Evet, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, geçen yıl (1 Ekim Cumartesi günü) Halk TV'de katıldığı televizyon programında CHP'nin nasıl iktidar olabileceğini açıklamıştı.
Başkan Karabağ bugünleri görmüş gibi açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: “CHP’nin, demokratik kitle örgütleri, sendikalarla bir araya gelerek, kitlesel bir duruş sergilemesi gerekiyor. Özellikle sosyal demokrat partiler, İsveç örneğini alıp önümüze koyduğumuzda, oranın işçi konfederasyonuyla programını hazırlar ve öyle bir organizasyon içine girer. Dolayısıyla bizim yandaş sendikalarımız, yandaş demokratik kitle örgütlerimiz, derneklerimiz olmalıdır”
Karabağ özetle, CHP’nin kendisine yandaş sendikalar, yandaş demokratik kitle örgütleri ve dernekler yaratmak zorunda olduğunu ifade etmişti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Tarihi Havagazı Fabrikasında belediye başkanları, il ve ilçe örgütlerinin katıldığı toplantıda kendi medyanızı yaratın diyerek uyarmıştı.
CHP'de bu iki ismin dikkat çektiği hususların aslında AK Parti tarafından yılladır uygulanmaya başladığını düşünürsek, aslında ne kadar doğru bir talep olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır.
7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin "onlar konuşur, biz yaparız" tam da bu duruma uyuyor...
AK Parti iktidar olduğu günden beri kendi sendikasını, sivil toplum örgütlerini, sanatçısını, sporcusunu, medyasını yarattı…
Kısaca AK Parti iktidarının etrafında sağlam örgütlenen bir siyasi parti değil, büyük bir sivil toplum kuruluşu yarattı... Ve bugün Türkiye’nin en ücra yerinde örgütlemiş bir parti olarak Türkiye'de her zaman iktidarın en güçlü partisi oldu...
Bu hareketin lideri Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına uzanan başarıyı örgütlene, örgütlene yakaladı.
Peki, CHP'de durum nasıl...
CHP'nin kalesi olan İzmir'de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu seçildiği günden beri, partisine nasıl bir katkı koydu.
Ya da biraz daha ilerleyelim İzmir siyasetine kaç tane siyasetçi kazandırdı. Ya da 13 yıldır CHP iktidarında AK Parti ile arasında nasıl bir fark yarattı..
2011 seçimlerinde AK Parti 11 vekil çıkarırken, CHP kalesinden 13 milletvekili çıkarmıştı. Yerel seçimlerde ise, AK Parti adayı Binali Yıldırım, 805 bin oy alırken, CHP'nin adayı Aziz Kocaoğlu ise, 1 milyon 136 oy almıştı. Aradaki fark üç aşağı beş yukarı 300 bin oy...
Ve kaybedilen 8 ilçe...
Kalede CHP açısında büyük bir kayıptı.
Bu sonuçlardan sonra başarıdan bahsetmek mümkün mü'
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu bu memnuniyetsizliğini Güzelbahçe İlçe Örgütü’nün ziyaretinde açıklamıştı. Kılıçaroğlu, "İzmir için aldığımız sonuç çok da parlak değil. Gerçekçi olmak lazım. İzmir genelinde AKP oyunu korudu. Orada beklediğimiz çözülme henüz olmuş değil” diyerek İzmir’de alınan sonuçlarla ilgili memnuniyetsizliğini dile getirmişti.
Girişte bahsettiğim konuya dönelim şimdi, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ'ın "Bizim yandaş sendikalarımız, yandaş demokratik kitle örgütlerimiz, derneklerimiz olmalıdır" sözünün ne anlama geldiğine bakalım...
Kocaoğlu'nun özellikle kamuoyuna verdiği demeçlerden yola çıkarak bugün yaşanan sorunların altında yatan gerçek şudur; Kocaoğlu, 13 yıllık iktidarında neredeyse hiçbir yerde örgütlenememesidir.
CHP içinden Kocaoğlu ile ilgili gelen en büyük eleştiri yıllardan beri belediye içinde partizanlık yapmaması olarak gösteriliyor. Delege seçimlerinde ortalıkta olmayan Kocaoğlu ya da ona yakın olan siyasetçilerin ilçe kongreleri sonrası büyükşehir belediyesinin elinde olan imkânları kullanarak üyelere, ilçe belediye başkanlarının desteklediği adaya destek vermek zorunda bırakılması...
Kocaoğlu'nun CHP içinde örgütlenememesin en büyük kanıtı ise milletvekilli olabilmek için ön seçime giren arkadaşlarının tamamı sıralayamaya dahi girememesi olarak gösterebiliriz.
Belediye içinde ise kendisine sadakatle hizmet edecek bir tek Sırrı Aydoğan'dan başka kimsenin olduğunu düşünmüyorum.
Ve son günlerde yaşadığı soruna bakarsak, CHP siyasi düşüncesine yakın bir sendikanın büyükşehir belediyesinde örgütlenmesine izin verilmiş olsaydı bugün bu sorunların çıkması mümkün değildi.
En güzel örneği ise, Bayraklı’da yaşandı... Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ Bayraklı’da örgütlenmeye çalışan sendikalar içinde bütün çalışanlarına DİSK’i işaret etmiş ve Bayraklı çalışanları DİSK'te örgütlenmişti. Ve 8 yıldan beri bir tek sıkıntı yaşanmıyor. Bayraklı’da yapılan görüşmeler olumlu sonuçlanıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise İZDENİZ görüşmelerinde sendika ile bir anlaşma yapamadı, bunun gerekçesini tartışmak ne kadar doğru bilemiyorum ama 23 gün boyunca İzmirliler mağdur oldu. Bunun nedeni kim'
Kocaoğlu mu yoksa sendika mı'
Bir tarafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ardından kurduğu partiyi Türkiye’de iktidara taşıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diğer tarafta ise 13 yıldır İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı sürdürürken, hala ‘kim ilçe başkanı olsun, kim il başkanı olsun’ polemikleriyle örgütle bir birine girmiş bir Aziz Kocaoğlu…
Yani anlayacağınız Başkan Kocaoğlu’nun başına ne geldiyse örgütlenememesinden geliyor.
Şimdi ne diyecek İzmirliler çok merak ediyorum…
2009’da “arsenikli su içeriz AKP’ye oy vermeyiz” diyen İzmirliler “Metroya binmeyiz, vapura binmeyiz, işe yürüyerek gideriz” mi diyecekler.
Ben de çok merak ediyorum…