Ege Postası
Geri

Özel: İstanbul seçimini değişimciler kaybederlerse...

CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan aday adayı Özgür Özel, 8 Kasım Pazar günü yapılacak olan CHP İstanbul İl Kongresi'nin büyük kurultayın "birinci raundu" ya da "ön kurultay" gibi gösterilmeye çalışılmasının bir tarafın seçim stratejisi olabileceğini ancak bunun İstanbul'un delegesine de İstanbul örgütüne de büyük bir haksızlık olacağını söyledi. Özel, "İstanbul seçimini değişimciler kaybederlerse bir adım geride ama başa baş bir seçim bizi bekliyor. İstanbul seçimini kazandığımız takdirde oldukça rahat bir şekilde ilerleyeceğimiz görülüyor" değerlendirmesini yaptı. Özel, genel başkanlık yarışını kaybetmesi halinde partide milletvekili olarak kalmaya ve uyarı görevini yapmaya devam edeceğini belirterek "Partiden ayrılmayı, başka bir parti kurmayı aklımızın ucundan geçirmeyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz" dedi.
Özel: İstanbul seçimini değişimciler kaybederlerse...
Haberler / Politika
5 Ekim 2023 Perşembe 16:42
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan aday adayı Özgür Özel, bugün basın kuruluşlarının genel yayın yönetmenleri ve İstanbul temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıda Özel'e, CHP milletvekilleri Ali Gökçek, Umut Akdoğan, Burhanettin Bulut ve PM üyeleri Candan Yüceer, Sevgi Kılıç ve Erbil Aydınlık eşlik etti. Toplantıda, önce bir açış konuşması yapan Özgür Özel, değişim hareketi olarak eski genel başkanları ziyaret ettiklerini, her seferinde kadrolarından başka isimlerle basının karşısına çıktıklarını ifaden etti. Özel, sözlerin şöyle sürdürdü:

"BEN GENÇ, DİNAMİK BİR KADRONUN BİR ADIM ÖNÜNDEKİ KİŞİYİM"

"Sonuçta Türkiye'nin. Genç, dinamik az yarısının kadınlardan oluştuğu ve iyi eğitim almış, Türkiye'nin meselelerini okuyan, dünyayı görebilen ve CHP'nin Türkiye'nin en iyi yönetilen kurumu haline getirme iddiasındaki kadrolarımızı da sizlerle paylaşıyoruz. Kurultay yaklaşırken belki bir lansman toplantısıyla hem Türkiye'nin en iyi yönetilen kurumundan ne anladığımızı, yani 100 yılı aşkın, 104 yıldır kurultay yapan partimizde  yönetim mimarisini nasıl değiştireceğimizi ve elbette sosyal demokrat, elbette CHP'li ama bugüne kadar siyasette olmayan hangi yeni yüzlerle bundan sonra parti yönetiminde olacağımızı da sizlerle paylaşacağız. Ben, genç, dinamik bir kadronun bir adım önünde duran ve bu genç dinamik kadro adına söz söyleyen belki ilk söz hakkını kullanan kişisiyim.

"CHP'YE TAYYİPERDOĞAN'LA POLEMİĞE GİRECEK, LAF YARIŞTIRACAK, ONUN KADAR SERT KONUŞACAK LİDER ARAMIYORUZ"

CHP'ye, Tayyip Erdoğan'la polemiğe girecek, laf yarıştıracak, onun kadar sert konuşabilecek bir lider aramıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan'ın bize dayattığı siyaseti reddeden kadrolardan yola çıkıyoruz. Onun da yaptığı, dikine kesen siyaseti biz ve onları sağcılar ve solcular, Aleviler ve Sünniler, Kürtler ve Türkler, milliler diye kendisinin kendince tanımlayıp diğer tarafı bize doğru ittirdiği tarafı 50 artı 1 yapmaya uğraşan ittifak siyaseti CHP'nin kendi kimliği yerine başka kimlik arayışlarına ve kendi içinde siyasetsizleşmeye, kendi içinde kendi siyasetiyle var olup kendisini çok daha geniş kitlelere anlatabilecekken, dört kişiden birinin oyunu alan ki çok kıymetli görüyoruz, bunca yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından sonra 'Biz seçimi kazanamayız. Onun için ittifak yapmaya, sağa açılmaya, sağdan birilerini bulmaya, sağdan akıl almaya, sağdan gelen danışmanlarla siyaset üretmeye mecburuz' algısı, başımızın üzerinde var olduğunu kabul ettiğimiz o yüzde 25'lik cam tavan korkusuyla biz kendimiz olmaktan çıktık.

