Ege Postası
Geri

Diyanet, Cuma hutbesinde katliamları işledi

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve bugün Cuma namazında okunacak hutbede yine İslam coğrafyasında meydana gelen katliamlar işlendi. Öldürme ve katletme günahına en çok İslam coğrafyasında şahit olunduğunun belirtildiği...
Diyanet, Cuma hutbesinde katliamları işledi
Haberler / Güncel
23 Ağustos 2013 Cuma 11:13
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve bugün Cuma namazında okunacak hutbede yine İslam coğrafyasında meydana gelen katliamlar işlendi. Öldürme ve katletme günahına en çok İslam coğrafyasında şahit olunduğunun belirtildiği hutbede, "Bu sebeple bugün İslam coğrafyasının hemen her tarafında kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki bir kan ve gözyaşı haberi duymayalım. Yüreklerimiz kan ağlıyor. Yangınlarla kasıp kavruluyoruz. Dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla gözyaşı, zihin ve gönül dünyamızı param parça ediyor. Duygularımız köreliyor. Hislerimiz ölüyor. Aklımız tutuluyor. İnsanlığımızdan utanıyoruz." denildi.

        Hutbe, "Kim, bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir insanı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir." ve "Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." ayetleri ile başlıyor.

        "ÖLDÜRME VE KATLETME GÜNAHINA EN ÇOK İSLAM COĞRAFYASINDA ŞAHİT OLMAKTAYIZ"

        Hz. Peygamber'in (sav) "Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslümanın öldürülmesinden daha hafiftir." Hadis-i Şerifi'nin hatırlatıldığı hutbede, "Kuran-ı Kerim’in ve Sevgili Peygamberimizin (sav) bu mesaj ve uyarılarına rağmen ne yazık ki öldürme ve katletme günahına bugün en çok İslam coğrafyasında şahit olmaktayız. Bütün dinler öldürmeyi lanetlerken, cana kıymayı en büyük cürüm ilan ederken yine de bütün dinlerin mensupları kendilerine öldürmek için bahaneler bulmuşlardır. Ne yazık ki bu biz Müslümanlar için de böyle olmuştur. Bir çiçeğe, bir karıncaya, bir kediye bile şefkat ve merhametle emredilen Müslümanlar dahi öldürmek için bahaneler uydurdular. Bu sebeple bugün İslam coğrafyasının hemen her tarafında kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki bir kan ve gözyaşı haberi duymayalım. Saltanat ve hükümranlık ihtirası, güç ve iktidar tutkusu, baskı, zorbalık ve zulüm, şiddet, terör ve çatışma, ölüm, öldürme ve katliam hadiseleri her tarafta dehşet saçıyor. Yüreklerimiz kan ağlıyor. Yangınlarla kasıp kavruluyoruz. Dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla gözyaşı, zihin ve gönül dünyamızı param parça ediyor. Duygularımız köreliyor. Hislerimiz ölüyor. Aklımız tutuluyor. İnsanlığımızdan utanıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

        "KABİL'İN YOLUNU TAKİP EDENLER HİÇ AZALMADI"

        Yeryüzünde ilk cinayeti, Hazreti Âdem'in (as) oğlu Kabil'in işlediğinin hatırlatıldığı hutbe, "Hem de yanı başımızda Şam’da, Dımeşk’ta Kasyun Tepesi'nde. Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürdüğü günden bugüne Kabil’in yolunu takip edenler hiç azalmadı. Hep aynı suç işlendi. Hep aynı günahla kirlendi insanlık. Katiller ve zalimler hiçbir zaman kana doymadılar. Hep en temel insan hakkı olan hayat hakkına kastettiler. Sürekli cana kıydılar. Kadın, bebek, çocuk, yaşlı demeden mazlumları ve masumları katlettiler. Vahşetleriyle dünyayı kan gölüne çevirdiler. Sadece geçtiğimiz yüzyıl boyunca milyonlarca insan katledildi. İnsanlık, iki büyük dünya savaşı gördü. Nice işgaller, nice sürgünler, nice katliamlar yaşandı. İnsanlar, ne yazık ki kardeş olduklarını, Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın çocukları olduklarını, canı verenin de alanın da Allah olduğunu unuttular. İnsan insanın kurdudur anlayışına yenik düştüler. Rabbimizin bahşettiği akıl nimetini, teknolojiyi, ilmi, fenni daha fazla can alabilmek ve toplu bir şekilde kitleleri imha edebilmek için fırsat bildiler. Biyolojik, kimyasal ve nükleer her türlü silahı ürettiler. Acımasızca bu silahları kullandılar. Silah tüccarları, silah satabilmek için nice çatışmalar çıkarttı. Nice düşmanlıklar üretti. Irkçılık uğruna nice hayatlar soldu. Sömürgecilik uğruna nice canlar yok oldu. İşgallerle nice hayatlar son buldu. Saltanat ve hükümranlık uğruna nice masum insanların üzerine kurşun yağdırıldı. Dizginlenemeyen ihtiraslar, kin ve nefret yüzünden nice katliamlar yaşandı. Terör sebebiyle nice anaların yürekleri dağlandı. Töreler uğruna nice ocaklar söndü. Kan davalarında nice aileler yok oldu. Mafyalar haksız yere nice canlara kıydı. Nice büyük insanlar faili meçhul cinayetlerle katledildi. Yeryüzünde hep can pazarı yaşandı." ifadeleriyle devam etti.

