Parti üyesi olsun olmasın, geçen haftaki CHP Kurultayından son-ra sosyal demokrasiye gönül verenlerin umduğu dağlara kar yağ-dı yine. Yeni parti meclisinin, partiyi iktidara taşıyacak kadrolar-dan oluşması beklenirken anahtar listelerin uzmanı deneyimli lo-biciler ve yandaşları koltuklarını kimseye bırakmadı yine.
Diğer önemli bir konu da Sayın Kılıçdaroğlu’nun kurultay ko-nuşmasında, (özetle) Siyasi partiler ve seçim yasası değişecek; milletin vekilini siyasi partilerin genel başkanları değil önseçimle milletin kendisi seçecektir.” Diye açıklama yapmasıydı.
Oysa CHP tüzüğünün 52. maddesi, “Partili milletvekili adayları şu üç yöntemle; önseçim, aday yoklaması ve merkez yoklamasıy-la belirlenir. Önseçimler, seçim çevresindeki partili üyelerin katı-lımı ile yargı gözetim ve denetiminde yapılır.” Diyor.
İnsan sormadan edemiyor, tüzüğün bu 52. maddesi göre partili milletvekili adaylarını önseçimle belirleme yetkisi varken, Siyasi Partiler Yasasının değişmesi için neden bekleniliyo? Partinin tü-züğünde zaten var olan bir yetki için bu çelişkili bekleyişin gi-zemi nedi? Biri çıkıp bunu açıklaması gerekir.
Sayın Genel Başkan, göreve geldiğinden beri yaptığı birçok ko-nuşmada önseçim sözü vermiştir. Son kurultay konuşmasında da bir kez daha vurguladığı bu sözünün, her seçim dönemi gizli eller tarafından engellenmesi, CHP’nin %25’lerde çakılıp kalmasının gerçek nedeni olsa gerek.
Sözün özü: Gelinen bu noktada, politikanın gizemli sokaklarında neredeyse bir ömür boyu sosyal demokrasi idealinin peşinden koşturmuş bir kişi olmanın duygusallığı ile Karşıyaka’mızın unu-tulmaz ünlü şairi Atilla İlhan’ın “Elde var Hüzün” şiirinden etki-lenmemek mümkün değil nedense…