İzmir'de son dönemde artan yangınlar ormanlık alanları yok ederken hava kirliliğini artırıyor. Ege Bölgesi'nde çıkan ve günlerce devam eden orman yangınlarında, doğal biyokütlenin yanması sonucu karbondioksit, su buharı, karbonmonoksit, hidrokarbonlar, azot oksitler ve eser mineraller gibi binlerce ayrı kirletici ve bileşenin açığa çıkmasına neden oluyor. İzmir'de hava kirliliğini değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Yücel, Çevre Durum Raporu'na göre İzmir için yıllık ortalama partikül madde değerlerinin Alsancak, Bayraklı, Bornova, Karabağlar, Karşıyaka, Kemalpaşa, Menemen, Ödemiş ve Torbalı istasyonlarında ulusal sınır değerlerin üzerinde olduğunu belirtti.
'SON 10 YILDA ÇIKAN TOPLAM YANGIN SAYISI BAKIMINDAN İZMİR 3'ÜNCÜ SIRADA'
Son yıllarda Ege Bölgesi'nde orman yangınlarının arttığını belirten Yücel, “Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) 2022 yılı Orman Yangınları İle Mücadele Faaliyetleri Değerlendirme Raporu'na göre son 10 yılda çıkan toplam yangın sayısı bakımından İzmir 1649 yangınla 2 bin 716 adet yangın çıkan Muğla ve 2 bin 446 adet yangın çıkan Antalya'dan sonra 3'üncü sırada geliyor. 10 yılda yanan toplam alan bakımından ise 11 bin 620 hektar ile beşinci sıradadır. Buradan hareketle orman yangını kaynaklı emisyonların Akdeniz ve Ege bölgesi başta olmak üzere kıyı şeridini kaplayan illerde yoğunlaştığı söylenebilir" dedi.
'ORMAN YANGINLARI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ORANININ ARTMASININ ANA NEDENİDİR'
Orman yangınlarının diğer bir boyutunun sera gazı etkisi olduğunun altını çizen Yücel, "Bitki örtüsü yandıkça, içlerinde depolanan karbonu serbest bırakır. Bu, büyük ölçekli orman yangınlarının atmosfere karbondioksit (CO2) salmasının ve dolayısıyla iklim değişikliği oranını büyük ölçüde artırmasının ana nedenidir. Ülkemizde gerçekleşen en büyük yangınlar 2021 yılında yaşanmıştı ve OGM verilerine göre 133 bin hektar orman alanında yaklaşık 12 milyon metreküplük ağaç serveti kaybı oluştu. 2021'deki büyük Manavgat yangını sonucu atmosfere salınan emisyonların, Türkiye'nin 2021 yılında toplam sera gazı emisyonu olan 564 milyon tonun yaklaşık yüzde 1,65'ine tekabül edebileceği uzmanlarca hesaplandı" ifadesine yer verdi.
'SOLUNUM YOLU HASTALIKLARINI TETİKLENEBİLİR'
Orman yangınları sonucunda ortaya çıkan hava kirliliğin insan sağlığına olumsuz etkileri olduğunu belirten Yücel, "Havada asılı partikül maddelerin 10 mikrometreden büyük kısmı burun ve burnun arka kısmında tutulabiliyor. Çapı 10 mikrometreden küçük partiküller ise bronşlara inebilir, 1-2 mikron çapındaki partiküller ise akciğerlerimizdeki küçük hava keseciklerine yerleşebilir. Özellikle PM2.5 üzerine yapılan incelemeler bu kirleticiye maruz kalmanın astım, KOAH, bronşit, pnömoni gibi solunum yolu hastalıklarını tetiklediği görülmekte. Bu anlamda risk grubu; solunum ve kardiyovasküler hastalığı olanlar, orta yaşlı ve yaşlı yetişkinler, çocuklar ve hamile kadınlar olarak tanımlanabilir" diye konuştu.
Orman yangınları kaynaklı hava kirliliği önlemenin ilk adımının orman yangınlarının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması konusunda araştırmaların teşvik edilmesi olduğunu aktaran Yücel, “Son yıllarda dünya genelinde ve ülkemizdeki turizm merkezlerinde insan yerleşimleri ile doğal bitki örtüsünün kesişim noktası artmaktadır. Bu durum bir yandan nüfus artışının doğal sonucu ve önlemezken; orman yangını riskini de doğrudan artırmaktadır. Bu tür kesişim noktalarında yangına dirençli çözümler üretilmesi, düzenli bakım ve yönetim çalışmaları ile bitki örtüsünü kontrol altında alınması önemli. Orman sınırlarına kontrolsüz olarak çöp bırakmak da yaygın olarak görülmektedir. Devlet ormanlarına atık bırakılmasının önlenmesi ve bu atıkların zaman geçirmeden toplanması konusunda yerel yönetimler ve kamuoyu ile sorumluluk paylaşılmalıdır" dedi.(DHA)