TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu darbeyi kınadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, bir bildiri hazırlayarak Mısır’daki darbeyi kınadı. Dünyadaki örneklerinden bilindiği üzere, darbe zamanlarında idamlar, işkenceler, uzun gözaltılar, haksız tutuklamalar...
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, bir bildiri hazırlayarak Mısır’daki darbeyi kınadı. Dünyadaki örneklerinden bilindiği üzere, darbe zamanlarında idamlar, işkenceler, uzun gözaltılar, haksız tutuklamalar ve başkaca insan hakları ihlallerinin olağan biçimde yaşandığı herkesçe bilindiğine dikkat çekilerek; demokrasilerde seçilmiş iktidarların ancak yine önceden belirlenmiş kurallarla el değiştirdiğine işaret edildi. Bunun dışında, yapılan her türlü müdahalenin demokrasiye, hukuka ve insan haklarına aykırı olduğunu ifade eden Komisyon, Mısır’da yapılanın da daha önce onlarcası görülen ve demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını ayaklar altına alan darbelerden biri olduğunu kaydedildi.
Yetkisiz bir şekilde gasp edilen iktidarın derhal halka iade edilmesi gerektiğini ifade eden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, dünyadaki bütün demokratik kurum ve kişilerin, içinde insan hakları ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere karşı açıkça tavır alması gerektiğini bildirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi insan Haklarını İnceleme Komisyonu, Mısır’daki askeri darbeyi kınarken, iktidarın bir an evvel halka teslimini ve darbe girişimlerinin bir daha tekrarlanmamasını temenni ettiğini duyurdu.
PAKDİL: SEÇİLMİŞ İKTİDARA DARBE KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Nevzat Pakdil de Mısır’da ordunun seçilmiş iktidara karşı önce muhtıra verdiğini, sonra da darbe yaptığını, bu hususun kabul edilebilir bir durum olmadığını söyledi. Pakdil, “Demokrasinin en önemli göstergesi, halkın tercihi ile oluşturulan iktidarlardır. Demokrasiye geçildikten sonraki dönemlerde periyodik olarak gerçekleştirilen darbeler, demokrasinin kurumsallaşmasının önündeki en önemli engeldir. Mısır’da yapılan darbe de Mısır halkının tercihinin hiçe sayılmasıdır ve Mısır’ın geleceğini menfi yönde etkileyecek bir girişimdir.” diye ifade etti.
Nevzat Pakdil, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Mısır ordusu tarafından yapılan darbe ile görevden alınması dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, şunları belirtti: “Vesayet sistemi Mısır’da kendisini bir kez daha göstermiştir. Halka (Sizin yaptığınız tercih doğru değildir. İktidarın gittiği yol yanlıştır. Doğruyu biz biliriz, yol haritasını biz tayin ederiz) denilerek darbe yapılmıştır. Hangi gerekçe ile yapılmış olursa olsun darbeleri hoş görme, alkışlama gibi bir lüksümüz olamaz. Eğer demokrasi istiyorsak, halkın oyuna, tercihine saygı göstermek zorundayız. Bir ülkenin siyasi sisteminin demokratik olup olmadığını belirlemede, göz önünde tutulan en önemli kıstas, her vatandaşın yalnızca bir oya sahip olduğu genel oy hakkı ile katılacağı seçimlerdir. Bu seçimler sonucunda iktidarın halkın elinde olması ve siyasi partilerin, makul aralıklarla yapılan dürüst seçimlerde adaylarını ve programlarını halkın tercihine sunması gelmektedir.”
“DARBELER İNSAN HAKLARI İHLALİDİR”
Askeri darbelerin, hiçbir zaman toplumları ileriye taşımadığını sözlerine ekleyen Pakdil, “Bunun en temel göstergesi darbelerin sıklıkla yapıldığı ülkelerin gelişmişlik düzeyinin düşük olmasıdır. Darbeler bu ülkelerin ekonomisinin, kültürünün, demokrasisinin zedelenmesine yol açmaktadır. Darbeler hangi açıdan bakarsanız bakın bir insan hakkı ihlalidir. Askeri vesayetin zaman içerisinde aşamalı olarak daha etkin bir şekilde kurumsallaşması dolayısıyla askerin siviller üzerindeki denetimi güçlenerek devam etmektedir. Bunun sonucunda da askeri vesayetin desteklediği sivillerden oluşan iktidarlar, ülkenin geleceğine yatırım yapmak yerine, darbe yapanların yanında yer almaktadırlar.” dedi.
Avrupa Birliği’nin, Mısır’daki darbeye sessiz kalmasının da düşündürücü olduğunu sözlerine ekleyen Pakdil, şunları ifade etti: “Askeri darbe sebebi ne olursa olsun demokrasiye indirilmiş bir keskin kılıç olarak düşünülmelidir. Askeri darbeler, mevcut sistemi zor kullanarak değiştirme yöntemi olduğuna göre, bu yöntemin hiçbir zaman demokraside kabul edilemeyeceği unutulmamalıdır. Tecrübeler göstermiştir ki bir demokraside en kötü çözüm bile askeri darbeden daha iyidir.”