‘İzmir korkularının artık modası geçti’
Ak Parti’nin İzmir Büyükşehir belediye başkan adayı Binali Yıldırım, İzmir’i ‘ezber bozan bir şehir’ olarak tanımladı. Yıldırım, bakan çocuklarının tutuklandığı yolsuzluk operasyonu hakkında ise şunları söyledi: “Bu, siyasi iradeye karşı bir hareket, bir kalkışma.”
İZMİR- Ak Parti’nin İzmir büyükşehir belediye başkan adayı Binali Yıldırım, kabineden ayrılmadan önceki son röportajını Milliyet’e verdi. İzmir için pompalanan korkuların modasının geçtiğini belirten eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, “İçtiğimize, giydiğimize karışacaklar korkuları artık miadını doldurdu. İzmir ezber bozar, kimse ‘İzmir’in ideolojisini savunuyorum, hizmet önemli değil, bana mecbursunuz’ düşüncesine kapılmasın” dedi. Bakan çocuklarının tutuklandığı yolsuzluk operasyonuna tepki gösteren Yıldırım, “Yolsuzluk hiçbir şekilde kabul edilebilir bir şey değil. Ama bu operasyon bunun ötesinde bir şey. Bu bir kalkışma. Bu bir topyekün siyasi iradeye karşı bir hareket” diye konuştu.
Yıldırım, Pakistan dönüşü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel uçağında Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
İzmir adayı olmanız sürpriz oldu mu, bekliyor muydunuz'
- Doğrusu sürpriz olmadı. Çok uzun zamandır gündemdeydi. Son 1 senedir dillendiriliyordu. Hem basında hem siyasi çevrelerde hem de İzmir genelinde böyle bir beklenti oluştu. Beklenen bir sonuçtu.
İzmir’de nasıl bir çalışma yürüteceksiniz'
- Hizmet odaklı bir kampanya yapacağım. Marka şehir yapmak için daha önce de başlattığımız projeler var. Bunlar ağırlıklı olarak alt yapı projeleri. Örneğin yollar, tüneller, limanlar, balıkçı barınakları vs. Bunlara sosyal ve kültürel projeler de ilave edeceğiz. İzmir’de imar problemleri, güvenli olmayan yapılaşma sorunu, yeşil alan sorunu var. Alt yapı, toplu taşıma sorunu var. Bunlar öncelikli olarak yapılacaklar. İzmir için 1’den 5’e kadar ne önemli diye anket yaptırdık. Birinci konu alt yapı ve ulaşım çıktı. Elimizdeki bilgilere göre projelerimizi üretiyoruz. Bununla İzmir’li hemşerilerimizin önüne çıkacağım. İzmirliler bize yol verirse güvenlerini gösterirse İzmir’de de güzel şeyler yapacağımızı söyleyebilirim, bunun garantisini İzmirlilere verebilirim. Herkes bunu söyleyecek ama ben Binali Yıldırım olarak söylüyorsam arkasında 11 yılın dağ gibi hizmetleri var. Herhalde hemşerilerimiz söylenene değil aynı zamanda kimin söylediğine ve yapılana bakacaklardır, bu konuda rahatım.
‘İzmir ezber bozan bir il’
‘İzmir seçmeni ideolojik bakıyor’ deniyor, bu yıkılabilir mi'
- İzmir 50’li yıllarda DP’nin kalesi. Daha sonra AP kalesi olmuş. Bir ara Ecevit döneminde Halk Partisi’ne geçmiş. Özal’ın döneminde ANAP’ın kalesi olmuş. 90’lı yıllarda tekrar CHP’ye geçmiş. İzmir’in ideolojik bakması demek sürekli sola, marjinal fikirlere rağbet etmesi anlamına gelir. Bu İzmir’e açıkçası layık görülmemesi gereken bir sıfattır. İzmir’in en büyük özelliği ezber bozan bir il olmasıdır. Kimse İzmir’de ‘bana mecburdur’, ‘İzmir’in ideolojisini savunuyorum hizmet önemli değil. Bunun içinde bana destek vermesi lazım’ diye bir düşünceye kapılmasın. Bunun böyle olmadığını biz 2011 Haziran seçimlerinde gördük. Ak Parti orada önemli bir çıkış yaptı. Biz hep hizmet odaklı kampanya yürüttük. Asla ideolojik tartışmalara girmedik. Açıkça söylüyorum İzmirlilerin yaşam tarzı İzmirlilerin düşünceleri tabii ki kendileri açısından önemli. Hiçbir zaman İzmirlileri kendi düşüncemize uydurmak gibi bir yanlışın içinde olmadık. Ama rakiplerimiz bunu çok kullandılar.
