Geçtiğimiz günlerde Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay’ın, 31 Mart yerel seçimleri için yürütülen kampanyada görevlendirdiği Tuncay Baki Ugantaş’ın, meclis üyeleri, iş insanları ve siyasilerin maddi desteğiyle yaklaşık 25 milyon TL harcadığı ve bu paraların annesi Keziban Ugantaş’ın hesabına yatırıldığı iddialarını hayretler içinde okudum.
Şaşkınlığım katlanarak devam etti, çünkü Başkan Kınay bu yazılanların yalan olduğunu ve kariyerine yönelik bir "operasyon" yapıldığını iddia etti.
Bu açıklaması tam bir siyasi acemilikten başka bir şey değildi. Ben Belediye başkanı olsam bu açıklamayı bana yaptıranı 1 dakika bile yanımda tutmam... Çünkü bu paraları başkan toplattı denmiyor ki; bu iddialar başkana yakın olan isimlere yönelik... Neden başkan suçlansın neden başkan açıklama yapıyor...
sorular sorular sorular...
Oysa Başkan bu konuda açıklama yapacakasa böylesine ciddi iddialar karşısında Başkan Kınay'ın belgeler ve somut delillerle yanıt vermesi gerekmez mi?
Hani olaydan haberinin olmadığını söylemişti. Ancak sonrasında olayı sahiplendi ve buradan çıkacak sonucu kendisine ihale etti. Peki, neydi bu olay?
Başkan Kınay'ın seçim kampanyasında bazı isimlerin para topladığı iddiasıydı.
Ve bu iddialar öyle dedikoduya dayalı değildi; ‘paraların dekontları’ Karabağlar sokaklarında elden ele dolaşıyordu. Anlaşılan o ki, Başkan Kınay'ın bu gelişmelerden haberi vardı, en azından açıklamasında bize bunu anlatmaya çalıştı.
Başkan açıklamasında ne diyor:
"Geçtiğimiz günlerde çeşitli internet haber sitelerinde, aynı yerden düğmeye basılarak yapıldığı anlaşılan, yürüttüğüm siyasi kariyerimi ve toplumsal mücadelemi zedelemeye yönelik, aslı olmayan isnatlarla yapılan haberler ile ilgili olarak; bu haberleri yapan ve yaptıranlar ile ilgili yasal süreçleri başlattığımı ve yargı önünde sonuna kadar hesap soracağım."
Peki, Başkan Kınay'a sormak lazım: Bu kişilerle ilgili ortaya atılan iddialar mahkeme kanalı ile doğrulanırsa istifa edecek mi?
Eğer bu kadar bu isimlere güveniyorsa ve bu haberi yapan gazeteciler kamu adına doğruları yazıyorsa, mahkeme sonucu "çürük elmalar" olarak kendisi ve etrafındakiler suçlu bulunursa, o zaman oturduğu koltuktan istifa edecek mi?
Yoksa "Haberim yoktu" mu diyecek?
Başkan Kınay göğsünü gere gere "Ben bunu yapanlardan hesap soracağım" diyor. Peki, bu iddialar doğru çıkarsa nasıl bir yol haritası çizecek?
25 milyonun hesabını Karabağlar halkına verecek mi?
İzmir kamuoyuna ve işleri sadece gazetecilik olan ve burada bir "yolsuzluk" varsa bunu ortaya çıkarmaya çalışan medya kuruluşlarına "yargı sopasını" göstererek susturma çabasının ardında nasıl bir gerçek yatıyor?
Bu davranışı bile onun yaşadığı suçluluk psikolojisini ortaya koymaz mı?
Oysa bu konu ile ilgili açıklama yapması durumunda, medya kuruluşları zaten bu açıklamaya yer verecektir. Ama işini düzgün yapan kuruluşlarla ilgili tehdit sopasını sallayarak susturma çalışması tam anlamıyla bir skandal. Başkan Kınay, medya üzerinde baskı kurarak neyi gizlemeye çalışıyor?
Gerçeklerin ortaya çıkmasından mı korkuyor?
Başkanın bu tavrı, kamuoyunda şüpheleri daha da artırıyor.
Eğer gerçekten masumsa, neden şeffaflıkla hareket etmiyor?
25 milyon TL gibi ciddi bir iddia karşısında halkın ve medyanın soru sormasını engellemeye çalışmak yerine, bu iddiaları çürütecek somut deliller sunmalı.
Sonuç olarak, Başkan Kınay'ın bu durumu açıklığa kavuşturması gerekiyor.
Eğer iddialar doğruysa, Karabağlar halkına ve İzmir kamuoyuna hesap vermeli. Gerçekler ortaya çıktığında, halkın güvenini kazanmak için erdemli bir adım atmalı ve gerekirse istifa etmeli. Ancak bu şekilde kamuoyunda saygınlığını koruyabilir ve adil bir yönetim anlayışı sergileyebilir.
İşte asıl soru bu. Bizler bu gelişmeleri merakla takip ediyoruz.
Acaba Başkan Kınay, gerçekler ortaya çıktığında ne yapacak?
Koltuğunu mu koruyacak, yoksa erdemli bir adım atıp istifa mı edecek?
Bekleyip göreceğiz...