Sakarya’da go-kart pistinde kaşkolunun karting aracının aksına dolanması sonucu başı kopan Tuğba Erdoğan’ın ölümüyle ilgili davanın görülmesine başlandı.
Adapazarı ilçesinde 7 Şubat’ta bir alışveriş merkezinin otoparkında bulunan go-kart pistinde kaşkolunun karting aracının aksına dolanması sonucu başı kopan Tuğba Erdoğan’ın ölümüyle ilgili pistin işletmecisi Y.M. ile kardeşi Ö.M., Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.
Duruşmaya, tutuksuz sanıklar ve avukatları Yüksel Genç, üniversiteli kızın babası Süleyman Erdoğan ile avukatları Rıza Saka ve Merve Özen katıldı.
Sanıklardan Ö.M. savunmasında, maktulde ve yanındaki arkadaşlarında kask bulunmadığını ifade ederek Ö.M., "Müştekilerin genellikle kask kullanmayı istememesi sebebiyle ve kaskın sadece çarpma anında koruyucu olması nedeniyle maktulde ve yanındaki arkadaşlarında kask yoktu. Olayın nasıl meydana geldiğini ilk başta anlamadım. Olayda kusurum bulunmamaktadır. Beraatimi istiyorum." dedi.
Sanık Y.M. ise olayın meydana geldiği go-kart işletmesinin ruhsatının kendi üzerinde olduğunu belirtti. İşletmenin başında genellikle ağabeyi Ö.M.'nin bulunduğunu kaydeden Y.M., savunmasını şöyle sürdürdü: "Başka bir şubemiz bulunduğundan olay günü Gebze'deydim. Her hangi bir kusurum yoktur. Aldığımız go-kart araçlarının tamir ve bakımı ile ilgili satın aldığımız şirketten eğitim aldık. Fakat buna ilişkin belgemiz yok. Olayın meydana geldiği araçta arıza yoktu. 6 senedir bu işi yapıyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum."
Ölen Tuğba'nın babası Erdoğan da sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade ederek cezalandırılmalarını istedi.
Sanıkların avukatı Yüksel Genç, ölümün meydana gelmesinde tanık olarak ismi geçen A.M.Ö.'nün maktulün aracına çarpmasının etkili olduğunu öne sürerek, "A.M.Ö.'nün maktulün aracına çarpması neticesinde kopma meydana gelmiştir. Müvekkilim Ö.M., uzaktan kumanda aleti ile yavaşlayan maktulün aracını durdurup müdahale edebilecekken kaşkolun dolanması ile boynunda gerilme oluşan maktulün aracına arkadan çarpma neticesinde ölüm meydana gelmiştir. Müvekkillerimden Y.M.'nin olayda hiç bir kusuru yoktur. Zaten olay yerinde değildir. Ö.M., yönünden ise olay yerinde pistin bütün güvenlik önlemleri alınmıştır. Kask ile ilgili olarak her aracın üzerinde uyarı resimleri vardır. Ö.M.'nin uyarmasına rağmen maktul ve arkadaşları istemediği için kask takılmamıştır." şeklinde savunma yaptı.
Müşteki Erdoğan'ın avukatı Saka da olayın Türkiye'de ilk olmadığını öne sürdü. Daha önce Ankara, Denizli ve Kocaeli'nde aks miline kaşkol veya saç dolanması neticesinde ölümler ve ağır yaralanmalar meydana geldiğini dile getiren Saka, şunları söyledi: "Ülkede bu konuda başı boşluk var. Para kazanacaklar diye canlar kaybolmamalı. İnsanlar kuralsız işlerini yürütüyorlar. Sanıklardan Y.M., 6 yıldır bu işi yaptığını söylemesine rağmen güvenlik önlemlerine müdahale etmeyerek daha ağır kusurlu konuma gelmiştir. Hatta her ikisi de aynı oranda kusurludur. Sanıklardan şikayetçiyiz."
