Bazen, bir isim çok şey ifade eder. Abdul Batur...
İzmir için bir kılavuz, bir öğretmen, bir lider.
Ve CHP için?
CHP için çok daha fazlası...
Bir ağabey, bir rehber, belki de partinin ruhu. 25 yıllık siyasi deneyimiyle, Batur, İzmir'in sokaklarına, caddelerine, hikayelerine adını yazdırdı.
Ama şimdi, bir kayıp var ortada.
Ve bu kayıp, sadece bir kişinin eksikliği değil, bir dönemin, bir vizyonun, bir liderliğin eksikliği.
CHP için Batur'un anlamını anlamak...
Bunu, sadece siyasi bir kayıp olarak görmek yetersiz kalır. Çünkü onun yitirilmesi, bir deneyimin, bir ismin, hatta bir nezaketin kaybı anlamına geliyor. Siyasi arenada nadir bulunan bir uyumu, bir dengeyi temsil ediyordu Batur. Onun sessizliği, sakinliği, fırtınalı siyasi tartışmaların ortasında bile bir liman gibiydi. Şimdi, bu limanın yokluğunda, CHP'nin gemisi nereye yanaşacak?
Abdul Batur, belki de bu siyasi yolculuğunun bir yerinde, sessiz bir veda hazırlığı içinde. Ama unutmayalım, her son, yeni bir başlangıcın habercisi olabilir. Batur'un bıraktığı miras, onun değerlerinin, ideallerinin, liderliğinin somut bir kanıtı.
Bu kayıp, CHP için sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir ders. Bir yol gösterici, bir kılavuz yitirmiş olabiliriz, ama onun bize bıraktığı öğretiler, gelecek nesiller için bir rehber olmaya devam edecek. Batur'un siyasi deneyimi, kattığı değerler, birer yol işareti gibi önümüzde duruyor.
Ve şimdi, belki de en önemli soru şu: Batur'un bıraktığı boşluğu, onun ağırlığını, onun vizyonunu taşıyabilecek kim var CHP'de?
Kim, onun bıraktığı bu mirası ileriye taşıyacak?
Bir dönemin sonu, evet…
Ama aynı zamanda, belki de yeni bir dönemin, yeni bir liderliğin, yeni bir vizyonun ilk adımı.
Batur, parti içindeki herkes tarafından sevilen, saygı gören bir isimdi.
İzmir’de O, sadece bir belediye başkanı değil, aynı zamanda bir yol gösterici, bir öğretmen, bir ağabeydi. Ve şimdi, geriye dönüp baktığımızda, onun gibi isimlerin değerini daha iyi anlıyoruz. Belki de, onun mirası, gelecek nesillere yol göstermeye, onları ilham vermeye devam eder.
Abdul Batur Başkan...
Sen, İzmir'in ve CHP'nin çeyrek asrına tanıklık eden, ona yön veren bir isim olarak tarihe geçtin. Ve şimdi, geride bıraktığın miras, gelecek nesiller için bir ışık, bir rehber olacak. Senin gibi liderlerin değeri, zaman geçtikçe daha da anlaşılıyor.
Sessizlik...
Bazen bir fırtınanın habercisi, bazen bir vedanın ilk adımı.
Ve işte Abdul Batur, atamaların ardından gelen bu sessizlikle, sanki bize bir şeyler söylemeye çalışıyor. Bu sessizlik, huzurun bir yansıması değil; aksine, derinlerde bir kırgınlığın, belki de bir hayal kırıklığının işareti.
Veda...
Evet, sessiz bir veda hazırlığı içinde Abdul Batur.
Ama bu vedanın içinde ne tür sırlar, ne tür hesaplaşmalar yatıyor, bunu ancak zaman gösterecek. Onun bu sessizliği, İzmir'in kıyılarında hafif bir esinti gibi, belirsiz ama hissedilir bir şekilde dolaşıyor. Hara bir halavet değil bu; daha çok, bitmeyen bir hikayenin yankısı.
Bir dönüş mü?
evet.
Politik arenada dönüşler nadiren sessiz olur.
Batur'un dönüşü nasıl olacak, bunu hep birlikte göreceğiz. Belki de şimdilik sessizliğe bürünmüş olan bu usta siyasetçi, sahneye geri dönüşünde tüm dengeleri altüst edecek bir hamle yapacak. Atamalar döneminde yaşananlar, ona yakın isimlerin tutumları... Acaba Batur, bu sessizliğinin ardında bir ihanet mi seziyor?
Yoksa sadece geçici bir hayal kırıklığı mı bu?
Gözlerden uzak, ama asla gönüllerden düşmeyen bir isim Abdul Batur.
Ve evet, belki şu anda sessizce bir veda hazırlığı içinde olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, politika, beklenmedik dönüşlerin, sürprizlerin arenasıdır. Ve bir usta siyasetçi olarak Batur, bu sessizliğin ardında ne planlar yapıyor, hangi hesapları görüyor, bunu sadece o biliyor.
Bu sessiz vedanın ardında yatan gerçekler ne olursa olsun, Abdul Batur'un hikayesi, İzmir'in ve belki de Türk siyasetinin unutulmaz sayfalarından biri olarak kalacak. Ve belki de bu sessiz veda, aslında yeni bir başlangıcın habercisidir.
Kim bilir?