Zorlu, ihale ve TMSF kararına karşı iki ayrı dava açtıklarını, imar planıyla ilgili davanın sürdüğünü, yarın inşaata başlanabilecek gibi söylemlerin doğru olmadığını bildirdi.
Mazhar Zorlu Holding ve Güçbirliği Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu, Basmane Çukuru'nu 1998 yılında EGS Grubu'yla birlikte ihaleyle aldıklarını, ana yüklenicinin Güçbirliği Holding EGS'nin ise, kar payı ortağı olduğunu söyledi. İnşaata 1998 yılında başladıklarını ve 42 kilometre kazık çaktıklarını, beton terfi duvarları yaptıklarını belirten Zorlu, 1999 yılının Eylül ayında mahkeme tarafından durdurma kararı verilmesiyle birlikte büyük serüvenin başladığını dile getirdi. Zorlu, "Büyük serüven, Surviver'ı geçti. Onlarca dava açıldı. Onlarca imar planı değişiklikleri oldu. Şu anda bile yürürlükteki 1/1000 ölçekli plan mahkemelik"dedi.
"BİRİSİ BİZE VERDİ DE BİZ Mİ YAPMADIK'"
TMSF'nin ihalesi sonrası "İzmir'i çukurdan kurtarıyoruz" söylemlerinin duyulduğunu belirten Zorlu, "Bize birisi burayı verdi de biz yapmadık m? Hukuki mücadeleleri tek başımıza yaptık. İmar planı değişliklerini tek başımıza yaptık. İmar planı değişikliklerini sanki arsanın sahibi bizmiş gibi İzmir Büyükşehir Beledilesi ve Konak Belediyesi projesinde etkin yer aldık. Halen, Konak Belediyesi imar planıyla ilgili bizim müracaat ettiğimizi söylerek bizden ücret talep ediyor. 20 yıldan beri alanın bekçiliğini yapıyoruz. TMSF'ye geçtikten sonra kimsenin cebinde 1 TL çıkmadı. Parayı Güçbirliği ödüyor. Kemal Zorlu finanse ediyor. Alın terimizle ve aklımızla 20 yılımızı verdik. Temelinin atıldığında Türkiye'de sadece Galeria vardı. Kimse böyle projeyi bırakın düşünmeyi taahül edemiyordu. İşin önünün kesilmesi normal şartların ötesinde gelişmelerle oldu" dedi.
"YATIRIMCI TMSF'Yİ DUYUNCA ÜRKÜNTÜ DUYDU"
Kemal Zorlu, TMSF ile ortak olduktan sonra proje için İzmir'e en az 30- 40 yerli, yabancı yatırımcı getirdiklerini açıkladı. Ancak, gelen her yatırımcının TMSF'yi duyunca ürküntü içine girdiğini belirten Zorlu "Prensip şartlarında mutabık olmamıza karşın son dakikada dönüş yaptılar. Çünkü bir dava bitiyor yenisi başlıyor. Adamlar davaların sonunun gelmediğini görünce geri çekildiler. Bir dava bitiyor yenisi açılıyor. Biten davanın temyizi süreci, ardından yeni imar planı sürece, yatırımcının fizibilite süreci derken aylar, yıllar sürüyor. Zaten Bu döngü içinde 20 yıl heba oldu" dedi.
İHALE VE TMSF KARARINA İKİ AYRI DAVA AÇTIK
Kemal Zorlu, TMSF'nin son ihalesine itiraz nedenlerinden birincisinin ihalenin zamanlamasının hatalı olması olduğunu söyledi. Davaların sonuçlanması beklendikten sonra yapılsa değerinin daha farklı, fazla olacağını belirtti. İkinci itirazlarının iktisadi bütünlük satışı yapılmasına olduğunu belirten Zorlu, şöyle konuştu:
"Hukukçularımıza göre iktisadi bütünlük teşekkül etmemiştir. Bu nedenden dolayı ihaleye girmedik. Yoksa ihale şartları bir alıcı için çok cazip şartlardı. Ödeme koşulları çok uygundu. İhaleye girseydik iktisadi bütünlüğün oluştuğunu kabul etmiş olurduk. İstanbul 5. İdare ve İstanbul 7. İdare Mahkemelerinde iki dava açtık. Birincisi ihalenin iptali ikincisi de ihale sonucunu onaylayan TMSF kararının iptali davasıdır. Ayrıca, 20 yıldır bu alanla ilgili davaları açan kişilerin açtığı 1/1000 ölçekli plan iptal davası da devam ediyor."
