Kampta kalmak istemeyen Suriyeliler Diyarbakır’ı mesken tuttu
Esed rejiminin katliamlarından kaçarak Türkiye'ye sığınan 200 binden fazla Suriyeli sınır illerindeki çeşitli kamplarda hayatını sürdürüyor. Ancak aileler arasında kavgalar yüzünden birçok Suriyeli, kamp yerine Türkiye'nin farklı şehirlerde...
Esed rejiminin katliamlarından kaçarak Türkiye'ye sığınan 200 binden fazla Suriyeli sınır illerindeki çeşitli kamplarda hayatını sürdürüyor. Ancak aileler arasında kavgalar yüzünden birçok Suriyeli, kamp yerine Türkiye'nin farklı şehirlerde yaşamayı tercih ediyor. Mağdur durumdaki Suriyelilerin akın ettiği yerlerden birisi de Diyarbakır. Sayıları binleri bulan mülteciler, beş parasız bir şekilde Diyarbakır'ın yoksul mahallelerinde hayata tutunmaya çalışıyor. Bunlardan biri de El Ömer ailesi. Eşi ve 7 çocuğuyla beraber Benusen semtine gelen Musa El Muhammed El Ömer, bir yandan ailesinin karnını doyurmaya çalışırken diğer yandan da eklemleri zedelendiği için yürüyemeyen oğlunu ameliyat ettirecek parayı bulmaya çalışıyor. Resmi kayıtları ve mesleki yeterlilikleri olmadığı için iş bulmakta zorlanan mülteciler, çareyi çoğunlukla dilencilik yapmakta buluyor.
Suriye'de 2 yıldır rejim muhalifleriyle Suriye güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Beşar Esed'in zulmünden kaçan halk, Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak gibi ülkelere sığınıyor. Birleşmiş Milletler'in raporuna göre mültecilerin sayısı bir milyona ulaştı. Yaklaşık 200 bin kişinin sığındığı Türkiye, kurduğu 17 kamp için bugüne kadar 600 milyon dolardan fazla harcama yaptı. Suriyeliler daha çok sınır hattındaki Hatay ve Şanlıurfa illerine yerleştirildi. Kilis ve Gaziantep'te de kamplar oluşturuldu. Ancak çadır kentlerde yaşamak istemeyen bazı mülteciler Diyarbakır ve Mardin'in kenar mahallelerine yerleşmiş durumda. Kamplarda mahremiyetin olmadığını, bundan dolayı aileler arasında husumetlerin meydana geldiğini ifade eden mülteciler, bu sebeple kamplarda kalmak istemediklerini dile getiriyor. İş bulamayan, mahalle sakinlerinin yardımlarıyla yaşamaya çalışan savaş mağdurları, hem kaldıkları evlerin giderlerini karşılamak hem de karınlarını doyurabilmek için dilencilik yapıyor.
Suriye'den kaçtıktan sonra Diyarbakır'ın Benusen Mahallesi'ne yerleşen Musa El Muhammed El Ömer, hallerinin içler acısı olduğunu söylüyor. Aileler arasındaki kavgalardan dolayı kamp yerine Diyarbakır'a geldiklerini dile getiren Musa, iş bulamadıkları için mecburen dilendiklerini dile getiriyor. "Dilenerek topladığımız paralarla geçinme imkanı buluyoruz. Bir iş imkanı bulabilsek, burada çalışabilsek çok daha güzel olur. Benim isteğim bu. Başka bir şey istemiyorum." diyor.
Suriye'de savaş başladığında doğan çocuğunun eklemlerinden sakatlık geçirdiğini anlatan Musa, Halep'te ameliyat yaptırmak istediğini ancak çok yüksek miktarda para istediklerinden ötürü bunun gerçekleşmediğini anlattı. Çocuğu Muhammed Mubad'ın yürüyebilmesi için ameliyat olması gerektiğini dile getiren Musa, "Halep ve Haseki'de dolaştık bize yüklü miktarda para olması gerektiğini bunun da 40 bin lirayı bulduğunu söylediler. Şu an sadece oturuyor ancak yürüyemiyor. Benim istediğim çocuğumun yürüyebilmesi. Genelde sırt üstü yatıyor ya da çocukların kucağında bir yerlere gidiyor. Benim 7 tane çocuğum var. Onun da iyileşmesini istiyorum." şeklinde konuşuyor.
'DİLENMEK GÜCÜMÜZE GİDİYOR'
Musa El Muhammed El Ömer'in kardeşi Hüseyin El Muhammed El Ömer de, savaş başladıktan sonra Halep'ten yola çıktıklarında iki taraf arasında kaldıklarını, ne yapacaklarını bilemez hale geldiklerini söyledi. 'Çatışmalar sırasında evlerinin hasar gördüğünü kaydeden Hüseyin, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Üstten bombalar yağıyordu. Şarapnel parçaları çocuklarımıza isabet ediyordu. Çocuğumun kafasına şarapnel parçası çarptı. Onu ameliyat ettirdik. Ameliyat ettirdiğimiz yer perişan olunca yavaş yavaş sınıra yaklaştık. Kamplara uğramadan direkt Urfa üzerinden Diyarbakır'a geldik. Buraya gelmemizin asıl sebebi çocuklarımızı kurtarmak. Savaş biter bitmez Suriye'ye geri döneceğiz."
Savaştan sonra tüm mal varlıklarını kaybettiklerini belirten Hüseyin, mecburiyetten sokaklarda dilenmek zorunda kaldıklarını dile getiriyor. 'Dilenme gücümüze gidiyor' diyen Hüseyin, "Ama mecburuz. Evin eşyalarını çevre halkı getirdi. Yemek pişirdikleri zaman yemeklerinin bir kısmını bize getiriyorlar. Onların sayesinde biz geçiniyoruz onlar da olmasa perişan olurduk." diyor.