Ege Postası
Geri

Güven: “Hükümet başarılı olmak istiyorsa, İzmir'i örnek alsın“

CHP İzmir Milletvekili ve PM (Parti Meclisi) Üyesi Hülya Güven, yerel seçim yarışının kızıştığı İzmir’de olası seçim tablosunu ve anketleri masaya yatırdı. AK Parti’ye getirdiği anket çıkışı ile “Anketler ile kendilerini kandırmasınlar, sokağa çıkıp vatandaşın yüzüne bakacak halleri yok” derken, yerel seçimlerde ve genel seçimlerde başarılı olmasının mümkün olmadığını kaydetti. CHP’li Güven, ulusal çapta yaşanan gelişmelerin mutlak surette sandığa yansıyacağını da belirterek “AK Parti’nin İzmir’deki yerel yönetimi ve Başkan Kocaoğlu’nu örnek alması gerekiyor” sözleri ile hükümete yüklenmeyi de ihmal etmedi.
Güven: “Hükümet başarılı olmak istiyorsa, İzmir'i örnek alsın“
Haberler / Politika
6 Eylül 2013 Cuma 12:03
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Sözlerinin başında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun adaylık başvurusu yapmayarak “Süreci izleyeceğim” kararı vermesini yorumlayan CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, “Başkan Kocaoğlu, takdiri örgüte ve yurttaşlara bırakmıştır. Bu karar kendi düşüncesidir. Herkes düşündüğünü ifade etmekte serbest. Bence, kendisi kamuoyunu ve örgütü biraz daha dinlemek istiyor. Benim şahsi yorumum Kocaoğlu’nun zaten doğal aday olduğu yönünde” diyerek Aziz Kocaoğlu’nun Büyükşehir Belediyesi için yeniden aday gösterileceğine inandığını belirtti.

“NE KADAR ÇOK ADAY ADAYI, O KADAR ÇOK KATKI”

İzmir’de aday adaylarının kesin olarak belli olması ile birlikte yeni bir süreç başlayacağına işaret eden Milletvekili Güven, aday adaylarının artmasındaki bu artışın aslında güzel olduğunu, partide yaşanan güzelliği ortaya koyduğunu belirterek, “Belki birçoğu da aday olamayacağını biliyordur ama sonuçta bu bir deneyimdir. Adaylarımız belli olduktan sonra tüm adayların hep birlikte çalışarak CHP’ye büyük katkılar sunacağını düşünüyorum. Ne kadar çok aday adayı olursa, ortamda ne kadar çok hep birlikte görülürsek, partimize de artı değer katacak ve güven sağlayacaktır. Biz buna benzer bir çalışmayı köy ziyaretlerimiz sırasında yaşadık. Kırsal ziyaretlerimiz sonrasında halkın bize olan güveni de arttı. Adayların çalışması da partimize benzer bir katkı sunacaktır diye düşünüyorum”.dedi

“İZMİR DEMOKRASİNİN KALESİ OLARAK KALACAK”

“Evet, İzmir CHP’nin kalesi diye bir algı var” diyerek sözlerini sürdüren Hülya Güven, “İzmir aslında sevginin kalesi. Özgürlüğün, hoşgörünün kalesi… İnsanlar burada aradıkları özellikleri Cumhuriyet Halk Partisi’nde buldukları için de bizi destekliyorlar. Bu sıcak ortamın devam edeceğini ve önümüzdeki seçimlerde CHP’nin İzmir’de çok büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. Tüm ilçelerle birlikte başarılı olacağız ve 30’da 30 hedefimizi gerçekleştirerek iktidar yolumuza emin adımlar ile devam edeceğiz. Halk da bu ortamın devamı için CHP’yi desteklemeye devam ediyor. Zorlanacağımız bir ilçe olacağını zannetmiyorum. Yerel seçimler bizim iktidar hedefimizde önemli bir basamak olarak başarı ile sonuçlanacak.”



