İstanbul Beyoğlu’nda 2 Haziran 2010 tarihinde yapılan narkotik operasyonuyla ilgili olarak 2 kez gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ve 3’üncü kez emniyete çağırılmasının ardından, gözaltında kötü muamele ve çıplak aramaya maruz bırakıldığı için ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın 23 Haziran 2010 tarihinde yaşamına son vermesine ilişkin 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında 'kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından ayrı ayrı 6,5 yıldan 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya bugün devam edildi.
"SANIKLAR SUÇ ORTAKLIĞI İÇİNDEDİR, YALAN SÖYLEMEKTEDİRLER"
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşması, katılımcı çokluğundan dolayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya Onur Yaser Can'ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can, İnsan Hakları Derneği'nde yöneticiler, Uluslararası Af Örgütü temsilcileri, taraf avukatları ve birçok basın mensubu katıldı.
Duruşmada söz alan Ezgi Sevgi Can, işkence iddiasının mahkemeye kanıtlarının somut bir şekilde sunulduğunu belirterek “Polis ve amirleri kendi çıkarları doğrultusunda işledikleri suçlar nedeniyle annemi ve babamı kaybettim. Benim yaşadığım kaybın büyüklüğü ortada. Sanıklar bir suç ortaklığı içindedir ve bu suçu gizlemek için yalan söylemektedirler” dedi.
"AİLESİNİ KAYBETMİŞ BİRİ OLARAK GEREĞİNİ YAPMANIZI TALEP EDİYORUM"
Sanıkların kasten aynı çelişkili ifadeleri, davaya konu olan suçu gizlemek amacıyla söylediklerini belirten Ezgi Sevgi Can mahkemenin verilecek olan kararda indirime gitmemesini ve en üst sınırdan ceza vermesini talep etti. Can, “Sanıklar yargılamayı ciddiye almıyor, birçok celsede yalan beyan verdiler. Sorgu odası kamera kayıtları kasten yok edilmiş. Bu sanıklar 13 yıldır ağız birliği yaparak yalan beyan veriyorlar. Ailesini kaybetmiş biri olarak görevinizin gereğini yaparak suç duyurusunda bulunup araştırılmasını sağlamanızı talep ediyorum” dedi.
"ONUR'U İNTİHARA YÖNLENDİREN SÜREÇ YARGILANMALIDIR"
Duruşmada mağdur tarafın avukatı Mehmet Ümit Erdem, Onur Yaser Can’la aynı gün gözaltına alınan başka bir kişinin de çıplak aramaya maruz kaldığını ifade ettiğini hatırlatarak sanıkların davaya konu olan suçu hep birlikte gerçekleştirdiklerini söyledi. Suçun unsurlarının oluştuğunu söyleyen Erdem, “Alt sınırdan uzaklaşılmasını ve iyi hal indiriminin uygulanmamasını istiyoruz. Çünkü, polisler pişmanlık göstermiyor ve birbirlerini kollayarak suçu da kabul etmiyorlar” diye konuştu.
Ezgi Sevgi Can’ın avukatı Duygu Köksal da savcılığın mütalaasına kısmen katıldıklarını belirterek “13 yıllık bir süreçteyiz. Tespitlerin yargılamada dikkate alınmadığını görüyoruz. Onur arkasında not bırakarak intihara sürüklenmiştir, psikolojisi bozulmuştur. Onur'u intihara yönlendiren süreç yargılanmalıdır” ifadelerini kullandı.
SAVCI, BİR ÖNCEKİ DURUŞMADA AÇIKLADIĞI MÜTALAASINI TEKRARLADI
Esas hakkındaki mütalaası sorulan savcı, bir önceki duruşmada belirttiği mütalaasını tekrar ettiğini söyledi. Savcı, önceki duruşmada eski bilirkişi Zafer Kökdemir’in 'resmi belgede sahtecilik' suçu hakkında gerçeğin meydana çıkmasını engellemeye yönelik eyleminin bulunmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle beraatini, sanıklar Muhammet Ongun, Onur Ülker, Hakan Aydın, Yunus Başar hakkında ise olaya ilişkin kolluk tutanakları değerlendirildiğinde, sanıkların 'iştirak halinde birden fazla resmi belgede zincirleme olarak sahtecilik' ve 'resmi belgeyi bozma' suçunu işlediklerine yönelik ayrı ayrı 27 yıl 7'şer aya kadar cezalandırılmalarını talep etmişti.
DURUŞMA SALONUNDA GERGİNLİK YAŞANDI
Duruşmaya, bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan tutuklu sanıklar Hakan Aydın, Onur Ülker ve Muhammet Olgun, üzerlerine atılı suçu işlemediklerini beyan ederek beraatlerini talep etti.
