Mayıs 2023'te düzenlenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine giden süreçte ilk etapta muhalefetin oylarını böldüğü gerekçesiyle eleştirilen, sandığa iki gün kala ise adaylıktan çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, sessizliğini bozdu.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlayan İnce, uzun yıllar siyaset yaptığı CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na "İstifa ederdim. Hemen o akşam istifa ederdim. Çipras kadar olamayacağız mı yani" gibi sözlerle eleştiriler yöneltirken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e haksızlık yapıldığını savundu: "Öfkesini anlıyorum. Büyük haksızlık yaptılar."
İnce, ana muhalefet partisi liderinin Recep Tayyip Erdoğan karşısında ikinci turda yüzde 47,82'yle kaybettiği cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından CHP'de başlayan 'değişim' çağrılarını yorumlarken de "Atatürk gelse kurultay şansı zor olur" ifadesini kullandı.
ÖZDAĞ İLE İMZALANAN METNİ DE ELEŞTİRDİ
Bu arada İnce, geçtiğimiz mart ayına kadar birlikte hareket ettiği ancak Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş'a yönelik adaylık teklifinin ardından yollarını ayırdığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile ikinci tur öncesi imzalanan metni de eleştirdi.
Muhalefetin böyle giderse 2019 yılında kazandığı büyükşehir belediyelerini de kaybedeceği görüşünü dile getiren siyasetçi, "İttifaklar korunsa dahi gidebilir. Çünkü mayısta yapılan ittifak ilkesizdi. Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu'na metin imzalattı. Sen kurucu partisin, 'Ne hakla benden böyle bir şey istiyorsun, ben böyle bir şeye imza atmam.' (demelisin) Ben CHP'nin genel başkanı olsam bunu derdim. 'Kimsiniz, bunu imzalattırıyorsunuz' derdim. Çok gereksiz buldum. O bir ittifak değil" diye konuştu.
Saymaz'ın soruları ve İnce'nin bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
'ALTILI MASA ZORU BAŞARDI, KAYBETMEYİ BAŞARDILAR'
– 14 ve 28 Mayıs sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2018'de CHP'nin adayı İnce'ydi. Akşener, Demirtaş, Karamollaoğlu ve Perinçek adaydı. O zaman muhalefetin oyu yüzde 47.2'ydi. Şimdi ikinci turda yüzde 48. Demek ki hiçbir artısı yok.
Dolar 4.5 TL'ydi, şimdi 20 lira. Her şey dört- beş katına çıkmış; benzin, döviz… Deprem olmuş. Ekonomi bozulmuş. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin olumsuz yönleri ortaya çıkmış. Kiralık ev bulamıyorsun. Enflasyon 2018'de yüzde 12- 13 iken, bugün yüzde 100'ün üzerinde. AKP'nin içinden iki parti çıkmış.
Bütün olumsuzluklar ortadayken, Altılı Masa zoru başardı. Bu seçimde kazanmak değil, kaybetmek zordu. Kaybetmeyi başardılar.
Kampanya başlangıcında Erdoğan hiçbir ankette yüzde 50'nin üzerine çıkamıyordu. Gazeteciler, sanatçılar ve anketçiler bağırdılar; 'Yüzde 60 ile kazanıyor, İnce çekil.'
Ama gerçek bu değildi. Gerçek neydi?
Altılı Masa yanlıştı. Altılı Masa'dakilerin Meral Hanım hariç oyu yoktu.
Yedi cumhurbaşkanı yardımcısı yanlıştı.
'Cumhurbaşkanı yardımcısının onayı olmadan cumhurbaşkanı işlem yapamaz' açıklaması yanlıştı.
PKK'nın, FETÖ'nün açık desteği yanlıştı.
İnsanlara şunu sundular: Erdoğan mı, B seçeceği mi? B seçeneğinin kim olursa olsun kabul göreceği üzerine kurgu yaptılar. Bu da doğru değildi. Tamam, tencere iktidar düşürür ama güvenlik tencerenin önünde gelir. Bu topraklar Moğollar'ı, Yunan'ı, Rus'u görmüş. Kırk yıldır terörle mücadele ediyor. Tencere önemli ama tencerenin önüne koyduğu şeyler var milletin. Bunu anlayamadılar.
Erdoğan'ı yüzde 40'lardan 52'ye doğru o 45 günde adım adım yükselttiler.
Benim önerim şuydu: Altılı Masa'ya gerek yok. Bir cumhurbaşkanı yardımcısı olsun, o da Akşener olsun. Ben de destek vereyim. Bakanlık ve cumhurbaşkanı yardımcılığı istemiyorum. Beraber miting yapacaktık. Seçimi kazanacaktık.