"KARŞI TARAFI KONSOLİDE EDEN KİMLİK SİYASETİ YERİNE, KENDİ SİYASETİMİZİ YAPMANIN İNANÇ VE KARARLILIĞI İÇİNDEYİZ"

Biz CHP olarak bize doğru ittirilen ve karşı tarafı konsolide eden kimlik siyaseti yerine, kendi siyasetimizi yapmanın, inanç ve kararlılığı içindeyiz. Bu kadrolar, görev yaptıkları Meclis Grubu'nda, Parti Meclisi'nde Merkez Yönetim Kurulu'nda yıllardır savundukları, kendi kimliğimizde ve cesaretle, seçilmiş kurullarda alınan kararlarla siyaset yapma ve yönetme anlayışını şimdi hayata geçirmek üzere yola çıkmış durumdalar. Biz sağcının da solcunun da kendisini tanımlayış şekliyle ama soldan bir perspektifle AK Parti'nin, HDP'linin, İYİ Partilinin yoksuluna, güvencesizine, işsizine, geleceğinden endişelisine, dokunabilen ve onlara kendisini doğru anlatabilen, onlara umut olabilen ve onlara, bugün yaşadıklarına mahkum olmadıklarına, onları ikna edebilen bir siyaseti, toplumun tamamına dokunan, aldığı yüzde 25'lik oyun kıymetini bilen, alamadığı yüzde 75'lik oya dertlenen ve oraya konuşan bir siyaseti hayata geçirmek üzere yola çıkmış durumdayız.

"CHP'NİN SEÇİME AÇIK BİR PARTİ OLDUĞU SON DERECE TARTIŞMA GÖTÜRMEYECEK BİR GERÇEK"

CHP'nin değişime açık bir parti olduğu, son derece tartışma götürmeyecek bir gerçek. Bu değişimin bir yerlerde kararlaştırılıp, mutfaktaki videolardan ya da grup toplantısında tüm Türkiye'yle aynı anda öğrenen örgütün bu siyasete uyumlaşma, uyum gösterme ve özellikle de tartışmadan kabullenme gibi bir şeyin beklenmesinin örgütümüzü var eden dinamiklere ve kendi siyasetimizin varoluşuyla çeliştiğini düşünüyoruz.

"SEÇİMİ KAZANMANIN TEK YOLU BU"

CHP değişecek ama bunu örgütüyle ve seçilmiş kurumlarıyla tartışarak yapacak. Seçimi kazanmanın tek yolu bu. 'Biz bunu yapıyoruz' siz buna uyacaksınız' diyerek değil. İkna ederek ve birlikte üreterek yapacak. Siyasi figür eksikliği... Geçmiş dönemlerde CHP'nin otobüsünün üstüne çıktığında on binlere konuşabilecek, televizyon programlarında hangisini davet etsek diye bakılan geniş kadroları yerine, çok az bilinen isme mahkum edilmesini de özellikle de ilçe ve il başkanlarının siyasetin öznesi olmaktan çıkıp CHP'nin sanki Türkiye coğrafyasındaki siyasetlerinin zorunlu olarak atanan temsilcileri gibi olmasına, yani sahadan beslenen ve onlardan gelen bilgi ve birikimle esas siyaset öznelerini yereldeki siyasi arkadaşlarımız olmasından çıkmasına da itiraz ediyoruz. CHP örgütünü madden ve manen, güçlü ve siyasetimizin ana özneleri noktasına getirmekle ilgili çok önemli iddiamız var. Dış politikadan milli savunmaya, güvenlikten tarıma, sanayiden ekonomiye, Türkiye'nin tüm temel sorun oranlarını, meraklısı için elbette yeterince detaylı değil, ama 'Ne düşünüyorsun' diyene ilk fikri verecek olan tutum belgemizi kamuoyuyla paylaşmıştık.  

"KADROLARIMIZ ÖNCE CHP, SONRA TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ YÖNETMEYE TALİP"

Sokaktan korkmayan, tepkiyi sivil toplum örgütlerine, meslek örgütlerine, barolara bırakıp aman biz oyuna gelmeyelim derken bazen oyuna gelme oyununa gelen, aslında iktidara onların olduğu onların bulunduğu alanda en net ve en kararlı denetimi yapıp nefesini iktidarın ensesinde hissettirmek varken, mazeretler üreten bir mahcubiyeti reddediyoruz. Sokaktan da meydandan da korkmayan, eylemden de korkmayan, sivil toplumdan da sendikalardan da onların güçlenmesine katkı sağlayan ama onların gücünden katkı alan kendi siyasetini örgütlülük üzerinden güçlendiren ve yükselen sesleri duyan, yüksek sesle konuşmaktan endişe etmeyen etkin bir, kısa süreceğini ümit ettiğimiz, muhalefetten sonra ne yaptığını bilen ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında. aydınlanma meşalesini yeniden eline alıp yürümekten korkmayan kadrolarımız, önce CHP'yi sonra Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye talip.

"SOSYAL DOEMOKRAT PARTİLERDE KAVGALAR KURULTAYDA BİTER"

Özgür Özel, açıklamasının ardından basın kuruluşlarının temcilcilerinin sorularını yanıtladı. CHP İstanbul İl Başkanı adayı Cemal Canpolat'ın 2017 referandumunda kendisi il başkanı iken Ekrem İmamoğlu'ndan daha fazla oy aldığına ilişkin sözlerinin hatırlatılması ve yerel seçim öncesi parti içi kavga görüntüsü verilmesini nasıl değerlendirdiği yönündeki soru üzerine şunları söyledi:

"Sosyal demokrat partilerde kavgalar kurultayda biter. Zaten kurultaylar bunun için var. Mahalleden başlayarak ilçelerde, illerde kongrelerimizi yaptık. Bir ay sonra bugün CHP bir tartışmayı bitirmiş olacak. Ben, Cemal Başkan'ın referandum oyuyla Ekrem İmamoğlu'nun oyunu karşılaştırma meselesini siyaseten çok anlamlı bulmam. Manisa'da yüzde 53 ile referandumda hayır çıkardık ama maalesef Manisa belediye başkanı MHP'li. Bu tip karşılaştırmalar çok ölçülebilir ve siyaseten anlamlı karşılaştırmalar değil. Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'da başardıkları... Mesele İstanbul'u Tayyip Erdoğan ve onun yönetiminden kurtaran, İstanbul'un üzerindeki helikopter sesinden kurtaran kişidir Ekrem İmamoğlu. O helikopterde Katar'ın zenginlerine kupon arsaları parmağıyla işaret eden birisi yok. İstanbul'un daha yeşil, daha zengin, daha iyi yönetilen bir kent olması için İstanbul'a bakıyoruz. İstanbullulara tepeden bakan değil İstanbulluların yanında olan bir belediyecilik anlayışı var. Bunu, bu başarıyı önemsizleştirmeyi hiç doğru bulmam."

"BİR GÖLGE ELEŞTİRİLERİNDE BU KADAR NET OLMAZ"

Gölge aday iddialarıyla ilgili bir soruya da Özel, "Herhalde bir gölge adayın partinin temel politikalarına bu kadar ciddi itiraz eden bir tutum belgesi olmaz. Bu kadar inanmış, genç kadroları bir gölge aday etrafında toplayamazsınız. Bir gölge aday eleştirilerinde bu kadar net olmaz. CHP'de ne gölge adayı ne emanetçilik olur. CHP'nin bir emaneti var. O emanet, Şu anda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nda. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetini taşıyor. Herhalde bu tartışmalar, bu kadar ciddi bir kadronun çıkacağını ummayanların, bu kadar ciddi bir hazırlık olacağını göremeyenlerin ve bu kadar ciddi bir itirazın, bu kadar karşılık bulmayacağını öngörenlerin yaptıkları değerlendirmeleridir. Biz bu değerlendirmeleri çok uzun süredir duymuyoruz" karşılığını verdi.

"GENEL BAŞKAN ADAYI METEORDAN DÜŞMEZ, KARGODAN ÇIIKMAZ"

Özel, bir başka soru üzerine de şunları söyledi:

