye'yi koruyan yanıtlar verir. Dolayısıyla bizim partimizin ekonomik kurmayları Türkiye'nin ekonomisini, bakış açısını değiştirecek, yolsuzluğu, israfı, akraba kayırmayı ortadan kaldırarak, hukuk, adalet ve demokrasiyi işleterek üretim ekonomisine geçerek geçeceğine inanırlar. Bizim programımız da bu şekilde. Bu gürültünün, 28 Şubat'da Abdullah Öcalan ile bunlar görüşüyor demiştim. 31 Mart'ta seçimler olurken Abdullah Öcalan'ın mektubu okundu, TRT'de mülakat yapıldı, bizlerin davet edilmediği TRT'de Osman Öcalan'ın mülakatı yayınlandı, o zaman küçük ortak HDP'ye oy veren küçük ortak Öcalan'ın bu mektubuna dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan ve Cumhur İttifakı bir ittifak yapmış oldular. Şimdi de diyorum ki muhtemelen IMF ile bunlar el altından bir çalışma götürüyorlar. Sonuçta el sıkışırlarsa CHP ve İyi Parti sebebiyle biz el sıkıştık derler. En sert bağırınca mutlaka onu yapar. Biz IMF ile Türkiye'nin anlaşmasını doğru bulmuyoruz. Biz oraya para ödüyoruz, neden çıkmıyoruz. Madem bu kadar şeytan bir örgüt'"