Eğitim sistemimizle ilgili dertlenmeyen kaldı mı?
Öğrenciler sınav maratonlarında eziliyor, öğretmenler emeklerinin karşılığını alamıyor, veliler ise çocuklarının geleceği için kaygıyla sabahlıyor. İşte tam da böyle bir dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın, Nitelikli Eğitim Çalıştayında yaptığı konuşma ilaç gibi geldi. Tugay, eğitimin laik, bilimsel ve fırsat eşitliğine dayalı bir yapıya kavuşması gerektiğini söylerken, yalnızca bir hedef koymadı; aynı zamanda hepimize bir yol haritası sundu.
Başkan Cemil Tugay, tam da ihtiyacımız olan şeyleri söyledi: Laik ve bilimsel bir eğitim sistemi, herkes için eşit fırsatlar ve bu ülkeyi yeniden nitelikli eğitimle buluşturma sözü...
Peki, bu kime yakışır?
Cemil Tugay'a yakışır, çünkü üzerine düşen sorumluluğun farkında olan bir liderin çıktığı yolda bu kararlılığı görmek çok değerli.
Şu sözler tam da böyle bir duruşun ürünü: "Bir şey kazanılacaksa mücadele ile kazanılacak. Hiçbir şey için mücadele etmediğiniz bir yaşamın değeri olmaz." Mücadele etmek, şöz konusu ülkenin eğitimi olunca daha da önemli hale geliyor. Bugün sınıfların kalabalıklığı, öğretmenlerin yetersiz koşullarda çalışmak zorunda kalışı, eğitimdeki fırsat eşitsizlikleri, çocukların ve gençlerin geleceği için birer tehdit oluşturuyor. Bu sorunları çözmek için herkesin bir şeyler yapması gerekiyor, ama en çok da liderlerin ön ayak olması...
Tugay tam da bunu yapıyor.
“Bir şey kazanılacaksa mücadele ile kazanılacak” dedi
Tugay. Haklı mı?
Fazlasıyla!
Bugün eğitimde fırsat eşitliği sağlanacaksa, öğrenciler kaliteli okullarda okuyacaksa, öğretmenler hak ettikleri saygıyı görecekse, bu ancak toplumun her kesiminin elini taşın altına koymasıyla mümkün olacak. Tugay’ın, "Zamanınızın bir kısmını bu ülkedeki yanlışlar ve haksızlıklar için mücadeleye ayırmak zorundasınız" sözleri ise tam anlamıyla ders niteliğinde.
Bu bir çağrı değil, bir uyanış manifestosu!
Tugay’ın, "İnsanların mayasında iyilik var" sözleri ilk bakışta fazla romantik gelebilir. Ancak burada dikkat çektiği nokta oldukça gerçekçi: İyilik yayılırsa, kötülük azalır. Ve bu iyiliği yayacak olanlar da başta öğretmenlerdir. Eğitimciler sadece bilgi veren kişiler değil, aynı zamanda çocuklarımızın dünyaya bakışını şekillendiren rol modellerdir.
Tugay’ın, "Bu davranış en çok öğretmenlere yakışır" ifadesi tam da bu nedenle yerinde bir tespit.
Başkan Tugay’ın konuşmasının en etkileyici kısmı, mücadele vurgusuydu. Hangi birimiz, ülkemizde yaşanan sorunlara dair içten içe "bir şeyler değişmeli" demiyoruz ki?
Ancak fark şu: Tugay sadece konuşmuyor, eylem çağrısı yapıyor. "Birilerinin başkalarından bir şey beklemeden iyi şeyler yapması lazım. Örnek olması gerekiyor" diyen bir lider, sadece eğitimde değil, her alanda bu yaklaşımıyla umut vaat ediyor...
Bu sözler, eleştirinin ötesine geçip, çözümün parçası olma sorumluluğunu hatırlatıyor.
Bugün, eğitim sistemindeki çarpıklıkların çözümü için cesur adımlar atan liderlere ihtiyacımız var. Cemil Tugay, İzmir gibi bir şehrin belediye başkanı olarak, yalnızca belediyecilik hizmetleriyle değil, toplumun her kesimini ilgilendiren meselelerdeki duruşuyla da örnek oluyor.
Tugay’ın "Dünyada bir gün kötülüğün tamamen yok olacağına inanıyorum" sözleri, belki de hepimizin özlediği bir dünyayı hayal ediyor. Ancak bu hayalin gerçeğe dönüşmesi, onun dediği gibi, "örnek olan insanların" çoğalmasıyla mümkün. Ve İzmir’den başlayan bu çağrı, umarım tüm Türkiye’ye yayılır.
Başkan Tugay’ın konuşması, eğitimdeki sorunlara dair sadece bir eleştiri değil, bir çözüm önerisi sunuyor. "Çoban ateşi yakmak istiyoruz" diyenler, bu ateşi yalnızca sözle değil, eylemle büyütmeli. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu çalıştaydan çıkan sonuçları hayata geçirmesi, diğer illere de örnek olacaktır. Tugay’ın sözleri, sadece eğitimle ilgili değil; aynı zamanda mücadele ruhuyla dolu bir toplumun nasıl inşa edileceğine dair ilham veriyor.
Eğer bu ülkede eğitim reformu gerçekleşecekse, bu reformun fitilini ateşleyenlerden biri olarak Cemil Tugay’ın adını mutlaka anacağız.