UYARIDA BULUNULMADI İDDİASI
Mahkemenin tanık olarak dinlediği Tuğba Erdoğan'ın arkadaşı S.S.G. ise araçlara binerken kendilerine güvenlikle ilgili bir önlem yapılmadığını ve kask giymeleri konusunda bir uyarıda bulunulmadığını belirterek, "Herhangi bir uyarı levhası görmedim. Araca binerken 'pardesüm araca takılır' diye tereddüt ettim. O sırada arkadaşım bana 'atkını bağlayalım. Eteklerini de toplarsın' dedi. O sırada görevli Ö.M. de 'atkını bağla iyi olur' dedi. O şekilde araca bindim. Arkadaşımın Tuğba'ya da 'atkını bağla' dediğini hatırlıyorum. Araçla giderken bir an Tuğba'nın atkısının uçuştuğunu ve akabinde de birden başının yere düştüğünü fark ettim. Arkadaşım A.M.Ö.'nün Tuğba'nın aracına çarptığını görmedim. Arkadaşımın aracı Tuğba'nın aracından daha gerideydi." diye konuştu.
Diğer tanık M.Ö. araca binerken görevli Ö.M.'nin her hangi bir uyarıda bulunmadığını ifade ederek, şunları anlattı: "Aracın üzerinde veya görünen bir yerinde kask yoktu. Tuğba ve Saba'nın kaşkolları vardı. Saba'nın kaşkolu uçuşup görüşümüzü engellemesin diye ben bağladım. Tuğba'nın şalının nasıl bağlı olduğunu hatırlamıyorum. Olay meydana geldiğinde Tuğba'nın aracı benim aracımın önündeydi. Olayın nasıl olduğunu görmedim. Birden Tuğba'nın başını yerde gördüm. Aracımla Tuğba'nın aracına çarpmadım."
Sanık tarafın tanık olarak dinlettiği A.D. isimli çocuk ise olay günü karting aracına binmek için babasının arkadaşının işlettiği piste geldiğini belirterek, "Ben araca binmeden 4 kişi geldi. Müşteri oldukları için öncelik verdim. Birinin eteği uzundu. Ö.M. bu kişiyi uyardı. Eteklerini toplayıp o şekilde araca bindiler. Kemerlerini takıp tur atmaya başladılar. Ben sağa sola bakarken birden bağırış sesleri oldu. Çarpmadan sonra olay meydana geldi. Ondan sonra arkamı döndüm." ifadesini kullandı.
Müşteki avukatı Saka, olayın perşembe günü olmasına rağmen tanığın olayın pazar günü olduğunu söylediğini kaydetmesi üzerine tanık A.D., "Olayın meydana geldiği gün cumartesi veya pazardı. Günü tam hatırlamıyorum. Hafta sonuydu." şeklinde cevap verdi.
Mahkeme duruşmayı, olayı görme ihtimali bulunan tanık M.E.Ö.'nün dinlenmesine ve alış veriş merkezinin otoparkında ve olay yerine yakın yerdeki kavşakta bulunduğu öne sürülen mobese kameralarında kayıtların olup olmadığının tespiti için Sakarya Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına karar verdi.
Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
"YALANCI ŞAHİT SUÇLAMASI"
Duruşma sonrası gazetecilere açıklama yapan Erdoğan ailesinin avukatı Saka, yeterli tedbirin alınmadığını, bunun aslında bir ders olması gerektiğini ifade ettiklerini söyleyerek, "Türkiye'de bu konuda vurdumduymazlık var. Daha dün Bakırköy'de bir go-kart kazası meydana geldi. Yıllardan beri meydana gelen hadiseler. Ancak yeterli cezalar verilmediği, müeyyideler etkin bir biçimde uygulanmadığı için bu kazalar dün meydana geldi. Daha önce de meydana geldi. Bundan sonra da meydana gelecek. Fakat bizim isteğimiz insanlar önlem alsınlar." dedi.
Mahkemede yeni bir tanığın dinlendiğini belirten Saka, şunları ifade etti: "Yeni bir tanık geldi. Hiç şimdiye kadar görülmeyen ortada olmayan bir genç çocuk geldi. Olayın hangi gün olduğunu bile bilmiyor. Biz çok üzüldük bu duruma. Ancak Türk adaletine de güveniyoruz. Adaletin sorumlular hakkında gerekli cezayı vereceğine inanıyoruz."
Ölen kızın babası Erdoğan ise sanık tarafını yalancı şahit dinletmekle suçlayarak, şöyle konuştu: "Yalancı şahitle gelmeleri daha çok üzdü. Daha çok kahretti. Daha önce bir şahidi ifadesini değiştirmesi yönünde rahatsız etmişlerdi. Bugün de bu olayı yaşadık. Çok ayıp ettiler. Çok yanlış bir karar oldu."
Öte yandan 'taksirle ölüme neden olma' suçlamasıyla yargılanan sanıkların üç yıldan altı yıla kadar hapsi isteniyor.