Cumhuriyet Halk Partisi’nde en genç ilçe başkanı olma sıfatını elinde bulunduran CHP Selçuk İlçe Başkanı Av. Özge Yıldırım 30 Eylül tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan “demokrasi paketi” hakkında geniş açıklamalarda bulundu. “ Yine demokratikleşemedik” diyerek paketi eleştiren Yıldırım açıklamasında şunları söyledi:
CHP İzmir Milletvekilimiz Erdal Aksünger demokratikleşme paketini şöyle özetlemiş “Paketten Alevilere üniversite, Kürtlere 3 harf, Süryanilere 270 dönüm toprak, Romanlara enstitü çıktı.”
11 yıldır iktidarda olan ve ileri demokraside yaşadığımızı iddia eden AKP Hükümetinin birden bire demokratikleşme ihtiyacı duyması, neden şimdi sorusunu akıllara getirmiştir. Reform yapmak istiyorsan iktidarının ilk yıllarında yaparsın. 11 yıl sonra demokratikleşme ihtiyacı duyuyorsan 11 yıldır ülkeyi demokrasiden uzaklaştırdığını kabul etmiş olursun.
Anadilde eğitime özgürlük vermek istiyorsunuz ama sadece parası olanlara, özel okullarda okuyanlara. Anayasa size eğitim kurumlarını devlet-özel diye ayırma yetkisi vermiyor. Anayasanın eşitlik ilkesini bu demokratik paketin neresinde arayacağız. Sadece parası olana özgürlük vermek hangi demokraside var. Ayrıca Anayasanın “Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutturulamaz” diyen 42. Maddesini nasıl aşmayı düşünüyorsunuz.
Bir üniversitenin adını “Hacı Bektaş-i Veli” olarak değiştirdiğinizde ülkeye, Alevilere demokrasi mi geld? Madem üniversite adıyla demokratikleşiyoruz Gazi Üniversitesindeki Hacı Bektaş Enstitüsünü neden kaldırdını? Cemevleri hala ibadethane sayılmazken, Diyanetten gereken yardımı alamazken, Cemevine cümbüşevi diyen zihniyetiniz devam ederken Alevilere verilen hangi haktan bahsediyorsunuz. Samimiyetle eşitlik istiyorsanız CHP’nin Devlet din hizmeti verecekse bütün dinlere hakça hizmet versin içerikli önerisini neden reddettiniz.
Pakette nefret suçlarına ağır cezalar verileceği iddia ediliyor. Başbakanın devamlı suretle kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştirdiği, kutuplaştırdığı gerçeği ne olacak. Kendi gençliğine kininize sahip çıkın diyen, demokratik hakkını kullanıp eylem yapan gençleri “çapulcu” diye aşağılayan, gözaltına alan, şiddet uygulayan hatta öldüren AKP zihniyetinin işlediği nefret suçlarını da cezalandıracak mısını? Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu Alevi olduğu için AKP mitinglerinde yuhalatan sizler mi nefret suçunu cezalandıracaksınız. Kendi inançlarına göre gömülmek isteyen Ferit Gedik’in cenazesini 3 gün izin vermeyip bekleten, cenazeye katılan topluluğa polisle saldıran, bir anneyi “izin verin yavrumu gömeyim” diye ağlatan sizler mi bahsediyorsunuz ötekileştirmenin olmayacağından. Demokrasiyi getiriyorum demekle gelmez demokrasi; eylemle söylem birbirini tutacak önce.
Genel Başkanımızın da dediği gibi “klavyeye değil klavyeyi kullana özgürlük” gerekli. AKP zihniyetini eleştiren gazeteci-yazarlar hatta milletvekilleri sorgusuz sualsiz içerde iken Q,X,W harflerinin kullanımını serbest bırakmakla demokratik olamayız maalesef.
Her seçim dönemi beslendiği türban sorununu bu kadar karmaşık ve ayrımcı hale getiren AKP insanların inanç ve yaşam tarzlarını yine siyasi bir malzeme olarak kullanmıştır. Asıl amaç Kamusal alanda ve özellikle ilk ve orta öğretim kurumlarında türbanın serbest bırakmak, türban dayatmasını eğitim sisteminin içine yerleştirmektir. İlkokul çocuklarının türban konusu ile suiistimal edilmesi, çocukların kişisel gelişimlerini tamamlamadan, kendi iradelerini ortaya koyamadan türban dayatması ile karşılaşmaları sonucunu doğuracaktır. Daha dün türbanın sadece üniversitelerde serbest bırakılmasını istiyoruz kamusal alanlarda olmaz diyen anlayışınızda bugün ne değişti.
Yaşam tarzına müdahale edilmesini istemediğiniz kesimin sadece kendi seçmen kitleniz olduğu aşikardır. Kendi doğrularına göre yaşamayanlara açıkça müdahale edilebilir. Yoksa insanların ne yiyip ne içeceğinden, kaç çocuk yapıp nasıl doğum yapacağına, topuklu ayakkabıdan etek boyuna kadar her şeye müdahale eden, türbansız kadını perdesiz eve benzeten, hamile kadını sokakta görmeye tahammül edemeyen bir anlayışın “biz kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyeceğiz” demesi gerçeklikten çok uzaklarda kalıyor. Onların istediği gibi yaşarsanız gerçekten müdahale etmeyecekler.
Andımızın ruhunu anlamayıp içinde geçen Türk kelimesini ayrıştırıcı algılayan zihniyet, Andımızda çocuklara doğruluk, dürüstlük vurgulandığının farkında değil m? Hiçbir ırkçı çağrışımda bulunmayan, bir milleti anlatan Andımızda geçen Türk kavramının Anayasa dahil birçok kanunumuzda da kullanıldığı aşikardır. Peki zamanla Anayasadan da Türk ibaresi çıkarılacak mı Cumhuriyet kazanımlarını tek tek pasif hale getirip ortadan kaldırmak bütün amaç.
Eşbaşkanlık geliyor paketle; BDP yıllardır kullanıyor bunu. Madem yasak neden gereği yapılmıyor. Kürtçe propaganda zaten yapılıyor seçim zamanlarda, miting alanlarında. Peki Türkiye’ye ne getirdi bu paket de biz demokratik olacağız. Varolan haklarımızı mı hatırlattı, verilmiş bazı sözleri yerine getirmek için mi veriliyor tavizler.
Bu paket ile her gün Anayasa maddeleri ihlal ediliyor. Anayasaya aykırı kararlar alınıyor, düzenlemeler yapılacak, Anayasa Mahkemesi umarım dikkate alacaktır bunları. AKP yeterli sayıya ulaşamadığı için değiştiremediği Anayasayı madde madde ihlal ediyor hem de bunu törenle yapıyor.
Paketi açılarken sadece yandaş basını çağırarak, onalara da soru sorma hakkı tanımayarak, muhalif basını “yer dar” diye çağırmayarak demokrasi paketi açıklanırsa içeriği ile ilgili de beklenti içinde olmamak lazım. Demokrasi dediğin 1 saatlik açıklama ile 3-5 madde ile gelmez ülkeye. Demokrasi dediğin kazanımdır, yaşam tarzıdır. Paket paket, gıdım gıdım sadaka gibi dağıtılmaz. Halkı kandırmanın vebali ağırdır;varolan ama aldığın, engellediğin bütün hakları tek seferde geri vermen yeterli olacaktır demokratikleşme için.