"Nereden gelecekti genel başkan adayı? Meteordan düşmez biri partiye. Kargodan çıkmaz genel başkan adayı. Laboratuvarda üret. Demiş bir genel başkan adayına da bizim kadrolarımız razı gelmez. Partinin evlatlarından biri olacak. Eee Bülent Ecevit bin dokuz yüz elli yedide ilk kez milletvekili oldu. İsmet İnönü'nün milletvekiliydi. Bakanıydı, genel sekreteriydi. Kongrede genel başkan seçildiğinde on beş yıldır milletvekiliydi. Bir parti, bir genel başkan çıkaracaksa onu kendi kadroları içinden çıkaracak. Ben 29 Mayıs gününe, 'Tamam şimdi genel başkan adayı olduğum bir güne uyandım' diye uyanmadım. Ben CHP'nin eleştiri yapması gerektiğini, kendimizin inandığımız ve inandırdığımız bu tarihi seçimi kaybetmenin sorumluluğunu almamız gerektiğini söyledim. Ayrışmam bu sorumluluğu almayıp aynen devam etmek isteyen kadrolardandır. Bugün CHP'nin değişimi savunan ve değişimin karşısında duran kadrolarında deneyimli, daha önceki dönemlerde milletvekilliği yapmış her iki tarafta da büyüklerimiz var. Diğer taraftakiler 'Biz devam edeceğiz' diyor. Bizi destekleyenler, 'Değişim bizden başlamalı, ne PM'de ne MYK'da görev talebimiz yok' diyor. Değişimi savunanların önceki kadrolardan gelecek dönem görev talep eden kimse yok.

"BEN ÖRGÜTÜN BENİ İNANDIRICI BULDUĞUNU, BİZİ İNANDIRICI BULDUĞUNU, BİZE İNANDIĞINI GÖRÜYORUM"

Biz CHP'nin, barışık ve evrensel ölçütlerde son sosyal demokrat bir parti olmak için durması gerektiği yeri tarif ediyoruz. Durmadığı yere itirazımız var. İnandırıcı olup olmadığımıza demokrasilerde bir jüri karar vermiyor. Buna seçilmişler karar veriyorlar. İnanırlarsa görev verecekler. Onları inandırırsak Türkiye'yi de inandıracağız. Ama şu kadarını söyleyeyim. Örgütle kurduğum ilişkinin en can alıcı noktası şu. Gözlerinin içine bakıp, onlara diyorum ki 'Ben partinin grup başkan vekiliydim. Yani MYK'ya katılan söz hakkı olan ama oy hakkı olmayan, alınan kararları parlamentoda uygulayan, kendi görev alanı Meclis'te ve sizin çağırdığınızda geldiği yerlerde hangi görevi eksik yaptı? Neyi yanlış yaptı? sizi hiç mahcup etti mi? Başınızı öne eğdi mi' diye soruyorum. Örgüt bu soruya verdiği cevaba göre beni inandırıcı buluyor ya da bulmuyor. Ben bugüne kadar geçirdiğimiz kongrelerde örgütün beni inandırıcı bulduğunu, bizi inandırıcı bulduğunu, bize inandığını görüyorum. Bu konuda son derece iddialıyız."

"ASLA KABUL EDİLMEYECEK İTHAMLARA HİÇ CEVAP VERMEYEN, ONLARI DUYMAYAN BİR KAMPANYA YAPTIK"

CHP Genel Başkan aday adayı Özel, geçen seçim kampanyasında yapılan hataların ne olduğu yönündeki bir soru üzerine şunları dile getirdi:

"Bir travma ve korku vardı seçmende. Ve hiç, asla kabul edilmeyecek ithamlara hiç cevap vermeyen, onları duymayan bir kampanya yaptık. Ama seçmen duyuyordu, korkuyordu, endişe ediyordu. 'Yoksulsun, açsın, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük, bir kez daha bize oy vermelisin. Yoksa ezanı susturacaklar, bayrağı indirecekler. Teröristleri başımıza getirecekleri' duymayan bir kampanya. Anadolu'da duyuldu ve endişe yarattı. Ben teknik olarak ittifakın iç hukukunun olmamasını, sahaya iyi anlatılamamasını, kampanya açısından son söylediklerimi ve önemli bir sorun olarak da partinin kendi kimliğini ki ittifakın en büyük partisi olarak terk etmiş olmasını teşhisi olarak koyuyorum. Ben eczacıyım, teşhis varsa varsa ilacı vardır. Şu anda teşhisi konup ilacı olmayan hiçbir şey yok. Biz Bu sıkıntıları aşmaya hazırız."

