CHP, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti 18 Temmuz’da; KDV ve ÖTV oranlarının iktidar tarafından yükseltilmesi ve temel ihtiyaç ürünlerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla, TBMM Genel Kurulu’nun olağanüstü toplanarak genel görüşme açılmasına ilişkin önerge vermişti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, muhalefetin önergesi üzerine, 19 Temmuz’da; TBMM Genel Kurulu’nu toplantıya çağırmıştı.
TBMM Genel Kurulu bugün, saat 15.00’te toplandı. Genel Kurul’da önce, elektronik sistem üzerinden yoklama yapıldı. AK Parti milletvekillerinin, Genel Kurul salonuna girmedikleri görüldü. Elektronik sistem üzerinden yoklama yapıldı. TBMM Başkanvekili Celal Adan, toplantı yeter sayısının sağlandığını okudu. AK Parti milletvekilleri daha sonra TBMM Genel Kurul salonuna girdi.
Genel Görüşme önergesinin gündeme alınması önerisinin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından oylamaya geçildi. Genel görüşme önergesi, AK Parti ve MHP oyları ile reddedildi.
Genel Görüşme önergesinin reddedilmesinin ardından; CHP Grubu ile Saadet Partisi Grubu, TBMM’nin çalışmalarına devam etmesi ile ilgili önerge verdi. Önergeler, açık oylama yöntemiyle oylandı. TBMM’nin çalışmalarına devam etmesi önergesi de AK Parti ve MHP oyları ile reddedildi.
TBMM Başkanvekili Celal Adan, “Bu sonuca göre, çalışmalara devam edilmesine yönelik önergeler kabul edilmemiştir. Gündemde bulunan konuları sırası ile görüşmek için Anayasa ve İçtüzük gereğince 1 Ekim 2023 Pazar günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum” dedi.
TBMM Genel Kurulu, 1 Ekim 2023’e kadar tatile girdi.
ÖZGÜR ÖZEL’DEN CUMHUR İTTİFAKI’NA: ‘HAYIR’ OYU VERMEYE GELDİNİZ
TBMM Genel Kurulu; CHP, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti’nin olağanüstü toplanma talebinin ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un çağrısı üzerine bugün saat 15:00’da toplandı. Genel Kurul'da önce, görüşmelere başlanabilmesi için gerekli olan 200 milletvekilinin salonda olup olmadığını belirlemek amacıyla yoklama yapıldı. Yoklama esnasında AK Parti ve MHP’li milletvekilleri Genel Kurul salonuna gelmezken toplantı yeter sayısının sağlanmasının ardından salona girdikleri görüldü.
Görüşmelerde, CHP'nin "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önerisiyle Meclis’in çalışmalarına devam etmesi önerileri ele alındı. CHP Grup Başkanı Özgür Özel, şunları söyledi:
“AKBELEN’DEKİ DİRENİŞİ SAYGIYLA SELAMLIYORUM”
“Bakanlarımız gibi, Beşli Çete’nin, Saray’ın müteahhitleri gibi, yandaş yazarlar gibi keyfimiz yerindeydi. Ne yapmaya geldik, ne oldu da geldik? Daha geniş açıklayacağım ama ‘dünden bugüne ne oldu’ derseniz tek bir gün içinde bile, seçimden önce ‘tık’ çıkmayan bir yerde hızar sesleri gelmeye başladı. Akbelen’de LİMAK’ın da ortağı olduğu maden sahasını genişletmek üzere köylüleri, teyzeleri coplayarak; gencecik, insanları tekme tokat yerlerde sürükleyerek Akbelen ormanlarına saldırdılar. Akbelen’deki direnişi saygıyla selamlıyorum. Son olarak Şanlıurfa’da, ama 6 ilde DEDAŞ’ın çalışanları, elektrik dağıtım şirketinin görevini yaparken Diyarbakır’da geçmişteki elektrik işkencelerini hatırlatırcasına köylünün, çiftçinin canını yakan, onlara yeni nesil elektrik işkenceleri yapan bu sıcakta bırakan, ürünlerini yakan, evlerine haciz götürenlerin ve bir de bunun yanında bu hizmet sırasında hakkını alamadığı için sendika talep eden, zam talep eden, bunun için kapının önüne konulan 300 tane DEDAŞ işçisinin de direnişinin yanındayız. Onların şahsında Türkiye işçi sınıfını selamlıyoruz.