"HUKUKİ PROSEDÜR TAMAMLANMADAN İNŞAATA BAŞLANLAMAZ"
Basmane Çukuru'nda Güçbirliği'nin TMSF'nin ortağı olduğuna dikkat çekerek, bu konudaki ilk beklentilerini açıkladı. Zorlu, "Önce ortağına teklif et. Biz yapacağımızı söylerdik. Ortağımız yerli ve yabancı hazır. Adamların tek sorunu bu davalar. Yüzde 50 için ortak bulmamız bizi zorlayacak bir durum değildi. Ancak, TMSF ihale sonrası '80 milyon Dolara sattık 40 milyon Doları senin. Parayı bunun içinden al"diyor"dedi. Zorlu, hukuki prosedür tamamlanmadan Basmane çukurunda inşaata başlanamayacağını söyledi.
"İKTASADİ BÜTÜNLÜK OLUŞMADI İHALI ŞARTNAMESİNDE USÜL HATALARI VAR"
Dava açma nedenleri arasında iktisadi bütünlüğün oluşmaması gerekçesi dışında ihale şartnamesi ve satışla ilgili usül hatalarının yeraldığını belirten Kemal Zorlu,"İdare Mahmesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay'a kadar uzayacak bir serüvendir. 20 yıllık alın terimiz var. Ortaklarımazla mücadelemizi devam ediyoruz. Ayrıca bu arazinin sahibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'dir. Büyükşehir Belediyesi'nin bu işlerde ciddi anlamda sorumlulukları vardır. Sürecin nasıl gelişeceğini göreceğiz. Belediye'ye bu konudaki sorumluluklarını hatırlatan bir yazı gönderdik" dedi.
Zorlu, İzmir Büyükşehir Belediyisi'ne ilk sözleşmeye göre bir opera binası taahütleri olduğunu ancak daha sonra belediyenin vazgeçtiğini, hissesinin yüzde 18'den yüzde 30'e çıkartımasını istediğini, bunu kabul ettiklerini ve bu hisseye göre belediye hizmet binası yapmayı taahüt ettiklerini söyledi. Belediyeden çok büyük alacakları olduğunu belirten Zorlu "Belediye konusu içimde ciddi bir yaradır. O dönemki idare (1998) ile diyaloglar sonuca İzmir'in en büyük otoparkını (37 bin 500 metrakare) Kahramanlar'a inşaa ettik. 2000 yılında açtık. İlk 15 yıl işletmesi bizim olmasına karşın ilk 5 yıl öndeki iki evin kamulaştırma sorunu nedeniyle yol olmadığı için otoparkı işletemedik. Belediye'ye 15 yılın sonunda ilk 5 yılın ne olacağını sormak istedik. Ancak randevu alamadık. İmar planı süreçleri de çok uzun sürdü. İmar plan süreci bu kadar uzadıysa sen bana defolu bir mal satmışsındır. Bugünkü 1/1000 ölçekli plan iptal olursa süreç uzayacak. Belediye 1/5000 ölçekli planı da hazırlamış"dedi.