"İSTANBUL SEÇİMİNİ KAZANDIĞIMIZ TAKDİRDE OLDUKÇA RAHAT BİÇİMDE İLERLEYECEĞİMİZ GÖRÜLÜYOR" 

CHP Büyük Kurultayı'nın bin 200 delegesinin 196'sını seçecek olan İstanbul İl Kurultayı ile ilgili bir soru üzerine de Özel, şunları ifade etti:

"Kaybedersek başarısız görürüm. Tabii 600'ün üzerindeki oylar CHP kurultaylarında seçimi almaya yeterli oylardır. 600'ün üzerinde bir oyu  almak üzere, ondan emin olarak salona girmeyi ümit ediyoruz. İstanbul seçiminin değişimciler kaybederlerse bir adım geride ama başa baş bir seçim bizim bekliyor. İstanbul seçimini kazandığımız takdirde oldukça rahat bir şekilde ilerleyeceğimiz görülüyor. Ankara'da gazeteciler şöyle söylerler. 'İstanbul'a güneş açmadan Türkiye'ye yaZ gelmez.' Bu kongre bütün Türkiye'de İstanbul seçimlerinin sayısal ağırlığından daha çok önem atfedildiği bir kongreye dönüştü. Mesela şöyle söyleniyor. Dün bir diyaloğa şahit oldum. Seçimi konuşuyorduk, değerlendiriyorduk aramızda. 'İstanbul seçimi yapılacak kongrelere de etki edecek' dedim. Diğer arkadaşımız 'Hayır. Yapılmış kongrelere bile etki edecek' dedi. Yani şu anda genel merkezin veya değişimin karşısında olduğu söylenen iller ve delegelerin bile tutumlarını değiştirebilecek nitelik, önem atfedilen bir seçim haline geldi. İstanbul'dan değişim çıkarsa çok rahat ilerleriz. Yoksa baş başayız." 

"KAYBETMEMİZ DURUMUNDA, MİLLETVEKİLİ GÖREVİMİ SÜRDÜRÜRÜM"

Özgür Özel, seçim kaybetmeleri halinde tutumlarının ne olacağına ilişkin de "Kaybetmemiz durumunda partinin evladıyız. Milletvekiliyim. Milletvekili görevimi sürdürürüm ama partimin yönetim kademelerinde bir görev almam mümkün değil. Zaten teknik olarak da birinci gün genel başkanı seçiyoruz, ikinci gün genel başkanların hangi ekiple çalışacağını seçiyoruz. Dolayısıyla, Sayın Kılıçdaroğlu'yla benim aynı anda Parti Meclisi'nde olmamız teknik olarak mümkün değil" diye konuştu.

"İSTANBUL SEÇİMİNİN LEHİMİZE SONUÇLANMASI VE DEĞİŞİMİN GERÇEKLEŞECEK OLMASINA OLAN İNANÇ TOPLUMDA YÜZDE 90"

İstanbul seçimi kaybetmeleri halinde kendi taraflarında biraz morallerin düştüğü bir süreç başlayabileceğini ifade eden Özgür Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama eldeki rakamlara bakacak olursak İstanbul seçiminin kaybedilmesinin seçimi dengeye getireceği, kazanılmasının lehimize bir fark açacağı gibi bir matematik var. Bizim okumamız böyle. Ama şöyle bir gerçek var. Bir yerel seçim öncesi ııı özellikle belediyelerin çoğunlukla bizde olduğu illerde otomatikman üye yapısı belediye başkanları da zaten seçim yöntemlerinden biri. Belediye başkanları için de ön seçim alabilir. O yüzden belediye başkanlarının üyeyle temas halinde olmaları da çok önemli ve belediye başkanları önümüzde ki kurultaydan sonra hangi ekip seçilirse o ekip önümüzdeki dönem belediyelerin belirlenmesinde etkili olacaktır gerçekliğiyle karşı karşıyalar. Ve bu durum kazanacak tarafa yakın olmak gibi bir refleks yaratıyor. Bu gerçekliği kimse kimseden gizlemiyor. Birbirimizden gizlemeyelim. O yüzden de İstanbul seçiminin lehimize sonuçlanması ve farkın açılıyor olması, değişimin gerçekleşecek olmasına olan inanç toplumda yüzde 90."

