Yerel seçimler geride kaldı.
Sandık kapakları kapandı, oy pusulaları katlandı, mühürler basıldı
. Seçim yorgunluğunun ardından İzmir’in yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, koltuğuna daha yeni oturmuşken, kulislerdeki dedikodular, atamalar, rotalar peş peşe sıralandı. Peki, yeni başkan eski defterleri mi karıştırıyor, yoksa İzmir için yeni bir sayfa mı açıyor?
Gelin, birlikte bir göz atalım.
Evet, Cemil Tugay; az önce bahsettiğim gibi, "eski defterleri" derken, Aziz Kocaoğlu'na yakın isimleri göreve getirerek başlamış gibi görünüyor. Eski genel başkan yardımcısı Allattin Yüksel ve Kocaoğlu'na yakın meclis üyeleri listelere dahil edildi. Tugay’ın bu hamlesi, büyükşehir bürokrasisine “Kocaoğlu damgasını” vurma yönünde bir işaret olarak değerlendirildi.
Cemil Tugay'ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ilk dönemine başlarken yaptığı atamalar, özellikle İZBETON gibi kritik bir şirkete yaptığı tercihlerle, eski Başkan Aziz Kocaoğlu'nun hala ne kadar etkili bir figür olduğunu gözler önüne seriyor. İZBETON, belediyenin en önemli şirketlerinden biri. Buraya yapılan atama, dolaylı yoldan yeni başkanın siyasi bağımsızlığını ve yönetim tarzını da işaret ediyor.
Hüseyin Sezer'in İZBETON'un başına geçirilmesi, Kocaoğlu'nun Tugay üzerindeki etkisini ortaya koyan açık bir işaret. Sezer, Kocaoğlu'nun döneminde de bu görevde bulunmuş bir isim. Yani burada bir "yeniden" durumu var. Büyükşehir'in en önemli koltuklarına bu kadar hızlı ve kesin kararlar verilmesi, genellikle arkasında güçlü bir destek ve yönlendirme olduğunu gösterir. Tugay, bu atama ile belki de Kocaoğlu'nun politik mirasını onurlandırmayı veya onun önerdiği bir yolda ilerlemeyi tercih etmiş olabilir.
Diğer yandan, emekliye ayrılmış olan eski Tarım, Park ve Bahçeler Daire Başkanı Ziya Çavdar’ın yeniden bu göreve döneceği söylentileri, Kocaoğlu'nun gölgesinin hâlâ bürokrasi koridorlarında gezindiğini gösteriyor.
Son bomba ise, Kocaoğlu'nun ikinci döneminde belediyenin tanıtım faaliyetlerini yöneten ve sonra görevden alınarak kızağa çekilen Ali Sabuktay’ın, Tugay'ın siyasal iletişim konularında danışmanı olarak atanması oldu. Bu atamalar, Tugay’ın siyasi rotasının Yüksel ve Kocaoğlu ekseninde şekillendiğini ortaya koyuyor.
Peki, bu "eski-yeni" karışımı İzmir için ne anlama geliyor?
Tugay, Kocaoğlu'nun izlediği rotayı takip ederek güvenli bir limana mı yanaşmayı hedefliyor, yoksa bu atamalarla kendi yönetimini sağlamlaştırmak ve "denenmiş ve test edilmiş" yöneticilerle zorlu sularda yol almayı mı planlıyor?
Önümüzdeki günler, haftalar, aylar içinde Tugay'ın bu stratejisinin İzmir için getirilerini ve götürülerini gözlemleyeceğiz. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, siyasette ve bürokraside eski isimlerle yeni başlangıçlar yapmak her zaman riskli bir oyun. İzmir’in dinamiklerine uygun düşecek mi, yoksa bu eski-yeni dengesi beklenenin altında mı kalacak? İzmirli seçmenler ve kent dinamikleri, bu soruların cevaplarını zamanla verecek.
Siyasetin bu "yeniden kurgu" oyunlarında, İzmir’in menfaatlerinin öncelikli olduğunu umut ederek, yeni dönemin İzmir için hayırlara vesile olmasını dilerim. Belediye koridorlarında fısıldananlar, şimdilik Kocaoğlu'nun gölgesinde yeni bir başlangıcın müjdecisi gibi duruyor. Yeni başkanın, kente ve kentlilere olan sorumluluğu ağır; umarız bu yükü hakkıyla taşır.
NOT: Herkes yerini almış, perdeler açılmışken, Gül Şener'in yokluğu, İzmir politik sahnesinde fark edilir bir sessizlik yaratıyor. Eski Başkan Piriştina ve Kocaoğlu dönemlerinin vazgeçilmezi, planlama guru'su, ulaşımın kraliçesi Şener, bu kez kadroya dahil edilmemiş. Acaba sahne mi küçüldü, yoksa Şener mi büyüdü?
Gül Şener olmadan da mı yoksa bir gün onun sürpriz bir dönüşüyle mi? İzmir'in geleceği, bu yönetim kararlarına bağlı olarak şekillenecek. Ve unutmayın, her iyi filmde bir sürpriz olur; belki de Şener, final sahnesinde beklenmedik bir anda karşımıza çıkabilir.
İZBETON Üzerinden Siyasi Kulisler ve İtibarsızlaştırma Oyunları
Bir başkan konudan size bahsetmek isterim… Geçtiğimiz dönemin en fazla konuşulan siyasi aktörlerinden Heval Savaş Kaya ve genel müdürlüğünü yaptığı İZBETON…
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketleri... Hangi birini sayalım, hangi birini es geçelim? İZBETON, İZSU, İZENERJİ, İZFAŞ... Liste uzayıp gidiyor. Ama nedense, şimdiye kadar gelen tüm çalkantılı haberler, sadece ve sadece İZBETON üzerine.
Diğerleri mi?
Onlar herhalde Finansal Nirvana’ya ulaşmış olmalılar ki, huzurlarından bir yaprak kıpırdamıyor.
Peki ama neden?
İZBETON ve Sadece İZBETON
İZBETON, geçmişten bu yana İzmir’in altyapısını sağlam tutan, beton gibi şirket. Ama şimdi sanki kendi altyapısı biraz sallantıda…
Medyada yer alan haberlere göre, sıkıntı büyük. Ama bu haberlerin kaynağı nedir? Kim bu haberleri servis ediyor?
Ve neden sadece İZBETON?
Heval Savaş Kaya Faktörü
Bu haberlerin merkezinde Tunç Soyer döneminin politik figürü Heval Savaş Kaya var. Önceki yönetim döneminde İZBETON ve diğer önemli şirketlerle ilgili kritik roller üstlenen Kaya, bu haberlerle birlikte biraz “mazlumun ağasına” dönmüş durumda. Sanki İzmir’in tüm finansal problemleri Kaya'nın şahsında toplanmış gibi bir hava var.
Siyasi İntikam Sahneleri
İZBETON’la ilgili çıkan haberler, bir yandan da siyasi intikam kokuyor.
Sanki yeni yönetim eskiyi silmek için bir bezirgân gibi İZBETON’un kapısını çalmış. Heval Savaş Kaya ve İZBETON üzerinden yürütülen bu kampanya, acaba eski yönetimin “günahlarını” gün yüzüne çıkarmak mı, yoksa yeni yönetimin kendi sıkıntılarını örtbas etmek mi amacı taşıyor?
Bu durum, İzmir gibi politikada renkli taşların yer aldığı bir şehirde İZBETON üzerinden gelen bu "seçici sızıntılar", belki de büyük resmi görmemizi engelleyen bir perde.
Diğer şirketler neden sessiz?
Onlar da bu finansal "tabut"tan nasibini almış olmalı, ama işte medyanın gözü kör, kulağı sağır sadece İZBETON’u görüyor, sadece İZBETON’u duyuyor.
Sonuç olarak, İZBETON etrafında dönen bu haber vorteksi, aslında daha büyük bir oyunun sadece bir parçası gibi duruyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin finansal dramalarında bugünün konusu İZBETON ise, yarının ne olacağını kim bilebilir? Belki de yarın, sahnenin tozları arasından yeni bir “kurban” çıkar ve perde yine kapanır.
İzmir’in siyasi tiyatrosu bu kadarla sınırlı değil elbet.
Sahi, diğer şirketler nerede?
Onların hikayesi ne olacak?
Ve unutmayın, İzmir politikasında her zaman bir sonraki perde, daha da ilginç olabilir. İZBETON sadece başlangıç...