İzmir’de siyasetin gerçek kilometre taşlarından biri: Beş dönem CHP İzmir İl Başkanlığı yapmış Kemal Karataş.
Ama bugün, parti koridorlarında onun adı sadece “anılar”da geçiyor.
Neden mi?
Çünkü Karataş, Konak’taki başkanlık konutuna yerleşen Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer’i sosyal medya hesabından eleştirdiği için, anında İl Disiplin Kurulu’na sevk edildi.
Sonrası malum: İhraç istemi, kapı dışarı.
Ve her türlü girişime, her türlü “affedin, dönsün” çağrısına rağmen, CHP kapıları Karataş’a bir daha açılmadı.
Türkiye siyasetinin en ironik tablolarından biriyle karşı karşıyayız: Bolu’nun hiperaktif belediye başkanı Tanju Özcan, partinin genel başkanına hani o partide “eleştirilemez” sanılan Kemal Kılıçdaroğlu’na çatıyor, partiden kovuluyor.
Ama sonra…
O da ne?
Çat kapı, af kapısı açılıyor!
Buyurun, tekrar hoş geldiniz Tanju Bey!
Yahu, böylesi ancak Yeşilçam’da olur.
Şimdi gelelim İzmir’in ağır abisi Kemal Karataş’a.
Adam beş dönem il başkanlığı yapmış, CHP’nin çekirdek kadrosundan, harcında tuzu olanlardan.
Sosyal medya diye bir şey var, oradan Tunç Soyer’e ve eşi Neptün Soyer’e birkaç kelam ediyor.
Ve hop, “Seni bu partide görmek istemiyoruz” diyorlar, disiplin sopası, ihraç kararı, kapı duvar.
O gün bu gündür “haydi geri gel” diyen yok.
Peki, bugün CHP’de en sert muhalefeti, en açık tavrı kim gösteriyor?
Grevde sendikayı sarsan, Cemil Tugay’a destek veren, taşın altına elini sokan kim?
Yine Karataş!
Ama…
Tanju affedildi, Karataş asla!
Burada bir absürtlük yok mu?
Var!
Ama durun, daha yeni başlıyoruz.
Karataş sosyal medyada öyle bir yazı döşemiş ki, duymayan kalmadı: “Bak sen fettana… Bak sen pos bıyıklı… Bütün sülalesiyle belediyeye çöreklenmiş oportüniste… İşçiye, ‘Çalışma, rapor al’ diye ahlaksız yol gösteriyor… Davullar… Zurnalar… Halaylar… Bayanlarda röfleli saçlar… Mikrofonu görünce makyajlı güzel bayan demeci patlatıyor: ‘Ekmeğimizin peşindeyiz, eşit işe eşit ücret istiyoruz’ diyor…”
CHP’de partililik mi makyajlı demeç mi derseniz, makyaj her zaman kazanıyor.
Gerçek partililik mi, klikçilik mi derseniz, klikçilik şaha kalkıyor.
Samimiyet mi? O da ne?
Cemil Tugay, elindeki belediye bütçesinin sınırını anlatıyor, 76 bin TL’yi işçiye teklif ediyor, “yok” diyorlar.
Karataş’ın lafı cuk oturuyor: “Bunlar hem üzümü yiyelim, hem de bağcıyı dövelim diyorlar.” Bugün sokakta, meydanda, sosyal medyada, krizi kendi partisini döverek, kendi belediyesini yerden yere vurarak çözmeye çalışanlar var.
Olan yine CHP’ye oluyor.
Halk yorgun, bitkin, fakirleşmiş; Bazıları davul zurna, halay, röfle ve makyaj derdinde…
Ve o Karataş ki…
Kriz zamanında CHP’ye sahip çıkanlardan biri…
Ama iş kapıdan içeriye girmeye gelince, “Sen dışarıda bekle!” diyen yine CHP’nin ta kendisi.
Sonra da çıkıp, “Neden iktidar olamıyoruz?” diye ağıt yakıyorlar.
Size net söyleyeyim: CHP’de herkes affedilir, Karataş affedilmez.
CHP, Kemal Karataş gibi adamlara kapısını açmadıkça,Dışarıda bekleyen “gerçek partili”lerin öfkesi büyüyecek. Ve bir gün bu partinin makyajı dökülecek!