"SANKİ YARIN TEMEL ATACAKMIŞ GİBİ KONUŞUYORLAR"
TMSF'nin ihalesinde Basmane çukurunu kazanan Sancak ailesine Folkart Yapı'yı da bünyesinde bulunduran Saya Grup'a yönelik de isimlerini anmadan açıklamalar yapan Kemal Zorlu, "İhalenin sözde sonuçlanmış olduğunu kabul eden grup kamuoyunda algı operasyonu içine girdi. Onlar da biliyorlar ki bir takım eksikler var. Doldurulması gereken boşluklar var. Kamuoyunu hazırlamak istiyorlar. Ama güneş balçıkla sıvanmıyor. Bizim açtığımız ihaleye yönelik davalar ve imar planı iptal davası sürüyor. Karşı grup sanki tamamen almış, işin sahibi olmuş, yarın temel atacakmış gibi konuşuyor. Bu mahkemeler devam ettiği müddetçi bir şey yapmak mümkün değil. İyi ekipleri var. Profesyonel algı oluşumuyla ilgili ellerinde güçlü kaynaklar, arkalarında rüzgarlar var. Bunlara saygı duyuyoruz. Bizim arkamızda bir tek Allah'ın rüzgarı var. Kemal Zorlu kelebek gibi dolaşıyor. Davalar içinde haklı olduğumuz onlarca husus var. Hukuk bir tek doğru bir yere çarpar diye düşünüyoruz" dedi.
"REKABET KURULU ONAYI DOĞRU DEĞİL"
Zorlu, yeni projede 5 bin kişinin çalışacağı açıklamasına yönelik olarak da şunları anlattı:
"Burada 5 bin kişi nasıl çalışaca? Onlar farklı bir söylemde bulunuyorlar. Bir AVM ve rezidans olacak. 750 milyon TL yatırım olduğu söyleniyor. Bu söylenen sözler yarın geriye döner. Birleri gelecekte 'siz böyle diyordunuz" diyebilir. Ayrıca 'Belediye hizmet binasını kamu menfaati için yapıyoruz" diyorlar. Sanki ilk kez bu konu gündeme gelmiş gibi söylüyorlar. Bu zatan devamlı olark protokoller içinde yer alan bir husustur. Bunun 15 yıl önce protokolü yapılmıştır. Deniyor ki 'İzmir'i çok sevdiğimiz için, kamu menfaatini düşündüğümüz için yüzde 30'a çıktık' Beyler 140 yıllık İzmirli bir ailenin temsilcisiyim. Mazhar Zorlu gibi babanın evladıyım. Sözlerimizde sapma olmaz, bir kere söylenir. Rekabet Kurulu'nun satışı tasdik ettiği söyleniyor. Ben Rekabet Kurulu belgesini İzmir Kalkınma Kurulu üyelerin gösterdim. Rekabet Kurulu 'Arkadaş sen bu ihaleyi yapmışsın. Benim bunla alakam yok. Sen bunu niye bana soruyorsun'demiş. Yani Kurul ihaleyi tesdik ettik diye bir durum yok. Oraya gitmemesi gereken bir ihali bu. Davamazın reddedildiği söylemleri çıkartıldı. Doğru değil. Dört proje çizilmiş. Proje çizimi aylar alır. Nasıl bu kadar çabuk çizilmiş."
Zorlu, ihalede ilk başta bir konsorsiyum söylemi olduğunu ancak sonra birden bire konsorsiyumun yokolduğuna dikkat çeken Zorlu "Bir gecede vahi geldi. Konsorsiyum yok oldu. Varlığı ve yok olmasını çözmek kolay değil" dedi.
"BUGÜNE KADAR YAPTIRMAYANLAR UTANSIN"
Zorlu "Burayı bugüne kadar yaptırmayanlar utansın. Bu noktaya geldiyse, İzmir'i çok sevdiğini iddia eden, mangalda kül bıramayan insanlar şapkaların ve vicdalarını önlerine koyup düşünmelilir. Bizi en çok üzen konu İzmirli bir girişim grubunu çeşitli yollarla önü kesilerek bugünkü noktaya gelinmesidir. Eğer Güçbirliği'nin önü kesilmesiyde bugün İzmir ekonomisinin durumu farklı olabilirdi. İzmir için bu olayın yıllarca sürmesini, uzlaşma yoluyla değil baskı yöntemleriyle yaptırılmak istenmesinde dolayı üzüntülüyüm. Artık toplumda siyasi, sosyal veya kentleri ilgilendiren meselelrde karşılıklı uzlaşma olmadan bir noktaya gelinemiyor" diye ekledi. (DHA)