– Sonuç nasıl değişirdi?
Sonuç kesin değişirdi. Düşünsenize, adaylıktan çekilen adama oy veriyor insanlar. Cumhuriyet tarihinin en fazla iptal oyu bu seçimdedir. (Kılıçdaroğlu'na) vermedi insanlar. Onların gönlü kazanılabilirdi.
Cumhuriyet tarihinde İnce'den başka hiç kimse bu kadar linç edilmedi. Kasetler montajdı. Benim kelleyi kesmiş, yapıştırmışlar. Dekontlar montajdı, doğru değildi. Beni itibarsızlaştırmayı tercih ettiler. FETÖ ile ortaklık kurdular. Uyarmama rağmen dinlemediler. Seçmeni korkutarak, taktik güttüler. 'Bu son seçim, batarız, biteriz.' Sürekli seçmeni korkuttular.
Ya İnce'nin taraftarı, adam hakkında sahte dekontu yayınlarsan sana oy verir mi? Ben 'Verin' desem de vermez. 'Bize mecbursunuz siz!' (diyorlar) Çankaya'ya Sadullah Ergin'i koyacaksın, insanlar oy verecek! İzmir'de 'Kemalizm ırkçılıktır' diyen adamı liste başına koyacaksın…
Yıllarca CHP'de görev yapmış biri olarak Çankaya, Cihangir, Beşiktaş ve Karşıyaka seçmenine bir şey öneriyorum. Millete koyun demekten vazgeçin, lütfen kendinizi sorgulayın. Gittiniz Çankaya'da Sadullah Ergin'e oy verdiniz. Kendinizi bir sorgulayın.
'ÇİPRAS KADAR OLAMAYACAĞIZ MI YANİ'
– Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsaydınız 28 Mayıs akşamında ne yapardınız?
İstifa ederdim. Hemen o akşam istifa ederdim. Çipras kadar olamayacağız mı yani!
Bir de şu var: CHP, Türkiye'ye demokrasi vaat ediyor değil mi? Ülkeye demokrasi vaat ederken, partinde demokrasi olmaması çelişkidir.
– Kılıçdaroğlu'nun liderlikte ısrarını nasıl yorumluyorsunuz?
Kendi isteğinden öte yanındakilerin pozisyonunu koruma refleksi olarak görüyorum.
– Bunun sonucunda ne olur?
Kakafoni devam ettiği sürece büyükşehirler de kaybedilir.
- CHP ile hâlâ işbirliğine açık mısınız?
– İlkeli, şeffaf, halkın gözünün önünde olan, ama makam mevki koltuk peşinde olmadan tabi ki işbirliği yapılabilir.
'TEK ADAMLIK OLMASA 39 MİLLETVEKİLİ HEDİYE EDİLİR Mİ?'
– CHP'de değişim çağrıları yapılıyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?
CHP'de genel başkanın nasıl seçileceği belli. Ama nasıl gider, o belli değil. Başarısızlık durumunda başkanın nasıl gideceği tüzükte yazılı olmalı. Bir seçim, iki seçim, neyse. Bir kuralı olmalı. Geçmişte önerdim. Dedim ki 'Kurala bağlayalım.'
Bu, Kılıçdaroğlu meselesi değil. Kılıçdaroğlu gider, başkası gelir. Kural olmadığı sürece aynısını yapar. Bir şey fark etmez. Yine yüzde 25'te kalır.
Bu tek adamlık olmasa, parti demokratik olsa 39 milletvekilliği hediye edilir miydi? Düşünün, partinin oyu yine yüzde 25. Ama 39 milletvekili vermişsin. Ya CHP'nin oyu düştü, ya bu partilerin oyu yok. Bana sorarsan bu partilerin oyu yok.
Bu hataları yapıp kırsal kesimi, TRT izleyenleri suçlamak, doğru işler değil.
– İç tartışma nasıl sonuçlanır?
Ben başka partinin genel başkanıyım. CHP başka parti. Yarışın ne olacağını tahmin ederim, ama…
- Tahmininizi sorabilir miyim?
Tahminim şu: Atatürk gelse kurultay şansı zor olur.
– Neden?
Yapı dönüştürüldü çünkü.
– Değişime ihtiyaç var mı?
Eğer kasıt kişilerin değişmesiyse sonuç değişmez. Mantalite değişmeden yeni gelen çok kısa sürede eskisi gibi olur.
