CHP’li Güler, Karaburun’da Millet – Milliyet panelinde
İzmir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Birgül Ayman Güler, Karaburun’da Ütopyalar Toplantısı kapsamında düzenlenen “Millet – Milliyet” konulu panele Ender Helvacıoğlu, Fatih Yaşlı ve Semih Koray ile birlikte konuşmacı olarak katıldı. Yoğun katılımın gerçekleştiği panelde Güler, Yeni Anayasa çalışmaları, tüm Türkiye'de devam eden Gezi Parkı olayları ve gündemdeki diğer önemli konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İZMİR- Millet - Milliyet konusunun politik ve akademik boyutunun ele alındığı panelde Güler şöyle konuştu: “ Bu toplantınınadı Millet - Milliyet olarak konulmuş, aslında Kürt sorunu konuşuldu diyor diğer panelist arkadaşımız Ender Bey, şimdiye kadar Kürt sorunu konuşulup ancak adının konulmadığı toplantılar yapılırdı. Bu toplantıların başlığını hatırlayalım kimlik sorunu diyorlardı. Ancak korktukları için kimlik sorunu demiyorlardı, işin teorik yanı ile değerlendirdikleri içindi ve bizden bir adım öndeydiler. Bu soruna iki yaklaşım vardır, birisi ulusal sorun yaklaşımdır, ikincisi de kimlik sorunu yaklaşımıdır. Kimlik sorununun doğum tarihi 1970’li yıllardır. Kimlik sorunu siyaseti, sınıfların inkarı politikalarından üretildi. Bunun teorisyenleri neoliberaller ve Avrupa’nın sosyal demokrasisidir. Sınıf analizlerini inkar eden bu yaklaşım, özgürlük olarak, kimlik tarihini öne çıkardı. Lenin bunu reddetti. Milliyetlerin kültürel özelliği yaklaşımı AB yaratma çabalarıyla bohçadan çıkarıldı. Sınıf ilişkilerini reddedenler idealist düşünce üzerinden kendilerini yükseltir. Yöntemi metafizik üzerinden parça parça alır. Ama sınıf ilişkilerinden hareket edenler, olayları diyalektik üzerinden görür” dedi.
“Siyaset sahtekarlık üzerinden gidiyor halka doğru söylenmiyor”
Panelin ikinci bölümünde Anayasadan Türk milleti kavramının çıkarılması amacının ne olduğuna değinen Güler sözlerine şöyle devam etti :“Anayasadan Türk milletini kaldırıp TC Vatandaşı yapmanın asıl amacına gelelim. AKP İle BDP’nin önerisi aynı; Türk dersek etnik bir Anayasa yapmış oluruz. Türk etnisiteyi anlatır deyip Türk lafını kaldıralım,Anayasa’ya koyacağımız vatandaşın adını hiçbir etnisiteye ait olamayan bir tarife yapalım diyorlar. Etnikçi anayasa yapmayalım demek cazip geliyor. Türk vatandaşı dersek nasıl bir devlet ve toplum yaşamı kurulu? TC dersek nasıl olu? Bunları görmek lazım. Anayasa psikolojik bir metin değildir, Anayasa kural koyucudur. Anayasanın sağına bir virgül korsan başka bir şey ifade eder, soluna bir virgül koysan başka şey ifade eder. Kimse bir sonraki adımı söylemiyor. Siyaset sahtekarlık üzerinden gidiyor halka doğru söylenmiyor. Türk Milleti derseniz tek dil olur. Bu vatandaşlığı ulusal olarak tanımladığınız anlamına gelir. O toplumda bir resmi dil olur, Ve o dil Türkçedir. Eğer TC derseniz o zaman herkes bir şey talep eder, her talep edilen ana dili kabul etmek zorunda kalırsınız. Lazca, Boşnakça,Kürtçe her talep edilen dilde okul ve kamusal alanda doğacak durumu düşünebiliyor musunuz'” dedi.
“Bu durum kapanmaktır, içine dönmektir. İnsanların boy soy sop noktasına çekilmesidir!”
Konuşmasını örnekler vererek sürdüren Güler, “Kürtsün ama kardeşim bak senden başbakan olmadı mı, senden müdür olmadımı vekil olmadımı deyip eşitlikçi şah damarımız kabarmıyor m? Ancak karşında ki ne diyor, ben bu kurumu kendi kimliğimle temsil etmek istiyorum diyor. Bu ne demek yaptığınız görevde kota uygulandığını düşünün, siyasette bilmem kaç koltuk Kürtlerin, bilmem kaç koltuk Boşnakların olacak. Bu durum kapanmaktır, içine dönmektir. İnsanların boy soy sop noktasına çekilmesidir. Memuriyetlerde kendi kimliğinle memur olmadım demek ne demek bunu BDP’li milletvekillerine bir sorun. Bu nedir TC vatandaşı dersen etnisiteye dayalı bir yapı kurarsın. Ancak ne diyorlar ‘Türk Milleti denilince etnisitecilik yapılıyor’ diyorlar. Vallahi de billahi de bu yalan. Biz ortaçağa döndük. Ben yurttaşların eşitliğinden yanayım. Çünkü bu eşitlik toplulukların eşitliği anlamına geliyor. Bireylerin eşitliği değil. Eşitlik anlayışları dillerin eşitliği oluyor. Bize biçilen etnik yapılara sıkıştırılmış bir esarettir. Bu özgürleşme denilen şey ABD’nin Irak’a getirdiği özgürlük gibi bir şeydir. Bu etnik elbiselerde bir esarettir. Ama bunun adı özgürleşme oluyor. Bu bizim geleceğimizi yok eden bir şeydir” dedi.