POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

Solingen’de 1993 yılında Nazi kundaklaması sonucu üçü çocuk beş Türk’ün yanarak can verdiği yangının 20. yılında gelinen nokta Köln’de mercek altına alındı. Köln Büyükşehir Belediyesi, Aşırı Sağcılığa Karşı Enformasyon...

Solingen’de 1993 yılında Nazi kundaklaması sonucu üçü çocuk beş Türk’ün yanarak can verdiği yangının 20. yılında gelinen nokta Köln’de mercek altına alındı. Köln Büyükşehir Belediyesi, Aşırı Sağcılığa Karşı Enformasyon ve Eğitim Merkezi (ibs) gibi kurumların Köln’deki Rauntenstrauch-Joest Müzesi’deki VHS Forum’da düzenlediği “Solingen’i Anmak-Solingen errinern” isimli programa özellikle Almanlar büyük ilgi gösterdi.

Etkinliğin sonunda moderatörün, “Soruyu sertleştiriyorum. Devletin sağ gözü mü kör, yoksa devlet buna izin veriyor, ırkçılığı bir enstrüman olarak mı kullanıyor'” sorusuna uzmanlar ne 'hayır', ne de 'evet' diyebildi.

Solingen yangınının 20. yıldönümünde gelinen nokta Köln’de düzenlenen kapsamlı bir programla irdelendi. Etkinlikte uzmanlar, ırkçı saldırıların politika ve medyanın söylemlerinden beslendiği, cesaret aldığında hem fikir kaldı. Etkinliğin başında Solingen ve Mölln yangınları ve Rostock olaylarıyla ilgili bir sunum yapan Eva Scharf, “Gizli servislerin ırkçı eylemcilerle hala aydınlatılamayan ilişkileri var. Bu bağlantılar araştırılacağına Türk toplumu zan altında bırakıldı, kurbanlar zanlı yapıldı.” diye konuştu.

“Solingen Tutanakları” kitabının yazarı Metin Gür, “Solingen yangınında da NSU gibi derin devlet bağlantıları vardı. NSU davasının da kabul edilebilir bir sonuca ulaşacağına inanmıyorum, kökü çok derinlere dayanıyor.” dedi. Köln Üniversitesi’nden sosyal bilimci Dr. Kemal Bozay ise şu an medyada NSU üçlüsünden (NSU Trio) bahsedildiğini, oysa örgütün onlarca kişiden destek almış organize bir örgüt olduğuna dikkat çekti. WDR Televizyonu Redaktörü Ayşin Alpman ise, Solingen yangınında ajan Schmidt ortaya çıkarıldığı halde yangının organize değil, bireysel eylem gibi üzerinde durulduğunu söyledi.

Solingen ve Mölln yangınları ve Rostock olaylarıyla ilgili bir sunum yapan Aşırı Sağcılığa Karşı Enformasyon Merkezi’nden Eva Scharf, ırkçı şiddetin bugüne kadar sistemli şekilde inkar edildiğini ifade etti. Scharf, BM Irkçılıkla Mücadele Konseyi’nin nisan ayında Alman hükümetini halkını Sarrazin’in ırkçı söylemlerinden korumakla suçladığını hatırlatarak, “Gizli servislerin ırkçı eylemcilerle hala aydınlatılamayan ilişkileri var. Bu bağlantılar araştırılacağına Türk toplumu zan altında bırakıldı, kurbanlar zanlı yapıldı.” diye konuştu.

Solingen yangını ve sonrasında yaşananlarla ilgili iki kısa filmin de gösterildiği etkinliğe yangında beş ferdini kaybeden Genç ailesi de katıldı. Soruları cevaplandıran anne Mevlüde Genç, acılarını yüreğine gömdüğünü, dört saldırgan dışında kimseye kırgınlığı olmadığını söyledi. Saldırganları Allah’a havale ettiğini belirten Genç, “Türk’ü Alman’ı hepimiz kardeşiz, kardeşçe birlikte yaşayalım. Burası bizim de ülkemiz. Birbirimize sevgiyle bakalım, nefretle değil. Nefret kötü yola götürür.” dedi. Yangın sonrası aileye psikolojik destek veren psikolog Ali Kemal Gün ise bu tür olaylar sonrası hemen psikolojik desteğin çok önemli olduğunu söyledi. Gün, “Rostock ve Mölln biraz farklıydı. Solingen yangınıyla saldırıların Türk toplumuna yöneldiği netleşti. O zaman Türkler ‘Benim de başıma gelebilir’ diye düşünmeye başladı, bu bir travmaya dönüştü.” diye devam etti.

Anti Faşizm İnsiyatifi ANTİFA adına Solingen yangını sonrası süreci takip eden Marina Vitale ise kundaklamayı yapan dört Nazi gencinden üçünün ajan Bern Schmidt’in yönettiği savaş sporları-karate okuluna gittiğini ve organize suç olduğu halde konuya bireysel suç muamelesi yapıldığını vurguladı. Ardından Solingen yangını davasının tanıkları ve uzmanlar konuyu tartıştı. “Solingen Tutanakları” kitabının yazarı, gazeteci Metin Gür, NSU da olduğu gibi Solingen yangınında da derin güçlerin varlığına dikkat çekti. Kundaklamayı yapan gençlerin gittiği karate okulunun bodrumundaki çok sayıdaki belge yok edildiğini hatırlatan Gür, NSU davasıyla benzerliklere dikkat çekerek, “İkisinde de çok derin bağlantılar var. Ben NSU davasında da kabul edilebilir bir sonuca ulaşılabileceğine inanmıyorum. Çünkü kökü çok derinlere dayanıyor.” şeklinde konuştu. Almanya’da geniş kesimlerin ırkçılığa karşı duyarlı, sağduyulu olduğunu hatırlatan Gür, tüm demokratik güçlerin sendikalarla birlikte ırkçılıkla mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.

Dönemin tanığı, Köln Üniversitesi’den sosyal bilimci Dr. Kemal Bozay ise şu an medyada NSU üçlüsünden (NSU Trio) bahsedildiğini, oysa örgütün onlarca kişiden destek almış organize bir örgüt olduğuna dikkat çekti. Bozay, Sarrazin ve bazı politikacıların söylemlerini ırkçılığın beslendiği bataklık olarak niteledi. Dönemin WDR Televizyonu Redaktörü Ayşin Alpman ise Solingen yangınında ajan Schmit ortaya çıkarıldığı halde yangının organize değil, bireysel eylem olarak görüldüğünü dile getirdi Partiler ve basının söylemlerinin yabancı düşmanlığını beslediğine dikkat çeken Alpman, Der Spiegel’in kapak yaptığı “Gemi doldu” (Das Boot ist voll) söylemini örnek verdi. Mültecileri için kurulmuş Pro Asyl kurucularından Herbert Leuninger ise yabancı düşmanlığının temelinde politikacıların söylemlerinin yanı sıra toplumdaki “misafir işçi” anlayışının yattığını ifade etti.

Bu arada Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Uyum Meclisi Başkanı Tayfun Keltek yangının 20. yıl dönümü vesilesiyle Bonn’daki eski Federal Meclis’te “Solingen yangınından 20 yıl sonra neredeyiz'” etkinliği başlattıklarını ve kampanya çerçevesinde 37 kentte etkinlikler düzenleyeceklerini açıkladı.