869 barkotlu ürünleri tercih etmenin önemine değinen Bayır, ‘’Artık küreselleşmenin gözleri, bilinçleri, vicdanları kör eden büyüsünden kurtulmalıyız. Bugün itibarıyla milyonlarca işsizimiz var. Ana caddeleri, sanayi siteleri gezdiğimizde kapanan çok sayıda iş yerleri görüyoruz, çarşıda alışveriş yok ve ekonomimiz tam anlamıyla dibe vurmuş bir hâlde. Mustafa Kemal döneminin planlı karma ekonomisinin bize tavsiye ettiği Cumhuriyet değerlerini terk ettiğimiz için mi uçuruma gidiyoru? Mustafa Kemal’in karma ekonomik modeline daha sıkı sarılmanın vakti geldi de geçiyor bile. Yerli üretim ve tüketim dengelerini bir devlet politikası hâline getiremezsek bizi bekleyen tehlikeleri de bertaraf edemeyiz. Yerli malı 869 barkotlu ürünleri tercih etmeliyiz. İşsizliğin çözülmesi buna bağlı. Unutulmamalıdır ki, tüketilen her yerli malı, bir işsize iş demektir. Eğer her Türk vatandaşı yurtseverim diyorsa, mutlaka yerli mallarını tercih etmelidir. Durma noktasına gelen üretimi canlandırmanın en iyi yolu yerli malına yönelmektir. Yaşadığımız günlerin Düyun-u Umumi yönetimine gittiğimiz yıllara çok benzediğini söylesek pek de yanılmış olmayız. Şimdi soruyorum tutumlu olmak, tasarrufun önemini kavramak ve kavratmak ulusal bir zorunluluk değil midir' Hepimize bu konuda düşen görevler var, kişisel olarak ve ülke olarak hassasiyetlerimizi bu konuda geliştirmeliyiz. AKP bilinçli olarak Yerli Malı Haftasını unutturmaya çalışıyor. Üretmeyen, tüketen bir toplum algısı yaratıyor’’ dedi.
ABD, Fransa ve Almanya gibi ekonomik anlamda gelişmiş ülkelerin ‘yerli malı haftaları’ sadece bir haftaya değil, bütün bir yıla yayılarak önemsediğini hatırlatan Bayır, “Almanya’da bir otomobil fabrikasında, ‘Eğer Japon otomobiline bineceksen git kendine Japonya’da iş bul’ yazısı bulunur. Bu yazının benzeri ABD’de de var. Yine Fransa’da sinema salonlarında gösterilen her on filmin altısının Fransız yapımı olması zorunluluğu var. Bu ne anlama geliyor; Fransa hem kendi ülkesinin sanatçısını koruyor, hem dilini koruyor, hem de kendi insanını. Dışarıda hal böyleyken bizim ne yazık ki görsel ve yazılı medyamızın haline üzülmemek elde değil. Türkiye’de tüketim toplumu modeli, AKP tarafından beslenip büyütülüyor. ‘Siz üretmeyin, tüketmekle meşgul olun’ algısı AKP tarafından topluma yerleştiriliyor’’ dedi.