İzmir’de son dönemde ne zaman bir haber sitesine baksam, gazeteciliğin artık "like" ve "tıklanma" savaşlarına kurban edildiğini görüyorum. Bunu yapanlar da öyle gizli saklı değil!
Sosyal medya hesapları, belli siteler…
Her şey ortada…
Ne var ki, bu "gazeteciler" kendilerini halkın gerçek temsilcisi, adaletin savunucusu olarak pazarlamaktan hiç çekinmiyor. İnsanın gülesi geliyor, ama bir de işin trajik yanı var: Halk bu oyunun farkında mı?
İzmir, Atatürk’ün kenti, demokrasinin kalesi, değil mi?
Ama görünen o ki, "özgür basın" bayrağını sallayanlar, bu kentin ruhuna ihanet etmeye niyetli. İşin en acı yanı, bu oyunlara alet olan bazı internet siteleri ve sosyal medya hesapları var. İronik olan ise bu sitelerin, halkı aydınlattığını, gazeteciliği koruduğunu iddia etmesi!
Yok artık!
Hadi, herkes bir durup düşünse…
Gerçek gazetecilik bu mu?
Sadece reyting için yalan haber pompalamak mı? İşte bu noktada, İzmir’de gerçek anlamda gazetecilik ahlakı olan herkesin bu kişileri deşifre etmesi gerekiyor. Artık, "gerçek gazetecilik ayakta kalsın" diye mücadele etmek şart.
Eskiler der ki, “Alışkanlıklar kolay değişmez.” Hele ki konu gazetecilikse, her şey değişebilir ama bazı gazetecilerin zihniyeti asla değişmez. Erhan Gülenç, Yeni Asır'ın eski haber müdürü, emeklilikten sonra adını taşıyan kendi haber sitesini kurmuş. Ancak ne var ki, Yeni Asır'da sergilediği tavır ve alışkanlıkları, bu yeni platformda da aynı şekilde devam ediyor.
Peki, bu “yeni” habercilik anlayışı nedir?
Başlık şöyle: “Başkan Yıldız, Gürsel Erol ve Niyazi Arslan'a teslim oldu!” Maç manşeti gibi, havada kartlar uçuşuyor, çalımlar atılıyor...
Ama işe haberin içeriğine girdiğinizde durum öyle mi?
Hayır.
Haber, çiğlik atan bir başlıkla okurun ilgisini çekiyor ama içerikte belediye başkanı Onur Emrah Yıldız'ın, Gürsel Erol ve Niyazi Arslan'ın isteğine boyun eğdiğine dair bir algı yaratılıyor. "Başkan mübarek sanki yok sayılıyor, kararı kendi vermemiş de, birileri onu mecbur bırakmış gibi!"
Bu üslup, ne gazetecilikle bağdaşıyor ne de işin raconuna uygun..
Habercilik, kamuoyuna doğru bilgiyi vermek, şeffaflığı sağlamak ve toplumun çıkarlarını savunmaktır. Ancak burada görüyoruz ki Erhan Gülenç, eski alışkanlıklarından vazgeçmemiş olacak ki, belediye başkanı ile meclis üyesinin arasına nifak tohumları ekmek için elinden geleni yapıyor.
Habercilik bu değil!
Habercilik gerçeğin peşinden gitmektir, dedikodu yaymak ya da manipülasyon yapmak değil.
Bu tür başlıklarla, olayları olduğundan farklı gösterme çabası sadece okuru yanıltmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun güvenini de sarsar. İnsanlar, gazetecilere güvenmek, onlardan doğru ve tarafsız bilgi almak ister. Fakat Erhan Gülenç gibi isimler, bu güveni suistimal ederek kendi ajandalarını gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Kendi haber sitesinde kullandığı bu yanıltıcı üslup, gazeteciliğin en temel ilkelerine aykırıdır. Tarafsızlık, doğruluk ve objektiflik... Bu kavramlar, maalesef Gülenç'in yazılarında esamesi okunmayan değerler haline gelmiş.
Bir de Çiğli Belediyesi'ndeki başkan yardımcılığı meselesine gelelim. Bazı “serçe”lerle konuşuyorum, bakıyorsunuz ki bu haberlerin altında bir “Yeni Asır dayanışması” yatıyor. Eski Yeni Asır çalışanı olan çiğli belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Şirvan Bektaş'ın, Erhan Gülenç'e bilgi verdiği iddia ediliyor.
Şirvan Bektaş ve Erhan Gülenç arasındaki bu iş birliği iddiaları, aslında gazetecilik adına ne kadar acı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu da gösteriyor. Gazetecilik, çıkar ilişkilerinden, dedikodudan ve manipülasyondan arınmış olmalıdır. Ancak burada gördüğümüz şey, adeta eski defterlerin karıştırılıp yeni hesapların görülmeye çalışıldığı bir tiyatro sahnesi gibi.
Bu tür haberlerle ne elde edilmek isteniyor?
Belediye başkanı ve meclis üyeleri arasına nifak sokmak, toplumda yanlış bir algı yaratmak ve böylece kendi küçük dünyalarında bir üstünlük sağlamak mı?
Gazetecilik, toplumun gözü, kulağı ve sesi olmalıdır. Gazeteci, halk adına doğruyu aramalı, toplumu bilgilendirmeli ve onların çıkarlarını savunmalıdır. Ancak burada görüyoruz ki, Erhan Gülenç ve onun gibiler, bu temel prensipleri göz ardı ediyor ve kendi küçük çıkarları uğruna toplumun güvenini sarsıyor.
Habercilik bu değildir!
Habercilik, karanlıkta kalanı aydınlatmaktır, karışıklık yaratmak değil; gerçeği ortaya çıkarmaktır, çamur atmak değil.
Bizler, gerçek gazeteciliğin ayakta kalması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki gazetecilik, doğruyu savunmak, topluma hizmet etmek ve adaleti sağlamak adına yapılan kutsal bir meslektir. Bu mesleği lekeleyenlere karşı da duruşumuz net olacaktır. Erhan Gülenç ve onun gibi alışkanlıklarını değiştirmeyenlere karşı, doğruyu savunmaya, gerçeklerin peşinden gitmeye ve kamuoyunu aydınlatmaya devam edeceğiz.
Oysa şunu hiç sorgulamıyor; Ronay Gezici kimdir, bugüne kadar neler yapmış, nasıl bir kariyeri var, kimlerin yanında hangi pozisyonda çalışmış, yetenekleri nedir? Bunların hiçbirine bakılmaksızın kişiler üzerinden küçük hesaplara alet olunuyor. Ronay Gezici'nin Çiğli Belediyesi'nde başkan yardımcısı olması kimin işine gelmez, bakmak lazım...