Balkan Buluşması'na Ortaylı final!
Türkiye’nin en büyük “Balkan Savaşları, Atatürk’ün yarattığı Cumhuriyeti ve dünyada esen savaş rüzgarlarına karşı, barış beklentileri” İzmir’de gerçekleşen Türkiye’nin en önemli Balkan buluşmasında gerçekleşti. Prof.Dr İlber Ortaylı: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurucu kadroları başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Balkan göçmenleridir. Yüz sene önceki olay, tarih değil, yaşayan tarihtir.
İZMİR -Prof.Dr. Zafer Toprak ve Prof.Dr.İlber Ortaylı’nın yanı sıra Balkan ülkelerinden ve Türkiye’den çok sayıda bilim adamlarının da katıldığı büyük balkan buluşması, geleceğe ışık tutması için, kitap haline getirilecek.
CHP Genel Sekreteri ve İstanbul milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in “Balkanlı” kimliği ile duygulandıran ve anılarını içeren konuşmasıyla damga vurduğu üç günlük sempozyumda Konak Belediye Başkanı Dr.Hakan Tartan, Balkan Savaşları’nın acı bir öykü olduğunu ifade ederek, Bu üç günlük bilimsel buluşma barışa hasret duyan dünyamız için geçmişin ip uçlarından geleceğe yönelik hataları önleyecek bir sevgi zinciridir. Türkiye’nin taşı toprağı harcı Balkan göçmenleri destek ve güçleriyle, yeni dünya düzenine de barış bağlılık ve sevgi dolu harçlarını kattılar. Bizler gelecek için, çocuklarımız için, dünya için barış dolu yeni bir öykü yazacağız. Bu sempozyum da tarihi iz düşümlerden biri olacak. Savaş askerlerin, barış herkesin işidir. Barış öyküleri yazmak dileğiyle” dedi.
Bizi kucaklayan bir vatan vardı
Savaşta göç etmek zorunda kalanlar için vatandan, topraktan, kardeşten kopmanın kolay olmadığını dile getiren Bihlun Tamaylıgil ise, “Ama bizi kucaklayan da bir vatan vardı. Biz siyasetçiler tarihçileri, bilim adamlarını dinlemek zorundayız. Günümüz siyasi ortamında bu gerçekleri çok iyi özümsemeli ve değerlendirmeliyiz. Hayali, olmadık projelerin peşinden koşarak değil, gerçek yaşanmışlıkların neler getirdiğini ve neler götüreceğini iyi tahlil ederek siyaset yapmak zorundayız. Yaşanan Balkan Savaşı’nda dökülen gözyaşları Anadolu topraklarını yeşertmiş ve Anadolu topraklarını zenginleştirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda dünyanın güçlerine karşı büyük birlik ve beraberlik içinde olduk. Vatanın bir karış toprağını vermedik. Bundan sonra da bu ulus birlik, bütünlük içinde olacak ve böyle bir kayba izin vermeyecek” diye konuştu.
İlk kez İzmir’de düzenlendi
Konak Belediyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Balkan Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (DEBAMER) düzenlediği “Savaştan Barışa” Balkan Savaşlarının 100.Yılı Uluslararası Sempozyumu, 15- 17 Kasım 2012 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi. Balkan ülkelerinden akademisyenler ve alanında uzman isimler İzmir’de konuk edildi. Üç gün süren sempozyumda sadece Balkan Savaşları değil, savaşların öncesi, sonrası ve günümüze etkileri de tartışıldı.
En bilimsel etkinlik
Bugüne dek İzmir’de Balkanlar ve Balkan Savaşları üzerine düzenlenmiş en önemli bilimsel etkinlik olan sempozyum, Bulgaristan, Makedonya, Sırbistan ve Kosovalı akademisyenlerin yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen bilim insanlarını da İzmir’de buluşturdu. Bulgaristan Askeri Tarih Komisyonu Başkanı Prof. Dr Dimitar Minchev, Kiril Metodij Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Dekanı Prof. Dr Ljubomir Kekkenovski, Eski Büyükelçi Onur Öymen Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı Askerî Tarih Şube Müdürü F.Rezzan Ünalp gibi isimler yer aldı. Kapanış oturumunu Prof. Dr. İlber Ortaylı gerçekleştirdi.
Prof.Dr Ortaylı: O dönemde Türk milleti bir araya gelemiyordu.”
Türkiye’nin en önemli bilim adımları ve kalemlerinden kabul edilen Prof.Dr İlber Ortaylı üç günlük sempozyumun kapanış konuşmasında Balkan savaşlarının panoramasını çizdi, şunları söyledi: “Balkanlılık Türkiye’ye bir kamçı olmuştur. Her şerde bir hayır vardır. Savaşlardan sonra balkanlardan gelen göç, Anadolu’yu yeni bir çiftçilik, tarım, zanaat anlayışıyla tanıştırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurucu kadroları başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Balkan göçmenleridir. Yüz sene önceki olay, tarih değil, yaşayan tarihtir. Sonuçlarını hep birlikte şu anda da görebiliyoruz. Osmanlının o zaman en büyük eksikliği istihbaratsızlık, örgütsüzlük ve ordudaki disiplinsizlikti. Bir de Abdülhamit’in aşırı evhamı vardı. Bu nedenle ülkeye sansür getirdi ve örgütlenmeyi yasakladı. O dönemde Türk milleti bir araya gelemiyordu.”