Ege Postası
Geri

Nihat Matkap'tan örgüte çarpıcı mesajlar

Ege Tv’de Hüseyin Aslan’ın sunduğu ‘Mercek’ programının konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’tı. Matkap “Cumhuriyet Halk Partisi kimi çıkar gruplarının, cemaatlerin bir araya gelip oluşturduğu bir parti değil. Örgütüne, üyesine, kadrosuna, programına dayanan bir parti. Genel Başkanına dayanan bir parti değil. Onun için biz örgütlerimizi, üyelerimizi jüri yapacağız. Aday belirlerken biz dayatmacı bir anlayış içinde olmayacağız” mesajı verdi…
Nihat Matkap'tan örgüte çarpıcı mesajlar
Haberler / Politika
26 Ocak 2013 Cumartesi 12:32
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EGE POSTASI/ STK’lardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Ege Tv’de Hüseyin Aslan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Mercek’ programında gündeme dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Ekonomiden, dış politikaya, yerel yönetimlerden yerel seçimlere kadar çok geniş bir yelpazede konuşan Matkap, özellikle yerel seçim öncesi aday belirleme konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. CHP’nin genel başkana dayalı bir parti olmadığını vurgulayan Matkap, aday belirlerken dayatmacı bir anlayış içinde olmayacaklarına işaret etti. Matkap’ın konuşmasından çarpıcı aşrıntılar şöyle…

 

ÜLKENİN BÖLÜNMESİNE İZİN VERMEYİZ

Anneler ağlıyor, ocaklar sönüyor, çocuğu olanlar bilir. Genel Başkanımız nereye giderse herkes yolunu çeviriyor, bitirin bunu diyor… Eğer siyasi bir partiyseniz böyle bir yakıcı sorunu görmezlikten gelerek, yukarıdan bakarak siyaset yapamazsınız. Bu sorunu bitirmek zorundasınız, önerilerinizi koymak zorundasınız, risk almak zorundasınız. Ben risk almam, bana ne, ülkenin bir tarafı yansın diye bir şey yok. Cumhuriyet Halk Partisi Misak-ı Milli’ye çok önem veren bir parti, kardeşliğe, barışa çok önem veren bir parti, biz her çözümün içinde oluruz ama ülkenin bölünmesine asla izin vermeyiz. Bunun altını bir çizelim.

 

EKONOMİ BÜYÜME VARSA HALK NEDEN NEDEN KÜÇÜLÜYOR'

Şu an en temel sorunlardan biri şu TÜİK’in raporlarıyla, kahvede oturan yurttaşın durumu örtüşmüyor. Burada % 7’lik bir büyüme var ama halk da küçülme var. benim için gelir dağılımının çarpıklığı bir sorun. Benim için hala iç barışın sağlanamamış olması önemli bir sorun. Bir büyüme var bu güzel ama bu büyüme eşit oranda dar ve orta gelirli kesime yansımıyorsa, bu büyüme sadece paradan para kazananların işine geliyorsa, borsaya bir milyon yatıran kişi yılsonunda 1miyon 600 bin, 1 milyon 700 bin alıyorsa %60- 70’lik bir kazanç elde ediyorsa dar ve orta gelirli kesimde %5-6’lık bir zamla yetiniyorsa oradaki ekonominin sağlığından söz edemeyiz, o ekonomi istihdam da yaratmaz. Hükümet çok başarılı olabilirdi, çünkü tek başına hareket ediyor, onun önüne engel koyan yok buna rağmen olmuyorsa sorun onlarda.

 

BALIKÇININ OĞLU, DEMİRCİNİN OĞLU!

Önemli bir şey söyleyeceğim. Şimdi AKP Hükümeti’nin en büyük talihsizliği cumhuriyetin temel değerleri ve cumhuriyetin temel felsefesiyle barışık olmaması. Şu an Türkiye’yi yöneten kadrolar gençlik dönemlerinde hep cumhuriyetin temel değerlerini sorguladılar ve halen acaba bunu tersine çevirebilir miyiz, bu cumhuriyetin felsefesini yıkabilir miyiz, düşüncesinden kopamadılar. Kendi faklı hayalleri vardı. Ama öyle bir sistem ki, cumhuriyetin temel değerleri, temel felsefesi öyle güzel bir felsefe ki, kendisine karşı olanı bile iktidara getiriyorsa bu felsefe bu felsefeyi kimsenin tartışmaya hakkı var m? Büyük bir nimet… Düşünün nereden nereye geldi Türkiye. Padişahların, saltanatların yönettiği Türkiye gücünü tanrıdan alan idarecilerin yerine (şu anda Türkiye’nin Başbakan’ı kim) geçimini tekneden sağlayan bir balıkçının oğlu Başbakan… Demirci bir babanın oğlu Cumhurbaşkanı… Şimdi sen bu sistemle hesaplaşmayı nasıl düşünürsün. Bir taraftan ben cumhuriyeti dönüştüreyim, kendi cumhuriyetimi kurayım diye emek harcarsanız, gücünüzü, vaktinizi harcarsanız sorunların çözümüne harcayacak vaktiniz kalmaz.

 

SİZ PADİŞAHLIK PEŞİNDESİNİZ

Sayın Başbakan bir dönem önce Kuvvetler Ayrılığı’ndan şikayet eder oldu. Benim önümde engel dedi. Eğer siz kuvvetler ayrılığından rahatsızsanız, demek ki, demokrasiden rahatsızsınız. Siz padişahlık, sultanlık peşindesiniz

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasinin güçlenmesinden yanayız. Eğer sivil toplum örgütleri yönetime katılmazsa o demokrasi giderek güç kaybeder. Bu bilinçle hareket ediyoruz ve sivil toplum örgütleriyle Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki ilişkileri kurumsal hale getirme kararı aldık. Sadece seçim öncesi değil iktidara geldiğimizde de bir belde belediyesinde alınacak karardan tutun da TBMM’de alınacak kararlara kadar her konuda ilgili sivil toplum örgütü ile görüşmek, birlikte hazırlamak bizim temel yaklaşımımız. Bunu da şöyle kanıtlıyoruz; 17 genel başkan yardımcımız var, 3’ü sivil topluma endekslendi. Yakup Akkaya emek örgütleri ile Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki ilişkileri, Erdoğan Toprak iş dünyası ve işveren örgütleri ile Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki ilişkileri koordine ediyor. Ben ise meslek odaları ve onun dışında kalan dernek, vakıf, 90 bine yakın sivil toplum örgütü ile parti arasındaki ilişkileri koordine etmeyi ben üstlendim. Dolayısıyla bunu ne kadar geliştirirsek demokrasimizi o kadar güçlendiririz. Cumhuriyet Halk Partisi ülkeyi birlikte yönetmek istiyor, tek başına yönetmek istemiyor. Şuan ki yaklaşımın tam tersine bir yaklaşım içindeyiz. O nedenle hem merkezi sivil toplum kuruluşlarıyla hem de illerdeki, ilçelerdeki sivil toplum kuruluşlarıyla partimizin bir araya gelmesi çalışıyoruz. Hem yerel yönetimde hem de merkezi yönetimde birlikte yönetmek istiyoruz. Birlikte karar alalım, hatayı birlikte yapalım, çoğulcu yaklaşalım, katılımcı olalım. Çünkü ne kadar katılımcı olursak o kadar az hata yaparız. Doğruyu birlikte arayalım.   



 

TÜRKİYE ROTASINA KARAR VERECEK

Bundan önce Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 17 tane yerel seçim yaşandı. Şimdi 18’inci yerel seçimi yaşayacağız. Bu, geçmişteki seçimleri de kıyaslarsanız çok önemli bir seçim. Son bir yılda yaşadığımız demokrasi tartışmaları, Türkiye’nin idari ve siyasi yapısına dönük tartışmalar ister istemez bu seçimin önemini artırıyor. Bu seçimde Türkiye; seçmen iki ayrı karar verecek. Hem kimi belediye başkanı yapacağına karar verecek, hem Türkiye’nin rotasına karar verecek.

Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkan olmadan önce 10 Aralık Hareketi vardı, Sarıgül Hareketi vardı, DSP-SHP Hareketi vardı ama şimdi bu hareketler belki hukuken var ama fiilen umudunu Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlamış ve demokrat kamuoyu da AKP’den desteğini çekti, onların da gözü kulağı CHP’de. Bu bize ayrı bir güç veriyor. Proje konusunda da iyi gidiyoruz.  Tabiî ki Türkiye’nin sorunları çok ağır, Genel Başkan’a dönük bir sempati, bir umut var. Bunu da olumluya dönüştüreceğiz. Ben umut ediyorum bu yerel seçimlerde iyi bir noktaya geleceğiz.

 

ÖRGÜTLERİMİZİ JÜRİ YAPACAĞIZ

Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız çok ciddi bir hazırlık içinde. Bir yandan kamuoyu araştırmaları yaptırıyoruz, bir yandan örgütlerimizi motive ediyoruz. Benim için şu önemli; adayların belirlenmesi yöntemi Cumhuriyet Halk Partisi’nde önemli yer tutar. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi kimi çıkar gruplarının, cemaatlerin bir araya gelip oluşturduğu bir parti değil. Örgütüne, üyesine, kadrosuna, programına dayanan bir parti. Genel Başkanına dayanan bir parti değil. Onun için biz örgütlerimizi, üyelerimizi jüri yapacağız. Aday belirlerken biz dayatmacı bir anlayış içinde olmayacağız. Yeterince güçlü olmadığımız bölgelerde belki o yetkimizi kullanabiliriz ama gücümüzün olduğu, birkaç adayın olduğu yerlerde bu kararı, bu sorumluluğu örgütümüzle, üyelerimizle paylaşacağız. Hatta halkımızla paylaşmak istiyoruz. Şimdi bunun modellerini yapıyoruz.

 

GENEL BAŞKANIN ÖNERİSİ ŞU

Genel Başkanımızın şöyle bir önerisi var, belediye başkanımızın olmadığı yerlerde adayı aylar önce belki de 7-8 ay önce belirlemek istiyoruz. Hazırlık döneminin daha sağlıklı geçmesini istiyoruz. Şu an 2 ay içerisinde yönetimi belirleyeceğiz. Parti meclisimize MYK olarak modelimizi belirleyeceğiz. Orada tartışacağız. Birim birim 1400 yerle ilgili tartışacağız. Genelde üyelerle eğilim yoklaması yapacağız, delegelerle yoklama yapacağız, bazı yerlerde hem eğitim yoklaması, hem de halk oylaması yapacağız. Halkın da eğilimini alıp kararımızı vereceğiz. 7-8 ay içerinde de adaylarımızın projelerini halkla, seçmenle paylaşmalarına fırsat tanımış olacağız. Biz bir yandan ülkenin geneline dönük projelerimizi hazırlıyoruz. Eğer biz iktidarda olsaydık, turizm gelirleri 23 milyar dolarda kalmazdı. 70 milyar dolara dayanırdı. Eğer biz iktidarda olsaydık dış ticaret geliri 150 milyar dolarda olmazdı 200 milyar dolara çıkardı. Dış politikayı da iyi götürecektik, Avrupa Birliği ilişkileri daha düzgün olacaktı. Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına ihtiyacı var.     

Ciddi bir hazırlık içindeyiz ve artık yerel seçimin düzlemine girildi bana göre. Erken girildi daha önce 6 ay öne alınma çabaları vardı. Şimdi bu devam ediyor. Önemli olan bizim doğru yönlendirmemiz. Biz bunu yapacağız.

Var olan ilçe ve il başkanları partinin aday belirleme yöntemini de önemsiyor. Onu görmek istiyor. Onlar kararlarını verecekler. Fakat biz erken davranacağız çünkü seçim sonrasında dinamik bir örgüte ihtiyaç var.  İşi bilen örgüte ihtiyaç var, tam iki ay kala ilçe başkanı, il başkanının gemiyi terk etmesi geminin de rotasını önemli ölçüde bozar. O nedenle bunu aylar öncesinde yapacağız. Örgütsel bir zafiyet yaratılmaması için özen göstereceğiz.

 

RAKİP CİDDİ, RAKİP DİŞLİ!..

Şuan ki tabloda AKP Türkiye genelinde 1. Parti olarak görünüyor. Ancak arada çok zaman var. Bu arada yerel seçimlerde aday faktörü çok önemli. Adaylar belirlendikten sonraki araştırmalar önemli. Biz var olan gücümüzü koruyoruz. Kimi yerlerde öne geçmişiz. Adaylar belirlendikten sonra çünkü var olan başkanların yarattıkları potansiyel genelde pozitif oluyor, adayların belirlenmesinden sonra ölçüm daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Şuan itibari ile yapılan araştırmalarda 10 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP’nin durumu çok farklı. Dikkat ederseniz geçmişte Türkiye’yi yöneten partilerden çok farklı bir yaklaşımı var AKP’nin. Ben diğer partilerle karşılaştırıyorum zaman zaman ama benzerlik bulamıyorum. Bir siyasal proje gibi… Dış dünyadan destek alıyor, buradan farklı destekler alıyor, medyayı sindirmiş, üniversiteleri sindirmiş, kamu kurumlarını sindirmiş, kendi kulvarındaki bütün siyasi partileri bertaraf etmiş. Çok acımazsız bir anlayış. Kaldı ki, şuanda uygulamakta olduğu dış politikaya bakarsanız Orta Doğu’nun haritasını değiştirme çabalarında aktif rol oynuyor. O nedenle geçmişte Türkiye’yi yöneten partilerden çok parklı bir parti ile karşı karşıyayız. Rakip ciddi bir rakip, dişli bir rakip…      

 

TÜRKİYE İZMİR’E BENZESİN

Yapılan kamuoyu araştırmalarında CHP İzmir’de güçlü. Ama bununla yetinmemeliyiz daha da güçlenmeliyiz. İzmir bütün Türkiye’yi etkiler. İzmir çok çağdaş bir kent istiyoruz ki, Türkiye İzmir’e benzesin. Siyasal olarak, sosyal olarak hedefimiz bu. Bütün Türkiye’yi dolaşıyoruz, örgütümüze yardımcı olmaya çalışıyoruz. İzmir örgütü heyecanlı, dinamik fakat biraz daha desteklemek gerekiyor. Onun için bizim bu gezilerimiz önemli. Bizler, bütün arkadaşlarımız büyük bir hevesle üzerimize düşen görevi yapmaya çalışıyoruz.

İzmir çağdaşlığın merkezi, İzmirlilerden bütün Türkiye’yi İzmir’e benzetmelerini istiyorum.  Herkes sorumluluk hissetmeli, il başkanı, ilçe başkanı kadar sorumluluk hissetmeli, efendim il başkanı var, ilçe başkanı var şu hatayı yaptı, bu hatayı yaptı demek yerine, sorumluluğunun olduğunu düşünmesi gerekiyor, büyük bir sorumlulukla bu programları yerine getirmek gerekiyor. Ben İzmirlilerin birikiminden bilgilerinden yararlanmamız gerektiğini düşünüyorum.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası