Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildiği 1989 yerel seçim-lerine iki gün kalmıştı. Karşıyaka Çarşısında esnaf ziyareti ya-pan Yüksel Çakmur, bir ara koluna girerek, "yeni doğan toru-nunu görmek için akşam yemeğini sizde yiyeceğim.” Dedi.
Seçim çalışması sona erince eve dönerken, Çakmur’un günler-dir gecenin geç saatlerine kadar büyük bir tempoyla sürdürdü-ğü seçim çalışmaları nedeniyle, çok istese de yemeğe gelebile-ceğine milyonda bir ihtimal vermiyordu.
Fakat belki çıkar gelir umuduyla çoluk çocuk gecenin geç saat-lerine kadar kendisini beklediler. Gelmesinden umut kesilince, mahcubiyet içinde çocuklarından özür dileyerek evlerine gön-derdi. Kendisi de pijamalarını giyip yatağa girdi.
Sabaha karşı şafak sökmek üzereydi. Kapının zili arka arkaya bir kaç kez çaldı. Pijamasıyla gidip kapıyı açtı; Yüksel Çakmur karşısındaydı. Yanında danışmanı Cumhur Şenolsun da vardı.
İçeri girer girmez, hemen salondaki koltukların birine çöktü. “İzin verirseniz birkaç dakika dinleneyim” diyerek gözlerini kapadı. Eşi alelacele sofrayı hazırlarken o da çocuklarına tele-fon ederek Yüksel Çakmur’un geldiğini haber verdi.
Bir saate yakın süren bir sohbetin ardından ayrılmadan önce, "Bakın çocuklar, babanız benim çok sevdiğim ve yıllarca kader birliği yaptığım bir dostumdur. Biliyorum, akşam yemeğine ge-leceğimi size sevinerek haber vermiştir. Gecenin bir vakti de olsa sözümde durmak zorundaydım. Onu size karşı mahcup edemezdim ve bana duyduğu güveni sarsamazdım…”
SÖZÜN ÖZÜ:
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmeden önce Cumhuriyet Hükümetlerinde bakanlık yapmış saygın bir devlet adamı olan Yüksel Çakmur, bu davranışıyla, bir siyaset adamı-nın verdiği sözünün önemini ve toplum içinde kariyeri ve sos-yal düzeyi ne olursa olsun bir insana gösterilmesi gereken sev-giyi, saygıyı vurgulamıştır.