Sanık Hakan Aydın, savunmasında işkence iddialarını reddettiğini belirttiğinde Ezgi Sevgi Can “Neden yalan söylüyorsun? Niye kalmadın diğer polislerin başında” diyerek tepki gösterdi. Mahkeme başkanı da Ezgi Sevgi Can’ı “Devam ederseniz sizi duruşma salonundan dışarı çıkartmak zorunda kalacağım” diyerek uyardı.
Duruşmada konuşan sanık avukatları da suçun maddi unsurlarının oluşmadığını belirterek müvekkillerinin beraatlerini talep etti.
4 POLİS HAKKINDA 6'ŞAR YIL HAPİS CEZASI VERİLMESİNE VE BİLİRKİŞİNİN BERAATİNE KARAR VERİLDİ
Karar arası veren mahkeme, 4 polis hakkında 'resmî belgeyi yok etme' suçundan 6 ‘şar yıl hapis cezası verilmesine, bilirkişinin beraatine ve dosyadaki işkence iddialarının araştırılması amacıyla dosyanın İstanbul Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti.
SEVGİ EZGİ CAN: SUÇ İŞLEMİŞTİR BU MAHKEME. POLİSLERİ KORUMAYA DEVAM EDİYORLAR
Ezgi Sevgi Can, duruşma salonundan çıktığı sırada karara tepkisini dile getirdi. Can, “Soruşturmanın yükümlülüğü yerine getirilmemiştir, suça ortak olunmuştur. Suç işlemiştir bu mahkeme. Bu polisleri korumaya devam ediyorlar. Bu kadar adaletsiz bir ülke. Burası adaletsizlik sarayıdır. Bu mahkemeler göstermelik mahkemelerdir” dedi.
"İŞKENCE İDDİALARIMIZLA İLGİLİ TEMYİZE GİDECEĞİZ"
Onur Yaser Can’ın yakınları ve avukatları duruşma sonrası adliye çıkışında basın açıklaması yaptı. Ezgi Sevgi Can, mücadeleye devam edeceklerini belirterek şunları söyledi:
"Bu kalabalık, bu dayanışma aslında polis ve devlet şiddetine, işkenceye, cezasızlığa karşı verilen mücadelenin kamuoyu vicdanını, toplumun geleceğini ilgilendiren ne kadar hayati bir mücadele olduğunu ve bu mücadelenin ortak bir adalet ve hesap sorma ihtiyacına cevap verdiğini göstermesi açısından çok çok önemli. Bu kalabalığı hiç unutmamamız gerekiyor ve bunu daha da kalabalıklaştırmamız gerekiyor. 41. Ağır Ceza Mahkemesi kararını verdi. Maalesef bizim iddiamız olan evrakta sahtecilik suçuyla ilgili hüküm verilmemesine karar verdi sanıklar hakkında. Resmi evrakta sahtecilik yapılmadığını iddia etmiş oluyor bu kararıyla. Buna daha önce verilen bir takipsizlik kararını dayanak gösteriyor. Halbuki daha sonra tekrar bir yargılama oldu, yeni delillerle, yeni bilirkişi raporlarıyla. 'Evrağı yok etme ve 'bozma' suçundan haklarında 6 yıl ceza verilmesine karar verdi. Herhangi bir indirime de gitmedi bu anlamda olumlu. Bu iki suçu birbirinden ayırmak hukuka aykırı bir karardır. Yine bir polisi koruma kollamaya işaretidir. Bizim mücadelemiz değerini haklılığından almaktadır. O yüzden bu mücadelenin kendisi başlı başına bir kazanımdır. İşkence iddialarımızla ilgili temyize gideceğiz. Biz 'işkence' iddialarımıza ve 'intihara sürükleme' ile ilgili süreci tekrar başlatacağız. Adaleti maalesef bir kırıntı olarak veriyorlar bize bu sarayda. Bu kadar mücadelenin karşılığı olan adalet taleplerine karşılık verecek, daha cesur bir karar verebilse bu mahkemeler. Adalet için uğraşmaya ve çalışmaya devam edeceğiz."
AVUKAT ERDEM: BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ BU DAVA
Açıklama yapan avukat Mehmet Ümit Erdem de bu davada yargılanan sanıkların işkence suçundan tekrardan sanık olarak yargılanmaları için çalışmalarına devam edeceklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla başlangıçtan beri verdiğimiz desteklerle önemli kararlar alındı, eksik oldu. Ancak biz bu kararı tamamıyla kabul etmiyoruz. Bu mücadelemiz de bitmedi. Zaten 13 senedir sürüyor. Kaç sene sürerse de sonuna kadar takipçisi olacağız. Yani biz bir 13 sene daha buraya gidip gelmeye razıyız. 23 sene de gitmeye razıyız. Dolayısıyla biz bu sürecin her zaman takipçisi olacağız. Biz bitti demeden bitmez bu dava."(ANKA)