– Kılıçdaroğlu cephesinden size davet olduğu doğru mu?
Hayır, olmadı.
– CHP'de uzun dönem milletvekili olanlar var. Siz de bunlardan biriydiniz.
Beş dönem milletvekili oldum. Son üç dönemin ikisinde genel başkana ön seçimlere girmek istediğimi söyledim. Kabul etmedi. Ön seçimle geliyorsa altı dönem de gelsin, yedi dönem de, sorun yok.
– Sorun, atamayla olmuş olması.
Evet. Süre sınırlamasını doğru bulmuyorum. Ama 50 bin üyesi olan bir örgütte manipülasyon kolay değildir. Eğer üyelerle yapılacak ön seçimle gelebiliyorsa gelsin. Deneyimli insanlara ihtiyaç var parlamentoda.
– Tanju Özcan'ın yürüyüşü için ne düşünüyorsunuz?
Demokratik hakkını kullanıyor. Bu bir haktır.
– Sonuç alabilir mi?
Onu zaman gösterecek, bilemiyorum. Sonuçta 1300 delegenin parmak kaldırmasıyla oluyor bu iş. Bu da yanlış. Bence partinin genel başkanını üyeler seçer.
'BU KAFAYLA BÜYÜKŞEHİRLER KAYBEDİLİR'
– Size yönelik kumpasta ilk dava açıldı. Durum nedir?
Önce Akşener'e itibar suikasti yaptılar. 'Para aldı' dediler. Üç gün sonunda Akşener Altı Masa'ya döndü. Aynı itibar suikastçileri 45 gün boyunca bana suikast yaptı. Mahkemeleri sustu, medyası sustu. Ortaya atılan hiçbir dekont, hiçbir ses kaydı, hiçbir görüntü doğru değildi.
Şimdi haber gönderiyorlar. 'Affet bizi falan…' Yok öyle, affet. Mahkemeler gereği neyse yapacak. Daha ikinci kısmı var bunun. Terör kısmı var.
– Ayrıntı var mı?
Bunu FETÖ'cülerin yaptığı ortada. Bazıları da yaydı.
– CHP'den mi?
Gelecek Partisi'nden de var, CHP'den de.
Sanatçılar, gazeteciler ve anketçilerin yanıldıkları bir yeri daha söyleyeyim. Sanki İnce'ye oy verenler kayıtsız şartsız Kılıçdaroğlu'na oy verecek. Öyle değil ki. Ben AKP'lilerin çocuklarından oy alıyordum. Bunu anlamadılar.
Bakın, Mart'ın başında Memleket Partisi'nin oyu yüzde 10'du. İnce'nin oyu yüzde 16'ydı. Nisana kadar böyle gitti. Öyle manipüle ettiler ki toplumu, 'Yüzde 100 kazanılıyor seçim, İnce pişmiş aşa su katıyor.' (dediler) Bunu gördüm. 'Bunlar' dedim, 'Seçimi kaybedecekler. Sonra bütün suçu bana atacaklar. Çekileyim' dedim.
– Kılıçdaroğlu'na neden destek vermediniz?
Arkadaş benden istenen neydi, ‘Çekil'di. Çekildik. Bu sefer de 'Destek açıklaması yap.' Açıklama yapsam, bir daha yap, bunun sonu gelmez. Çekildik, daha ne istiyorsun?
Bunlar müridim değil ki. 'Bak, sahte dekontlar dolaşıyor, CHP Genel Merkezi'nden bunları yayıyorlar, yaptırma, ikinci tur var' dediğim zaman engellemiyorlarsa ne yapacağım yani?
– Sizin seçmenleriniz kime oy verdi?
İptal attılar.
– Muhalefette büyükşehirlerin kaybedilmesi endişesi var. Siz nasıl görüyorsunuz?
Bu kafayla gidilirse kaybedilir.
– Nereler?
2019'da sevindiğiniz yerler bugün sizi üzebilir.
– İttifak korunsa dahi mi?
İttifaklar korunsa dahi gidebilir. Çünkü mayısta yapılan ittifak ilkesizdi. Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu'na metin imzalattı. Sen kurucu partisin, 'Ne hakla benden böyle bir şey istiyorsun, ben böyle bir şeye imza atmam.' (demelisin) Ben CHP'nin genel başkanı olsam bunu derdim. 'Kimsiniz, bunu imzalattırıyorsunuz' derdim. Çok gereksiz buldum. O bir ittifak değil.
– Akşener'in diyet açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öfkesini anlıyorum. Büyük haksızlık yaptılar.