Kocaoğlu kongrede topa girmez!
CHP İl kongresine saatler kala kulisler hareketlendi. Kulislerde dolaşan son iddialar ortalıkta uçuşuyor.
Alaattin Yüksel’in PM’den istifa ederek, il başkanlığına aday olmasının altında yatan en büyük nedenin 2019 hesabı olduğu CHP kulislerinde konuşuluyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 2019’da aday olmayacağı için yerine geçecek isimin kim olabileceği konuşulurken, Kocaoğlu’nun 40 yıllık dostu olan Alaattin Yüksel’in bu dönemde genel merkez ilişkisinin güçlü olması nedeniyle uzun süreden beri il başkanlığı için çalışma yaptığı Yüksel’e yakın isimler tarafından ifade ediliyor.
Bu yürütülen projede il başkanlığına oturacak ismin daha önce belirlendiği, ancak; delege seçimlerinden sonra bazı ilçelerde kendisine yakın isimlerin seçim kaybetmesi ve ardından “Kocaoğlu’nun Nevzat Kavalar ismini açıklamasından” sonra Yüksel için işler sarpa sardı.
Ve Yüksel’in “ben karışmayacağım” açıklamasına rağmen ekibinin baskısıyla son kurtuluş olarak büyük bir risk alarak kendisi aday olmak zorunda kaldığı iddia ediliyor.
Ekibin içinde olan isimlerin önümüzdeki dönem hayallerinin gerçekleşmesi için bu kongreden başarılı çıkmaktan başka bir şansı yok. Bu nedenle Yüksel’in kendisinin Büyükşehir hedefiyle ikna edildiği gelen kulis bilgileri arasında…
Evet; Yüksel’in en büyük hayali 2019’da “Büyükşehir Belediye Başkanı olmak”
Yüksel’in il başkanlığı koltuğuna oturmasından sonra ekibin çizdiği şemada metropol ilçelerde kendilerine yakın olan isimlerin atanması için çalışılacağı ve kendi aralarında yaptıkları sohbette liste ise şöyle şekilleniyor.
EKİBİN 2019 BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Alaattin Yüksel, Narlıdere Belediye Başkanlığı’na Celal Yıldız, Güzelbahçe Belediye Başkanlığı’na Ednan Arslan, Balçova Belediye Başkanlığı’na Mustafa Moroğlu, Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na Ali Engin, Karabağlar Belediye Başkanlığı’na Ceyhan Kayhan, Buca Belediye Başkanlığı’na Sevda Erdan Kılıç, Bayraklı Belediye Başkanlığı’na Barış Erel, Çiğli Belediye Başkanlığı’na Gürbüz Bal ve Gaziemir Belediye Başkanlığı’na ise adı il başkanlığı için geçen Umut Tekin’in listede olduğu iddialar arasında.
Yüksel’in yaptığı basın açıklamasına katılan belediye başkanları ve ilçe başkanlarının yüzlerinin asık olması fotoğrafa öyle yansımış ki; bana ne derseniz deyin “orada olanlar çok mutlu değiller” yüzlerinde ki, gerginlik ekibin içinde bulunduğu sıkıntıyı ortaya koyuyor.
Evet; her iki cephede son hazırlıklar bu gece sabahın ilk ışıklarına kadar sürecektir. Ve yarın yapılacak kongreye her iki aday delegenin karşısında kozlarını paylaşacaklar.
İkisi de ‘ağabey’ olmaya talip…
Her ikisinin de partililiği ve verdikleri emek tartışılmaz…
Belediye başkanları ve ilçe başkanları ‘biraz baskı, biraz kurgu’ şeklinde “Yüksel” dese de tabanda Yüksel’e olan tepki çok açık…
Mesele Yüksel’in partililiği değil tabiî ki… Partide il başkanlığı, Genel Başkan Yardımcılığı yapmış Yüksel, parti adına iyi işlere imza atmış biri; ancak özellikle 2011 genel seçimleri ve 2014 yerel seçimlerinde aldığı rol ve sonrasında partide yaşanan tabloya bakarsak bu iyi işler unutuldu! Unutulması da doğal tabiî ki de…
Konuştuğum bir çok partili Yüksel’e karşı… Aslında mesele ekipte… Partililer ekibe karşı… Siyasi anlamda sandıktan son 2 yılda hüsrana uğrayan ve dibe çakılmakta olan bir ekipten bahsediyoruz. Mustafa Moroğlu’ndan, Barış Erel’den, Sevda Erdan Kılıç’tan, Hülya Güven’den ve daha bir çokları…
Kaldı ki Yüksel’le kongre masasına oturan bir çok yapı, yukarıdaki satırlarda saydığım ve sayamadığım isimler için ‘onlar varsa biz yokuz’ diyor…
Bir karmaşa söz konusu. Yüksel bu isimlerden vazgeçer mi… Listede yer alsalar bile çizik yerler… Yahut bir kenarda durup Yüksel’in kazanmasını bekleyip 2019’un hayalini mi kurarlar.
Mesele bence örgütün şu süreçte Yüksel’e ihtiyacı olmamasında…
CHP İzmir Örgütü 2014 travmasından zaten yeni kurtuldu.
Kocaoğlu-Yüksel- Engin bir başka deyişle 3 A’nın yerel seçimlerdeki tavrı nedeniyle CHP 8 ilçeyi kaybetti, kutuplaşmalar oldu yükselen İSYANLAR yüzünden bu süreçte disiplin dosyaları havada bile uçuştu…
Yaralar sarılırken, 2014’ün başrol oyuncuları yeniden rol almak istiyor. Bu 3’lü yine buluştu… Kocaoğlu, Yüksel’e ‘hayır’ demiyor… Engin ‘Yüksel’ diyor… Yüksel de ‘adayım’ diyor…
Oysa Ali Engin’in bundan beş gün önce bir belediye başkanıyla yaptığı görüşmede Alaattin Yüksel’le ilgili söylediklerini buradan yazsam sanıyorum bir daha sokağa çıkamaz.
Bu yapının önümüzdeki süreci toparlayamayacağını ve tersine kutuplaşmaya yeniden neden olacağını düşünüyorum. Net olarak söyleyeyim…Yüksel daha 5 gün öncesinde aday değildi… ‘Genç genç biri olsun’ diye bas bas bağırdı.
Ama kaybetme korkusu içine düşen ekip yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı “Ağabeyleri” Yüksel’i ikna ederek çıkması için ikna ettiler.
Çünkü ekibin delege ve ilçe seçimlerini kaybettikten sonra hesapları alt üst olmuştu.
Matematik tutmadı, bir kaçını ikna edemediler. Bazılarıyla ‘kazanamayız’ dediler. Ellerindeki isimler ya kongre delegesi seçilemedi ya da partililer tarafından antipatiyle bakılıyordu.
Kim olmalıydı… Kocaoğlu’nun da topa gireceği bir isim olmalıydı. Örgüt üzerinde, belediye ve ilçe başkanları üzerinde baskı kurabilecek bir isim olmalıydı.
O isim Kocaoğlu’nun 40 yıllık arkadaşı oldu.
Burada “gençler istedi onların önünü açalım. Onlar için bir kazanalım sonrasına bakarız” mantığı var… Daha önce sevgili Sercan Avcı’nın da ifade ettiği gibi ‘Tansiyon ve şeker hastası olduğu bilinen, geçtiğimiz yıl bir torun sahibi de olan Yüksel ‘siyaseti bıraktım’ mesajları verirken birden il başkan adaylığına talip oldu. ‘Üzerinde baskı’ varmış…
Bu baskı nedeniyle bir televizyon programında ifade ettiği gibi “ kısa bir süreliğine il başkanlığı yapabilirim” açıklamasıydı.
Evet; bu ekibin hayallerini gerçekleştirmesi için yukarıda belirttiğim bütün yapıyı bir araya getirecek bir isim olan Yüksel’i ikna etti ve kongreyi kazanacak ardından kendisine yakın bir isme “sağlık sorunlarını bahane ederek teslim edecek.”
Yani anlayacağınız Yüksel’in süreçte istifa edip yerini başka birine bırakması bence en büyük ihtimal. Ekibi düşündüğü daha doğru bir cümle olur.
Bir yıldır Yüksel’e söylemediğini bırakmayan İl eski Başkanı Ali Engin’in “Yüksel” demesi de “siyaset sen nelere kadirsin” dedirten cinsten… Zaten Engin’in bu güne kadar neden belediye başkanı ve milletvekili olamadığı daha iyi anlaşılıyor.
Keşke sayın Yüksel, partide milletvekilliği, kurultay delegeliği, il başkanlığı, genel başkan yardımcılığı yapmış biri olarak önseçime girseydi.
Hani partinin 16 yıl sonra yaptığı önseçime…
Verdiği emeklerin örgütte ne kadar karşılığının olduğunu önseçim sandığında görülseydi. Belediye başkanlarının baskı yaptığı il kongresi sandığında değil.
Hani yıllarca ‘önseçim’ diyen Nevzat Kavalar’ın önseçime girip aday olmayı başardığı gibi yapsaydı.
“İşim var, gücüm var” dedi girmedi Yüksel önseçime...
Yüksel’e hakkını teslim etmek de gerekir. Kendisine yönelik ciddi desteğin yanında bir o kadar tepkinin olduğu ve delegenin oy kullanırken vicdanıyla baş başa kaldığı bir ortamda aday olmakta her baba yiğidin harcı değil…
2 adaylı yarışta sonucu kestirmek bence güç… Kaç imzayla girerse girsin Yüksel ciddi fire yaşayacaktır… Siyasetin kenarından köşesinden ilgilenen herkesin söyleyeceği bir iddiadır bu…
Bir de çarşaf-blok tartışması var. Yıllardır partiye hizmet vermiş iki isimden sadece Kavalar’ın ağzından ‘çarşaf’ lafı çıkıyor.
Aynı hassasiyeti sayın Yüksel’in de göstermesi gerekli. Ancak gelen bilgilere göre Yüksel’e yakın isimler ‘blok’ diye bastırıyor. Oysa tüzük çok açık bir şekilde çarşaf diyor. 3,5 yıl önceki kongrede çarşaf liste yapılmış, demokrasi şöleni yaşanmıştı. Yüksel’e yakın isimlerin ‘blok’ liste ısrarının “örgüt üstünde kurulan baskıdan” dolayı yaşanabilecek çiziklerden dolayı korkunun olmasından kaynakladığını düşünüyorum.
Bu arada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun “topa girdiği” algısı seçime 24 saat kala yayılmaya başladı. Bu gelişmenin doğru olmadığını ve Kocaoğlu’nun geçmişte taraf olduğu kongrelerde yaptıklarına bakarsak böyle bir gelişmeyi açık açık yapacağını ve bunu gizlemeyeceğini hepimiz biliyoruz.
Kaldı ki; Kocaoğlu "içi dışı bir adam olduğunu hepimiz biliyoruz" “İl kongresinde Nevzat aday oldu oyumu ona veririm” diyen Kocaoğlu’nun “Kongrede oyunu Kavalar’a vereceğini ve topa girerek Yüksel’e oy istemeyeceğini benle birlikte bütün İzmir kefil olur.”
Bu nedenle Kocaoğlu’nun “topa girecek” algısı Yüksel ekibi tarafından bilerek yayıldığını düşünüyorum.
Ayrıca Kocaoğlu’nun bu “topa girdiğini” düşünsek bile CHP’de işlerin dayatma ile olmadığını daha önce yaşanan kongrelerde gördük. Baykal’ın CHP Genel Başkanı olduğu dönemde İzmir’de “Ekrem Bulgun’u açık açık işaret etmiş” ancak salonda delege Selçuk Ayhan’ı il başkanlığı koltuğuna oturtmuştu.
Bu nedenle CHP İzmir İl kongresinde ne Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ne de Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun müdahalesi etkili olur. Burada söz delegenin olacaktır. Delege kendisine baskı yapan ve dayatma yapan yapının karşısında olacak ve sandıktan delegeye kucak açan ve onların kalbine giren adayı il başkanlığı koltuğuna oturtacaktır.