“GENÇLER SANDIKTA DEĞİŞİMİ GETİRECEK”

Gezi Parkı gibi birçok ulusal gelişmenin yerel seçimlerde sandığa yansıyacağını belirten Milletvekili ve PM Üyesi Hülya Güven şöyle konuştu; “Oradaki olay biliyorsunuz sadece iki tane ağaç değildi. Ülkedeki hoşgörüsüzlüğü gördüler. Bu olay yanlış bir şekilde, uygunsuz biçimde gösterildi ve topluma inanılmaz bir şiddet uygulandı. Gençler bizlere hükümetin ne kadar yanlış bir davranış içerisinde olduğunu öğretmiş oldu. Gençlere inanmamız gerektiğini bir kez daha anlamış olduk. Atatürk cumhuriyeti gençlere emanet etmişti. Bu olaylar sırasında Atatürk’ün ne kadar ileri görüşlü olduğunu gördük. Tüm bu olaylar aslında değişimin bir başlangıcı olacak. Gençlerin bize bu anlamda güveneceğine inanıyoruz. Gençlerin geleceklerine, çocuklarına, hatta torunlarına sahip çıkacaklarına biliyoruz.”

“YÖNTEMİ HALK BELİRLEMELİ”

Aday belirlemede parti genel merkezinin kamuoyu yoklaması ve eğilim yoklaması şeklinde ikili bir sistem üzerinde durduğunu söyleyen Güven, “Bu bazı yerlerde değişebiliyor. Geçtiğimiz günlerde il il toplantılar yapıldı. Her ili, hatta her ilçeyi masaya yatırdığımızda, farklı özelliklere sahip olduğu ortaya çıktığı görülerek, değerlendirmeler de farklılık arz edebiliyor. Bir il ve ilçe başkanı eğilim yoklaması yerine kamuoyu yoklaması da isteyebiliyor. Burada önemli olan asıl nokta, sandığa oy atacak kişilerin düşüncesi ve oylarına da sahip çıkması”. Güven, AKP’ye de göndermede bulunarak, “Umarız bu durum AKP’de de aynı şekilde olur. Orada hala aday adayları, hatta milletvekilleri bile ‘Başbakan bize ne görev verirse biz onu yapacağız’ diyor. Elbette bu bir görev ve o ilde yaşayan yurttaşların da söz söyleme hakkı var. Bunun dikkate alınması gerekir. Artık bir kişinin karar vererek atama dönemi bitti” diye konuştu.

“VEKİLLER, ADAY ADAYLARINA EŞİT MESAFEDE OLMALI”

Milletvekillerinin aday adayları konusunda belirleyici tavır izlemektense yardımcı olması gerektiğini hatırlatan Hülya Güven, “Aday adaylarının tamamına karşı eşit mesafede olmalıyız. Adaylar belirlendikten sonra da yine hep beraber tüm aday adayları ile birlikte CHP’nin başarılı olması için çalışılacaktır. Milletvekilleri olarak bizim “Şu olsun, bu olsun” deme ya da taraf tutma hakkımız yok. Yurttaş ne diyorsa, örgüt ne diyorsa onların dediği olmalı. Bu noktada iki önemli faktör var ifadelerini kullandı.

“ADAY ADAYLIĞI BİR DENEYİMDİR”

CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler’in İzmir Büyükşehir Belediyesi için aday adaylığını açıklaması ile birlikte, gündeme gelen “Milletvekillerinin aday adayı olması doğru mu'” şeklindeki eleştirileri de yorumlayan Güven, “Bu söylemlerim bazıları Milletvekillerine dönük yakıştırmalar oluyor. Bazı vekillerimiz de kendiliğinden aday adaylığını açıkladı. Olabilir. Aday adaylıkları her zaman için bir eğitim, bir deneyimdir. Bizler de bu süreci izliyoruz” dedi.

“İZMİR’DE BİRKAÇ KADIN BELEDİYE BAŞKANI GÖRMEK İSTERİM”

