Ege Postası
Geri

CHP’li Güler, “Bağımsız Türkiye’nin bilimi bağımsız olmalı”

Bilim İnsanları Derneği tarafından her yıl düzenlenen konferansın bu yılki konuğu İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Türkiye’de bilim konusu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
CHP’li Güler, “Bağımsız Türkiye’nin bilimi bağımsız olmalı”
Haberler / Yerel Politika
28 Ekim 2013 Pazartesi 12:44
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İZMİR- Bilimde bağımlılığın büyük sorun olduğunu ifade eden Güler, başka medeniyetlerin sorunu sanki bizde de yaşanan sorunun aynısıymış gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını belirtti. 

Güler konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de bilimin bağımlılığı sorunu var. Bu tıp, fen ya da sosyal dal fark etmiyor. Özellikle sosyal dallar söz konusu olduğunda ölümcül sonuçlara neden oluyor. Türkiye’de maalesef bilim bağımlı, o bağımlılıkta çeşitli şekillerde açıklanan batı bilgisine bağımlılık.”

“Bizim mensubu olduğumuz kültür ve uygarlık Selçuklu, Osmanlı ve en önemlisi de Cumhuriyet hiçbir zaman sömürge sahibi olmadı. Biz sömürgeci ülkeler gibi hayata bakmadık. Sosyal bilim alanında ve ne yazık ki doğrudan Batı Avrupa’nın yerel sorunlarını çözmeye odaklanmış teorileri, kavramları Türkiye’deki sorunları çözermiş gibi uygulamaya kalktılar.”

“Bilgilerimizin bağımsızlıkçı, eşitlikçi bir tarzda iyileştirilmesi gerekirdi!”

Türkiye’de yaşanan olaylara teşhis koyma noktasında çeviriler üzerinde yapılan adlandırmanın yanlış olduğunu söyleyen Güler, “En kritik sosyal konulara ilişkin üniversite mensubunun sözlerini dinlediğimde onun aslında hiçte evrensel olmayan, doğrudan batı problemlerine odaklanmış olarak yazdığı şeyleri, bizim tercüme yoluyla kendi sorunlarımızı açıklayabilirmiş gibi aktardığını görüyorum. Batı bilgisiyle olan ilişkimizin geçmişten bugüne bağımsızlıkçı, eşitlikçi bir tarzda iyileştirilmesi gerekirdi. Türkiye hiç sömürge olmadı, Osmanlı devleti de hiç sömürge olmadı. Biz her hangi bir sömürge ülkesiymişiz gibi batıdaki bilginin kendi problemlerimizi anlamaya bilmek için doğrudan çeviri yoluyla Türkiye’ye zerk edemeyiz. Bu yönde çok adım atıldığını çok caba sarf edildiğini biliyorum. Üniversite ya da üniversite dışından çok sayıda düşünürün bunun üzerinde durduğunu biliyorum. Bu konuda kat edilen mesafenin son derece üzücü olduğunu da biliyorum. Biz hala çeviri yoluyla batı aklını sanki meseleleri anlayabilirmişiz gibi Türkçeye aktarmayı bilim yapmak sayıyoruz” dedi.

“Sorunlar aynı değil!”

Türkiye’de çeviri üzerinden bilim yapmanın sıkıntısını güncel konulardan örneklerle açıklayan Güler sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi mücadelenin içerisinde ulusal ve laik devleti savunduğumuz için bize yöneltilen suçlama ırkçılık suçlaması, faşistlik suçlaması, kafa taşçılık suçlaması, darbecilik suçlaması, din düşmanlığı suçlaması; bunlar artık beşi bir yerde hale geldi. Siyasetçi olarak değil de bilim insanı olarak düşündüğümde biz hiçbir zaman Dünya’ya ırkçı, kafatasçı, faşist, darbeci bu nitelemeleri hak edecek tarzda bakmadık, bu zihniyetle mücadele ettik. Bizim mücadele ettiğimiz zihniyet nasıl döndü de bize bir yafta olarak yapıştırılıyor. Irkçılık ilişkisi kesinlikle az gelişmiş ülkelerin ve bağımlı ülkelerin ilişkisi olan bir durum değil. Irkçılık doğrudan doğruya sömürgecilik durumunda ortaya çıkmış bir fikir. Irkçılık batı ülkelerinin Afrika’da, Latin Amerika’da ya da Asya ülkelerinde yani siyah tenliler ile çekik gözlülerin ülkelerinde doğayı talan etmekle geliştirdikleri bir fikir. Onları köle olarak kullanabilmek için geliştirdikleri bir bakış açısı ırkçılık.Afrika’dan siyah insanların Amerika’ya köle olarak götürülmelerinin meşruiyetini sağlayan şey ırkçılık. Çünkü o düşünceye göre beyaz adam dışındakiler insan değildir. Biz hiç sömürge sahibi olmadık. Bizim mensubu olduğumuz uygarlık, kültür, Osmanlı devleti, Anadolu Selçuklu, Anadolu’daki diğer kültürler ama en önemlisi Cumhuriyet hiç sömürge sahibi olmadı. Biz sömürgeci ülkeler gibi hiç hayata bakmadık. Üniversiteler bu meseleleri yazdılar. Sosyal bilim alanında ve ne yazık ki doğrudan Batı Avrupa’nın yerel sorunlarını çözmeye odaklanmış teorileri, kavramları Türkiye’de çözermiş gibi uygulamaya kalktılar ama bizde o problemler yok.”

“Evrenseldir denen her şeyin evrensel olmadığının farkına varmak gerekiyor”

Avrupalı bilim adamları tarafından ortaya atılan teorilerin kendi sorunlarını çözme noktasında faydası olabilir diyen Güler, “Belki Batı Avrupa’da ortaya atılan teoriler onların problemlerini çözmeye elverişli olabilir ama bizim gerçek problemlerimizle hiçbir ilgisi olmayan insanlık suçu saydığımız bu kavramları, illa Türkiye’de buna uygun ne bulabilirim ki bu torbanın içine ne atabilirim ki diye zorlamanın alemi yok. Bu zavallı bir durum ve ne yazık ki bilim dünyası bu aktarmacılık nedeniyle bu zavallılığı bir türlü aşamadı, yaramadı. Üniversitelerde ya da bilim üzerine düşünen herkeste bağımsız bilim talebi olması gerektiği kanısındayım. Bağımsız Türkiye’nin bağımsız bilimi... Evrenseldir denen her şeyin evrensel olmadığının farkına varmak gerekiyor. Gerçekten evrensel mi yoksa belli bir ülkeye ait tarihsel bir problem mi onları araştırmak gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde üniversitelerin taklitçilik problemi bizi yaralamışken şimdi kutsal kitaptan mealler üzerine yeni bir bilim inşası süreci başladı yeni bir problem alanı daha açıldı diye düşünüyorum” dedi.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası