İZMİR- Konak Belediyesi Prof.Dr. Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide medya ve siyaset yaşamına damga vuran Gezi Parkı direnişi ve sonrasında yaşananlar ele alındı. Konak Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de katıldığı programda Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, yaşananların doğru algılanması gerektiğini vurguladı. Bir yenilenme sürecine girilmesi gerektiğini ifade eden Başkan Tartan şöyle konuştu:
“Süreç Türkiye açısından da çok iyi değerlendirilmedi. İki kutuplu bir topluma doğru gittik. Kutuplardan bir tanesi ‘bu yanlıştır’ derken diğeri, ‘bu doğrudur’ dedi. Oysa orada verilen mesaj sadece hükümete veya siyasi partilere verilen bir mesaj değil. Hiçbir şeyle ilgilenmiyor diyerek küçümsenen gençliğin, aslında toplumsal gelişmenin çok da içinde olduğunu, kendilerine yapılan dayatmalardan rahatsız olduklarını, kendilerinin insan yerine konulması isteminde olduklarını gösteren bir mesajdı. Bu gençler ciddiye alınmak ve fikirlerinin dinlenmesini istiyor; insana insan gibi davranılması gerektiğini vurguluyorlar. Bu tablodan çıkarılması gereken bir sonuç var. Artık tüm siyasi partiler kendilerini yenilemeli.”
“Gezi patladı, benim öğrenciler oraya gitti”
Beşiktaş taraftar grubu ‘Çarşı’nın ‘Kahrolsun Bağzı Şeyler’ sloganından ve medyanın eleştiri simgesi haline gelen ‘penguenlerden’ hareketle ‘Kahrolsun Bağzı Penguenler’ başlığını taşıyan söyleşide Prof.Dr. Orhan Tekelioğlu da Beşiktaşlı olduğunu ve bundan gurur duyduğunu söyledi. Söyleşi tarihi belirlendiğinde izdivaç programları ve Hürrem’den bahsetmeyi düşündüğünü açıklayan Tekelioğlu “Gezi patladı, benim öğrenciler oraya gitti” diyerek söyleşi hakkında esprili bir ipucu verdi.
Yurttaş Medya
Gezi direnişinin çok önemli bir milat olduğunu söyleyen Profesör Doktor Tekelioğlu, ilgiyle takip edilen söyleşide şunları söyledi:
“Bahçeşehir Üniversitesi’nde başkanlığını yaptığım bölümün adı daha önce gazetecilikti. Ama şimdi Yeni Medya olarak değişti. Sosyal medyayı da içine alarak, bizim yurttaş gazeteciliği dediğimiz gelişmeyi de kapsayan bir bölüme dönüştü. Yurttaş gazeteciliği dediğimiz olayın önemini Gezi’de gördük. Anormal bir medya durumu yaşadık. Haber almamız gereken kanallardan haber alamadık. Ama internet üzerindeki paylaşımlarda her şey görülebildi. Çocuklar bu işi zaten çok iyi biliyor ve çok hızlı kullanıyor. İki tür görüntüyle karşılaştık; yeni medyanın yükselişidir bu. Kameralarla izlenen bir toplumda kendisine uygulanan şiddeti yine kameralarla saptamaya başladı. Buna biraz da geleneksel medyanın çöküşüyle yeni medyanın yükselişi olarak bakmak lazım.”
POLİTİKA
Sayfa başına git