İzmir’de kadın belediye başkanı olmadığının hatırlatılması ve “Kadınların temsil oranının arttırılması için ne yapılmalı'” sorusunu üzerine yorum yapan Güven, “Bir kere bu konuya yalnız cinsiyet açısından bakılmamalı. Aday adayı olarak başvurabilmesi için partimiz kadınlarımızdan bir bedel almıyor. Daha fazla aday adayı olması için kadınlarımızın da biraz daha cesaretlenmesi ve kendilerine güvenmesi gerekiyor. Yüzde 33’lük kadın kotasının etkilerini gördük. Şahsen, bu cesaretin giderek artacağını düşünüyorum. Bu dönemde olmasa bile gelecek dönemlerde kadınların etkinliğinin de artacağını düşünüyorum. Ayrıca bu dönem başvuran ama seçilemeyen kadınlarımızın da pes etmemesi ve bunun bir deneyim olarak kabul etmelerini istiyorum. Aday olmaktan çekinen kadınlarımızın da yola devam etmek isteyen mevcut belediye başkanlarına şahsen saygı gösterdikleri için aday adayı olmadığını düşünüyorum. Sırf kadın olduklarından ötürü rakip çıkmayı doğru bulmadıklarını düşünüyorum. Bu süreç herkes için bir deneyim süreci. Ama gönlümden geçen bir ya da birkaç belediyede kadın belediye başkanı görmektir. Ben Eşrefpaşa Hastanesi’nde başhekim görevimi yürütürken İzmir’de 4 kadın başhekim vardı. Şimdi bir tane bile kadın başhekim yok. Türkiye’de onca ile baktığınız zaman bugün sadece bir kadın vali var. Kadın Vali ya da Kaymakam gibi kadın yöneticilerin sayılarının artmasını beklerken, yaşanan durum bu. Meclis’te da AKP’de kadın vekil oranı bizden bir puan aşağıda” diye konuştu.

“İNSANLAR BUNCA ŞEYDEN SONRA AKP’YE OY VERİR Mİ'”

AK Parti’nin mağlubiyet korkusu ile seçim yasasında değişiklik yaptığını savunan Hülya Güven, “İzmir’de kendileri de değerlendirmelerini yapıyorlardır. Ancak, az önce söylemiştim. İzmir hoşgörünün, kardeşliğin, barışın ve sevginin kenti diye. İzmir, insanların özgürce yaşadığı ve demokrasinin hakim olduğu bir kent. Ama hükümet çıkıp, çocuk sayısına karar vermeye kalkıyor. Peki sen hükümet olarak bunun altyapısını hazırladın m? Sadece bu değil, eğitim, sağlık, ekonomi alanında yaşananlar ortada. Yoksulluk artıyor. Yurttaşlar bunu görüyor. Çıkıp sokağa kiminle konuşsanız, AKP’den şikayetçi. Köylere gidiyoruz; bitmiş durumdalar. Köylü artık üretemiyor, üretse bile ürettiğini satamıyor. Köylü tarladan, ağaçtan ürününü dahi toplamak istemiyor. Orada yaşayan köylüler bize, “Köylü milletin efendisiydi, artık köylü milletin enayisi oldu” diyorlar. Peki, bu insanlar AKP’ye oy verir m? AKP’nin sadece İzmir’de değil, Türkiye’nin hiçbir yerinde oy alabileceğini düşünmüyorum. Zaten bu yüzden seçim yasasında kendilerine ters olan her şeyi değiştirmeye çalışıyorlar. Ülke bu haldeyken, AKP, “Ben bu seçimlerde de başarılı olacağım” diyerek yurttaşımızın yüzüne nasıl bakıyor, ben hayret ediyorum” dedi.



“SAMAN YERİNE CİPS”

Yakın zamanda il örgütü ile birlikte gittikleri Bergama köylerinde izlenimlerini paylaşarak sözlerine devam eden CHP’li Güven şunları aktardı; “Köylerde maalesef genç ve çocuk yok. Herkes şehirlere kaçmış. Herkes “Eskiden buralarda çocuklardan geçilmezdi” diyor. Çiftçiliğin, tarımın geliştirilmesi gerekirken, ithalata yöneliyoruz. Samanı ithal eder hale geldik. Hayvancılıkla uğraşanlar, hayvanlarına cips yediriyormuş. Samandan daha ucuza geliyor diye. Böyle bir şey olabilir m? Çiftçi ürettiğini satamıyor. Gittiğimiz yerde eskiden 4 tane domates fabrikası varmış ve hepsi de kapanmış. Biz bu sorunları meclise taşıyoruz, taşımaya da devam ediyoruz. Bütünşehir yasası ile birlikte köylerin tüzel kişiliği ortadan kalkıyor. CHP’li belediyeler de bunlara önlem alınmış durumda ve köylüye destek devam ediyor. Yasa ile En basitinden bir kümes yapmak isteyen bile ilçe belediyesinden izin almak zorunda. Köylü bedava kullanılan suya para ödemek zorunda kalacak. Vergi çeşitleri ve sayıları artacak. Evet, bu yörelere belediye hizmeti gidecek ama hükümet esas tarımı ve çiftçiyi ilgilendiren noktada herhangi bir önlem almıyor. Burada olay belediye hizmetlerinin gitmesi değil, oradaki nüfusun yaşamına devam etmesi. Hükümet maalesef bu konuda önlem alma, destek verme ya da çözüm üretme konusundan çok uzak. Köylü de bunun bilincinde ve AKP’ye olan inançları kalmamış. Tüm bu sorunlar AKP açısından sandığa negatif olarak yansıyacak. Hükümet de bunun farkında.”

“SEÇİM BARAJI KONUSUNDA ONCA TEKLİF VERDİK AMA…”

Son dönemlerde sıkça tartışılına bir diğer konu olan seçim barajı hakkında da çarpıcı yorumlarda bulunan Güven, “Bizim bu konuda verilen tekliflerimiz var. Seçim barajının tamamen kaldırılması ya da barajın farklı seviyelere düşürülmesi yönünde verdiğimiz ayrı ayrı teklifler oldu. En azından biri kabul edilsin. Bunun yerine seçim bölgelerini küçültmeye uğraşıyorlar. Bu da demektir ki, AKP’nin artık sandıktan galip çıkacağına dair umudu kalmadı ve yine tek başına iktidarda kalabilmek adına başka yollar arıyorlar. Ben başarılı olacaklarını hiç sanmıyorum. Geçen yerel seçimlerde Karabağlar ve Bayraklı olarak 2 farklı ilçe yarattılar. Şimdi de genel seçimler için İzmir’de 7 yeni bölge daha yaratmaya çalışıyorlar. Ama bunlar da yarar getirmeyecek. Neyin ne olacağına seçmen karar verecek. Yeni bölgeler kendileri için daha kötü olacak” şeklinde konuştu.

“İZMİR, KOCAOĞLU’NA YENİDEN FIRSAT VERMELİ”

Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun adaylığı ile ilgili tartışmaları da masaya yatıran CHP’li Güven, “Başkan Aziz Kocaoğlu’nun bugüne kadar yaptıkları ortada. Ondan başka hiçbir belediye başkanı bunca riski göze almazdı. İzmir’in zemin durumu belliyken, İzmir’de CHP’li başkanlar dışında hiçbir belediye başkanı metro yapmayı düşünmedi. İzmir’in altı tarihi zenginliklerle dolu. Bunlar dikkate alınmadan metro için yeraltının kazılması zor bir olay. Bu metro şu ya da bu şekilde nasıl olsa bitecek. Ankara’da da metronun hali ortada. 20 yıldır orada duran metro çukurları vardı. Yapımının başlamasından hemen sonra çöken kaldırım nedeniyle çukura düşüp canını kaybeden bile oldu. Bu olay İzmir’de olsaydı ne olurd? İstanbul’da Marmaray’ı halen açamadılar. Önce 2007, sonra 2009 dediler. Halen daha tam olarak açılamadı. Bunu İzmir’de konu edilmesi doğru değil. Başkan Kocaoğlu İzmir’de çok güzel yatırımların altına imza attı. Devam eden ve bitireceği projeleri de var. Bence kendisinin bu projeleri bitirmesi ve yeni projeler üretmesi de sağlanmalıdır. İşte o zaman İzmir bambaşka bir yer olacak. CHP’li bir belediyenin neler yapabileceğini de herkes görmüş olacak. Üstelik iktidar desteği olmadan birçok yatırım yapıldı. Hele iktidar belediyesi olsak, kim bilir daha daha neler yapılacak... Daha sonra iktidar olduğumuzda da, sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de çok şey değişecek. Ve bu ülke mutlu insanların yaşadığı bir yer haline gelecek. Bunu hep birlikte yaşayacağız” diyerek Başkan Kocaoğlu’nun görevine devam etmesini istediğini dile getirdi.

“TARİHE VE DOĞAYA SAYGILARI YOK”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve ilçe belediyelerinin projeleri ile AKP Hükümeti’nin projelerini kıyaslayan Güven, “AKP’nin 35 projesi fizibilite ortaya çıkmadan ve projelendirilmesi yapılmadan ortaya atılmış şeyler. Aksaklıklar zamanla ortaya çıkıyor. Mesela, Sabuncubeli’nde tünel açılıyor. Bu proje düzgün hazırlanmadığından, tünellerin sonu uçurumda bitiyordu. Böyle bir aksaklık çıkınca proje durdu. Böyle bir proje ortaya sunuluyorsa, her şeyi ile tamamlanmış olmalıdır. Diğer yandan İzmir’de 250 bin kişilik mega şehir şeklinde bir toplu konut projesi vardı. Ne oldu bilmiyoruz. Sorduk ama cevap alamadık. Amaç yoğunluğu ve rantı arttırmak. İzmir’in körfez gören yerlerinde ranta yönelik projeler üretiyorlar. İzmir’de eğer ki iktidar değişimi olursa çok acı şeyler yaşanacak. Konak Tünelleri’nde acil kamulaştırma yapıldı ve burada halk mağdur oldu. Bunlar hep kötü örnekler. Konak Tünelleri’nde yaşanan bir diğer olumsuzluk da o bölgedeki tarihi eserlerin durumudur. Tarihe saygı duymak zorundayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi, hiçbir yerde “Elinizi çabuk tutun” demedi ve onca metro kazısında tarihe saygı gösterdi. Yarın İzmir en çok ziyaret edilen yerlerden olacak. Sayın Bakan Yıldırım’ın bu tutumu insana, tarihe ve doğaya hiçbir saygısı olmadığını gösteriyor diyerek, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın çok tartışılan sözlerine de eleştiri getirmeyi ihmal etmedi” ifadelerini kullandı.

“ÇEŞME’YE TOKİ GELMESİN DİYE DİRENİYORUZ”

Yarımada ve çevresinde yer alan doğal güzelliklerin hükümet tarafından bilinçsizce ranta kurban edildiğini özetleyerek sözlerine devam eden Güven, “Sadece İzmir değil, Türkiye’nin her yerindeki güzellikleri yok etme çabası içerisindeler. Çeşme’ye TOKİ konutları geliyor dediler, hala direniyoruz. Gelmesini de istemiyoruz. Hükümet aklıselim düşünerek bu projeden vazgeçecek mi göreceğiz. Seçimler yaklaşıyor, ben projeden vazgeçmelerini bekliyorum. Köylerin içine kadar gelen RES’ler yapılıyor ve sonucu belli değil. Yönetmelikte yazılanlar da dikkate alınmıyor. İnsana ve doğaya saygılı olmak lazım” diyerek hükümete yüklendi.



“SURİYELİLER İÇİN NEREYE, NE KADAR PARA HARCANDI'”

İzmir’de sayısı gün geçtikçe artan Suriyeli göçmenlerin durumu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Güven sorumlunun hükümet olduğunu kaydederek eleştirilerini şöyle sürdürdü; “Hükümet nereden, nasıl daha fazla oy çıkartırım derdinde. Yüzde 50 oyumuz var diyorlar. Ama AKP’ye oy veren birçok kişi de “Artık ben o yüzde 50’nin içerisinde değilim. Beni saymasınlar” diyor. Suriyeli mülteciler için kimlik çıkarma ya da seçim de oy kullandırma girişiminde de olabilirler. Ama bu kesinlikle yasal değil. Tabii ki mültecilere bakılması, iş verilmesi lazım. Bir devlet olarak kenara atamayız. Ama bu insanlar perişan durumda ve geldiklerine pişman. Ucuza çalışıyorlar ve İzmir’de işsizlik artıyor. Hükümet madem ki Suriyeli mültecilere kucak açıyor, bunun hazırlığını, altyapısını da sağlamalı. Bizim ülkemizde işsizlik sorunu olmamalı ki, bu insanlar da çalışabilsinler, hak ettikleri şekilde çalışabilsinler. Hükümet mültecilere çok para harcadı, ama bu para nereye, niye harcandı bilmiyoruz. Onlar da perişan, bizim insanlarımız da perişan.”



“CEZA BALBAY’A DEĞİL, SEÇMENE VERİLDİ”

Çok tartışılan Ergenekon Davası ve hukuk sitemi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Güven, “Geçtiğimiz günlerde tutuklu vekillerimize verilen ceza aslında seçilenlere verilmiş bir ceza olmuştur. 8 tutuklu Milletvekili vardı. Haberal’ın çıkması ile birlikte 7 vekil daha tutuklu kaldı. Bence bu seçmene verilmiş bir ceza. Bir süre sonra aklıselimin galip geleceğini düşünüyorum. Ve tüm vekillerin de dışarı çıkacağına inanıyorum. Onca sanatçı, düşünür, general, siyasetçi ya tutuklu ya da yurt dışında. Buna bir an önce son verilmesi lazım. Buna son verecek olan da CHP iktidarıdır” diye konuştu.

HÜKÜMET SAĞLIKTAN KURTULMAK İSTİYOR”

Devlete ait hastanelerin özelleştirmesine de tepki gösteren Güven, “Devlet sağlık hizmetlerinden kurtulmak istiyor. Özel hastaneler elbette olacak ama yurttaşların devlet hastanelerinde de aynı özel hastanelerdeki gibi hizmet alabilmesi lazım. Bunu sağlamak da hükümetin görevi. Evet, aile hekimliği uygulaması getirildi ama bunun içerisinde koruyucu hekimlik yok. Zaten çevre sağlığı hak getire, koruyucu hekimlik olmadığından sağlıklı insanlar dahi hastalanıyor. Hastalığı tedavi etmek, koruyucu önlemler almaktan daha da zor. Bu durumda tedavi masrafları da yükseliyor. Zaten devlet hastanesi diye bir kavram da kalmadı. Adı Kamu Hastanesi oldu. Kamu Hastaneleri Birliği kuruldu. Ve bu kurumları yöneten sekreterler atandı. Hastanelere artık sağlığa ticari olarak bakıyor. Bunun devamı özelleştirmedir. Sağlık ikinci plandadır. Sağlığın ticareti yapılır hale geldi. Bu özelleşme değil m? Ve şimdi şehir hastaneleri yapılacak; Kamu ve özel sektör ortaklığında. Ve şehir içindeki küçük hastaneler buraya taşınacak. Peki o hastane binaları ne olaca? Bir buçuk yıl sonra Bayraklı’da yapılacak şehir hastanesi açılacak. Biz Sağlık Bakanlığı’na bunu sorduk. Şehir içindeki hastaneler ne olacak diye. Daha karar vermedik dediler. Şehir içindeki hastaneler ne olacak belli değil. Onlar da birer rant kaynağı İnsanlar hastalandığında ne yapaca? Bayraklı’da yapılacak olan kent hastanesine mi gidecekle? Kocaman İzmir’de bir tane büyük hastane, peki hastalar buraya nasıl ulaşaca? Biz bunları anlatmaya çalışıyoruz. Yurttaşlarımız özel hastanelere ödenen katkı payından ötürü rahatsız. Bu katkı payları bile her hastanede farklı farklı alınıyor. Bu bedeller elbette alınır, ama bunun karşılığında devlet hastanesinde ücretsiz hizmet de alınabilmeli. Hükümet seçim öncesinde insanları “Özel hastaneler de bedava olacak” diyerek kandırdı. Vatandaş nereye ne ödediğini bilmiyor. 10 çeşit katkı payı alınıyor. Acil serviste bile katkı payı alınıyor. Özetle, hükümet sağlıktan kurtulmak istiyor ve bunu bir yük olarak görüyor. Burada çözüm şu olacaktır. Sağlık bedava olmalı, aile hekimliği geliştirilip, kadroları arttırılmalı ve hizmet kalitesi de yükseltilmelidir. Özel hastane statüsünde ve aynı hizmet kalitesinde devlet hastaneleri de olmalıdır” dedi.

“HÜKÜMET BAŞARILI OLMAK İSTİYORSA, İZMİR’İ ÖRNEK ALSIN”

AK Parti hükümetinin İzmir’i örnek alması konusunda tavsiyede bulunan Güven, “İzmir’in hoşgörüsünü, özgürlüğünü ve sevgi dolu ortamını örnek alıp, tüm ülkeye uygulamaları gerekir. Yasakçılıktan vazgeçip İzmir’i iyi incelemeliler, bulgularını özümseyip, projelerini görerek tüm Türkiye’ye uygulamalılar. İşte o zaman mutlu insanların Türkiye’sini görürüz” diyerek sözlerine son verdi.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası