Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum…
Son günlerde yaşadığımız, “neresinden tutsan elinde kalıyor” cinsinden.
İzmir’de medya sektöründe yaşanan çekişme her geçen gün başka başka yerlere gidiyor ve bunu hayretle izliyorum…
Yaşanan kıskançlıklar medyada ahlaki çöküntüye neden oluyor…
Evet, bugüne kadar yaşananları egepostasi.com’un kurucusu olarak izledim. Ve hiç bir zaman bu tartışmaların ve kavgaların içinde olmadım...
Siyasette yaşanan çirkinlikleri saymama gerek yok ama tüm bunların arasında bazı gazetecilerin birilerini yıpratmak adına belden aşağı vurduğunu düşünürsek, bu meslekten "tiksindiğimi" özellikle ifade etmek isterim…
Ne iş yaparsanız yapın bunun bir ahlak sınırları içinde yapılması gerektiğine inanıyorum… Ve bugüne kadar içinde olduğum kurumda kimsenin özel hayatı ile ilgili yazı yazmayı bırakın, gazete içinde sohbet dahi edilmez. Egepostası yayıncılık bünyesinde çalışan her gazeteci ahlak kuralları içerisinde kalarak klavyenin başına geçer…
Bu kurumda çalışan insanların adamı yoktur…
Herkes hakkında lehte ve aleyhte haber yapılır…
Siyasetçilerle kurulan ilişkiler menfaat ilişkisi değildir…
Her gazetecinin yakın dost olduğu siyasetçi, gazeteci, sanatçı ve sporcu mutlaka vardır…
Bu utanılması gereken bir durum değildir…
Bu kurumda çalışan herkes ekmeğini taştan çıkarır…
Kimsenin boğazından haram lokma geçmemiştir…
Ve burada çalışan gazeteciler avanta peşinde koşmaz.
Kimse ile ticari ilişkileri olmaz…
Yöneticisi olduğum bu kurumda kimsenin asla ama asla kirli işi olamaz…
Evet, ayakta kalmak için sadece reklam alır…
Belediyelerle ya da diğer kurumlarla başka bir ilişkisi olamaz…
Gazetecilik faaliyeti dışında başka bir ticari ilişkisi yoktur…
Bu kurum ve çalışanları hakkında bazı iddiaların sahipleri, bunları ispatlamak zorunda…
Bu iddiaların sahipleri yalan, dolan haberlerle bu kurumu karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır…
Ancak, bu işin içinde olanlar kendileri bataklığa saplanmış durumda…
Şahsımla ilgili yazılan çizilen yalan ve iftira niteliğinde, belden aşağı sipariş haberlere asla bugüne kadar yanıt vermedim…
Vermeyi de düşünmedim…
Bu sektörde 16 yılı geride bırakmış bir gazeteci olarak bu saatten sonra İzmir’de kendimi kimseye anlatmama gerek yok…
Çünkü İzmir küçük bir yer ve yapılan her şey iki gün içinde ortaya çıkıyor…
Herkes herkesin ciğerini biliyor…
Bu nedenle ne anlatırsak anlatalım kendimizi kandırmış oluruz…
Evet, egepostasi.com haber portalını kuran ben ve sevgili Sercan Avcı gazeteci kökenli değiliz… Bu eleştiriyi yapanlar öncelikle nereden geldiğimize değil de ne yaptığımıza bakmalı… İşimizi nasıl yaptığımıza, ne kadar ahlaklı yaptığımıza bakmalı…
Şimdi geçtiğimiz günlerde bir mail adresinden, içinde gazeteci ve siyasetçilerin de olduğu bir grup kişinin hem şahsım ve kurumumuz hem de bazı belediye başkanları için yazdıkları facebook yazışmaları medya kuruluşlarına servis edildi…
Bu kişilerin kendi aralarında yaptığı yazışmaları iki gündür ancak okuma fırsatım oldu…
Ve eğer bu yazılanlar doğru ise vay İzmir medyasının haline…
Özellikle şahsımla ilgili yapılan konuşmaların ahlak sınırlarını aştığı ve gazetecilik ahlakının dışına çıktığını görüyorum…
Bu Facebook yazışmalarının şahsım ve kurumumla ilgili yapılan bu ahlaksız konuşmaların doğru olmamasını temenni ediyorum. Bunların doğru olması durumunda İzmirlilerin Gazetecilere olan güvenin sarsılması ve mesleğin toplum gözünde düşeceği duruma bakmak lazım...
Bunları yazabilecek insanların insanlıktan nasibini aldığını düşünmüyorum…
Bu konuyla ilgi kurum avukatı ile yapılan görüşme neticesinde yazışmaların doğru olup olmadığının araştırılması için “dava hakkımızı” kullanmaya karar verdik.
Şikâyetimizin ardından yargının yapacağı araştırmadan sonra dava açılması durumunda bu yazışmaların tamamını satır satır yayınlayacağımızı kamuoyu ile paylaşmak isterim…