Malumunuz İzmir’in ana gündemi NAe Sao Paulo isimli Brezilya donanmasına ait uçak gemisi.
Brezilya’dan yola çıktı, İzmir’e doğru geliyor.
Uzmanlara göre gemi tam bir “zehir bombası!”
Yani ifade ettiklerine göre; Gemi, 600 ila 900 ton asbest yüklü o da sadece inceleme yapılabilen yüzde 12’lik kısımdan çıkan sonuç.
Eğer söylenenler doğru ise bırakın Aliağa’ya söküme getirilmeyi, gemi Türk karasularına bile sokulmamalı!
Öte yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre ise gemide sadece “9 ton”cuk asbest var.
Evet gemi henüz gelmedi ama siyasilerin açıklamalarının yanında çevreci örgütlerden, sivil toplum kuruluşlarına, emek ve demokrasi güçlerinden odalara kadar birçok kesimde kitlesel eylemler çoktan düzenlenmeye başladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise dün Gündoğdu Meydanı’nda direnişin fitilini ateşlerken, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1. Dünya Savaşı sonrası İstanbul’un işgalinin başladığı gün yani İtilaf Devletleri’nin donanması İstanbul Boğazı’na geldiğinde söylediği o meşhur sözü söyledi; “Geldikleri gibi giderler”
****
Meşhur sözün öncesinde Aliağa’da da bir miting yapıldı.
Tam da işte burada sözün özüne geliyoruz.
Biliyorsunuz 6’lı masa ülkede en çok tartışılan konuların başında…
CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin bir araya geldiği Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi savunan bir yapı.
Öte yandan karşı cephede de AK Parti, MHP ve Büyük Birlik Partisi’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı var.
Cumhur İttifakı temsilcileri zaman zaman 6’lı masayı eleştirirken, “6+1” diyerek 6’lının yanında gizli bir de HDP desteği olduğunu ima ediyorlar.
6’lı masanın sağında, solunda, altında HDP’yi arayanlar… İşin deyim yerindeyse çivisini çıkardı.
****
Dönelim Aliağa’ya ve Demokrasi Meydanı'nda “zehir gemisi”ne karşı düzenlenen mitinge…
Mitingi TMMOB, KESK, DİSK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, Aliağa Emek ve Demokrasi Güçleri tertiplerken, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler de mitinge destek verdi.
Ortak amaç ne; "Ölüm gemisi”ni durdurmak.
Yani işin temelinde çevreci bir eylem yatıyor.
Mitinge yoldan geçenler bile katılmış olabilir.
Ancak ne var ki;
İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal ise miting alanına giden kortejden bir kesiti sosyal medya hesabından paylaşarak şu ifadeleri kullanıyor;
“Altılı masanın yedinci ortağı HDP ile CHP'nin gizli ittifakı Aliağa'da gün yüzüne çıktı.”
26 saniyelik videoda, bir grup HDP’li miting alanına yürüyor. 10. saniyeden sonra video hızlı bir şekilde ileri sarılıyor ve aradan geçen yüzlerce insanın ardından 14. saniyede kadraja CHP korteji dahil oluyor.
Vay efendim!
“HDP ile CHP’nin gizli ittifakı gün yüzüne çıkmışmış…”
“HDP-CHP gizli ittifakına” eleştiriler olur. Siyasetin doğasıdır.
Ama eleştiri var… Eleştiri var!
Öküz altında buzağı aramanın da anlamı yok!
Bu eleştiri yalnız bana değil, İzmir’de siyaset yapan birçok kişiye göre de biraz sığ! kaldı gibi.
Kaldı ki düzenlenen miting “çevreci bir miting” yani 6’lı masanın herhangi bir üyesinin düzenlediği siyasi bir miting bile değil.
Yani dediğim gibi orada yoldan geçen herhangi biri de eyleme katılabilir.
Burada şunu sormak istiyorum; Eyleme her katılan ya da HDP bayrağıyla o ya da bu şekilde aynı karede yer alan herkes HDP ile gizli ittifak içinde mi oluyor?
Varın cevabı siz bulun?
POLİTİKA
Sayfa başına git