"PARTİDEN AYRILMAYI, BAŞKA BİR PARTİ KURMAYI AKLIMIZIN UCUNDAN GEÇİRMEYİZ"

Özgür Özel, kurultayı kaybetmeleri halinde ne yapacaklarına, B ve C planlarının ne olduğuna ilişkin soruya da şu karşılığı verdi:

"Kurultayı kaybedersek, partinin içinde verilen görevleri yapar, uyarı yapmak gerektiğinde gerekli sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam ederiz. Partide bir hizip yaratma ve partiyi seçim öncesinde bir huzursuzluk ortamına sürüklemekten çekiniriz. Partiye seçim öncesi zarar vermek istemeyiz. Ama seçimler geçtikten sonra devam eden süreçte zaten değişime karşı işte önümüzdeki birtakım zorluklar var, Bu zorlukları aşamama ihtimalinde yerel seçimlerden sonraki süreçte, üslubu dahilinde ve parti disiplinini aşmayacak şekilde kendi yol ve söylemlerimizi ifade etmeye, kendi yolumuzda yürümeye devam ederiz. Ama partiyi zayıflatacak bir tartışmanın içine partiyi sürüklemeyi hiç düşünmeyiz. Partiden ayrılmayı, başka bir parti kurmayı aklımızın ucundan geçirmeyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz."

"İSTANBUL SEÇİMİNİ BİR ÖN KURULTAY GİBİ GÖRME, GÖSTERMEYİ DOĞRU BULMUYORUZ"

CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan aday adayı özel, basın kuruluşlarının genel yayın yönetmenleri ve İstanbul temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından salondan ayrılırken bir kez de kameraların önünde soruları yanıtladı. Özel, pazar günü yapılacak CHP İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak şunları söyledi:

"Öncelikle İstanbul il başkanını seçecek. İstanbul'un seçimini, İstanbullulara, İstanbul'daki CHP'lilere bırakıyoruz. İstanbul seçimini bir ön kurultay gibi görme, göstermeyi doğru bulmuyoruz. Bütün delegelerimiz İstanbul'u kim daha iyi yönetebilir, hangi il başkan adayı İstanbul'da yerel seçim sürecine daha çok katkı sağlayacaktır, İstanbul'u daha iyi yönetecektir. İstanbul'da parti içindeki uyumu ve iş birliğini sağlayacaktır diye bakıp en doğru kararı verecekler. İstanbul'u bir kurultay öncesinde, bir ön kurultay, birinci raunt gibi göstermeye çalışmak, bir tarafın belki seçim stratejisi olabilir ama İstanbul'un delegesine de İstanbul örgütümüze büyük bir haksızlık olur. Ben adaylarımıza başarılar diliyorum. İstanbul seçiminin sonuçlarının elbette kurultay açısından önemi büyüktür. Ama bu meseleyi İstanbul'u İstanbullulara, İstanbul'daki Cumhuriyet Halk Partililere bırakmak. bunun üzerine bir polemik alanı olmaktan çıkarmak gerekir."

"TABLOYU OKUYAN HERKES BİLİYOR Kİ BİR DENGE VAR"

Özel, konuşulan delege dağılımlarıyla ilgili rakamlara ilişkin de "İstanbul'a gelene kadar neredeyse tüm Türkiye'de farklı iddialar bazen dile getirilse de hepimiz biliyoruz ki tabloyu okuyan herkes biliyor ki bir denge var. İstanbul seçimlerinin sonucunda delegenin Ankara'da vereceği karar açısından değişime destek verecek delegelerin İstanbul'dan seçilmesi, değişimin önünü oldukça açacaktır. Öyle görülüyor. Meselenin kendisi, İki başkan adayından hangisinin İstanbul'u daha iyi yöneteceği ile ilgili verilecek bir karar var. Aynı sırada genel merkez kurultay delegeleri belirleniyor. O kurultay delegelerinin de Ankara'da verecekleri bir karar var. Biz. İstanbul'dan değişimi yönünde, gençleşme yönünde umudu arttırmak ve partiyi yeniden heyecanlandırıp partiye küskün seçmeni tekrar partiye kazandırma yönünde bir sonuç çıkacağını yürekten inanıyoruz."

Özgür Özel, pazar günü yapılacak CHP İstanbul İl Kongresi'ne katılıp katılmayacağı ile ilgili soru üzerine henüz durumu değerlendirdiklerini söyledi. Büyük olasılıkla CHP Trabzon İl kongresi'ne katılacağını söyleyen Özel, bu kararlarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul kongresine katılmayacağı bilgisini almalarının etkili olduğunu ifade etti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun CHP İstanbul İl Kongresi'ne katılacağını bildiren Özel, kendisinin de büyük olasılıkla İmamoğlu'nun memleketi Trabzon'daki CHP İl Kongresi'nde hazır bulunacağını söyledi. (ANKA)

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası