MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir süredir devam eden protesto gösterileri ile ilgili, “Başbakan ve hükümet yanan toplumsal ateşin üzerine benzinle gitmiş, bunun yanında hiçbir tepkiyi kaale almamış ve bildiğini okumayı sürdürmüştür.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Gezi Parkı olaylarını değerlendirdi. Başbakan ve hükümetin ‘yanan toplumsal ateşin üzerine benzinle gittiğini, bunun yanında hiçbir tepkiyi kaale almadığını ve bildiğini okumayı sürdürdüğünü’ belirten Bahçeli, “Türkiye bir korku sarmalına hapsedilmiştir. Risk ve tehditlerin hacim ve hızı ileri bir safhaya ulaşmıştır. Sağduyunun rehberliği, soğukkanlılığın öncülüğü arka plana itilmiştir. Hakikaten yaşananlar alarm vericidir. Gündeme gelen hadiseler, ilişkiler, ittifaklar, açıklamalar, restleşmeler kontrolsüz gidişatı çığırından çıkarmaktadır. Taksim Gezi Parkı odaklı kurgulanan çatışma ve çekişme dinamiklerinin, siyasi ve toplumsal bir fecaate kapı aralaması an meselesidir. AKP hükümeti kriz üretmektedir. AKP hükümeti cepheleşme imal etmektedir. AKP hükümeti biz-siz ayrımını güçlendirmektedir. İşin aslında en büyük tehlike de buradadır. 76 milyonun iktidarı olma iddiasını yalnızca retorikte kullanan Başbakan Erdoğan, her alanda birlikteliği sabote etmekte, ‘ben yaptım oldu’ hodbinliğiyle sabırları zorlamaktadır. Başbakan’ın her sözü olay olmaktadır. Her beyanı toplum huzurunu baltalamaktadır. Her icraatı memnuniyetsizler bloğunu tahkim etmektedir.” diye konuştu.
"BAŞINA BUYRUK VE ÖLÇÜSÜZ"
Başbakan’ın kimseyi dikkate almadığını söyleyen Bahçeli, “Eleştirilere kulak asmamaktadır. İkazlara dikkat etmemektedir. Başbakan başına buyruk ve ölçüsüzdür. Başbakan kibirli, kinli, kaba ve keskindir. Başbakan kendi ve zihniyeti dışındaki herkesle ihtilaf içindedir. ‘Ben milletin hizmetkarıyım dedikçe’ gerçekte otoriter eğilimlerini somutlaştırmaktadır. Hizmetkarlık ezberini diline dolayıp da, bu kadar aksini yapan ve aksine hareket eden bir siyaset figürü pek az görülmüştür.” ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan’ın sert ve cebri yöntemlere iyice abandığını kaydeden Bahçeli, “İnsafını, merhametini ve hoşgörüsünü kaybetmiştir. Başbakan ve hükümeti artık husumetin, hıncın ve hizbin adresi haline gelmiştir. Ve oynamadık, tahriş etmedik, bozmadık bir şey bırakmamıştır. Son vakalar bir bakıma, 10,5 yıllık AKP iktidarının kenarda ve dışarıda bıraktığı toplum kesimlerinin; dikkate almadığı, umursamadığı istek ve beklentilerin taşması ve taşkınlık göstermesi olarak yorumlanmalıdır.” dedi.
“BAŞBAKAN VE HÜKÜMET, MESAJLARI DOĞRU OKUMALIDIR.”
Ülke geneline yayılan protestoların diğerlerinden farklı özellikler gösterdiğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: “Elbette Taksim Gezi Parkı’yla vasat bulan eylem ve gösteriler farklı yönleriyle ele alınmalı, mesajlar doğru okunmalı ve ortaya çıkan gerçekler derinlemesine analiz edilmelidir. Bunu da yapması gereken en başta Başbakan ve hükümetidir. Taksim geriliminin ana ve sıklet merkezi Başbakan’ın kuru inadı, hoşgörüsüz tavrı ve ‘benden başkası hükümsüzdür’ anlamına gelen miadı dolmuş siyaset dilidir. Olan biten tüm vakaları yalnızca sökülen ağaçlara, Topçu Kışlası’nın yapımına ve alışveriş merkezi inşasına bağlamak bir tarafı eksik bırakacaktır. Şüphesiz Taksim’de yeşili kapatmak, ağaçları kesmek ve Gezi Parkı’nı gezilemez yer haline getirmek olayları tetiklemiştir. Ancak meselenin gerisinde birikmiş öfke ve kızgınlıkların da bir hayli tesiri görülmektedir. İktidarın bugüne kadar ki tutum ve tercihleri, ceberrut eğilimleri Taksim’de ters tepmiş ve kabaran toplumsal dirençle karşılaşmıştır. Başbakan Erdoğan tepkileri ilk başta basite almış, doğan krizin yine kendisine yarayacağını sanmış, ancak bu kez yanıldığı ve yanlışa düştüğü günler sonra meydana çıkmıştır.”
"EŞBAŞKANLIK UNVANININ YANINA TENOR SIFATINI İLİŞTİRMESİ DE YAKINDA GÜNDEME GELECEKTİR.”
Taksim Gezi Parkı’ndaki gelişmelerin iki boyutu bulunduğunu söyleyen Bahçeli, “Birinci olarak, bu parktaki ağaçların kesilmesi, yeşilin imhası ve buranın rant alanı haline getirilecek olmasıdır.” dedi. Başbakan Erdoğan’ın, Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkarak yerli-yabancı turistlerin gurur duyacağı bir opera binası yapacaklarını ilan ettiğini söyleyen Bahçeli, “Başbakan Erdoğan’ın birden bire yeşeren bu opera merakı gözümüzden kaçmamıştır. Herhalde kendisinin eşbaşkanlık unvanının yanına tenor sıfatını iliştirmesi de yakında gündeme gelecektir. Aklımızın almadığı husus, Taksim’in bir tek eksiğinin opera binası mı olduğudu? Başbakan, Atatürk Kültür Merkezi’nden ne istemekte, bu binanın neresi kendisini rahatsız etmektedi? Yoksa isminin başında Atatürk olmasından mı gocunmaktadı? Başbakan Erdoğan kime sormuş, kimin tavsiyelerine uymuş ve kimlerden etkilenmiştir de AKM’nin yıkım butonuna basmaya karar vermişti? Ayrıca Anıtkabir de hedefte midir'” şeklinde konuştu.
“ORANTISIZ SALDIRILARI TELİN EDİYORUZ.”
Aşırı güç kullanımının Gezi Parkı’nı kabusa çevirdiğini belirten Bahçeli, “AKP hükümeti saldırdıkça kalabalıklar artmış, tahammülsüzlük gösterdikçe olaylar büyümüş ve yurt sathına yayılmıştır. Siyasi irade polisi göstericilerin üzerine salmıştır. Orantısız saldırıları ve yürekleri burkan şiddet tablosunu onaylamadığımız gibi telin ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Ve mutlaka polise gazlı, plastik mermili ve tazyikli suyla saldırı emri verenler hakkında gerekli tüm hukuki işlemlerin yapılmasını ve bunun da geciktirilmemesini bekliyorum.” dedi.
Bahçeli şunları dile getirdi: “Dikkatimizi çeken bir konu da, Başbakan’ın ihanet sürecini birlikte götürdüğü ve iki ayaklı posta arabası olarak kullandığı bazı bölücü siyaset temsilcilerinin Taksim’de ön planda yer almış olmasıdır. Daha da ilginç olanı, İmralı canisinin kanlı posterlerinin sallandığı, PKK paçavralarının taşındığı ve bölücü örgüt militanlarının da suyu bulandırmak ve fırsatı ganimete çevirmek için meydanlara inmeleridir. Şurasını hemen ifade etmeliyim ki, samimi ve duyarlı bir şekilde Taksim Gezi Parkı’na sahip çıkan, demokratik duruşlarını gösteren vatandaşlarımızla bölücü militanları aynı kefeye koymak söz konusu değildir. Taksim’in hayat hakkına sahip çıkan kardeşlerimiz her türlü övgüyü hak etmektedir. PKK sempatizanlarının, marjinal sol örgütlerin kalabalıkları kendi menfaatlerine çevirmek için olağanüstü gayret gösterdikleri de aşikardır. Bunların, demokratik haklarını seslendiren masum vatandaşlarımızın arasına sızarak ülkemizi belirsizliğe çekmeye çalıştıkları görülmektedir. Nitekim etrafa verilen zararların, cam ve çerçeveleri indirecek kadar sahnelenen aşırılıkların, belediye otobüslerine, özel otomobillere, çevredeki esnaf ve işyerlerine verilen hasarların, maskeli yüzlerin polise taş ve sopalarla saldırmasının, parti binalarının ateşe verilmesinin başka türlü izahı olmayacaktır.”
“HERKESİ SAĞDUYU VE OLGUNLUĞA DAVET EDİYORUM.”
‘Ormanları yakan, yeşili kapatan, çevreyi kirleten, insan ve doğa sevgisinden zerre kadar nasiplenmemiş terör gruplarının Gezi Parkı’na sahip çıkmasının’ eşyanın tabiatına aykırı bir durum olduğunu ifade eden Bahçeli, “Çevreyi yakıp yıkanları, etrafa zehir saçanları ve her neviden şiddet taraflarını buradan kınıyor, herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet ediyorum. Muhalefet potansiyelini Türkiye’yi anarşiye ve asayişsizliğe sokmak için kışkırtanların arkasında kimler va? Taksim kalkışmasını ve alaborasını gerçekte hangi mahfiller teorilendirmiş ve kimlere ihale etmişti? Buradan Başbakan ve hükümetiyle neyin pazarlığı yapılmaktadı? Türkiye nereye götürülmek istenmektedi? Bölücü mihrakların da sahneye çıktığı olaylarla nereye varılmak istenmektedir'” diye sordu.