        "ÖLDÜRMEYECEKSİN" DİYEN MUSALAR CANA KIYMAYAN İSALAR DA VAR"

        Dünya can pazarı yaşandığının belirtildiği hutbede, "Bir yanda kana susamış Kabiller, diğer yanda masum Habiller. Ancak unutmayalım ki onların yanında 'Öldürmeyeceksin!' diye emreden Musalar, cana kıymayı yasaklayan İsalar da var. Masum bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmeye eşdeğer olduğunu duyuran İslam Peygamberi (sav) var. Bir insanı yaşatmanın bütün bir insanlığa can vermek olduğunu müjdeleyen, insanları öldürmekle değil, yaşatmakla mükellef kılan dinimiz var. Yaşatmak, ağlayanın gözünün yaşını silmektir. Aç olanı doyurmak, susuzları suya kandırmak, olmayana vermektir. Düşene el uzatmaktır yaşatmak. İnsanların haliyle hallenmek, derdiyle dertlenmek, yaralarına merhem olmaktır. Mazlumların yanında yer almak, zalimin zulmüne karşı koymaktır. Şüphesiz insan, öldürerek değil, yaşattıkça insanlığının farkına varır." ifadeleri kullanıldı.

        Can taşıyan her varlığa merhamet etmekle sorumluluğunun vurgulandığı hutbe şöyle sona erdi: "Bizler, merhametlilerin en merhametlisinin kuluyuz. Bizler, hayvanlara dahi merhameti cennete girmeye vesile sayan bir peygamberin ümmetiyiz. Dinimiz insanın arkasından konuşmayı bile yasaklamışken, Müslümanım diyen Müslümanı, insanı arkasından nasıl vurabili? Onun üzerine nasıl kurşun yağdırabili? Canına nasıl kastedebili? Ellerine en mukaddes varlığın kanını nasıl bulaştırabili? Akan kanlara, yanan yüreklere, dünyanın dört bir yanından yükselen mazlumların ahına nasıl sessiz kalabili? Bu ağır yükü taşımaya nasıl cesaret gösterebili? Bu günaha nasıl ortak olabili? Bizler, yapılan zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de karşılıksız kalmayacağı ahiret gününe inanan müminleriz. İnanıyoruz ki, insanları öldürenler de muhakkak bir gün ölümü tadacaklardır. Habillerle birlikte Kabiller de huzura varıp hesap vereceklerdir. İşte o günün şiddetinden bu mübarek günde bu mübarek mekanda bizler Rabbimize sığınıyoruz. O’na el açıp diyoruz ki, 'Rabbimiz bizleri İslam’ı doğru anlayıp doğru yaşayanlardan eyle. Bizleri öldürenlerden değil, yaşatanlardan eyle, can alanlardan değil, cana can katanlardan eyle. Bizleri birbirimize can yoldaşı eyle. Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca yaşayanlardan eyle, şu anda dünyanın çeşitli yerlerinde yaşama savaşı veren kardeşlerimize rahmetinle, nusretinle muamele eyle. Şu mübarek vaktin hürmetine dualarımızı kabul eyle."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası