Bir sabah uyandınız ve posta kutunuzda, siyasetin zirvesinden bir mesaj buldunuz. Hayır, bu bir tebrik kartı değil; tam tersine, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda ‘Saray'ın müteahhidi Rönesans Holding'in avukatı’ olan Murat Bakan’dan gelen bir "dava tehdidi".
Neden mi?
Çünkü birazcık "kritik" bir yazı yazdınız da ondan.
Ah, basın özgürlüğü, ne çabuk yelken açarsın fırtınalı denizlere!
Bakan, mesajında ne mi dedi?
Basın özgürlüğünden dem vuran bir politikacı için beklenmedik bir şekilde, "kamu görevlisine hakaretten"bahsetti… İlginçtir, kendisi her açıklamasında ifade özgürlüğünün kalesini savunurken, bu savunma aniden "dava" silahına dönüşüyor.
Kamu görevlisi...
Hmm, demek ki siyasetin mal beyanı labirentinde dolaşmak, bazılarını rahatsız ediyor.
Peki, Murat Bakan'ın mal varlığı hakkında ne biliyoruz?
‘Saray'ın müteahhidi Rönesans Holding'in’ yürüttüğü avukatlık kariyerinden söz ediyor. "Mesleki birikimim" diyor, peki ya bu birikim, banka hesaplarına nasıl yansıdı acaba? Bu sorular, halkın bilme hakkının bir parçası. Ancak, sanırım bu sorulara cevap bulmak yerine, karşımda bir dava tehdidi bulacağım.
Meclis üyeliği yaptığı dönemde yani Büyükşehir Belediyesi meclis üyesi iken Hukuk Komisyonu Başkanı yaptığı dönemde Avukatlığını yaptığı Rönesans Şirketi’ne sağlanan imar artışlarını avukatlığı almasına etkisi olmuş mudur? (Bu işleri konuşacağız)
Dönelim kaldığımız yere….
Murat Bakan ve benzeri kamu görevlilerinin, siyasi kariyerlerindeki bu geçişler mal varlıklarında nasıl bir artışa sebep oldu? Ve bu artışlar, şeffaflık perdesi arkasında mı saklandı? "Mal Beyanı" denen bu gizemli doküman, acaba gerçek hazineyi mi saklıyor, yoksa sadece buzdağının görünen kısmını mı?
Ve burada, ironi sahnesinin perdesi aralanıyor: Bir yandan basın özgürlüğünden dem vuran bir politikacı, diğer yandan eleştirilere "dava" ile yanıt veren bir kamu görevlisi.
Bakan, bu dava ile neyi hedefliyor?
Eleştirel sesleri susturmak mı, yoksa siyasetin şeffaflığı konusunda kamuoyunu tatmin edici yanıtlar mı sunacak?
Bir politikacının, kendisine yöneltilen eleştirilere dava açarak yanıt vermesi, yeni bir siyasi iletişim stratejisi mi, yoksa demokrasimizin temellerine yönelik bir tehdit mi?
Bu, kamuoyunun karar vermesi gereken bir soru.
Ve belki de, Murat Bakan'ın bu dava tehdidi, ‘Pandora'nın kutusunu’ gerçekten de açmıştır. Kim bilir, belki de bu dava süreci, siyasetin karanlık koridorlarında saklı kalmış bazı gerçeklerin aydınlığa kavuşmasını sağlar.
Murat Bakan'ın bu mesajı, siyaset ve basın özgürlüğü üzerine ciddi bir tartışma başlatmıştır. Ve unutulmamalıdır ki, siyaset sahnesindeki her eylem, bir sonraki perdenin nasıl açılacağını belirler. Şimdi, sahne sizin, sevgili okurlar. Sizce, bu dava tehdidi, siyasetin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine nasıl bir ışık tutacak?
CHP'nin ve Murat Bakan'ın rolleri üzerine konuşacağız. Konumuz, siyasetin ve çıkar ilişkilerinin karmaşık dünyasında bir "ironi" ve "çelişki" örneği.
Hatırlayalım, bir dönem CHP'de yaşanan "5'li çete" tartışmaları ve bu iddialara Kemal Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği tepki... Kılıçdaroğlu'nun, partinin grup toplantısında "Ya bana katılın ya da önümden çekilin" diyerek, 5'li çetelere ve onlarla iş tutanlara karşı net bir duruş sergilediğini biliyoruz. Bu, siyasi bir liderin, çıkar gruplarına ve onların ülkenin geleceğini şekillendirme çabalarına karşı dik duruşunun bir ifadesiydi.
Peki, bu ağır eleştirilerin ortasında, CHP'nin milletvekili ve aynı zamanda Saray'ın müteahhidi Rönesans Holding'in avukatı olan Murat Bakan'ın durumu nasıl okunmalı?
Bakan'ın, Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerini alkışlarken içinden neler geçiyordu, merak etmiyor değilim. Bir yandan partinin üst düzey bir temsilcisi, diğer yandan hükümete yakın iş insanlarıyla ilişkili bir avukat...
Burada bir ironi yok mu?
Ve işin daha da ironik yanı, şimdi Murat Bakan'ın, sözlerimden ötürü bana dava açma hazırlığında olması. Bu durum, siyasetin ve ilişkiler ağının ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor. Acaba bu karmaşa içinde Bakan, bir "aracılık" rolü mü üstlendi?
Yoksa Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği duruşun bir parçası mı?
Bu soruların cevapları kolay değil. Ancak şu bir gerçek ki, siyaset sahnesindeki her oyuncunun rolü, zaman zaman seyirciyi şaşırtabilir. Murat Bakan'ın da bu büyük sahnede hangi rolü oynadığı, belki de sadece kendisi ve en yakın çevresi tarafından biliniyor.
Bir siyasi figür olarak Murat Bakan'ın, Kılıçdaroğlu'nun o keskin ifadeleri altında nasıl bir pozisyon aldığı, kamuoyunun merak konusu. Ve eğer siyasetin bu "gri alanlarında" bir netlik aranacaksa, bu netliğin ilk adımı, belki de Bakan'ın bu çelişkilere dair açıklamalar yapmasıyla atılabilir.
Siyasetin ve ilişkilerin bu karmaşık oyununda, herkesin bir rolü var. Ve unutmayalım ki, siyaset sahnesinde perde hiçbir zaman tam olarak kapanmaz; her zaman yeni bir perde açılır, yeni roller ortaya çıkar.
Murat Bakan'ın rolü ne
NOT: ‘Saray'ın müteahhidi Rönesans Holding'in avukatı’ olan Murat Bakan’a bayramdan sonra sorularım olacak… Özellikle Dikili ve Urla belediye başkanları ile ilgili…
Bakalım yanıtları ne olacak?