Sevgili okurlar, dün bir kez daha gazete manşetlerinde Karşıyaka Belediyesi'nin adını haciz haberleriyle gördük. "Ne olacak, canım, ilk defa mı?" diye soranlarınız olabilir. Haklısınız, ilk değil; ama her seferinde de yüreklerimizi burkmuyor değil!
Şimdi, bu haciz işleri yeni bir şey değil.
Hem CHP'li hem de diğer partili belediyeler zaman zaman benzer sıkıntılar yaşıyor. Ama konu Karşıyaka olunca, işin rengi biraz daha değişiyor gibi.
Neden mi?
Çünkü burada yapılan, sadece bir belediyeyi köşeye sıkıştırmak değil, aynı zamanda CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ı hedef almaya yönelik bir girişim.
Bu türden haberlerin arkasında genellikle bir hesap kitap olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu seferki de farklı değil. Hemen AK Partili vekillerin ve yöneticilerin yaptığı açıklamalara bakın, olayın boyutları daha net anlaşılıyor. Adeta bir orkestra şefi gibi birbiri ardına gelen açıklamalar, bu işin peşinde bir strateji olduğunu düşündürüyor.
Oysa son beş yılda Türkiye, ciddi ekonomik zorluklar yaşadı. Döviz kurlarının yükselişi, enflasyonun artması ve ekonomik istikrarsızlık, yerel yönetimlerin üzerinde ağır bir yük oluşturdu. Belediyeler, hizmet sunumunda zorlanırken, artan maliyetlerle baş etme çabası içindeler.
Oysa CHP’li Belediyelerin karşılaştığı finansal sıkıntıların bir kısmı, önceki dönemlerden devralınan borç yükleriyle ilgili sadece yönetim şekli ile ilgili olmadığı özellikle seçimleri kaybeden AK Partili belediye başkanlarının da ardında bıraktığı borç bataklarında anlayabiliyoruz… Ancak bu gerçeğin kamuoyuna etkili bir şekilde aktarılamaması, CHP içindeki sorunları daha da belirginleştiriyor.
Ve CHP cephesi?
Milletvekili Mahir Polat dışında, nedense diğer CHP'li vekillerden ve yöneticilerden pek ses seda çıkmıyor. Burada sormak lazım:
Yine bir CHP klasiği ile karşınızdayız. Bu seferki mevzu, Karşıyaka Belediyesi ve haciz krizi… Peki, CHP'nin iki genel başkan yardımcısı ve diğer vekiller nerede?
Bir tık sesi bile duyan var mı?
Yok, çünkü parti içi ‘sessiz sinema’ oyunları devam ediyor.
CHP’li belediyeler zaman zaman sıkıntılı durumlar yaşar, bu sırada genellikle belediye başkanları kendi başlarının çaresine bakar. Ama şimdi işler biraz daha karmaşık. İşin içinde CHP'nin genel başkan yardımcıları var ama sesleri çıkmıyor.
Demek ki CHP'nin yeni stratejisi bu: Kriz anında ‘sessizlik, en büyük savunma’ mı?
Cemil Tugay'a gelince...
O da bu sessizliğin ortasında kendi başına savunmasız bırakılmış bir kahraman gibi duruyor. Ne garip değil mi?
Tam da partinin birlik ve beraberlik sergilemesi gereken bir zamanda, en üst kademelerdeki isimler adeta birer hayalet. Belki de CHP, yeni bir siyasi diziye hazırlık yapıyor: "Kayıp Vekiller."
Parti içi çekişmeler mi?
O kadar alıştık ki!
Her seçim dönemi öncesi, CHP’de bir iç hesaplaşma, bir koltuk kavgası eksik olmaz. Belki de bu suskunluk, daha büyük bir patırtının habercisidir. Nasıl olsa, CHP kulislerinde sular durulmaz; her an bir gürültü patlar.
Bu sessizliği yorumlarken, CHP'nin genel başkan yardımcıları ve diğer vekillerinin ‘stratejik sessizliği’ni de göz ardı etmemek lazım. Belki de bir yerlerde, bir odada, sessizce oturup popcornlarını yerken, bu oyunu izliyorlar. Kim bilir, belki de onlar için bu, sadece bir ‘seyirlik’ ve bizler de bu oyunun figüranlarıyız.
Sonuç olarak, CHP'deki bu sessizlik, aslında çok da yeni bir şey değil. Ama her defasında izlemek, kabul edelim ki, bir hayli eğlenceli. Yani, Cemil Tugay savunmasız kalmış olabilir ama bizler, bu parti içi drama ile oldukça meşgulüz.