Kaygılar için ne diyeceksiniz'
- Rakiplerimiz korkular pompaladı. “Bunlar gelirse yaşam tarzına müdahale edilecek, ne içtiğimize, ne yediğimize ne giydiğimize karışacaklar” falan... Bunlar bana göre artık miadı dolmuş fikirlerdir. Korku üreterek insanları etrafında toplama gayretinden öteye gidemez. İletişimi o kadar geliştirdik ki Türkiye’de 4 milyon İzmirli’ye arka planı olmayan bir gerçeğe dayanmayan ideolojik, içi boş söylemleri kabul ettiremezsiniz. 11 yılımız var. Kimin hayat tarzına karışmışız. Kimin ne yaptığı ile ne yediği ile ilgilenmişiz. O bakımdan ben o ortaya atılan fikrin tamamen modası geçmiş söylem olduğunu düşünüyorum. İzmir’de de karşılığı olduğu kanaatinde değilim.
‘11 yıl dolu dolu geçti’
11 yıl bakanlıktan sonra belediye başkan adayı olmanız, soru işaretleri yarattı mı sizin açınızdan'
- 11 yıl dolu dolu geçti. Aşağı yukarı 150 milyar liralık doğrudan yatırım yaptık. 50 milyar da yap işlet devret yatırım yaptık. 60 milyar da özel sektör Telekom ağırlıklı olmak üzere yapıldı. 260 milyar 11 yılda. Başladığımız önemli projeler var. Bu projeler benim elimde doğdu, bunlar benim bebeğim gibi. Bunların bitişini de bakan olarak görmeyi arzu ediyordum ama nasip buraya kadarmış, fark etmez. Başlanan projeler gelen arkadaşımızla da aynı anlayış ve titizlikle devam eder. İnşallah o gün gelir biz de torunlarımızla beraber açılışlara davet ederlerse katılırız.
‘Çocuklarımız sitem ediyor’
Sizin ailenizle ilişkiniz nasıldı geçen 11 yılda'
- Torunlarımı çok özlüyorum, görebilmek için yanlarına gidemiyorum. Gittiğim yerde havalimanlarına çağırıyorum orada görüyorum. Böylece bu eksikliği, özlemi gideriyoruz. Eşe dosta çok zaman ayıramıyoruz. Çocuklarımız bazen bize sitem ediyor: ‘Baba sen Bakan oldun. Biz aslında çok sevinmemiz lazım ama sevinmiyoruz. Mutlu değiliz. Bakan olmadığın zaman seni daha çok görüyorduk. Bir de hayatımız kısıtlandı. Bakan çocuğu olduğumuz için rahat hareket edemiyoruz.” Aman laf gelir, söz gelir diye. Böyle şeyler yaşıyoruz maalesef. Ama bütün bunların ötesinde arkaya baktığımızda ülkemiz için yaptıklarımızı gördüğümüz zaman, zamanın boşa geçmediğini bir kez daha görüyoruz, bir tatlı yorgunluk oluyor. Bu da bizi mutlu ediyor.
