Milletvekili genel seçimlerine bir hafta vardı. Öğleden sonra Kazancı Halil’in kahvesinde DP’nin propaganda toplantısı vardı. Her zaman 46 Demokratı olmakla övünen Kazancı Halil, Şemikler çarşı meydanını ikiye bölen demiryolunun diğer yakasındaki Kovacının Kahvede geçen hafta büyük bir coşkuyla yapılan CHP’nin toplantısından kendi toplantılarının daha görkemli ve şaşaalı olması için hiçbir masraftan kaçınmadı.
Kahvesini baştanbaşa boyattı. Eski sandalyelerin yerine yenilerini getirtti. Ufak tefek kırıkları olan pencere camlarını, duvarlardaki aynaları yeniletti. Toplantıdan günler önce Günler kahvenin içi dışı DP’nin bayrakları, afişleri, milletvekili adaylarının posterleriyle donatıldı.
Toplantının başlamasına daha saatler varken Çingen Kamil’in iki oğluyla çaldığı davul zurna ve dümbelekle Kazancı kahvenin önü kol kola horan tepen DP’lilerle bayram yerine dönmüştü.
Öğleden sonra korna sesleriyle ortalığı birbirine katarak gelen DP konvoyundan inenlerin hıncahınç doldurduğu Kazancı Halil’in kahvesi “yaşa”, “Varol” ve alkış sesleriyle inlemeye başladı.
Dakikalarca süren coşkulu tezahüratın ardından üstüne Türk Bayrağı serili kürsünün önünde konuşmalar başladı. Kalabalığın coşkusuyla galeyana gelen konuşmacılar gırtlakları yırtılıncaya kadar bağırıyor; ne söyledikleri anlaşılmıyordu ama konuşmaları alkışlarla ve yaşa varol sesleriyle sık sık kesiliyordu.
Bu arada yaşamını, Şemikler İlkokulu önünde çocuklara keten helva satarak sürdüren minyon tipli, ön dişleri kırık dökük olduğundan doğru dürüst konuşamayan Kamil dayı, kahvenin içindeki kalabalığı omzuyla yara, yara or4ta yere kadar sokuldu. Onun katıksız bir CHP’li olduğunu bilmeyen yoktu. Bu nedenle kendisine, “Hayrola Kamil Dayı kürkünü mü değiştirdin'” Diye laf atanlara bulaşmamak için sadece gülümsüyordu.
Toplantıda konuşma sırası, her zaman kürsünün önünde zıplaya zıplaya heyecanlı konuşmalar yapan ocak başkanı lim Beye gelmişti. Konuşmasının bir yerinde, “Aynı İnönü şunu yaptı aynı İnönü bunu yaptı,” diye derken; “Aynı İnönü” sözlerini öyle usturuplu söylüyordu ki, o sözler ağzından çıkarken “Hain İnönü,” diye anlaşılıyordu. O öyle konuştukça kalabalık coştukça coşuyordu. Kahvedeki kalabalığın içinde belki de tek CHP’li olan Kamil Dayı’nın sabrı iyice taşmıştı. Elini lim Beye doğru kaldırarak, cırtlak sesiyle gırtlağı yırtılıncaya kadar bağırdı:
“Ulan! Hain sensin... Utanmaz herif!”
Aradan, birkaç saniye ya geçti ya geçmedi, Kamil Dayı’nın önce kalabalığın elleri üstünde havada birkaç kez lastik top gibi zıpladığı görüldü. Sonra birden gözden kayboldu; yaka paça yere indirilerek ayaklar altına alındı. Önüne gelen tekmeyi, tokadı, yumruğu patlatıyordu.
Her şey, birkaç saniye içinde olup bitmişti. Tekme ve yumruklarından eli yüzü kan revan içinde kalan Kamil Dayı, kendisini öldüresiye pataklayan kalabalık tarafından boş bir çuval gibi kahveden dışarıya atıldıktan sonra toplantı hiçbir olmamış gibi yeniden yaşa, varol sesleriyle devam etmeye başlamıştı.
Meydanındaki bir sergiden evine götürmek için karpuz seçmekte olan Kamil Dayı’nın yeğeni arabacı Bücür Selim’in yanına nefes nefese koşarak gelen yalınayak çocuklar,
“Selim ağabey, Selim ağabey, çabuk koş, Kâmil Dayı’yı Kazancı Halil’in kahvesinde öldüresiye dövdüler. İşte bak orada kahvenin önünde yerde yatıyor…
Bacak kadar boyuyla her zaman ağır delikanlı havasından geçilmeyen Bücür Selim, elindeki karpuzu olduğu yere bırakıverdi. Ardından sergideki büyük karpuz bıçağını kaptığı gibi Kazancı Halil’in kahvesine doğru koşmaya başladı.
Kazancı Halil’in kahvesinde biraz önce Kamil Dayıyı öldüresiye pataklayan kalabalık coştukça coşuyordu. Heyecan doruktaydı. “Yaşa” “Varol” sesleriyle inleyen kahvenin içinde aniden bir ses duyuldu:
“Kaçın... Arabacı Bücür Selim, elinde bıçakla buraya doğru koşturuyor.”
Kahvenin içi aniden bir deprem yemiş gibi sarsıldı. Müthiş bir panik oldu. Herkes çil yavrusu gibi kahveden dışarıya kaçışmaya başladı. Kaçışanların çoğu can havliyle kendini kahveden dışarıya atmaya çalışırken birbirlerine çarpıp yerlere yuvarlanıyordu. Panik sırasında kahvenin içinde kırılmadık masa, sandalye kalmadı. Kapı, pencere camları, duvardaki aynalarının hepsi yere indi.
Yarım kalan toplantının ardından 46 Demokratı Kazancı Halil, bomba atılmış gibi enkaz yığınına dönen kahvesinin içinde şaşkın şaşkın dolaşırken, çarşı meydanında herkes, Kâmil Dayının dayak yiyişini, arabacı Bücür Selim’in elinde bıçakla Kazancı Halil’in kahveye doğru koşturuşunu konuşuyordu.
Fakat hiç kimse arabacı Bücür Selim’in elinde bıçakla Kazancı Halil’in kahvesine doğru koşturmasından başka ne yaptığını görmemişti.