“‘TATİL ZAMANI DEĞİLDİR, MECLİS ZAMANIDIR’ DEDİK, ONUN İÇİN GELDİK”
Mazot alamayan çiftçilerin ekin söktüğü, bağları söktüğü görüntüleri izliyoruz. Türkiye Mühendis Mimarlar Odası’nın üyelerinin, şehir plancılarının, mühendislerin asgari ücretlerini belirleme yetkilerini daha dün ellerinden almaya kalktınız. Amasra’daki maden kazasını milletvekilimiz takip etti. Oradaki işçiler mahkemede Soma’dan, Ermenek’ten farklı olmayarak, ‘Üretim baskısı altındaydık, üretim baskısı faciayı getirdi’ dedi. Daha dün İstanbul’dan Ankara’ya yürümek isteyenlerin önüne setler çekildi. Daha dün internete yüzde 70 zam geldi, daha dün ilaca yüzde 30 zam geldi ve kur 14’lü euroya ayarlandı. Reel kur 29 lira olduğu için yine ilaç bulunamıyor. Yine kanser tedavisi aksıyor, yine gencecik, küçücük çocukların, tasalı ailelerinin içi yanıyor. Biz, o yüzden ‘Tatil zamanı değildir, Meclis zamanıdır’ dedik, onun için geldik.
“YAŞATTIĞINIZ BÜYÜK EKONOMİK BUHRANIN, YAPTIĞINIZ SEÇİM EKONOMİSİN SONUÇLARINI TARTIŞMAYA GELDİK”
Yaşattığınız büyük ekonomik buhranın, yaptığınız seçim ekonomisin sonuçlarını tartışmaya geldik. Biz, 14 Temmuz günü, ‘Bu kadar dert var, tasa var, nereye gidiyorsunuz’ dedik. Kamu emekçisi, beyaz yakalı, mavi yakalı işçi, motokurye, plaza çalışanı, apartman görevlisi, çiftçisi, mühendisi, işçisi, memuru, emeklisi sizden çözüm bekler. Oyları aldınız, bir hafta bir torbaya batırdınız çıkardınız, bir hafta Anayasa dışı bir ek bütçe yaptınız, tatile gittiniz. ‘Nereye gidiyorsunuz’ dedik. ‘Gelin konuşalım, gelin tartışalım, gelin çalışalım, yaraya merhem olalım, bu zulmü bitirelim’ dedik. Ama geldik çağrıyı yaptık, 277 kişi; partileri, grupları, kendileri irade koydu buraya geldi. Bir başka grup açıklama yaptı, ‘Tam kadro geleceğiz, yoklamaya girmeyeceğiz’. Dışarıda beklediniz, görüşmeler başlayamasın diye. Muhalefet 200’ün altında kalırsa toplanamasın diye. Nerede? Parlamentoda, konuşulan yerde.
“‘BİZDEN MEDET UMANLARIN ÜMİDİNİ BOŞA ÇIKARMAYALIM’ ÖNERGESİNE ‘HAYIR’ OYU VERMEYE, TATİLE DEVAM ETMEYE OY KULLANMAYA GELDİNİZ”
Gittiniz, döndünüz; peki o parayı nereden harcadınız? Size verilen maaşlar, maaş mıdır, hak ediş midir sanıyorsunuz. Hepimize verilen maaşların adı, yurt içi daimi yolluk ve harcırahıdır. Siz, millet için icap ettiğinde gidin, günü geldiğinde buraya gelin diye verilen, her birisi tüyü bitmemiş yetimin alnının teri olan, tüyü bitmemiş yetimin babasının alnındaki ter olan o her bir kuruşla uçaklara bindiniz, araçlara bindiniz buraya geldiniz. Ama o yetimin hakkı konuşulmasın, savunulmasın diye kuliste beklediniz. Biz Meclis’i açınca koşup geldiniz. Neye geldiniz? Birazdan bu önergeye ‘ret’ oyu vermeye geldiniz. Neye geldiniz? ‘Genel görüşme açılmasın’ demeye geldiniz. Neye geldiniz? Birazdan okunacak ‘çalışmalara devam’ önergesi, ‘gitmeyelim, burada kalalım, bizden medet umanların ümidini boşa çıkarmayalım’ önergesine ‘hayır’ oyu vermeye, tatile devam etmeye oy kullanmaya geldiniz.
“MİLLETİMİZE ŞİKAYET EDİYORUZ”
Milletimize şikayet ediyoruz. Halkımıza şikayet ediyoruz. Söz verip de tutmadıklarınızın elbette pişmanlıkları vardır, eleştirmeye utanıyorlardır. ‘Daha geçenlerde oy verdik ama bu kadarını da hak etmedik’ diyorlardır. Ama şunu unutmayın; örneğin bugün, şu anda Çalışma Komisyonu Başkanı olan, komisyonu yazın çalışma kararı aldığı halde çalışmayan, çalıştırmayan Vedat Bilgin, ‘5 bin günde emekli olacaksınız borçlanın’ dedi. Borçlandılar, 5 bin 700, 5 bin 900 gün oldu sonra. ‘110 bin lira daha bul emekli olmak için.’ Bulamıyor. ‘Seçimden önce halledeceğiz’ dedi. Halletmeden gittiniz. Komisyon açık, çalıştırmıyor. ‘9 bin günde emeklilik olur mu’ diyordu BAĞ-KUR’lular, isyan ediyorlardı, ‘7 bin 200’e indireceğiz’ dedi Vedat Bilgin. Yapmadan gittiniz. Komisyon açık, çalışmıyor, çalıştırmıyor.
“BİRİSİ DEDİ DİYE TATİLE GİDİLMEZ. BİRİSİ DEDİ DİYE TATİLE DEVAM EDİLMEZ”
Staj mağdurları var. 2000 sonrası kademe bekleyenler var. Uzman çavuşlar, astsubaylar, sözleşmeli erler, kamu mühendisleri, kamu teknikerleri, kamu eczacıları, emekçiler, akademisyenler, 3600 ek gösterge mağdurları, yardımcı hizmet sınıfı personeli, Aile Bakanlığı’nda ek dersli çalıştırılanlar, geleceği yurt dışı dışında bir hedef koyamamış gençlerin çaresizlikleri, maaş artışı beklentileri boşa çıkartılan ve herkes zam alırken esas ücrete zam yapmadığınız için ‘Sen 7 bin 500 lira hak ediyordun, 7 bin 500’e devam et’ dediğiniz, seçimden sonra unuttuğunuz emekliler sizi burada bekliyorlardı, kaçtınız gittiniz. Bugün, tatile devam için geldiniz. Bunu milletin vicdanına, sizlerin vicdanına… Evlatlarınıza, torunlarınıza karşı sorumluluklarınıza bu millet için ant içtiniz Anayasa’ya, sorumluluğunuzu hatırlatıyoruz. Diyoruz ki ‘Birisi dedi diye tatile gidilmez. Birisi dedi diye tatile devam edilmez. Bir kişiye her şey emanet edilmez’. Ben, bu oylamayı sizin vicdanınıza emanet ediyorum. Vicdanıyla oy kullanacaklara selam olsun. Tek adamın yetkisine teslim olanlara yazıklar olsun.
“BÜTÇE YETKİSİNİ, BÜTÇE HAKKINI BİR KİŞİYE TESLİM EDEN İRADEYLE MÜCADELE EDİYORUZ”
14’ünde apar topar, hızla, torba yasalarla MTV’yi ikiye katladık. Kurumlar vergisini artırdınız; yetmedi, cumhurbaşkanı kararıyla 8 olanı 10, 18 olan KDV’yi 20 yaptınız. Yetmedi, harçları yüzde 50 artırdınız. Yetmedi, motorinde ve benzinde ÖTV’ye litre başına 5 lira bir gecede, LPG’ye 4 lira bir gecede, bir gecede akaryakıta yüzde 23 zam yaptınız. Seçimden bugüne kadar akaryakıta yüzde 81, Türkiye tarihinde yok, dünya tarihinde yok, iğneden ipliğe, ekmekten süte her şeyi zamlandıracak olan akaryakıta yüzde 81 zam yaptınız. İsyan eden, laf atan, kaşını kaldıran haklı, onun suçu yok. Onun suçu, bütün yetkiyi bir kişiye vermiş, ona tabi olmuş olmakta. Bu zamları ne bu parlamento ne bu parlamentoyu oluşturanlar ne onlara yetki veren millet iradesi… ‘Sen 50 artı 1’i bul ve kenarı çekil; oyu ver, birini seç, herkesi o seçecek. Oyu ver, birini seç, her şeye o karar verecek. Oyu ver kenara çekil, oyu ver tarihsel bir kazanımı terk et, bundan sonra artık 5 yıl boyunca bu işlere karışma’ denen, yani insanlığın 900 yıllık kazanımlarını elinin tersiyle iten, bu toprakların 220 yıllık demokrasi yürüyüşünü reddeden ve bir kişinin kararıyla her şeyin olmasına, padişahlık dönemlerine 1200’lerde Magna Carta’yla birlikte o kralın elinden söke söke alınan o yetkiyi, bütçe yetkisini, bütçe hakkını bir kişiye teslim eden iradeyle mücadele ediyoruz.
“OLMAZ OLSUN BÖYLE DÜZEN, OLMAZ OLSUN BÖYLE REJİM”
Devletin iki tane eli var. Biri alan, toplayan sağ eli; bir tanesi veren, dağıtan sol eli. Bu ikisinin dengesine bütçe, bunu kullanmaya bütçe hakkı diyoruz. Şurada oturduğunuz o her koltukta üzerimize giydiğiniz kıyafette, yakamıza taktığımız kravatta, bu insanlık aleminin en büyük kazanımının payı var. Bize milletvekili demelerinin, bizi yetkilendirmelerinin sebebi; eskiden bu işlere bir kişi karar veriyordu, kral karar veriyordu, padişah karar veriyordu. Nice isyanlar, nice kanlı mücadeleler, nice anlaşmalar, nice barışmalar, nice sulhnameler; en sonunda buna ‘halkın temsilcileri olsun, vergiye rıza göstersin, yapılacak hizmeti müzakere etsin’ dediler. Bugün bu düzen müzakeresizliği dayatmaktadır. Bugün bu düzenin, burayı 71 gün tatile sokan aklı da ‘Biz aldık yetkiyi; gidin, 1 Ekim’e kadar ayak altında dolaşmayın’ diyen akıl da muhalif gazeteci yapsa tıkan akıl da bundan böyle herhangi bir meslek örgütünün raporundan suç çıkaran akıl da bir sendikanın ortaya koyduğu yaklaşımı politik bulan ve bunu şeytanlaştıran akıl da müzakeresizlik kültürüdür. Parlamentoyu yok saymak, sivil toplumu yok saymak, meslek örgütlerini yok saymak, tek adama, Saray’a teslim olmaktır. Olmaz olsun böyle düzen, olmaz olsun böyle rejim.
“SİZ, YÜRÜTMEYİ BURADAN KOPARDINIZ”
16 Nisan, rejime kasteden anayasa değişikliğinde muhalefet ‘hayır’ oyu kullandı. ‘Evet’ oyu neleri kaldırdı biliyor musunuz? Gensoruyu kaldırdı. Güvenoyunu kaldırdı. Sözlü soruyu kaldırdı. Bakanı bu koltuktan kaldırdı. Biz dedik ki ‘Bakan olsun ki millet yasama, yürütmeden hesap sorsun’. Siz dediniz ki ‘Hayır olmayacak’. Bugün AK Parti Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelse, görüşmeleri renklendirse, zenginleştirse… Siz, o Anayasa’da o bakanı oradan kaldırdınız. Siz, yürütmeyi buradan kopardınız… ‘Ben bilirim, ben seçildim, gerisine 5 yıl boyunca kimseyi karıştırmam’ diyen Saray aklı, işte sizi karşınızdaki boş sandalyelerle selamlıyor. Sizin eseriniz. Ancak bu millete bunu siz çektirdiniz, siz yaptırdınız.
“YÜZDE 27’Sİ DEPREME, GERİ KALANI SİZİN İŞ BİLMEZ, LİYAKATSİZ YA DA SEÇİM EKONOMİSİNE DAYALI KÖTÜ YÖNETİMİNİZİN SONUNDAKİ BORÇLARA”
Seçimden önce gençlere 10 GB internet nerede? Yapmadan gittiniz. Telefon ve bilgisayarda vergi muafiyetiydi; onları katladınız, vergilerini artırdınız. Kamuya ilk atamada mülakat kalkacaktı, yapmadan sırra kadem bastınız. Maalesef bir gerekçe; ‘Ak bütçe lazım.’ Niye? ‘Asrın felaketi, deprem felaketi’. Hepimizin bir kez daha başı sağ olsun. Onun için ek bütçe lazım, ondan önce de torbaya 800 milyar bütçemsi maddeler koymuşlar, toplam 1,9 trilyon ilave para. Kimden? Memduh Amca’dan, Sadriye Teyze’den, Abdullah Enişte’den, Hasan’dan, Ayşe’den, Rabia’dan, Fadime’den. Hepsini topluyorsunuz. Gerekçe; ‘Asrın felaketi deprem’. Aynı yerden bakıyorsunuz; maliyeti depreme gidecek para 527 milyar lira. Yani yüzde 27’si depreme, geri kalanı sizin iş bilmez, liyakatsiz ya da seçim ekonomisine dayalı kötü yönetiminizin sonundaki borçlara. 4 liranın 1 lirası, Allah gani gani helal etsin depremzedeye, geride kalanlarına, şehrin kaldırılmasına; 4’te 3’ü, yüzde 75’i bu Saray rejimine gidiyor.
“BU YOKSULU BİR KENARA İTEN, ONU SADECE SEÇİME BİRKAÇ AY KALA BİR ŞEKİLDE OYUNU ALIP ONDAN SONRA YOK SAYAN ANLAYIŞI KÖKÜNDEN REDDEDİYORUZ”
Saray rejimi özetle şöyle söylüyor, ‘Ben yaptım, ben ettim, ben yedim; hesabı garibanlar ödesin’ diyor. Biz, bu garibana hesap ödeten, bu yoksulu bir kenara iten, onu sadece seçime birkaç ay kala bir şekilde oyunu alıp ondan sonra yok sayan anlayışı kökünden reddediyoruz. ‘Oylar çalındı-çalınmadı’ tartışması vardı. ‘Sandıklara sahip çıkabilecek mi muhalefet?’ Sandıklardan oy çalınıp çalınmadığına şunu söyleyeyim; evet, oylar çalındı ama sandığa girdikten sonra değil. Sandığa girmeden çalındı. Nasıl çalındı? Yoksulsun, güvencesizsin, işsizsin, geleceğinden endişelisin ama tehlike büyük, arkama geçmelisin. Bir beka sorunu ve sonunda ‘Eğer onlara oy verirsen teröristler gelir, onlara oy verirsen din elden gider, bayrak iner ve ezan susar’ diyerek insanların açlığına, yokluğuna rağmen ama montaj videolarla, ama bütün televizyon ekranlarından düpedüz yalan beyanlarla, ama vicdansızca, ama ahlaksızca olduğu biline biline tekrarla, tekrarın gücüyle bunu yaptınız. Gün oldu, utanmadan ‘Domatesin fiyatına bakma, bir mermi ne kadar’ dediniz.
“KANUNLARA AYKIRI BİR ŞEKİLDE MANİPÜLE EDEREK YAPTIĞINIZ SEÇİM DÖNEMİNDEN SONRA BAŞIMIZ DİK”
‘Biz gidersek ezan susar, bayrak iner, din elden gider, devlet gider.’ Bunu söyledikleriniz o teröristler, sabah ezanını okuyan müezzinin hakkını savunmak için buraya gelmişler. Günde 5 vakit camiye namaza giden emekliye attığınız kazığı dile getirmek için buraya gelmişler. Sınır boyunda nöbet tutan uzman çavuşun, uzman erbaşın hakkını aramak için buraya gelmişler. Her gün madenlerde üç vardiya ölüme inip çıkan işçinin de pandemiden bu yana ‘hakkın ödenmez’ deyip bir türlü hakkını ödemediğiniz sağlık emekçilerinin de çocuklarına et alamadı diye kemik alıp kemik suyuna bir şeyler yapmaya çalışan annenin düğümlenen gırtlağına da ya da KOBİ’de olsun kendi şirketinde olsun bu kötü ekonomi yönetiminizden dolayı iflasa sürüklenip hayatın bir tarafında ölümle kalım arasında gelip giden küçük esnafın da hepsinin vebali, oy aldığımız ve analarının ak sütü gibi helal oylarıyla bizi buraya yollayan, iktidar olamadığımız için kızan, zamları yapmayacağımızı bilen, yoksulu kayıracağımızı bilen, kimsesizin kimsesi olacağımızı bilen, bize inanan, güvenen, ama sizin sandığa atılmadan çaldığınız o oylarla o saçma sapan TRT’sinden Anadolu Ajansı’na kadar devletin her imkanını atadan, dededen, Atatürk’ten kalan kurumları istismar ederek ve Anayasa’ya aykırı, kanunlara aykırı bir şekilde manipüle ederek yaptığınız seçim döneminden sonra başımız dik.
“MECLİS’TE MÜCADELE EDECEĞİZ, SOKAKTA MÜCADELE EDECEĞİZ, MEYDANDA MÜCADELE EDECEĞİZ. AKBELEN’DE DE SİLİVRİ’DE DE MÜCADELE EDECEĞİZ. BU MİLLETİ SİZE EZDİRMEYECEĞİZ”
Dimdik ayaktayız, kimsesizlerin kimsesiyiz. Yoksulların yanındayız, işsizlerin yanındayız. Kadınların, gençlerin yanındayız. Kimsesizlerin kimsesi olmaya, yoksulların yenilen haklarını savunmaya, esnafından memuruna, çiftçisinden emeklisine, bize oy verirken bugünler olmasın diye bize oy verip bizi buraya yollayanların haklarını sonuna kadar savunmaya, tatil yapanların keyfini bundan sonra da sıkça kaçırmaya; tatil yapamayanların, karnını doyuramayanların, çocuğunun yüzüne bakmakta zorlananların, esnafın önünden geçemeyip arka sokaktan dolananların haklarını aramak için buradayız. Meclis’te mücadele edeceğiz, sokakta mücadele edeceğiz, meydanda mücadele edeceğiz. Akbelen’de de Silivri’de de mücadele edeceğiz. Bu milleti size ezdirmeyeceğiz.” (ANKA)