‘Yolsuzluk konusu bir tür kalkışma’
Bazı bakanların çocuklarına yönelik yolsuzluk iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz'
- Bu konu belli. Burada karışık hiçbir şey yok. Yolsuzluk konusunda bırakın Bakan ve siyasetçiyi, hiçbir vatandaşın müsamaha göstermesini bekleyemeyiz. Yolsuzluk hiçbir şekilde kabul edilebilir bir şey değil. Ama bu operasyon bunun ötesinde bir şey. Yani yapılış şekline baktığınız zaman burada yolsuzluk artık teferruata dönüştü. Bu bir kalkışma. Bu bir top yekün siyasi iradeye karşı bir hareket. Bunun detayları her gün biraz daha ortaya çıkıyor. Arkadaşlarımızın çocuklarıyla ilgili diğer kamu görevlileri veya iş aleminden insanlarla ilgili konuda yargıda gerçekler ortaya çıkacaktır. Bu aşamada onlar üzerine yorum yapmak bize yakışmaz. Onu bir tarafa ayırırsak, diğer boyutu hiçbir demokratik ülkede kabul edilebilir bir şey değildir. Zaman zaman Türkiye, sistem içerisinde böyle yeşeren, devlete karşı bir güç odağı oluşturma çabalarını yaşadı, 90’lı yıllarda yaşadı, 80 öncesi yaşadı. Ama farklı farklı türlerde oldu bu. Ne oluyo? İşte kamuda otorite zaafı olduğu zaman birtakım insanlar durumdan vazife çıkararak etrafında koloni oluşturuyor, bir güç odağı oluşturuyor. Herkes ona tabi olmaya başlıyor. Aynen paralel devlet yapısı deniliyor ya bunun benzeri bir şeyi burada başka bir formatta ortaya çıktı. Yoksa durup dururken 3 tane birbirinden farklı olay aynı anda patlatılarak parça tesirli bombaya dönüştürülmesi çok masum ve mantıklı bir şey değil. Eğer bir yolsuzluk iddiası varsa affedersin bunun davul zurnayla yapılmasına gerek yok. 14-15 ay beklenmesine de gerek yok. Eğer bir suç işleniyorsa bu suç işlendiğini 1 ayda anlarsınız. Nedir, daha fazla bilgiye erişeyim daha fazla malzeme toplayayım daha fazla gürültü çıkarayım. Olay budur. Yapılan bir yönüyle suçtur. Suç işlenmesine seyirci kalmak ve müdahale etmemek de bana göre suçtur. Eğer kamu menfaati düşünülüyorsa zarar büyümeden mücadele etmek gerekir. Öbür türlüsü başka bir şeydir, bunu görmek lazım. Ne mahkemeyi ne yargıçları zan altında bırakacak bir değerlendirme yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Asıl üzerinde durulması gereken bu işin arka planında ne va? Gerçek amaç n? Bu da günden güne netleşiyor. Saflar netleşiyor.
‘Halkımızın yüzde 100’ü mutlu’
Marmaray ile ilgili muhalefetten çok eleştiri aldınız, nasıl değerlendiriyorsunuz'
- Meyveli ağacı taşlarlar. Eleştirmemeleri gerekir. Yurtdışında Marmaray’dan gıpta ile bahsediyorlar. Asrın projesi diye boşuna demiyoruz. Bu bir ileri mühendislik projesidir. Türkiye’nin yüz akıdır. Hal böyle iken içeriden ‘Tamamlanmadan açıldı. Marmaray durdu, arıza yaptı falan’ bunlar doğrusu kabul edilebilir bir şey değil. Bana göre bunlar tutmadı. Şu ana kadar 7-8 milyonu geçti. Günlük 100 binlerin üzerinde kullanan var.
Siz ilk geçişinizde ne hissettiniz'
- Açmadan önce defalarca deneme sürüşleri oldu. Tabii insan kendi elleriyle sıfırdan arkadaşlarıyla yaptığı bir eseri görmek nasıl herkese bir haz veriyorsa ben de o hazzı duydum. CHP’liler de geçmedilerse kendilerine zulmederler. 2 saat dolaşsınlar trafikte, 4 dakikada geçmek varken. Geçenlerin partisini sormuyoruz. Yüz binler geçiyor. Herhalde onların arasında CHP’liler de her partili vardır. İlk günde emniyet butonunu çekenler olunca bazı yerlerde haberler abartıldı. Biri tweet atmış çok hoşuma gitti: ‘Marmaray açıldı. Halkımızın yüzde 80’i memnun. Marmaray arıza yaptı halkımızın yüzde 20’si mutlu. Dolayısıyla halkımızın yüzde 100’i mutlu.’
Kanal İstanbul projesi ne aşamada'
- Çalışmalar devam ediyor. Hem çevresel etki değerlendirmesi var hem de güzergahla ilgili sondajlar var. Kanal üzerinden geçen 7 tane yol var. O yolların yapılmasıyla ilgili yatırım programa alındı. 5 milyar kaynak konuldu. Proje çalışmaları ve yapılaşmalar oradaki eko sistem oluşturulacak. İnşallah önümüzdeki yıl herhalde orada da bir hareketlenme olur. (Milliyet)