Murat Gökçekaya, siyasi arenada sıra dışı bir figür olarak karşımıza çıkıyor.
AK Parti Çiğli Belediye Başkan Adayı olarak lanse edilen Gökçekaya'nın geçmişi ve siyasi kampanyası, Türkiye gündeminde tartışmalara yol açacak nitelikte. Özellikle, geçmişte bazı FETÖ kaçaklarıyla girilen ticari ilişkiler yüzünden yaşadığı sorunlar, Gökçekaya'nın adaylığını sorgulanır hale getiriyor.
Diğer ilçelerdeki AK Partili adaylar, rakipleriyle kıyasıya bir mücadele içerisindeyken, Gökçekaya'nın sessizliği akıllara durgunluk veriyor. Bu sessizlik, "Acaba ileride yaşayacağı bir sıkıntının sigortası olması için mi aday oldu?" sorusunu akıllara getiriyor. Adeta siyaset sahnesinde bir figüran gibi duran Gökçekaya'nın, aslında kendi ticari çıkarlarını ön planda tuttuğu su götürmez bir gerçek.
Seçim kampanyası boyunca AK Parti'nin belediye başkan adaylığından uzak, kendi kuyumcu dükkanının reklamını yaparcasına bir tutum sergileyen Gökçekaya, siyasetin ne kadar da esnek sınırlara sahip olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Siyasi idealler yerine kişisel çıkarlarını ön planda tutan bir adayın, parti politikalarından ne kadar uzakta olduğu apaçık ortada.
Asıl değinmek istediğim konuların başında ise, Çiğli halkına anlattığı masallar…
Resmen kandırıyor…
Gökçekaya'nın Çiğli'deki halkı kandırma çabası, siyaset sahnesindeki birçok performanstan sadece bir tanesi. "Katip Çelebi Üniversitesi'nden, İZBAN banliyö sistemine, hatta Kaymakamlık binasına kadar pek çok projede imzam var" diyerek bastırdığı broşürlerde, sanki Çiğli'nin ‘kaderini tek başına değiştiren süper kahramanmış’ gibi bir izlenim yaratıyor. Ancak bu kahramanlık hikayesinin perde arkasında, o dönemde gerçekten emek veren siyasetçilerin varlığı göz ardı ediliyor.
Gökçekaya'nın iddialarına göre, Çiğli'deki her önemli projenin arkasında onun sihirli dokunuşu var.
Peki, gerçekten öyle mi?
Yoksa bu, Çiğli halkının zekasıyla alay etmekten başka bir şey değil mi?
Gökçekaya'nın kendi katkılarını abartarak anlattığı bu masallar, siyasi arenada yeni bir tür performans sanatı mı, yoksa halkı gerçekten ikna edebileceğini düşündüğü bir strateji mi?
Halkın gözünde, siyasi figürlerin gerçekleştirdikleri işler ve projeler önemlidir; ancak daha önemlisi, bu işlerin ve projelerin arkasında duran dürüstlük ve şeffaflıktır. Gökçekaya'nın "Ben yaptım" demesiyle, Çiğli'ye kazandırılan hizmetlerin değeri değişmez; ancak siyasi iletişimin kalitesi ve etiği kesinlikle sorgulanır hale gelir.
Siyasetçilerin halka sunacakları en değerli şey, gerçek başarı hikayeleridir. Gerçek dışı iddialar ve abartılı öykülerle halkın karşısına çıkmak, kısa vadeli politik kazanımlar elde etmek için belki işe yarayabilir; ancak uzun vadede halkın güvenini ve saygısını kazanmanın yolu değildir. Murat Gökçekaya'nın Çiğli masalı, belki de siyasi iletişimde bir dönüm noktası olabilir; ama ne yazık ki, bu dönüm noktası doğru olmayan bilgilerle dolu bir yolda ilerliyor.
Sonuç olarak, Murat Gökçekaya'nın iddialarının Çiğli halkı nezdinde nasıl bir etki yarattığını zaman gösterecek. Ancak, siyasi figürlerin halkla iletişiminde dürüstlük, şeffaflık ve gerçekçilik ilkelerine sadık kalmaları gerektiği unutulmamalıdır. Gerçek başarılar, kendi kendini methetmekten çok daha değerlidir ve halk, zamanla gerçek kahramanları her zaman sahte masal anlatıcılarından ayırt eder.